'Kafa kesmek için balta satın almıyoruz'
14 Mart 2015 11:09 tsi
İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Nahson, Dışişleri Bakanı Libermanın Bize karşı olanların başını baltayla kesmek lazım şeklindeki ifadesinin seçim kampanyası için sarf edilen sözler olduğunu" savundu.
İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Emmanuel Nahson, Dışişleri Bakanı Avigdor Libermanın Bize karşı olanların başını baltayla kesmek lazım şeklindeki ifadesinin seçim kampanyası çerçevesinde sarf edilen sözler olduğunu" savundu.
AA muhabirine verdiği mülakatta, İsrail Dışişleri Bakanı Libermanın, İsrailli Araplardan bizim yanımızda duranlar her şeyi elde edecek ama bize karşı olanların başını baltayla kesmek lazım. Yoksa bu topraklarda İsrail diye bir şey kalmaz" ifadelerini değerlendiren Nahson, bu sözlerin İsrailin diplomasisi ve dışişleri bakanlığı ile bir ilgisinin olmadığını söyledi.
Nahson, İsrail Dışişleri Bakanlığının şu anda insanların kafasını kesmek içinbalta satın almadığının garantisini verebilirim dedi.
İsrailin bir seçim süreci içerisinde olduğunu hatırlatan Nahson, Sayın Liberman hem dışişleri bakanı, hem de siyasi bir partinin lideri. Kendisi 17 Martta yapılacak parlamento seçimlerine katılıyor ve siyasi bir noktaya temas etmeye çalışıyordu. Bunun diplomasi ve dışişleri bakanlığı ile hiçbir alakası yok. Bu sözler tamamen seçim kampanyasının bir parçası. Libermanın söylemeye çalıştığı konunun İsrail dış politikası ile hiçbir ilgisi yok. Bu tamamen başka bir konu diye konuştu.
Libermanın sözleri, tüm haklardan ve imkanlardan yararlanmasına rağmen İsrailin yok edilmesi için çalışan İsrail vatandaşı Araplar hakkındaydı ifadesini kullanan Lahson, Belki biraz sert bir üslup kullandı ama söylemeye çalıştıkları siyasi açıdan geçerliliği olan sözlerdi dedi.
Libermanın, renkli bir üslub kullandığını ve bunun bir siyasetçinin hakkı olduğunu savunan Nahson, Eğer duymak istediğiniz buysa, İsrail Dışişleri Bakanlığının şu anda insanların kafasını kesmek için balta satın almadığının garantisini verebilirim ifadelerini kullandı.
Liberman, lideri olduğu Evimiz İsrail Partisi'nin Herzliya ilinde düzenlenen seçim mitinginde yaptığı konuşmada, "İsrailli Araplardan bizim yanımızda duranlar her şeyi elde edecek ama bize karşı olanların başını baltayla kesmek lazım. Yoksa bu topraklarda İsrail diye bir şey kalmaz" demişti.
Lieberman, "Nekbe günü Filistin bayrağı taşıyanlar buradan gitsinler. Ben onları Ebu Mazin'e (Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas) hibe etmeye hazırım. Bundan da büyük memnuniyet duyarım" diye konuşmuştu.
Filistin Yönetimi ise Liberman'ın bu sözleriyle ilgili yargılanması için Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) başvuracağını açıklamıştı.
Yeni başbakanı bekleyen dış politika sorunları
Önümüzdeki salı günü yapılacak seçimlerin ardından, İsrailin yeni başbakanı kim olursa olsun yüzleşmek durumunda kalacağı dış politika sorunlarının değişmeyeceğini belirten Nahson, bunların başında Filistinliler, ABD, BM ve AB ile yürütülecek diplomatik ilişkilerin ve bölgesel meselelerin geldiğini" kaydetti.
Filistin Yönetimi ile ilişkilerimiz en önemli sorunlardan birisi ve kim başbakan olursa olsun ilk bununla yüzleşmek durumunda kalacak diyen Nahson, İsraildeki 17 Mart seçimlerinin ardından Filistin yönetiminin hangi adımları atacağı gibi birçok hususun ise henüz belirsizliğini koruduğunu söyledi.
