Malezya operasyonu: TÜSİAD ve Doğan neden döndü?

Genel seçim süreci bir yana, Abdullah Gül’ün sancılı Cumhurbaşkanlığı sürecinden başlayarak daha düne kadar AKP’nin yanında duran, bu kibar oldu, kesin biçimde AKP’yi savunan TÜSİAD ve Doğan Grubu döndü!

Ne olduysa (!), başta Hürriyet olmak üzere Doğan grubu basın organları AKP’ye eleştirmeye başlarken, amiral gemisinin kaptanı Ertuğrul Özkök işi aba altından sopa göstermeye kadar vardırdı ve “siz isterseniz odunu bile seçtirirsiniz” diyerek Adnan Menderes günlerine değin uzanan bir gönderme yaptı.

Keza TÜSİAD da öyle. TÜSİAD, son olarak iki gün önce gerçekleşen ve Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in tek başına salvoları savuşturmaya başladığı bir oturumda, iktidarır kulağını “laiklik ve türban” üzerinden çekti.

Uppss: They did again!

İyi de ne oldu? Ne oldu da bu iki büyük grup AKP’ye karşı ani ve keskin bir duruş sergilemeye başladılar? Zira 22 Temmuz’dan bu yana çok büyük zaman geçmiş değil ve Bakanlar Kurulu’nun meydana getirilmesi, Cumhurbaşkanı seçimi, TBMM Başkanı seçimi vb yüksek bürokratik gerekler dışında AKP kritik bir adım atmış değil.

O halde ne oldu? Kimi görüşlere göre Anayasa çalışmaları bu konudaki en önemli gelişme. “İstanbul”u rahatsız eden de, yeni hazırlanan Anaya taslağındaki bazı noktalar.

Ankara kulislerine göre TÜSİAD ve “bazı” medya, yeni Anayasa içinde yer alacak ve şimdiden tartışmalarına başlanılan türbanın serbet bırakılması ve bunun üzerinden yürütülen laiklik tartışmalarından son derece rahatsız!

Bu konunun Türkiye’deki istikrarı süratle bozacağından endişe ediyorlar. Bu istikrar listesinin başında da elbette ekonomi geliyor ve bu gruplar ekonomik göstergelerin bu yüzden sarsıntı geçireceğine çok eminler.

Bu nedenle, türban ve laiklik konusunda israrlı olabileceği hissina aldıkları AKP’nin üzerine gitmeye başladılar. Üstelik bunu çok hızlı bir biçimde yapıyorlar zira, gerçekten de zaman önemli.

Bu kritik konular şu anda Başbakan Erdoğan’ın ABD gezisinden dönüşüne bırakılmış halde. O dönene kadar, gerekli çıkışları yaparak itirazlarını belli etmek, kendilerine göre yanlış bu değişikliğin önüne geçmek istiyorlar.

Tüm beklentileri ve “kuvvetli” umutları da Başbakan’ın-Anayasa taslağı üzerinde son okumaları döner dönmez yapacağı söylendiğinden-kamuoyunas açıklanmadan ve TBMM’ye gelmeden önce pürüz ve istikrar bozucu unsurların temizlenmesi.

"Kaplan"! Isırır!

Bu ilk ele gelen ve düz okumanın dışında, pek basına yansımayan ama TÜSİAD ve bağlı olarak Doğan Grubu’nu rahatsız eden, ilk güçlü işaretleri, AKP iktidarının ilk yıllarından itibaren hızla görülmeye başlanan bir olay daha var.

Garip ama bu rahatsızlık noktası aslında bugüne kadar teşvik edilmiş bir şey. O da anadolu sermayesinin yükselişi. Yalnız mesele şuradaki bu yükseliş İstanbul için biraz fazla kaçmış gibi görünüyor.

İslamcı sermaye olarak da tanımlanan bu çok sayıda firmanın ekonomik yükselişi, son beş yılda katlanarak artmış durumda. Öyle ki bir çok ekonomi dergisi 500’lük listeler halinde bu firmaların büyüme öykülerini ve listelerini sık sık yayınlar hale geldiler. Yani Anadolu "Kaplanları" meselesi!

Bu firmalar veya artık en azından bir kısmına holdingler demek gerekiyor, belki tek tek Türkiye’nin marka olmuş isimlerine meydan okuyacak çapta değiller ama toplama bakıldığında hiç de öyle kolay yenilip yutulacak lokma olmadıkları da anlaşılıyor.

Yine bu firmalardan çok sayıda yurt dışı ve İstanbul’da da ticarete girişmiş sağlam kapitalli şirketler de bulunuyor. Ve yine bu firmalardan bir çoğu TÜSİAD üyelerinin faaliyet alanlarında da iş yapmaya başladı.

Şimdi anlaşılıyor ki, Ankara denli İstanbul’un derin iş dünyası mahfillerinde bu konular konuşuluyor. AKP iktidarı döneminde bu sermayenin yükselişi patronları biraz üzmeye başlamış gibi.

Belki tam ve kırıcı bir rekabet henüz yok ortada ama gidiş o yönde gibi. İşte TÜSİAD ve Doğan Grubu’nun dönüşünün ardına şüpheyle bakanların bir iddiası da bu. Belki doğru belki değil!