En Sıcak Konular

İlk doğan çocukların IQ'su daha yüksek!

24 Eylül 2007 13:14 tsi
İlk doğan çocukların IQ'su daha yüksek! I.Q. ile doğum sırası arasındaki ilişkiyi temel alan yarım asırlık tartışma için yapılan büyük bir araştırmada, araştırmacılar ailedeki en büyük çocuğun diğer kardeşlere nazaran daha yüksek I.Q. elde ettiğini ortaya koydular.

Araştırmacılara göre, ailedeki en büyük çocuk ile yaşça ona en yakın olan diğer kardeş arasındaki ortalama I.Q. farkı çok yüksek değildir, fakat önemli sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Sonuçlar ayrıca, bunun anne karnındaki ortama bağlı biyolojik etkilere değil, aile dinamiklerine bağlı olduğunu açıkça göstermektedir.

Uzun yıllardır, araştırmacılar, ilk doğan çocukların daha çalışkan ve dikkatli olduklarını gözlemlemişlerdir. Eski çalışmalar da göze çarpan I.Q farkları olduğunu göstermiştir. Fakat bu çalışmalar,  aile terbiyelerindeki büyük farklılıkları göz önüne almadıkları için kapsayıcı olmadıkları yönünde eleştiri almışlardır.

I.Q. testlerindeki üç puanlık fark çok görülmeyebilir. Fakat uzmanlara göre bu, bazı insanlar için bir dayanak noktası olabilir. Örneğin bu B+ ile A- notları arasındaki fark gibidir. Dolayısıyla bu, iyi bir üniversite ile daha az tercih edilen bir diğeri için yapılan başvuru kabullerini etkileyebilir.

Dün Science ve Intelligence dergilerinde yayınlanan iki farklı makaleye göre araştırmacılar, sonuçların, bu farkın oluşmasında aile dinamiklerinin etkisinin daha yoğun çalışılmasına neden olabileceğini belirtiyorlar. Her ne kadar çalışma erkekler baz alınarak yapılmış olsa da, bilim adamları bunların aynen kadınlara da uygulanabileceğini söylüyorlar.

Berkeley'de bulunan Kaliforniya Üniversitesi Kişilik Enstitüsü'nden psikolog Frank J. Sulloway, “Bu iki makalenin bu konuda 70 yılda ortaya çıkan en önemli yayınlardan olduğunu düşünüyorum, bu gerçekleşen bir rüya,” şeklinde çalışmayı yorumladı.

Sr. Sulloway, çalışmada yer almadı fakat makalelere eşlik eden editoryal bir not yazdı. Bu yazısında, bahse konu olan etki hakkındaki şüphelerin daha önceden var olduğu ve bu çalışmayla birlikte bunların ortadan kalktığını belirtti.

Doğum sırasının etkileri çalışılması zor bir konudur ve kritikler halen konu hakkında şüpheli yaklaşımlar sergiliyorlar. Oklahoma Üniversitesi'nden psikolog Joseph Lee Rodgers da, bu tür etkilere şüpheyle yaklaşıyor ve yeni yapılan çalışmanın da kapsayıcı olmadığını söylüyor.

Dr. Rodgers, gönderdiği e-posta mesajında geçmiş çalışmaların yüzlerce doğum sırası ile ilgili etkileri içerdiğini söylemekte ve çalışmanın yöntemi ile ilgili daha detaylı açıklamaya ihtiyaç olduğunun altını çizerek, Science dergisinde yayınlanan gözlemlerin gerçekliğinden emin olmadığını ekliyor.  

Çalışmada, Norveçli epidemiyoloji uzmanları, askeri kayıtları kullanarak 1967 ila 1976 yılları arasında doğan 18-19 yaşlarındaki 241,310 erkeğin I.Q. derecelerini ve sağlık durumlarını analiz ettiler. Dereceleri etkileyebilecek olan ebeveyn eğitim durumu, annenin çocuğu doğurduğu yaş, ailedeki birey sayısı gibi etkiler düzeltildiğinde elde edilen sonuçlara göre ailedeki en büyük çocuklar ortalama 103.2 puanı yakalarken, ikinci çocuklar 100.3 ve üçüncü çocuklar 99.0 puan ortalamasına ulaştılar.  

Ortaya çıkan fark ortalama bir değerdir, dolayısıyla aileden aileye değişmektedir. Ailelerin hepsinde olmasa da büyük bir kısmında görülmektedir.

Bilim adamları daha sonra 63,951 erkek kardeşin I.Q. derecelerini incelediler ve aynı sonuçlara ulaştılar. Aile ortamlarındaki değişiklikler daha büyük olan kardeşlerin yüksek puanlarını açıklayamıyordu.

Science dergisindeki çalışmayı yöneten, Oslo Üniversitesi'nden epidemiyoloji uzmanı Dr. Petter Kristensen, cinsiyetin I.Q. puanları üzerinde çok az etkisi olduğunu ve sonuçların kadınlara da neredeyse tam olarak uygulanabileceğini söylüyor. Çalışmanın diğer yazarı da Norveç Silahlı Kuvvetleri Tıp Hizmetleri'nde epidemiyoloji uzmanı olan Dr. Tor Bjerkedal.

