En Sıcak Konular

Fırat: İstesek türbanı serbest bırakırdık!

24 Eylül 2007 10:27 tsi
Fırat: İstesek türbanı serbest bırakırdık! Yeni sivil anayasa çalışmalarını yürüten AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat tartışmaların odağına oturan türban serbestisini isteseler, ekimde referanduma sunulacak anayasa paketine bir madde ekleyerek çoktan çıkarabileceklerini söyl

Aslı Aydıntaşbaş/ Sabah

 

Mir Dengir Fırat. Mehmet Mir Dengir Fırat. Dengir Mir Mehmet Fırat. Doğrusu en sonuncusu. Bir çok siyasi, hatta birçok AK Partili'nin bu ismi ezberlemesi, 3-4 yıl aldı; hâlâ sırayı karıştıranlar çok. AK Parti genel merkezindeki odasında, onu harıl harıl Sevr, Lozan anlaşma metinleri ve bir sürü akademik çalışmayı karıştırırken bulduk. Köşede bir karton kutu dolusu her kuruma ait anayasa taslağı var. Ve hepsinin ortasında Dengir Mir Mehmet Fırat: AK Parti Adana milletvekili, parti kurucusu, genel başkan yardımcısı, genel başkan vekili ve en mütevazı tanımla, Türkiye'nin müstakbel yeni anayasasının "mimarı". Çünkü siyaseten bu projenin motoru, sahibi, sözcüsü ve parti içindeki ağırlığını kullanarak "Bu anayasayı değiştirmeden Türkiye'nin önünü açamayız" tezini Başbakan Tayyip Erdoğan'a kabul ettiren en önemli güç Fırat. Bu yüzden, 1982 Anayasası sonunda değişir ve Fırat'ın her gün gazete ve televizyonlarda savunduğu cinsten bir "sivil" anayasa kabul edilirse, bunda 60'ına merdiven dayamış Adıyamanlı aşiret reisi, 3 dönem milletvekili Fırat'ın büyük etkisi olacak.

* Anayasa değişikliği başörtüsü konusunda kilitlendi. Kuşkusuz bu Türkiye'nin çözmesi gereken bir sorun. Ancak kamuoyu hemen gündeme alınmasına hazır değil. Gizli gündem tartışmaları alevlendi. Tüm anayasa değişikliği türbanı serbest bırakmak içinmiş gibi algılandı.

İşine gelenler öyle algılıyorlar. Doğru. Çünkü asıl niyetlerini söylemekten korkuyorlar.

* Nedir asıl niyetleri?

Asıl niyetleri egemenliğin kime ait olduğu ve bunun nasıl kullanılacağı meselesidir. Anayasa ne diyor? (okuyor) 82 Anayasası'nın 6. maddesi. "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organların eliyle belirler, kullanır." Peki anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organ hangileridir? Anayasanın fihristine bakıyoruz. Mesela Televizyon Üst Kurumu var burada. TRT de var. YÖK var. Ama gerek 1924 anayasasında gerekse hocaların hazırlamış olduğu taslak bunu net ve açık şekilde gösterir. Diyor ki, egemenlik kayıtsız şartsız miletindir. Millet bu egemenliğini yasama, yürütme ve yargı erkleriyle kullanır. Bu organlar bu yetkiden vazgeçmek istemiyor. İstedikleri bu milletin vekaletini almadan onun adına egemenlik kullanmak ama bu egemenliğin sonunda da ona hesap vermemek. Alışkanlık bu. Asıl kavga 50'lerden beri bunun üzerinedir.

* İlginç bir açı.

Biz yalnız başörtüsünü serbest kılmak istesek, aslında çok daha kolay ve çok daha az baş ağrısı yapabilirdik. Anayasanın ilgili maddesini değiştirirsiniz, bir fıkra koyarsınız, halkın oylamasına götürürsünüz. Çıkmaz mıydı? Çok kolay. Ekimdeki referanduma bir madde eklenirdi. Ama yanıldıkları bu. Biz, anayasa değişikliğinin temeline başörtüsünü oturtmadık. Biz asıl biraz önce problem olarak gösterdiğim temel sorunları çözmek için yeni anayasa yapma ihtiyacı hissediyoruz. Özgürlükleri kısıtlayan anayasa olmamalı.

* Peki önümüzdeki yıl yapılamaz mıydı bu iş?

Olabilirdi. Biz hangi tarihin daha yumuşak bir tarih olduğunu bilmiyorduk. Çünkü zaten bu çalışmanın sonuçlarını belki 2008'in ortalarında göreceğiz.

HADİ NAMAZA GİDELİM

* Kızlarınız da Alman kökenli, eşinizin de başı açık. Mahalle baskısı hissediyorlar mı?

Hayır. Kesinlikle. Hiçbir şey yok.

* Peki siz AKP içinde daha muhafazakâr olmak adına dışlandığınızı hissettiniz mi?

