Che Guevara | " /> Che Guevara | "/>

En Sıcak Konular

Ölümünün 40'ıncı yılında Che Guevara

23 Eylül 2007 17:04 tsi
Ölümünün 40'ıncı yılında Che Guevara


Devrimci hareketin efsanevi ismi Ernesto Che Guevara 9 Ekim 1967'de askerler tarafından öldürülmüştü. Yıllar içinde devrimin simgesi olmakla kalmadı, bir popüler kültür figürüne de dönüştü. 40'ıncı ölüm yıldönümünde, değişik alanlardan isimler Che'nin

9 Ekim, Ernesto Che Guevara'nın 40'ıncı ölüm yıldönümü. Ölümünün üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen devrimci pratiğiyle, hayata bakış açısıyla ve ilkeleriyle hâlâ gündemde. 9 Ekim 1967'de Bolivya'da askerler tarafından öldürülen Che, aynı zamanda son 40 yılın en önemli popüler kültür figürlerinden biri oldu. Bunu şuradan anlamak mümkün: Alberto Korda tarafından çekilen o meşhur fotoğrafı kısa sürede en çok tanınan resimler arasına girdi. Monokrom grafik haline getirilen bu portre tişörtlerden posterlere, kahve kupalarından şapka ve kolyelere birçok eşyanın üzerinde kullanıldı.
Biz de gazeteci, reklamcı, oyuncu ve yazarlarla ölümünden 40 yıl sonra Che'yi konuştuk. Onlara Che'nin devrimci mücadele ve tüm dünya için ne ifade ettiğini sorduk. Onun popüler kültür ikonu haline gelmesini nasıl değerlendirdiklerini öğrendik. Ressam Selçuk Demirel ise görüş vermenin yanı sıra Le Monde Diplomatique için yaptığı çizimleri ilk kez bizimle paylaştı.

"Che ortaçağın bir tür efsanevi kahraman tipidir"
Cengiz Çandar (Gazeteci)

Ernesto "Che" Guevara 20'nci yüzyılın ikinci yarısında enternasyonalist idealizm ile bireysel kahramanlık bileşiminin en parlak ve en son temsilcisi sayılır. O dönemde bile, dünyanın geldiği nokta, o tür efsanevi birey kahramanların ötesine geçmişti. "Che" bir tür ortaçağın efsanevi kahraman tipidir. Ona duyulan ilgi, kaybolan, kaybolması mukadder, asla geri gelmeyecek bir değere duyulan hayranlık ile ilgili olmalıdır. Dünyaya bir daha bir "Che" gelmeyecektir.

"Che"nin popüler kültür figürü olmasını olağan karşılıyorum. Pop Art çağımızın bir gerçeği. "Che"nin son yıllarında Andy Warhol tarafından zaten başlatılmıştı. Andy Warhol devrimci bir isim olarak bilinir. Marilyn Monroe'nun yanı sıra Mao portresiyle özellikle ün yapmıştır. Andy Warhol'un açtığı çığırda, bugün "Che"nin tişörtler ve kabartmalarla popüler sanatın bir parçası olmasında garipsenecek bir yan görmüyorum.

"O 20'nci yüzyılın koşullarından doğdu"
Çetin Altan (Yazar)

Che Guevara işçi sınıfıyla yeryüzünün değişebileceği varsayımının simgesel bir temsilcisi olarak ortaya çıktı Güney Amerika'da.
O bir ulus devlet modelini aşan evrensel bir proletarya diktatörlüğünden yana oldu. Dönemin kahramanıydı. Che Guevara 20'nci yüzyılın koşullanmalarından doğan bir kahraman.

