En Sıcak Konular

Kandil üzerinde baskıyı artıran üç ülke

17 Mart 2015 09:19 tsi
Kandil üzerinde baskıyı artıran üç ülke ''Oslo’da olduğu gibi içeriden engelleyemeyen ülkeler bu kez dışarıdan engelleyebilmek için kandil üzerinde yoğun bir baskı kurmuş durumundalar...''

Çözüm sürecinde ne zaman ki önemli bir aşamaya gelindi, süreci sabote etmek için büyük güçler hemen devreye girdiler.

İşte Oslo süreci.

İşte Paris suikastı.

İşte 6-8 Ekim olayları

Hele ilk ikisi katıksız yabancı yapım bir provokasyondu.

Çözüm sürecinde yeni ama çok kritik bir aşamaya geldik.

15 Temmuz 1984 tarihinde Şemdinli ve Eruh’ta ilk silahlı eylemini başlatan PKK gibi kanlı bir örgüt, Türkiye’de silahlı mücadeleyi bırakma kararını alacak.

PKK bu kararı almak istese de bazı ülkelerin istihbarat servislerinin Kandil’e bu kararı aldırmak istemeyeceği kesin.

Çözüm sürecinin başında bir faks metninden söz etmiştim.

PKK ile ilişkileri yürüten CIA’dan bir yetkili, ”Çözüm sürecinde Türkiye Cumhuriyeti sizi aldatabilir. Biz de devrede olalım. Sizin haklarınızı koruyalım” diyordu.

Türkiye, Oslo sürecinde yabancı bir ülkenin desteğini aldı. Ancak Oslo’da sızdırılan belgeler bize gösterdi ki, sürecin bir parçası olan yabancılar aynı zamanda süreci istedikleri anda sabote edebilecek gücü elde etmiş oluyorlar.

 “Üçüncü Göz” olmak isteyen ülkelerin bu niyeti sezildiği için, başka ülkelerin olmadığı yeni bir süreç başlatıldı. Adına, ”Milli” dediğimiz bugünkü süreci kast ediyorum.

Oslo’da olduğu gibi içeriden engelleyemeyen ülkeler bu kez dışarıdan engelleyebilmek için kandil üzerinde yoğun bir baskı kurmuş durumundalar.

Öyle bildiğiniz gibi bir baskı değil. İlginç olanı hepsi de farklı rolleri oynuyorlar. Bunlar hangi ülkeler ve kim neyi istiyorlar? Görünürde üç ülke. Ama peykleri var.

1-İran çözümü engellemek istiyor.

Çözüm sürecinin başlamasıyla birlikte İran istihbaratının önemli ismi Kasım Süleymani, Kandil’i mesken tutmuştu. İran’ın çözüm sürecinin akamete uğratmak için Kandil üzerindeki baskısını artırdığı söyleniyor. Cemil Bayık üzerinden PKK’da etkin bir kola sahip olan İran’ın süreci sabote etme adına birçok şeyi göze alabileceği tahmin ediliyor.

Bir anekdotu paylaşmak istiyorum.

Sürecin yine kritik bir aşamasında Murat Karayılan, çözüm heyetine, ”Birkaç görüşmede bulunamayabilirim” diyor. Merak ediyorlar. Sebebini soruyorlar. Israrlı sorular üzerine, ”İran istihbaratı peşimde. Önlem almam lazım” karşılığını veriyor.

2-ABD, PKK’nın denklemden çıkmasını istemiyor.

Ortadoğu’daki projelerini Kürtler üzerinden yürütmeyi tercih eden ABD için PKK, bölgede önemli bir silah. Ayrıca, ”Dinci” bir terör örgütüne karşı, PKK gibi seküler bir yapının silahlı mücadele yürütmesi, batı tarafından daha sempatik bulunuyor.  

DEAŞ’a karşı PKK-PYD’nin Kobani’de verdiği mücadele, ABD’nin bu tezini güçlendirdi. O nedenle PKK’nın silahları bırakıp bu denklemden çıkmasını istemiyorlar. Ayrıca PKK, Türkiye’de silahlı mücadeleyi bırakma kararı aldığı taktirde, Türkiye, PKK üzerinden terbiye edilmeye çalışılan ülke konumundan çıkacak. Siz bu denklemin bir yerine İsrail ve Almanya’yı da ekleyin.

3-İngiltere-ABD,” Üçüncü Göz” olmak istiyor.  ABD ile İngiltere’nin ortak yürüttüğü bir diğer oyun planında ise, “üçüncü Göz” olarak sürece dahil olmak yer alıyor. Cemil Bayık bir söyleşisinde bu formülü gündeme getirmiş ve üçüncü bir ülkenin gözlemci olarak süreçte yer almasını istediklerini söylemişti.

Bayık, ”Bu ABD olabilir. Uluslararası bir heyet de olabilir. Aracılara, gözlemcilere ihtiyaç var. Bizler Amerikalıları da (Gözlemci olarak) kabul edebiliriz” demişti.

Bayık, Avusturya’nın Der Standart gazetesine verdiği röportajda, ”Gördüğüm kadarıyla o yöne doğru bir gidiş var” diye eklemişti.  Öcalan ise o sırada kendisine ziyaret eden HDP heyetine, ABD’nin üçüncü göz olarak sürece dahil olmasına sıcak bakmadığını ifade etmişti. ”Oslo’da bu denendi, sonucun ne olduğu görüldü” demişti.

ABD ya da İngiltere’nin üçüncü göz olarak sürece dahil olması yerine, ”Milli Göz” tercih edildi. İzleme Komitesi yakında göreve başlayacak. Siz ABD ve İngiltere’nin yer aldığı her formülün uygun bir yerine İsrail ve Almanya’yı eklemeyi ihmal etmeyin. Peki ama bu seçenek tamamen ortadan kalktı mı? Tam değil. Hatta çözüm sürecinin üzerindeki en önemli baskılardan biri bu desem yanlış olmaz.

Abdülkadir Selvi / Yeni Şafak (ilgili kısım)



Bu haber 871 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,614 µs