En Sıcak Konular

Akpınar: 'Yatır gece kalkmış, namaz kılmış'

20 Eylül 2007 13:50 tsi
Akpınar: 'Yatır gece kalkmış, namaz kılmış' Ünlü sinema sanatçısı Metin Akpınar, küçüklüğünde İstanbul'da yaşanan iftarları anlattı. Bir Köşk'te büyüdüğünü anlatan Akpınar, Köşk'teki Ramazan adetleriyle ilgili bakın neler anlattı...

Metin Akpınar anlatıyor/ Milliyet

"1941 yılının 2 Kasım'ında İstanbul Aksaray'da doğdum. Doğduğum yer kocaman bir konaktı. Sinekli Bakkal romanında geçen Sinekli Bahçe Çıkmazı'nın içindeydi. İbrahim Ethem Ulagay Kimyaevi'nin sahiplerinin konağıydı ve müessesede çalışanlar da burada ikamet ederlerdi. 10-12 aile bir arada yaşardık. Bu benim 12 yaşıma kadar geçirdiğim ve tadına doyum olmayan bir süreçti.
Ramazan esasında ibadet ve perhiz ayı gibi yorumlanmasına rağmen aynı zamanda kutlama ve eğlence ayıydı. O, kendi bereketiyle gelir, her şey olağandışı olurdu. İnsanların evlerinde her akşam yemek yenir, ama iftar sofrasının, iftar yemeklerinin ayrı özellikleri vardır. Sahura kalkmak başka bir şeydir, sahur yemeklerinin özellikleri ayrıdır.

Aile arasında eğlence

Eğlence mekanizmasına baktığınız zaman da aileler genellikle kendi aralarında eğlenirlerdi. Konaktan çocukluğumda hatırladığım güzellikler arasında, özellikle iftarla sahur arasındaki süreç çok önemlidir.
Yazsa konağın girişinde, avluda büyük bahçede toplanılır, sofralar kurulur, şerbetler içilir. Şerbet çok önemli bir şeydir Osmanlı ve İstanbul yaşamında. Son zamanlarda hiç tadı tuzu kalmadı. Hep teneke kutular içinde garip isimli bir şeyler içiyoruz. Oysa o zamanlarda demirhindi şerbeti vardı, kına vardı, şıra vardı, limonata vardı, vişne şerbeti vardı, limon vişne karışık içilirdi.
Konağa yakın çok güzel bir Arnavut dondurmacımız vardı. Oradan şıra gelirdi, dondurma gelirdi, özellikle vişne ve kaymak gelirdi. Muhallebiciden tavukgöğsü alınır, üzerine dondurma konurdu. İnsanlar kendilerine bir ziyafet çekerlerdi ve bu, bugün diyetisyenlerin anlattıklarına uyardı.

Çorbadan sonra mola

Önce hurma veya zeytinle iftar açılırdı. Şeker olayını tamamlamak için reçel devreye girerdi.
Bir çorba içildikten sonra ara verilir, namaz kılınırdı. Namazdan sonra tekrar oturulur ve ana yemek yenirdi. Tatlı da bu ikinci oturumda, sahura kadar olan süreçte yenirdi.
Tonton esprili insanlar fıkralar anlatırlar, anekdotlar anlatırlardı. Ramazan olduğu için genellikle spiritüalist anlamda öyküler anlatılırdı. İşte 'Yatır vardı da kalktı, takunya koyduk, havlu koyduk ıslanmıştı, kalkmış namaz kılmış' filan. Bu güzelliklerle büyüdük."



Bu haber 1,326 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,486 µs