En Sıcak Konular

28 Şubat Davası

9 Haziran 2015 16:14 tsi
Davanın 77. duruşması sona erdi. Tanık olarak dinlenen eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Özden: "Ben, bir baskı, darbe, vesaire, rüzgarını bile görmedim"

28 Şubat dönemine ilişkin, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan 103 sanığın yargılandığı davada, tanık olarak dinlenen Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden, (28 Şubat sürecinde) "Ben, bir baskı, darbe, vesaire, rüzgarını bile görmedim" dedi.

Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada söz alan sanık Abdullah Kılıçarslan, iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili hakkında HSYK'nın soruşturma açtığını ifade ederek, "Bu iddianame, Paralel Yapı tarafından kurgulanmıştır, Paralel Yapı'nın savcıları tarafından sevk ve idare edilmiştir. Fetullahçı terör örgütüyle hareket ettiği belli olan bu nedenle bu davadan alınan, ayrıca Seferberlik Tetkik Kuruluna dönük 'Kozmik Oda' soruşturmasındaki hukuka aykırı davranışları nedeniyle hakkında soruşturma açılan savcılarca hazırlanan bu iddianamenin yok hükmünde olduğunu arz ediyorum" diye konuştu.

Kılıçarslan, ayrıca dosyadaki belgelerin bulunduğu CD'ye ilişkin şüphelerini dile getirdi ve CD üzerinde inceleme yapılmasını istedi.

Sanık Çetin Doğan ise duruşmada okunan, 13 Mart 1997'deki Bakanlar Kurulu tutanaklarına ilişkin "inceleme tutanağında", askerin "a"sının geçmediğini ifade ederek, kararları, Bakanlar Kurulunun, özgür iradesiyle aldığını savundu.

Sanık avukatlarından Ali Fahir Kayacan, "inceleme tutanağında", 1987'deki MGK'dan bahsedildiğini hatırlatarak, "O MGK kararlarının celbini talep ediyorum" dedi.

Sanıklardan dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın avukatı Erol Aras da "inceleme tutanağında", Bakanlar Kurulunun tehdit edildiğine yönelik ima dahi bulunmadığını savunarak, "Yaklaşık 2 yıldır süren davada bütün bulgular hükümetin görevini yapmasını engelleme gibi bir olgunun gerçekleşmediğini ortaya koydu. Artık sayın heyet, dosya için karar noktasına gitmelidir" diye konuştu.

Müşteki avukatlarından Emrullah Beytar da "İnceleme tutanağına ilişkin belgede, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın açık beyanı var. Anladığım kadarıyla, hükümetin düşürülmesine yönelik eylemler söz konusu ve bu eylemde de medya kullanılıyor. Başka çevrelerin kim olduğu açıklanmıyor. Erbakan'ın bu ifadesiyle o dönem meydana gelen gelişmeler, brifingler, Meral Akşener'in buradaki ifadesi ve o dönemin kuvvet komutanlarından Güven Erkaya'nın beyanları açıkça birbirlerini desteklemekte. Hükümete yönelik baskı olduğu ve bunda da sivil toplum örgütlerinin ve medyanın kullanıldığı açıktır" ifadelerini kullandı.

Müşteki avukatlarından Hüsnü Tuna ise toplantı tutanağında askere ilişkin herhangi bir kaydın olmamasının, toplantıyı askerin yaptırmadığı anlamına gelmediğini savundu.

- "Baskı, darbe, vesaire, rüzgarını bile görmedim"

Duruşmada, Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden'in tanık olarak ifadesi alındı.

Özden, "1991, 1998 arasında Anayasa Mahkemesi başkanlığı yaptım. Ayrıldığım güne kadar devlet protokolünde üçüncü sırada yer aldım. Bir gün resepsiyon için Köşk'e gittiğimde kapıda Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ile karşılaştık. Bana, Refah Partisi'ne açılan davayı kast ederek 'Anayasa Mahkemesinin davayı uzattığı söyleniyor' dedi. Ben de 'o yalanı kim söylüyor' dedim. Ben, bir baskı, darbe, vesaire, rüzgarını bile görmedim" diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Turhan Kök'ün, "Batı Çalışma Grubu ismini ilk kez ne zaman duydunuz? 28 Şubat döneminde iddianameye konu olan yargı mensuplarının karargaha çağrıldığı, brifing verildiği söyleniyor. Bununla ilgili ne biliyorsunuz?" sorusu üzerine Özden, Batı Çalışma Grubunu, halk ve meslektaşları arasındaki konuşmalardan duyduğunu, katıldığı brifingde de darbeyle ilgili bir şey duymadığı söyledi.

Özden, şöyle konuştu:

"Aradan 18 yıl geçti, yazılı mı sözlü mü olduğunu hatırlamıyorum. Bize baskı yapılması söz konusu değil. Arkadaşlara söyledim, dinlemeye gidecek varsa gitsin dedim. Gittik, izledik. Orada geçtiğimiz yıllarda AK Parti'de Milli Savunma Bakanlığı yapan Vecdi Gönül de vardı. Çocuk değiliz ki bir dayatma olsun. Sadece filmler gösterildi. Onu izlemekte beis görmedik. Bilgi edinmekte bir sakınca olmadığı için gittik. Davet eden Genelkurmay Başkanlığı, karakol komutanlığı değil."

Refah Partisi'yle ilgili kapatma kararının, emekli olduktan 7 gün sonra dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer başkanlığındaki heyet tarafından verildiğini belirten Özden, Anayasa Mahkemesi ve kendisine yöneltilen eleştirileri kabul etmediğini bildirdi.

Özden, "Birçok eleştiri oldu. Vural Savaş ile dava dilekçesini birlikte hazırladılar diye. Vural Savaş ile hiç konuşmadık. Dilekçeyi kabul ettim, genel sekretere havale ettim. Dava açıldığından haberim yoktu" dedi.

Müşteki avukatlarından Hüsnü Tuna'nın, Genelkurmay Başkanlığındaki brifinglere yargı mensuplarının katılmasının tarafsızlık ilkesine aykırı olup olmadığını sorması üzerine Özden,  "Çocuk değiliz, telkin, talimat, genelgenin ne olduğunu bilen biriyiz. 'Ne oluyor' diye izledik. Vatandaş olarak 'bilgimiz olsun' diye gittik, hakim olarak gitmedim. Kimse bize talimat veremez. Kimse yönlendirmedi, baskı yapmadı. Öyle bir çabada da bulunmadılar. Bana göre hiç bir sakıncası yok. Hukuk devletiyle hiç çatışan bir durum yok" ifadesini kullandı.

Özden, Tuna'nın, "O dönemde Refah Partisi davasıyla ilgili 'altı ayda biter' diye sözünüz var. Bunu açar mısınız" sorusuna karşılık "Çalışırsanız biter, dosyayı okursanız, kanıtları toplarsanız biter. Bu davalar gibi değil, dosya üzerinden karar vereceksiniz. Onun için söyledim" dedi.

Müşteki avukatlarından Emrullah Beytar'ın "Sincan'da tanklar yürüyor. Birçok gazetede ordunun darbe yapacağı, müdahale edeceği yazıyordu. Bunları okudunuz mu? Bunlarla ilgili Genelkurmay'dan bilgi aldınız mı" sorusu üzerine Özden, "Belki haberleri görmüşümdür. Silahlı kuvvetlerimizin böyle bir şeye kalkışacağını yakıştıramadım" diye konuştu.

- "Ahmet Necdet Sezer yoktu"

Özden, müşteki avukatlarından Necip Kibar'ın, "Davet edildiği halde o toplantılara gitmeyenler var mıydı? Bu kişiler kimlerdir" sorusuna, "Gelmeyenler oldu. İsim isim hatırlamıyorum. Ama Ahmet Necdet Sezer yoktu. Elinde dosya olanlar gelmedi. Bizim için yaşamın olağan akışında olan olaydı" diye karşılık verdi.

Kibar'ın, "Adalet Bakanlığı bu brifinglere katılınmamasını istedi. O dönemin hükümetine başkaldırı gibi cübbeyle gidenler oldu. Bu tabii bir hadise mi" sorusu üzerine Özden, "Anayasa Mahkemesine, 'oraya gitmeyin' diye bir yazı gelmedi. Cübbeyle oraya kimse gitmedi. Arkamda oturan adamların da cübbeli olup olmadığını nereden bileyim" şeklinde karşılık verdi.

Duruşmaya yarın devam edilecek.

AA



Bu haber 505 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,234 µs