En Sıcak Konular

Bu poker masasına oturulmaz: Mardin kesmediyse Volkan verelim!

20 Eylül 2007 17:01 tsi
Şimdi Türkiye başka tür bilim adamları dönemine giriyor galiba. Prof. Şerif Mardin'den sonra Prof. Vamık Volkan'da Türkiye'de ve konuşmaya başladı. Mesele şu ki, onlar diğerlerinden biraz farklı. Daha büyük potların döndüğü poker masasına aitler. Bizim

Dünyaca ünlü sosyolog Prof. Şerif Mardin’in açıklamaları Türkiye’yi hayli meşgul etti. Mardin’in bu yeniden doğuşunu anlamlı bulanlar oldu! İyibilgi’nin iki gün önce yayınladığı Şerif Mardin biyografisinde bu ‘anlamın” izlerini bulabilirsiniz.

Ama en çok Şerif Mardin’in neden “bunları” söylediği ve neden şimdi söylediği tartışıldı. Mardin’in “mahalle baskısı” kavramı irdelendi, bu yeni ve değişik söylem üzerinde duruldu.

Tabii Şerif Mardin isminden “huylananlar” ve “hayırdır” diyenler de oldu. Bu açıklamaları yeni bir siyasal okumu, yeni bir politik geleceğin düsturu olarak görüp görmeme konusunda zihinlerde şüpheler yaşandı.

Ancak şimdi Mardin’i bırakıyoruz. Bırakıyoruz derken “unutuyoruz” manasına değil. O’nu aklımızda tutup başka bir “kimliğe” bakacağız. Ve diyoruz ki, Mardin’den rahatsızlık ya da memnuniyet duyduysanız, veya düşüncelerinden korkmuş ya da sevinmişseniz, hepsini beşle çarpın!

Çünkü bu işin gerçek “gurusu” Türkiye’de! Hem de her söylediğinin altını çizmek bir yana, üstünü, sağını, solunu çizdirecek bir guru.

Prof. Vamık Volkan Türkiye’de! Konuşmaya geldi. Hem de “ne” konuşma! Kötü anlamda söylemiyoruz ama Vamık Volkan’ı bilenlerin tüylerinin ürperdiğine şüphe yok.

Zihninizin efendisi!

Önce çok kısa biyografisini söyleyelim ama sadece genel bilgi verir. Bir kere Prof. Volkan dünya çapında ünlü bir bilim adamı. Bunu sakın gazetelerde çıkan “Türk bilim adamı şu ülkede ödül kazandı” cümlelerinden saymayın. Kelimenin tam anlamıyla ünlü!

27 ülke tarafından iki kez Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi. Bir çok eseri var. Ama Türkiye’deki en tanınmış eseri “Ölümsüz Atatürk” (The Immortal Atatürk)’tür. 

Yine psikolojinin tüm alt üst kollarına hakimdir ama asıl damarı “politik psikoloji”dir. Bu alandaki çalışmalarıyla dünyada çığır açmıştır.

Önümüzdeki bir-iki hafta Vamık Volkan ismini sık duyacağız. Garantili biçimde söyleyelim ki televizyon, konferans ve gazetelerde yer alacak.

Peki Volkan’ı önemli yapan ne? Bunun yanıtı olarak örneğin, Washington’da Beyaz Saray’a da danışmanlık yapan “Zihin Araştırmaları Merkezi”nin başkanı oduğunu söyleyebiliriz.

Bu yeterlidir ama aldığı tonlarca ödülü, kitapları, röportajları, ders verdiği onlarca ülke ve üniversiteyi vs vs sıralayabiliriz. Bunları zaten önümüzdeki günlerde basın organlarında okursunuz.

Biz diyoruz ki, Vamık Volkan’ı önemli yapan şudur; Toplumsal sorunlar da-örneğin diyelim şu sırada popüler konu Türban olsun veya Kürt sorunu-konuyu en iyi ben bilirim diyen kişiye bile “üçüncü bir göz” takar!

Hatta ve hatta önceki iki gözü değil bu 3. gözü kullanmanızı sağlar!? Daha doğrusu bunun bilimini yapar diyelim. Bunun ne anlama geldiğini biraz sonra elle tutulur, pratik örnekleriyle okuyacak ve eminiz şaşıracaksınız!

Peki Vamık Volkan Türkiye için “şimdi” ne diyecek?  İlkel bakışla denebilir ki; tıpkı Şerif Mardin gibi Türkiye’deki gelişmelerden, türban ve laiklikle ilgili tartışmalardan dolayı endişeli olduğunu söyledi.

Bu kadarcık bakış gerçekten ilkel olur. Biz şimdi bugün Akşam Gazetesi’nde yayınlanan bir söyleşisinden “altını çizdiğimiz” bölümleri kısaca aktarıp, konumuza dönelim. Üçüncü göz için (!) bazı cümlelerin altını çizdik!

Dikkatinizi rice ediyoruz; “Batı ile doğu arasında, şu anda bir çaba, bir konuşma, diyalog yok. Kavga ediyorlar. Çatışma büyüyor. Öldürüyorlar. Biz şimdi böyle bir zemin oluşsun diye çalışıyoruz….”

“Dünya büyük çatışmalara doğru gidiyor. Şu anda sen şeytansın, ben melek….”

“Çatışma alanlarında tehlike potansiyeli görüyorum. Herkesin birbirini dinlemesi gerekiyor. Çözüm için teşhis yapmak lazım. Tarafları dinlersin müşterek alanları bulursun, konuşulacak konuları keşfedersin. Bunun üzerine diyalogla çalışırsın. Soğan gibi açıyorsun altta başka bir şey var...”

