En Sıcak Konular

Günün sorusunun yanıtı: 'Evet'!

19 Eylül 2007 20:27 tsi
Günün sorusunun yanıtı: 'Evet'! Filistinli düşünür ve yazar Münir Şefik'ten Bush yönetiminin "İran'la Savaş" raporlarını değerlendiren, Bush yönetimi ve İran'a Savaş' başlıklı 'derin' bir analiz. ABD İran'la savaşacak mı sorusunun yanıtı da içinde!

Son haftalarda Stratejik Araştırma Merkezlerinden, uzman ve akademisyenlerden gelen raporlar, Bush Yönetiminin İran'a karşı bir savaşa hazırlandığını ve bu savaşın gündemin ilk sıralarında olduğunu teyit etmektedir.

Bu durum aslında başlı başına bir manşet olup amacı dikkat çekmektir. İçerdiği teyitlere rağmen İran'a bir savaş açmanın tercih edildiği anlamına gelmez. Peki, ne oldu da son zamanlarda bu tür raporlar çoğalmaya başladı? Hâlbuki savaşın temellerini oluşturan gerekçeler daha önce de vardı.

İlk akla gelen cevap "Düşman İran'a savaş" zamanının yaklaşması bu tür raporların ardı ardına yayınlanmasına neden oldu. Ancak ikinci sebep ise ki öncekiyle çelişmesi de gerekmiyor, İran'ın nükleer programı konusunda, Irak ve İsrail'le ilgili konularda ABD'nin şartlarını kabul etmesi için İran'a bir uyarının gönderilmesidir.

Böyle bir uyarı İran'ın, "savaş ihtimali çok düşük ve çılgınlık dışında herhangi bir gerekçesi de yoktur" şeklinde özetlenilebilecek tutumuna karşı bir tepki olarak ortaya çıkıyor. İran'a karşı girişilecek bir savaşa karşı verilecek reaksiyon neticesinde olası zararlar hesaplandığında ya da ABD-İsrail'in Afganistan, Irak, Lübnan, Filistin ve şimdi de Somali'ye karşı giriştikleri savaş deneyiminden ibret alınacak olursa böyle bir savaş çok da olası değildir.

Buradan şunu varsaymalıyız: İran'a baskı yapmayı hedefleyen ABD Yönetimi tarafından bu hususta bir yeşil ışık yakılmıştır. Ayrıca kamuoyu oluşturulmaya çalışılmaktadır. Ancak bu varsayım tüm raporlar için geçerli değildir. Bir kısmı için geçerlidir. Zira bu minvalde rapor yazan herkes bu yeşil ışığa uygun olsun diye rapor hazırlamıyordur. Ancak mevcut tutumu takdir ederek konuya girişmiştir. Burada kastedilen Siyonist-İsrail ile ilişkide olduğu bilinen enstitülerden çıkan raporlardır. Rapor sahiplerinin bizzat Siyonist, İsrailli ya da Neo-Conlarla ilişkisi olması da gerekmiyor.

Bu yüzden İran'a savaş ilan edilmesi konusu artık kamuoyu gündeminin ilk sırasına oturdu. Savaş ihtimalini düşünmeyenlerin sayısı azalmaya başladı. Bazı gözlemcilere göre, İran'da, Devrim Muhafızları Komutanının değişmesi, Uzmanlar Meclisi seçimlerinde Şeyh Rafsancani'nin galip gelmesi gibi konular İran tarafının da savaş olasılığını daha ciddiye aldığını göstermektedir.

O yüzden böyle bir savaşla baş etmek, özellikle Nükleer Program konusunda daha fazla esnek olunması gerekmektedir. Bilhassa İranlı müzakerecinin Uluslararası Atom Enerjisiyle yaptığı son tur görüşmelerde Nükleer Programın sınırlarının barışçıl çerçevede kalacağı ve bunun nükleer bir bombaya dönüşmeyeceğine dair ciddi garantiler vermesi de bu ihtimali daha güçlendirdi.

Mesele sadece, ABD'nin hatta Avrupalı görüşmecinin nükleer programın bir bombaya dönüşeceğine dair endişesiyle sınırlı değildir. Tam tersi batının barışçıl amaçlarla da olsa ve olabilecek tüm garantiler verilse bile İran'ın uranyum zenginleştirme imkânına sahip olmasını kabul etmemesinden kaynaklanmaktadır. Böyle bilimsel bir gelişme düzeyi Arap ve İslam ülkelerine yasak olmalıdır. Bu arada eğer Pakistan kaşla göz arasında nükleer bombaya sahip olmuşsa da yeri geldiğinde bu ülkeyle mücadele etmek gündemin ilk sırasında yer almaya devam edecektir. Burada anlatmak istediğimiz Araplara ve Müslümanlara karşı stratejik tutumdur.

Eğer yukarıda anlatılanlar doğruysa İran'dan istenen "mümkün olabilecek tüm garanti şartlarını" kabul etmesi değil nükleer programından tamamen vazgeçmesidir. Eğer böyle olursa bir sonraki aşamada İbrani Devletiyle ilgili stratejisinin değiştirilmesidir. Ondan sonra sıra rejimin tabiatına gelir. Herhalde esneklik politikası teslimiyete dönüşmeden bu politikaya giden yol kapalı olur.

İsrailleşmiş ve Siyonistleşmiş Bush Yönetimi ve onun beraberinde İsrail Lobisi ve İsrail Hükümeti, İran'ın nükleer programını ilgili antlaşmalarda ve protokollerde belirtilmiş olan barışçıl amaçlar çerçevesinde tutmaya çalışmıyorlar. Burada Muhammed el-Baradey ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu krizi ortaya çıkıyor, aksine bu nükleer programı komple kaldırmak istiyorlar.

Asıl amaçları mümkünse İran'ı uluslararası bu antlaşma ve protokol haklarından mahrum bırakmak ve İran'a boyun eğdirmek. Bu ayrıca İran'ın nükleer bombaya ulaşmasından korkanların krizidir. Korkular sadece programın askeri alana dönüşmeden yalnızca barışçıl amaçlar çerçevesinde tutulmasının garanti edilmesi sınırında kalsaydı yine de savaşın çıkmaması ya da görüşmelerin başarıya ulaşması kolay olmazdı.

Savaşın çıkmaması için çabalayanlar buna çok dikkat etmeliler ve Bush Yönetiminin ve bu yönetim taraftarlarının bölgemizi ve dünyayı yeni bir savaşa sürüklemelerine izin vermemeliler. Bunu da nükleer programı barışçıl amaçlar çerçevesinde, uluslararası anlaşmalar ve protokoller çerçevesinde tutarak sağlayabilirler. Buradan ABD-İsrail tutumunun gerçeğini bilmeleri ve bu tutum karşısında siyasi kapıları yüzlerine kapamalılar. Zalimce bir durumu olan bu tutumun son derece fanatik bir gizli ajandası vardır. Giriştiği savaşlarda da hep başarısızdır. Ancak yıkmak, tahrip etmek ve kaos yaratmak konusunda üstüne

dünya bülteni



Bu haber 499 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,422 µs