Hayır, hayır. Böyle bir şey hissetmedim. Kimse benim inançlarımla ilgili beni sorgulamadı ve bana bu konuda bir teklif de gelmedi. Namaz vakti 'buyurun hadi namaza gidelim' denilmedi bana hiçbir zaman. Herkes kendi ibadetini kendisine göre yapıyor.

* Mahalle baskısı tartışmaları uydurma mı?

Ben tamamen uydurma buluyorum. Türkiyede iki grup insan var. Bir Türkiye'yi yaşayanlar, diğeri Türkiye'nin dışında yaşayanlar. Sitelerde, lüks evlerde, havuzlu, etrafı yüksek duvarlarla çevrili, kameralarla korunan, kapısında bekçileri olan kesim. Bunlar Türkiye'yi televizyondan, dizilerden izliyorlar.

* Ama Türkiye'de muhafazakârlaşma trendi olduğu aşikâr.

Dünyada muhafazakârlaşma var. ABD de, Almanya da giderek muhafazakârlaşıyor. Ama mahalle baskısı var mı? Yok. Gidin bakın görün.

* Yani sizin kızlarınız, hiçbir gün gelip 'Baba şu mahallede başım açık olduğu için rahatsız oldum' demedi.

Yok hayır, hayır kesinlikle demedi. Başörtülü arkadaşları da var, açık da. Bu toplumun belli bir kesiminin, elit tabakanın kafasında yaratmış olduğu bir evham. Anadolu'da yok. Orada kadın erkek eşitliği daha sağlam.

'BUZ GİBİ HAZIRLARIZ'

* Tansiyonu düşürmek adına frene basmak ya da geri adım atmak söz konusu olabilir mi?

Hayır hayır, bu çalışacak. Tansiyonu düşürmenin en güzel yolu tansiyon ilacıdır. Biz bir çalışma yapıyoruz. Kabul edilir edilmez onu bilemiyoruz. Ama eğer Barolar Birliği anayasa hazırlayabiliyorsa biz de buz gibi hazırlarız. Herkesten katkı bekliyoruz.

* Örneğin ben de katkıda bulunabilir miyim?

Tabii tabii yazılı ya da sözlü olarak alabiliriz. Her vatandaşın böyle bir hakkı var. Bu taslağı YÖK'e de göndericeğim. Medyaya da vereceğiz.

* Kurucu meclis tartışmasına ne diyorsunuz?

Meclis anayasa yaptığı andan itibaren zaten kurucu meclistir.

'Rektörlerde saygısızlık alışkanlık haline geldi'

* Diyorsunuz ki anayasanın değişmesi gerektiğinde herkes hemfikir. Ama AK Parti yapmasın isteniyor.

13 defa değişmiş bu anayasa. İyiyse neden değişti.

* Birileri "Anayasa değişsin ama AK Parti değil beyaz Türkler değiştirsin" mi diyor?

Evet. "Bu değişiklik önergesini hazırlayan komisyonun içinde niye bizler yokuz" diyorlar. Ama biz geçmiş çalışmalarından istifade ettik. Bu taslağa lütfen herkes, her birey, her kurum katkıda bulunsun. Tek bir şartımız var: Özgürlükleri kısıtlayıcı, demokrasiyi daraltıcı taleplere karşıyız.

* Ancak bir de siyasi realite var. Şu anda sırası mıydı?

Zamanıydı. Toplumsal bir talep. Yüzde 80 bunu istiyor.

* Ama yüzde 80 "Gerilim istemiyoruz" da diyecektir...

Gerilimi yaratan AKP değil. Türkiye'de TBMM'ye emir kipiyle "Bunu durdurun, bunu yapmayın" diyebilecek kadar kendisinde cesaret duyan organizasyonlar var. "Yapma" kipiyle Meclis'e emretmek hakkınız yok.

* Biraz toleranssız değil misiniz?

Ben rektörleri kastediyorum.

* Rektörler de sivil toplum sözcüsü değil mi?

Ama bir konuşma adabı vardır. Emir kipinin kullanılabilmesi o yetkinin size verilmiş olmasıyla mümkündür. YÖK TBMM'nin amiri değildir. Emredici noktada değildir. Bir alışkanlık vardı sayın rektörlerin konuşmalarında. Saygısızlığı özerklik olarak algılıyorlar. Kimse bunu kabul etmeye mecbur değil. Benden saygı isteniyorsa ben de saygı isterim.

* Yani rektörlere anayasa çalışmalarında ve hükümete yönelik "Saygısız" diyorsunuz

Bunu artık bir alışkanlık haline getirdiler. Her açıklamaları birer emir kipi taşıyor. Şimdi özerk olmak, bağımsız egemen kuruluş anlamında değil. Türkiye adacıklardan, egemen adacıklardan oluşan bir devlet değildir.

