En Sıcak Konular

Şeriat gelmezse neden gelmez?

18 Eylül 2007 11:18 tsi
Türkiye sonunda Malezya olur mu olmaz mı? Şeriata yaklaşan bir sistemle yönetilen bir ülke haline dönüşebilir mi Türkiye?

Serdar Turgut / Akşam

Malezya olur muyuz?

Evet; Türkiye sonunda Malezya olur mu olmaz mı? Şeriata yaklaşan bir sistemle yönetilen bir ülke haline dönüşebilir mi Türkiye? Önümüzdeki dönemde AKP’nin aşması gereken en büyük zihni engellerden bir tanesini bu oluşturacak. AKP’lilerin de dinamik katkıda bulunacağı bir ulusal diyalog ile bu korkuyu ortadan kaldırmak zorundayız

Pazar günü Hürriyet gazetesinde Ayşe Arman’ın çok önemli bir mülakatı yayınlandı. Fikirlerine her zaman çok değer verdiğim Profesör Şerif Mardin, bu mülakatta Türkiye’nin son dönemde en önemli gündem maddesini oluşturan İslami hareket ve kadınların örtünmesi meselesine çok enteresan bir bakış açısı getiriyordu.

Üzerinde uzun zamandır düşünmeye çalıştığım ve teorik çerçeve oluşturmaya uğraştığım mesele olduğu için bu yazıya çok uzun zaman ayırdım ve ileride açıklamasına gerek duyduğum konuları not ettim.

Bunlar mutlaka derinleştirilmesi ve zenginleştirilmesi gereken konular. Bu işin aciliyeti var ama bu konular aceleye de gelmez. Sakin, yoğun düşünme gerektiren, mutlaka diyalogla çözülmesi gereken konular bunlar.

Diyebilirim ki; önümüzdeki yıllarda toplumsal diyaloğumuzun ana konusunu bunlar oluşturacak. Çünkü ne tür yaşam tercihlerimiz olacağını ilgilendiriyor bunlar. Şerif Mardin bu süreci son derece etkin söylemle açtı, kendisine teşekkür borçluyuz.

Mülakatın ilk bölümünde AKP’nin başarısının teorik çerçevesi oluşturuluyordu.

Çoğu insan hâlâ daha AKP’nin nasıl olup da bu kadar halk desteğini alabildiğini anlamış değil. Hâlâ daha ‘Bize neler oldu’ havaları içindeler.

Şerif Mardin açıklamasına İttihat ve Terakki zamanında çıkarılan ‘Halka Doğru’ dergisinin analiziyle başlıyor. Yusuf Akçura’nın fikirlerinin ön plana çıktığı dergide, ‘Halka doğru gitmek istiyorsak, önce onu tanımamız gerekiyor’ düşüncesinden yola çıkılarak analizler yapılıyordu.

Bu dergi, halkı tanımadan, öğrenmeden iyi şeyler yapmaya çalışanlara bir tür yardım kılavuzu olmaktır. ‘Halka Doğru’ dergisinin amacı, ‘Cumhuriyet tarihimiz’in özeti olarak da kabul edilebilir. AKP’nin iktidar oluşuna kadarki ‘Cumhuriyet tarihimiz’, ‘Halka inmek’ kavramıyla ifade edilen, fazla tanımadıkları insanları yönlendirmeye çalışan yönetici zümrelerin yazdığı tarihten ibarettir.

Ancak yönlendirileceği düşünülen halk ise kendilerine inilmesini pek beklemeden kendi başına çıkış çalışmalarına başlamıştır. Şerif Mardin bunu ‘Mahalli teşkilatçı bakış açısı’yla ‘Devletçi bakış açısı’nın çatışması olarak görüyor.

Bence CHP’nin hâlâ daha sürmekte olan dramı da bu mahalli-teşkilatçı yaklaşımdaki dinamizmi, enerjiyi pek anlayamamış olmasından kaynaklanıyor.

Tarihimizde, devletçi bakışla mahalli teşkilatçı bakışın uyumlu kılınması yolunda zaman zaman çıkışlar olmuştur. Örneğin; ilk önce Demokrat Parti ilk büyük çıkışı yaptı. Sonra da, aynı geleneğin devamı olarak Adalet Partisi vardı. ANAP aynı denemenin bir parçasıydı. Kendi içlerinde çelişkiler yaşadıklarından tam başarılı olamadılar. AKP bu çabanın zirve noktası olarak görülüyor. Onlar din meselesini çok daha tutarlı formüle ettiklerinden iç çelişki de yaşamadılar ve uzun yıllardır çıkış arayan halkın umudu oldular.

Değerli bilim adamının çizdiği teorik çerçevede tartışma yapıldığı takdirde, ‘Türkiye’de neden bugünlere gelindi’ bunu anlamak daha kolay oluyor.

Ancak bugüne kadar olanları görmek kolay olsa da bugünden sonra olacakları görmek o kadar kolay değil. Birtakım belirsizlikler var.

Birbiriyle buluşmuş gözüken halk ve AKP’nin ortak talebi, dini değerlere çok daha ön planda yer veren bir yaşam ve siyaset biçiminin getirilmesidir. Halka doğru gidişini bu konuyu anlamak istemediği için bir türlü tamamlayamayanlar bu nedenle AKP’den korkuyor, çekiniyorlar. Haklılar da çekinmekten, çünkü ortada bir netlik yok. Toplumsal diyaloğumuz henüz daha tam başlamadı. Bu konuları AKP’lilerin de mutlaka aktif katılımıyla çok konuşup, sonunda anlaşmalıyız.

Şerif Mardin ‘Geleceğinin tehlikede olduğunu düşünen kadınlar haklı’ diyerek meselenin en hayati boyutuna parmak basıyor. Bu tartışma kadınlar ve türban çerçevesinde olacak, bu çoktan belli zaten. Birçoğumuz bunda korkacak bir şey olmadığını, yasaklanmış bazı yaşam biçimlerinin ortaya çıkmasının demokrasi ve özgürlük yaygınlaşması isteyenlerin beklediği bir şey olduğunu söylüyoruz.

Bizimki ‘Halka Doğru’ dergisiyle başlatılmış olan Yusuf Akçuracı bir çabanın devamıdır. Buna karşı devletçiler, bu gelişmenin ne kadar tehlikeli olduğunu ve sonunda türbanlıların başı açık insanlara yaşam hakkı tanımayacağı bir ortama gelineceğini söylüyorlar.

Şerif Mardin devletçi bir bakış açısı taşımıyor. Hatta dinci olarak adlandırılan insanların pozitif taraflarını görmeye çalıştığı için dinci olarak bile adlandırılan bir bilim adamı. O zaman bu toplumda ortaya çıktığını söylediği kaygıyı da herkesin ciddiye alması gerekiyor.

Evet; Türkiye sonunda Malezya olur mu olmaz mı? Şeriata yaklaşan bir sistemle yönetilen bir ülke haline dönüşebilir mi Türkiye? Önümüzdeki dönemde AKP’nin aşması gereken en büyük zihni engellerden bir tanesini bu oluşturacak. AKP’lilerin de dinamik katkıda bulunacağı bir ulusal diyalog ile bu korkuyu ortadan kaldırmak zorundayız.

Şerif Mardin bu süreci şöyle tanımlıyor: ‘Çaremiz yok. Bu çelişkilerle yaşayacağız. Bir şeyin başka bir şeyi silmediği bir rejim olacak bu. Türkiye’de her zaman bir doğrunun başka bir doğruyu sildiği bir rejim yaşadık’.

Evet hocam bu doğru. Böyle yaşadık ve bunun böyle gidemeyeceği belliydi. Çelişkilerin, sonunda AKP’yi doğurması da kaçınılmazdı. Şimdi o yeni bir sentez deneyecek.

Acaba Türkiye sonunda Malezya olur mu? Bu soruyu Şerif Mardin bilim adamlığı kuşkuculuğuyla ortada bırakıyor.

Bu soruyu açmayı düşünüyorum. Bence bu aşamada Mehmet Şevket Eygi’nin verdiği cevabın da çok önemi var. Tarihte belli başlı iki adet PAX var. Bir tanesi Pax Romana diğeri ise Pax Ottomana. Bu iki sistem imparatorluklara özgü sosyal barışın temsilcileriydi. PAX Ottomana, Şerif Mardin’in aradığı, bir şeyin öbürünü ortadan kaldırmadığı sistemdi. Bizim genlerimizde bu var olmalı.

Bu dünyada Pax Ottomana’yı yaşatmış insanların torunları olarak, bu ülkenin Malezya’ya benzemesini kimsenin istemeyeceğini, bu yüzden de şeriat rejiminin bu topraklarda tutmayacağını düşünüyoruz.

Konuşalım, öğrenelim yanlış düşünüyor olabiliriz. O zaman da çıkıp yanlışımızı itiraf ederiz.

Aktif haber



Bu haber 488 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,397 µs