'Yahudi yerleşim yerleri politikası koalisyonun yapısına bağlı'
Seçimlerden sonra kurulacak yeni hükümetin Yahudi yerleşim yerleri konusunda nasıl bir politika izleyeceğinin şu anda henüz belirsizliğini koruyan birçok faktore bağlı olduğunu savunan Nahson, şöyle konuştu:
İsrailin siyasi sistemi koalisyonlardan oluşuyor. Seçimlerden bir parti zaferle çıksa bile, diğer partilerle koalisyon kurmak durumunda kalacak. Hangi partilerle ortaklık yapacağı ise yeni hükümetin yerleşim yerleri politikasını belirleyen en önemli etken olacak.
İsrail, Batı Şeria'yı "Yahuda ve Samarya" şeklinde adlandırarak kendi toprağı olarak görüyor. İsrail İstatistik Bürosu'nun verilerine göre, Batı Şeria'da 400 bin, Doğu Kudüs'te ise 200 bin Yahudi yerleşimci bulunuyor. Filistin tarafı ise bu sayının, açıklanan rakamın çok daha üzerinde olduğunu belirtiyor.
'Kongrede konuşmak doğru bir karardı'
Son dönemde Netanyahu hükümeti ve ABD Başkanı Obama yönetimi arasında yaşanan gerilime de değinen Nahson, şunları söyledi:
Obama yönetimi ile mevcut İsrail hükümeti arasında bazı zorluklar olduğu sır değil ancak bu, iki ülke arasında büyük problemler olduğu anlamına gelmiyor. Ben iki ülke arsındaki problemlerin sınırlı seviyede olduğunu düşünüyorum. Tabii ki bu problemlerin bazı konular üzerinde olumsuz etkileri oluyor ancak iki ülke arasında devam eden güvenlik, ekonomi ve turizm alanlarındaki işbirliği gibi, hayati öneme sahip birçok konuyu etkilemiyor dedi.
Nahson, İsrail Başbakanı Netanyahunun İranla P5+1 ülkeleri arasında yürütülen nükleer müzakereler hakkında ABD kongresinde yaptığı konuşmanın doğru bir karar olduğunu savunarak, bu konuşmanın iki ülke ilişkileri üzerinde olumlu veya olumsuz bir etkisinin ise olmadığını söyledi.
Netanyahunun kongredeki konuşmasından Obamanın rahatsızlık duyduğunun herkes tarafından bilindiğini kaydeden Nahson, Buna rağmen, sadece İsrailin değil, tüm bölgenin güvenliğini ilgilendiren bir konuda kongrede konuşmak doğru bir karardı ifadesini kullandı.
Sözcü Nahson, Netanyahunun konuşmasının, İran ile yürütülen müzakereler üzerinde bir etkisinin olup olmadığını görmek için ise henüz erken olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
Herşeyden önce (İran ile P5+1 ülkeleri arasında) bir anlaşmanın olup olmayacağı bile henüz belli değil. Böyle bir anlaşma olacaksa bunun muhtevası önemli. Eğer İsrail ve bölgedeki diğer ülkelerin parametreleri açısından tatmin edici bir anlaşmaya varılırsa bunun iyi bir anlaşma olduğunu biz de söyleriz. İran meselesine diplomatik bir çözüm bulunmasından tabii ki mutluluk duyarız.
İrana karşı uygulanan ekonomik yaptırımlar ile yürütülen müzakerelerin bir kombinasyonunun iyi sonuç doğuracağına inandıklarını söyleyen Nahson, Netanyahunun ABD kongresindeki konuşmasının da bu sonucu elde etmeye yönelik olduğunu savundu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 3 Martta ABD Kongresi'nde yaptığı konuşmada İran ile varılmaya çalışılan nükleer anlaşmayı sert bir şekilde eleştirmiş, P5+1 ülkelerinin İran'la müzakere ettiği anlaşmanın "kötü bir anlaşma" olduğunu savunarak, "Onsuz daha iyi oluruz" demişti.
İran ile BM Güvenlik Konseyi üyesi ABD, Rusya, Fransa, İngiltere ve Çin ile Almanya'dan oluşan 5+1 ülkeleri arasında sürdürülen müzakerelerin bir sonraki turunun 15-20 Mart tarihleri arasında düzenlenmesi bekleniyor. Nükleer görüşmelerde daha önce nihai anlaşmaya varılamamış, müzakereler 1 Temmuz 2015'e kadar uzatılmıştı. Taraflar, mart ayı sonuna kadar ön anlaşma niteliğindeki bir çerçeve anlaşma yapmayı hedefliyor.
AA
Bu haber 964 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle