En Sıcak Konular

Türban yasağının tarihçesi

21 Eylül 2007 14:15 tsi
Türban yasağının tarihçesi Türban yasağı sadece şimdi değil yıllardır sorun oldu. İşte tarihten ilgi çekici notlar.

Gün olmuyor ki "türbansız" bir yayın yapalım. Yapamayız, çünkü Türban yeniden ve liste başı olarak gündemdeki yerini koruyor.

Yeniden diyoruz çünkü türbanın tartışılması ilk değil. Bakalım bu konu ne zaman tartışılmaya başlanılmış.

KAMUSAL ALANDA BAŞINI ÖRTEN İLK KADIN

Kamusal alanda başını ilk örten kadın 1950'li yıllarda Dr. Hümeyra Ökten olur. İlk başörtülü öğrenci için ise 15 sene geçmesi gerekecektir. 1964 yılında Tıp Fakültesi öğrencisi Gülsen Ataseven Cerrahpaşayı birincilikle bitirdiği halde kürsüye çıkarılmamıştır.

BAŞÖRTÜSÜ İÇİN İLK ÜNİVERSİTE EYLEMİ

Ancak başörtüsünün öğrenci eylemine sebep olduğu ilk olay Hatice Babacan'ın başörtüsü sebebiyle gerçekleşmiştir. Yıl 1967'yi göstermektedir. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencilerden Hatice Babacan derse başını örterek girmiş, kürsüdeki hoca Prof. Dr. Neşet Çağatay kendisine şöyle seslenmiştir: ‘’Hey sen! Sen başörtülü kız! Sınıfta bu kıyafetle oturamazsın. Ya başını aç ya da dışarı çık!’’ Sonrasında tartışmalar devam etmiş ve olayın duyulması fakültede öğrenci eylemleri yapılmasına yol açmıştır. Bu eylem aynı zamanda öğrenci eylemlerinin ilki olarak Türkiye tarihineki yerini alacaktır. Sonunda Hatice Babacan okuldan atılmıştır.

HATİCE BABACAN'IN YEĞENİ ALİ BABACAN

Yine tarihten ilginç bir not düşmek gerekirse, o gün okuldan atılan Hatice Babacan'ın yeğeni bugün Devlet Bakanı Ali Babacan'dır. Evet, Hatice Babacan Ali Babacan'ın halasıdır.

BAŞÖRTÜLÜ YAZAR HAPİS YATTI

 60'lı yıların sonunda hapis yatan ilk başörtülü yazar ise Şule Yüksel Şenler olacaktır. 1965 yılında başını kapayan Şenler Yeni İstiklal Gazetesi'nde yazılar yazmaktadır. Yazılara açılan davanın sayısını bile bilemez. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'dır. Birgün "sokaklardaki başı kapalı hanımların öncüleri cezalarını görecekler” diyecek, Şenler de kendisini özür dilemeye çağıracaktır. Hapse böyle girer Şule Şenler.

Sunay onu 2 ay sonra affeder ama Şenler affı reddeder ve cezasını çektikten sonra konferanslar vermek üzere il il dolaşmaya başlar. Şenler’i örnek alan gençler başlarını onun gibi bağlamaya başladıklarında “Şulebaş” kavramıyla da tanışmış oluyordu Türkiye. Yıllar sonra “Şulebaş”; bugünkü türbanın “anası” sayılacaktır yıllar sonra…

VE 80 SONRASI

Yıl 1980… 12 Eylül... Askeri Darbe yılları...  1982 yılında YÖK tarafından çıkarılan kıyafet genelgesine göre başörtüsü yasaktır. Ancak bu yasağı kaldırmak için 1984'te ilk adım yine YÖK tarafından atılmıştır. YÖK’ten ilk olarak boynu açıkta bırakacak ve kulakların arkasından dolanarak bağlanılan örtülere izin çıkar. Ancak Cumhurbaşkanı Kenan Evren, "Türkiye’de irtica tehlikesi var" deyince 1987’de başörtüsü yeniden yasaklanarak disiplin suçu sayılmaya başlanır.

İRTİCA TEHLİKESİ VAR

1982 yılında YÖK tarafından çıkarılan kıyafet genelgesiyle başörtüsü üniversitelerde yasaklandı. Bu yasağı kaldırak için ilk adımsa  1984’de atıldı. YÖK’ten ilk olarak boynu açıkta bırakacak ve kulakların arkasından dolanarak bağlanılan örtülere izin çıktı. Ancak Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in, "Türkiye’de irtica tehlikesi" olduğuna ilişkin söylemleri üzerine 1987’de başörtüsü yeniden yasaklanarak disiplin suçu sayılmaya başlandı.

YA MAYOLULAR DA GELİRSE

1987 genel seçiminin ardından Özal hükümeti YÖK Kanunu’nda bir değişiklik yaparak başörtüsünün yeniden serbest bırakılmasını sağladı. Evren’in "Türbanlılar tamam ama çarşaflı ve mayolular da gelirse ne olacak" diyerek yasayı veto etmesi üzerine Özal, Evren’e çıktı. "Yükseköğretim kurumlarında, dersane, laboratuvar, klinik, poliklinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görünümde bulunmak zorunludur. Dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir" hükmünü getiren yasa Aralık 1988’de Meclis’ten geçirildi. Evren yasayı bu defa imzaladı, ancak Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Mahkeme, 26 Mart 1989 yerel seçimlerinden hemen önce yasayı iptal etti.

KEMAL GÜRÜZ'E KADAR BAŞÖRTÜ SERBEST

ANAP mahkemenin iptal gerekçesini dikkate alarak 25 Ekim 1990’da yükseköğretim kurumlarında başörtüye serbesti getiren üçüncü kanunu çıkardı. Bu defa SHP iptal talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu, ancak talep reddedildi. 2547’nin ek 17. maddesi uyarınca üniversitelerde her türlü kılık ve kıyafet serbest oldu. 1997’de Kemal Gürüz’ün YÖK Başkanı seçilmesine kadar uygulandı.

İnternet haber



Bu haber 1,094 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,935 µs