Mevcut farklılığın biyolojik etkilere bağlı olup olmadığını araştırmak için uzmanlar, büyük kardeşi öldükten sonra ailedeki en büyük çocuk olan gençlerin puanlarını incelediler. Puanları ortalama olarak, ilk doğanların ortalamalarına benzer çıktı.

Telefonla yapılan görüşmede Dr. Kristensen, “Bu biyolojik açıklamanın doğru olmadığının en büyük kanıtı.” şeklinde konuştu. 

Sosyal bilimciler, doğum sırasının zeka puanlarını nasıl etkilediğini açıklamak için bir çok teori ileri sürdüler. İlk doğanlar, ebeveynlerinin bölünmemiş dikkati ile büyüyorlar ve daha sonra kardeşleri olsa da toplamda daha çok ilgiyle yetişiyorlar. Bu da teoride, kelime haznesi ve mantık kabiliyetlerinin zenginleşmesine yol açıyor.  

Fakat bu teori, 12 yaş altındaki çocuklardaki bulguları açıklayamıyor. Bu çocuklar arasında, daha sonra doğan kardeşler büyüklerin I.Q. sonuçlarını geçiyorlar. Araştırmacıların bu konuya ilişkin teorisi ise, erken yaşta görülen bu hızlı gelişmenin yeni çocukların ailenin entelektüel kaynak havuzunu nasıl değiştirdiğini yansıttığı şeklinde özetlenebilir.

Bir bakıma, yeni bir çocuğun katılımı, ailenin genel entelektüel ortamını eksiltiyor. Küçük olan kardeş, ebeveynlerinin olgunluğunun yanı sıra, daha büyük olan erkek ve kız kardeşlerin olgunluğundan da faydalanıyor. Bu dinamik çabucak büyük olan çocuğun ebeveynlerinden aldığı ilk hızı tersine çevirip avantajını ortadan kaldırabilir.

Fakat büyük çocuk sorusu hala varlığını sürdürüyor: Daha büyük olan kardeşler nasıl oluyor da yine tepeye yükseliyorlar?

Psikolog Robert Zajonc'un iddiasına göre, bir ihtimal, büyük kardeşler bildiklerini birleştirip organize ediyorlar ve daha küçük olanları eğitiyorlar. Kısacası bu dersler de öğrenciden çok öğretmene yarıyor.

Bir diğer olası açıklama da kardeşlerin aile de nasıl mevki elde ettikleri ile ilgileniyor. Başka bir potansiyel açıklama ise kardeşlerin aile içinde kendilerine nasıl bir yer bulduğu sorunu ile bağ kuruyor. Bazı araştırmalar, orta ve küçük kardeşlerin; ilk doğanları daha disiplinli, sorumlu ve başarılı olarak tanımlama eğiliminde olduklarını gösteriyor. Bu çalışmalar ayrıca, -ebeveynler bu gerçeği tecrübelerinden bilirler-, küçük kardeşlerin kendilerini ayırt etmek için sosyal etkinlikler, spor, müzik ve tiyatro gibi başka alanlarda kendilerini geliştirdiklerini gösteriyor.

Dr. Sulloway, “Bunlar, Darvin'in ispinoz kuşları gibi, aynı kaynaklar için yarışmayarak çevreden en fazla faydayı elde etmek için farklı yollar arıyorlar,” diyor ve ekliyor: “I.Q. testlerinin ölçemediği diğer ilgi alanlarına yöneliyorlar ve uzmanlaşıyorlar.” 

Bu tip tecrübeler, küçük kardeşlerin, büyüklere nazaran neden daha maceracı bir hayat sürdüklerini de açıklayabilir. Çalışmalara göre, küçük kardeşler, büyüklere göre daha fazla tehlikeli sporlara katılıyorlar ve egzotik yerlere seyahat ediyorlar. İlk doğanlara nazaran daha az muhafazakar oluyorlar. Bilimdeki en kışkırtıcı ve etkileyici insanlar da çocukluklarını, kendilerinden daha büyük kardeşlerin gölgesinde yaşamışlardır. 

Devrim yaratan kitap olan “Türlerin Kökenleri”nin yazarı Charles Darwin, altı çocuklu bir ailenin beşinci çocuğuydu. Dünyanın değil, güneşin gezegen sistemimizin merkezi olduğunu bulan Polonya doğumlu Nicolaus Copernicus dört çocuğun en küçüğü olarak büyüdü. Matematikçi ve filozof Dekart ise, üç kardeşin en küçüğüydü ve 16. yüzyılda başlayan bilimsel devrimin önemli figürlerindendi.

İlk doğan çocuklar, diğer kardeşlere nazaran daha çok Nobel Ödülü almışlardır, fakat bunlar devrim yaratmaktan ziyade, varolan anlayışı geliştirmişlerdir.  

Son olarak Dr. Sulloway “Kardeşler arasındaki bu farklılık her yıl, her on yıl ya da her yüz yıl yaratıcılığı arasındaki fark gibi bir şey” diyor: “Yenilik ve radikal yenilik arasındaki fark.”

ekopolitik.org



Bu haber 2,428 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,519 µs