"Che Guevara'nın yüzü çocuk bezinin üzerine bile konmuştu"
Ece Temelkuran (Gazeteci)

Sanırım dünya rüyasını kaybetti. Belki de sol hareket için şöyle denebilir: Sol hareket, sabah kalktığında gördüğü ve onu çok mutlu eden rüyasını hatırlayamayan bir insan gibi; huysuz, yorgun, tatsız. Ama bu durum bana şu cümleyi kurduruyor: "Bu rüya bitti. Şimdi başka rüya kurma zamanı!" "Eski Che'ler bardak oldu" da diyebilirsiniz, benim gibi "Şu anda hiç bilmediğiniz yerlerde yeni Che'ler büyüyor da" diyebilirsiniz. Ben ikincisini tercih ediyorum.

Che'nin bir popüler kültür ikonuna dönüştürülmesi meselesi yeni bir mesele değil. Che'nin yüzünün bulunduğu çocuk bezi bile görmüştüm bir keresinde. Ama bazı anlamlar onu ne kadar tüketmeye, yıpratmaya çalışsanız da bir türlü yok olmak bilmez. Bence Che de böyle bir "anlam". Eğer öyle olmasaydı bundan bir yıl önce Gazi Mahallesi'nde bir çocuk Che tişörtü giydiği için dövülmezdi. Che bugün bile özellikle Latin Amerika'da ve sonra dünyanın geri kalanında tek bir şey demektir: "Rüyanı unutma!"

"O bir yandan metalaştırılıyor, diğer yandan ölümsüzleştiriliyor"
Elif Şafak (Yazar)

Che Guevara hâlâ tüm dünyada her kuşaktan insan için mühim bir sembol. Sadece kendine "devrimci" diyenler için değil, yeryüzünde adaletin, eşitliğin ve insanca yaşamanın mümkün olduğuna inanan herkes için bir sembol. Peki bu sembolün ne kadarı hakikat ne kadarı kurgu? Bunu bilmiyoruz. Hiçbir zaman da bilemeyeceğiz. Doğrusu "gerçek" Che Guevara'nın nasıl bir insan olduğunun da önemi yok artık. O evrensel bir hayal. Başlı başına bir ütopya.

Kapitalist sisteme karşı olan bir adamın gene kapitalist sistem tarafından alınıp ticarileştirilmesi ironik gelebilir. Ama Che'nin popüler kültür figürü olması kaçınılmazdı. Beni rahatsız etmiyor bu durum. O posterler, yüzükler, kolyeler, tişörtler sayesinde bir yandan metalaştırılıyor belki. Ama bir yandan da bu sayede ölümsüzlük kazanıyor.

 "Komünist dünya mücadelesinin yumuşak, güzel ve yakışıklı yüzü oldu"
Ersin Salman (Eski TİP'li, eski reklamcı)

Che devrimci mücadelede her kuşaktan insan için bir sembol. O eskimeyen, modası geçmeyen ama moda olmaktan da ibaret olmayan bir simge. Başka türlü olanakları olduğu halde kendini devrime adamıştı. Çok yakışıklıydı. Maceraperest değildi, insanlığa bir idol olmuştu. Sadece Küba'nın değil, Güney Amerika'daki birçok halkın yanında yer almayı görev bildi. Kısaca gerçek bir devrimci. Dolayısıyla Che, insanlığa güzel bir örnek olarak var olageliyor.

Onu hiç tanımayan ya da devrimi ideal edinmediği halde onu sevdiği için Che'den bahseden bir insan grubu vardır. Bunun nedeni Che'nin devrimci mücadelenin keskin, zorlu olmasının yanı sıra onun güzelliğini de gösteren bir kişi oluşuydu. Bu yüzden popüler kültüre mal edildi. Yani ürkütücü bir komünist dünya mücadelesinin yumuşak, güzel ve yakışıklı yüzü oldu. Popüler kültürün içinde yer alması onun suçu değil ama kaçınılmaz da bir şey. O kitlelere mal olmuş bir şair. Bu durum kötü değildir. Bu onun ucuz ya da popülist olmasından değil. Popüler ama popülist değil.