“Türkiye’de biz kimiz suali ortaya çıktı. Bu başladıktan sonra durdurmak kolay değildir….”

“Cumhuriyet kurulduğunda kaybolan Cumhuriyet imajı o heyecan içinde yalnızca seçilmiş şeyleri almışız. Şimdi kaybolan şeylere tekrar bakıyoruz. Din, türban böyle geliyor. Bu gibi gelişmelerin altında yatan psikolojik süreci anlamadan karşı tarafla empati kuramıyorsunuz….”

“Toplumlar değişirken veya gerilerken liderlerin psikolojisi büyük önem taşıyor. Talihli toplumlar “onarıcı lider” bulurlar. Lidere ihtiyaç duyarız. “Biz kimiz” sorusuyla ortaya çıkar. Kimliğimiz sallantıdaysa, saldırı altındaysa liderin kişilik yapısı çok önem kazanıyor. Onarıcı liderler olduğu gibi yıkıcı liderler de var. Miloseviç, ölümcül bir yol bularak Sırp kimliği inşa etmeye çalıştı.”

“Allah göstermesin Türkiye’nin başına bir bela gelse, Atatürkümüz var, güçlü geçmişimiz var. Hemen bizi birbirimize bağlayacak zaferlere bakıyoruz. Bir de birbirimize bağlayan başımıza gelen eski travmalar var. Orada çözülmemiş psikolojik süreçler ortaya çıkıyor. İleride tekrar alevleniyor. Yıllar sonra bile…….”

Seçimden sonra bazı süreçler gelişiyor. Bunun nasıl gelişeceğini üç ay içinde görürüz. İçimde endişe oluşturan süreçler var. İzliyorum. Mesela türban meselesi. Türban üzerinde konuştuğumuz zaman bir yere gidemiyorsunuz. Türbanın altında ne var onu konuşmanız gerek. Tarihi süreçlerin imajlarına bakmanız lazım. Türban bir semboldür. Daha derinlemesine tarihsel köklerine inmeliyiz…….”

“Büyük bir travmadan sonra kimlikler değişiyor. İstiklal harbinden sonra kimlik ortaya çıkıyor: Türk kimliği. Cumhuriyet’ten yüz sene sonra şimdi bu kimlik değişiyor. Yeni bir Türk kimliği gelişiyor. Bütün çatışma buradan çıkıyor….”

Türk kimliği nedir, sorusuna bakacağız. Niye Atatürk’ün başlattığı yoldan gidiyoruz? Ona bir şeyler ekleme miyiz, o yoldan dönebilir miyiz, veya niye dönemeyiz. Bunları tartışmak gerekiyor. Türban bütün bunlarla birlikte ele alınacak konudur, tek başına değil….”

“Şu anda endişem, “biz kimiz” sorusu o kadar alevlendi ki konuşma yerine çatışmaya gidiyor. Halkta endişe var. Örneğin şimdi Ramazan. Oruç tutmayan kişilerde endişe var….”

“Benim çalıştığım konu büyük gruplar, etnik gruplar, milletler gerilime girdiler mi dışarıdakileri tehlikeli olarak görüyorlar ve kimliklerini yani büyük grup kimliğini korumak için ötekileri öldürüyorlar….”

Herkes birbirini kimlik adına öldürür. Ortaya çıktığında bunu durdurmak imkansızdır. Bütün mesele çadır bezini tekrar onarmaktır. Bunu yapmazsanız, devamlı öldürürsünüz. Tarihte bu süreç onlarca yıl sürer….”

Evet Vamık Volkan bunları söylüyor. Söylüyor ama bunun Türkiye açısından politik açılımları acaba ne olabilir? Bu önemli.

Örneğin desek ki, “Prof. Vamık Volkan ‘Bahçeşehir’ Üniversitesi’nde tam beş gün üst üste konferanslar verecek” desek, konuşacağı konular da; “Büyük Grup Kimliği Psikolojisi, Köktendincilik, Toplumda ‘ötekiler’ tarafından geliştirilen travmalar ve bunların politik yönleri, Diyaloglar için düşman temsilcilerini bir araya getirdiğimiz zaman nasıl süreçler oluşur, liderler psikolojisi vb” desek Türkiye’nin politik psikolojisinin geleceği hakkında ne düşünürsünüz?

Ya da sadece Bahçeşehir Üniversitesi tarafından bugün gazetelere verilen ilanın “görsel” boyutunu alıcı gözüyle bir inceleyin, acaba siz de bizim gibi melek kanadı, üçüncü göz, açık bir şeytan figürü, iyi ve kötü senkronizasyonu görebilir misiniz diye sorsak…

Yine örneğin bu kadar ağır konuların yer aldığı seri konferanlar dizi içinde bir belgeselinde bulunduğunu, bu belgeseli Sayın Raşit Pertev’in çektiğini, isminin “kayıp otobüs” olduğunu söylesek. Konuyla ne alakası var, Sayın Pertev kimdir, görevi nedir, film ne anlatır diye siz de sorar mısınız?

Ya da “Betül Mardin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün halkla ilişkilerini yürütecek ve imajını yaratacak. Betül Mardin kimdir; Türkiye’de halkla ilişkilerin ve medyanın tanrıçası ve Şerif Mardin’ın yakın akrabasıdır”, Vamık Volkan’ın sözleriyle ilişkisi nedir? diye sorsak?

Cevabını da: “komplo teorileri çok ayıp birşeydir, ama teori yoksa geriye ne kalır” diye versek!?



Bu haber 7,714 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,165 µs