* Söylediğinizi anlamakta zorluk çekiyorum. Zaten siyasetin dili emir kipiyle dolu değil mi? Her basın toplantısı birilerine "Şunu yapın bunu yapmayın" demek.

Emir kipini egemen güç kullanabilir. Rektörler egemen değildir. Egemenlikle özerkliği lütfen karıştırmayın.

Hacı Bedir Ağa'nın yadigârı elmas yüzük

Dengir ismini kullanan Fırat, Kürt asıllı, Mersin'de büyümüş olmasına karşın Adıyamanlı bir aşiret lideri. Aile seceresine bakınca ise Kurtuluş Savaşı'nda madalyalar kazanmış, TBMM'ye beş milletvekili vermiş, Adalet Partili bir Kürt eliti tablosu ortaya çıkıyor. Babası ve amcaları Kabataş Lisesi mezunu. Kendi çapında idealist düşünceleri olan büyük dede Hacı Bedir Ağa, İstanbul'da yaşamış, kendisinden sonra Kahta'dan birçok çocuğu İstanbul'da okutmuş, daha sonra Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet'e katkılarından dolayı İstiklal Madalyası kazanmış. 1928'de Mersin'e göç etmiş. Dengir Fırat belli ki kendisini Hacı Bedir Ağa'nın misyonunun devamı olarak görüyor. Parmağında, dedesinden kalma kocaman bir elmas yüzük var. ("Uyurken bile çıkarmam") Elmas fındıktan bile iri. Hayatta görüp göreceğiniz en etkileyici mücevherlerden.

DÜĞÜN FOTOĞRAFI YOK

Dengir Fırat'ın eşi Alman. Almanya gezisinde tanışıp, evlenmişler. Gerçek adı Kristen. "Ama burada Suna ya da Zozan diyorlar. Çok Türkleşti. Almanya'ya gidince orayı yadırgıyor" diyor. Röportaj için aile fotoğrafı istiyorum, reddediyor. Eşiyle fotoğrafı? Hayır. Peki en azından düğün fotoğrafınız. "Yok ki" diyor. "Düğün fotoğrafınız yok mu" diye yeniden soruyorum. "Yok. Ben cins bir adamım" diye cevap veriyor.

"ŞEYH SAİT'LE ALAKAM YOK"

Fırat'la ilgili internette inanılmaz bir karalama kampanyası var. Yüzlerce sitede Barzani'nin ortağı, Şeyh Sait'in torunu, Öcalan'ın avukatı olduğu yazılıyor. Ulusalcı çeteler tarafından hedef olduğu için Emniyet koruma vermiş. Fırat "Hiçbiri doğru değil. Ne Barzanici, ne İslamcı, ne de bölücüyüm. Şeyh Sait'le aile bağım yok. Bir köşe yazarı o kadar sık işledi ki mahkemeye gidip Şeyh Sait'in akrabası olmadığımı tescil ettirdim. Sustu." diyor. Kendisine yöneltilen iddialara ise "tek markezden organize ve sistematik" şeklinde yanıt veriyor.

"DTP'de yönetim illegal etki altında"

* DTP'nin Meclis'teki hali ne olacak?

İşleri çok zor...

* Neden? Farklı bir irade mi hâkim?

Tabii. Kendi iradelerini ortaya koyamıyorlar. Bundan daha kötü bir şey olamaz. Yani legal bir siyaset yapacaksınız, ama illegal bir yerden görüş alacaksınız. Olmaz böyle bir şey, olmaz.

* Peki ne yapmalı?

Kendilerini kurtarmak zorundalar. Kurtarmazlarsa eriyorlar, eriyecekler zaten. Bitecekler. Güneydoğu'da da eriyecekler. Yaa legalleşecekler, ya da diyecekler ki biz dağa çıkıyoruz. Ama hem legaliteyi, hem illegaliteyi bir arada tutamazlar.

* Yani iradeyi bu Meclis grubuna iade etmek zorundalar.

Kesinlikle.

* Bu oradaki 20-21 kişinin elinde değil mi?

Zannetmiyorum. Daha ötesi bir şey. Kendi içlerinde problemler. Onu halledemiyorlar. Hiyerarşi yok. Genel başkan karar veremiyor, başkaları karar veriyor.

İşte o taslak

Fırat tüm medyanın ele geçirmek için yarıştığı "son taslak" denilen anayasa taslağının yalnız kapağını gösterdi bize. Fırat bu metni 11 kişilik MYK'ya dağıtacak. (Henüz vermemiş). Onlar okuduktan sonra bir süre parti içinde konuşulacak. Bu 3 ay sürecek. Bu çalışmadan sonra taslak kamuoyuna ve Meclis'e sunulacak. Siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarından görüş alınacak. Son taslak internete konularak forumlarda ve Meclis'te tartışılarak son şeklini alacak.



Bu haber 674 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,124 µs