"Latin Amerika'da Che'den daha popüler olan tek figür İsa'dır"
Ertuğrul Kürkçü (Yazar)

Che devrimci kahramanların devlet adamlarına dönüştüğü 1960'lar sonunda, başarılmış bir devrimden sonra devrimci kalmanın bir imkanının hâlâ var olduğunu kanıtlayan canlı bir örnek olduğu için statükoyu reddeden aydınların gözünde devrimciliğin çağdaş bir ahlaki modeli halini almıştı. Bu ahlaki model bugün de geçerliğinden bir şey kaybetmiş değil. Öte yandan Che'nin kıta ölçeğindeki devrim projesi hiçbir pratik tarihsel başarı kazanmış olmamasına karşın bugün de hâlâ önemli. Çünkü 1968'de komünistin aynı zamanda devrimci de olabileceğinin, yerel kurtuluş için dövüşmenin enternasyonalist de olmayı kaçınılmaz kıldığının, dünya devrimi için kendi devrimini feda edebilmenin aslolduğunun, yani devrimci enternasyonalizmin, yegane pratik deneyimi onun projesinden çıkmıştı. Bu deneyim hâlâ aşılamamış olarak duruyor.

Che'nin Türkiye'de bir "popüler ikon" olduğunu, "alt kültür" grupları için bile bir ikon sayıldığını sanmıyorum. Dünyanın Latin Amerika dışında başka yerlerinde de Che daha çok alt kültür grupları için bir ikon sayılır. O Marilyn Monroe, James Dean ya da Madonna türü bir ikon hiç değil. Latin Amerika'daysa herhalde ondan popüler olan tek figür İsa'dır. Che imgesiyle, her yerde, her zaman bir itirazı olan, bir şeyi protesto edenler özdeşleşirler. Onun imgesinin ima ettikleri kuşağımızla, iki kuşak sonrasının itirazlarını birbirine bağlayabilen tek anlamlı dolayım. O nedenle ben bu "popülerlik"ten hiç şikayetçi değilim.

Che Sera Sera, bir isyan remix'i
Ertuğrul Özkök (Gazeteci)
1967'de öldürülen Che Guevara, 2000'li yılların başında müthiş bir "Come back" yaptı.
Bu defa müthiş bir disko parçasıyla.
Öğrencilik yıllarımda Fransız Komünist Partisi'nin Humanite bayramlarında söylediğimiz "Comandante Che Guevara" şarkısı, yeniden düzenlenerek, cıvıl cıvıl bir şarkı haline getirildi.
Bu şarkı üzerine bir yazı yazmıştım.
Che, James Dean ve Rimbaud ile birlikte hayatını genç yaşında kaybetmiş üç idolümden biriydi.
Ama Che'yi öteki ikisinden ayıran bir özelliği vardı.
James Dean ve Rimbaud'nun cesetlerinin fotoğrafını hiçbir zaman görmedik.
Onlar hep, son resimleri ile kaldı.
Che ise somut bir ölümdü.
Onun masa üzerinde yatan cesedi, komünizmin can çekişmeye başladığı yılları simgeliyordu.
İşte bu yüzden James Dean ve Baudelaire hiçbir zaman ölmedi ama Che öldü.
Bakmayın "Che'ler ölmez" sloganına.
Che bal gibi öldü...
Şimdi ölümden sonraki hayata inananların hoşuna gidecek bir olguyla karşı karşıyayız.
Che dönüyor.
Ama artık, bir devrimci olarak değil, Andy Warhol'vari bir pop ikonu olarak.
1980'li yılların ikinci yarısında "Elveda Başkaldırı" adlı bir kitabım yayınlanmıştı.
O kitap, klasik devrimciliğin, başkaldırının ölüm ilanıydı.
"Elveda Başkaldırı"nın kafamda ilk tohumları, daha gencecik bir üniversite öğrencisiyken, Che'nin ölmüş fotoğrafına bakarak atılmıştı.
Che şimdi diskolarda dinleniyor.
Tişörtler üzerinde Pop Art'ın en değerli simgesi olarak yaşıyor.
Peki devrimciliği öldü mü?
Bence yeniden doğdu.
Artık kitlelerin başkaldırışı bitti, bireylerinki başladı.
Bence Che asıl yerini şimdi buldu.
Bolşeviklik gibi, banal bir kitle ideolojisinin bayrağı olarak değil, tek başına bir bireyin isyan tişörtü olarak.
İşte o yüzden "Que sera sera" şarkısını, "Che sera sera" olarak aranje ediyorum.
Ve diyorum ki, "Comandante Che Guevara", artık kesin inançlı kitlelerin enternasyonal marşı değil, isyankar bireylerin muhteşem remix'idir.
Che'ye yakışan en muhteşem basübadelmevt de budur...

 "Che belki de dünyanın en ünlü markalarından biri"
Memet Ali Alabora (Oyuncu)

Che bir taraftan mücadeleyi, bir yandan da idealistliği ifade ediyor. Ama popüler kültür figürü haline gelmesi idealizmin bile bir imaj haline gelişini, sanallaştırılmasını gösteriyor. Galiba idealizmin bittiği bir çağda yaşıyoruz. Che ve onun gibiler son idealistlerdi. Che Guevara tarih içinde yaşanmış mücadeleler içinde en tuhaf olanlarından bir tanesi. Çünkü kendi iktidarının üzerinde oturmuyor. Yeni bir yere devrim yapmaya gidiyor.

Che Guevara ismi bugün iki ayrı uçta bambaşka şeyleri temsil ediyor. Che belki de dünyanın en ünlü markalarından biri. Ancak insanların çoğu onun yaptıklarının farkında değil. Che karmakarışık bir fenomen haline geldi.


"Kimi için İsa, kimi için star, kimi için de bir marka"
Selçuk Demirel (Çizer)

Le Monde Diplomatique gazetesinin ekim sayısı için Marx, Berlin Duvarı'nın yıkılması, sol hareket, sermaye ile işçi sınıfı, sosyal demokrasinin yok oluşu, değişen kapitalizm ve işçi sınıfı, Fransa'daki son seçim sonuçları ve küreselleşme ile ilgili oldukça geniş kapsamlı bir metin çerçevesinde iki desen çizecektim. Tüm bunları bir arada nasıl anlatabilirim diye düşündüm. Sonunda da değişimi ve var olan durumu Che ile anlatabilirim diye bu desenleri yarattım.
Che benim de içinde bulunduğum bir nesli etkilemiş bir sembol. Benim için hâlâ direniş ve karşı koymayı simgeliyor. Çok önemli bir simge. Kimisi için mistik bir ikon çünkü Bolivya'da öldürüldüğü köyü her yıl binlerce insan ziyaret ediyor. Çoğu dini amaçlı. Bazen İsa ile yer değistirdiği oluyor. Kimisi için bir star, Jim Morrison gibi. James Dean gibi. Kimisi için bir marka.

"Che pek çok insana sevimli geliyor. Kendini sosyalist olarak görmeyenlere dahi"
Murat Belge (Yazar)

Hayat ve ölüm biçimiyle sürekli mücadeleyi akla getiriyor Guevara. Bir yerde yapılan devrimin en azimli birkaç insanından biri. Ama bunu yaptıktan sonra devrimi yaptığı yeri bırakıyor ve başka bir yere yine devrim yapmaya gidiyor. Guevara'nın en tipik davranışlarından biri bu. Tarihi figür olarak baktığımızda da ilk görülen özelliği belki de. Bu aslında ikilik içeren bir durum. Çünkü sosyalizm sadece bir devrimden ibaret değil. O devrimle başlayan bir sosyalizmi kurma süreci olmalı. Bunun için iktidarın parçası olup orada dallanıp budaklanmak da gerekir ama Che bundan kaçındı. Onu bırakıp gitmesi Che açısından çok pozitif bir durum değil.

Che pek çok insana sevimli geliyor. Kendini sosyalist olarak görmeyenlere dahi. Çünkü o popüler bir ikon. Bunu bir tür devrim romantizmi olarak tanımlayabiliriz. Ben Che'nin popüler kültür figürü haline gelme konusunda "Vah vah Guevara böyle bir şeyi hak etmiyor" diye düşünmüyorum. Böyle olması sağlığında ve ölümünde yarattığı ilgiye uygun bence.

"Daha iyi bir dünya isteyen milyonlarca insanın ruhunun genç kalmasını sağladı"
Okay Gönensin (Gazeteci)

Che Guevara benim kuşağımın "kahramanı"ydı. Bir insanın inançları uğruna canını ortaya koyabilmesinin, bütün insanlığın geleceği için her fedakarlığa katlanabilmesinin simgesiydi. Başkalarının, hiç görmediği insanların mutsuzluğuna, her türlü sömürüye karşı en candan başkaldırının adı oldu.

Che Guevara 1967 yılında öldüğü sırada, Avrupa'da başlayan öğrenci hareketleri bütün dünyaya yayılmaya başlamıştı. Farklı koşullar altında yaşayan ama ortak noktaları "daha iyi bir dünya" olan milyonlarca genç insanın ruhunun genç kalmasını sağlayan isim yine Che idi.

Günümüzün dünyasında Che Guevara'yı anlamak zor olabilir. O eski kuşağın, dünyayı değiştirmeye kalkışmış ama bunu başaramamış bir kuşağın nostaljik simgesi gibi görülebilir. Bu ruhu anlamak isteyen, merak eden bütün gençler "Motosiklet Günlüğü" filmini görmeli. Bugünün maddiyatçı dünyasının etkisinde ya da bağnazlıklarının ağır kuşatması altında kalmış genç insanlar bu filmi görürlerse belki bir "başka dünya" olduğunu sezebilirler.

"James Dean ve Elvis Presley de Che gibiydi"
Tuğrul Eryılmaz (Gazeteci)

Che bir simge. Devrimci ama iktidara karşı kuşkulu. Sevecen ama aynı zamanda devrimcilikten ödün vermeyen... Bir kez Arjantin'e gitmiştim ve Che'nin yaşadığı Alta Gracia'daki evine de uğradım (o zaman müze değildi). Karşı evde yaşayan yaşlı hanımın bana pencereden söylediği "Çok iyi bir çocuktu" sözünü hiç unutmayacağım.

Sosyalizm için ölümü bile göze aldı. Hem o gün hem de bugün despotik rejimlerin ve Amerikan emperyalizminin karşısında olan herkes için vazgeçilmez bir simge. Sanki 40 yıl önce değil dün ayrılmış gibiyiz.

Bu çağda bundan kurtuluş yok. Keşke bilinçli olarak bu kadar sevilseydi ama yine de tişörtünü giyen gençlerden bazılarının "Yahu kim bu adam?" diye merak edip yaptıklarını öğrendiklerini ummak istiyorum. Ayrıca altın çamura da düşse değerinden bir şey yitirmez. James Dean ve Elvis Presley de Che gibiydi. Onlar da kendi alanlarının devrimcileriydiler ve hâlâ kuşakları etkiliyorlar. Che'yi öldürmeye hiçbir pazarlama ve reklamcının gücü yetmez.

"Che'nin ticari bir ürün olmasını yadırgıyorum"
Zülfü Livaneli (Yazar)

Che Guevara insanlık tarihinin başkaldırı simgelerinin en önemlilerinden birisi olarak saygınlığını hiç yitirmedi. Daha adil, daha güzel bir dünyaya kavuşulması inancının sembol ismi olmaya devam ediyor.

Bırakın popüler kültür olmayı ticari ürün haline dönüşmüş olmasını yadırgıyorum. Che Guevara'yla ilgisi olmayan birçok şirket bir pop ikonu gibi onu pazarlayarak para kazanıyor. Hatta geçenlerde Türkiye'ye gelen bir Amerikalı için "pazarlamanın Che Guevara'sı" ilanı verilmişti. Bunlar çok tedirginlik veriyor bana.

milliyet



Bu haber 1,905 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,360 µs