Okul kantinlerinde kola yasaklansın!

16 Eylül 2007 21:01 tsi
Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, 2007-2008 eğitim öğretim yılı için yaptığı değerlendirmelerde okullarda kolalı içeceklerin yasaklanması çağrısında bulundu ve dershaneler ile özel okulların sömürü düzeninin bir an önce engellenmes

Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, Öğretmenlerin; AB ile değil de öğrenci ve velileri ile uyumlu olmayı tercih ettiklerine dikkat çekerek, yeni eğitim dönemi ile yaptığı değerlendirmelerde eğitim yaşının yukarı çıkartılması yerine aşağı çekilmesinin daha uygun olacağı görüşünü savundu.

Haber7'den alınan bilgide, Genel Başkan Gürkan Avcı , hızla artan nüfus karşısında yeterli okul ve dersliklerin yapılmadığına işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu.

EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ REFORMLAR VE AB YASALARINA UYUM KAYGISI

Milli Eğitim alanında yapılan her reform ve değişikliği anlamlandırmak ve meşrulaştırmak için AB yasalarına uyum gerekçesi öne sürülmektedir. Sayın Milli Eğitim Bakanımız, uzmanları tarafından “tercüme odalarında” hazırlanan bu sözde yeniliklere artık son vermelidir. Milli Eğitim, AB’nin değil, Halkımızın, Türk öğretmen ve öğrencilerinin ihtiyaç ve beklentilerine göre şekillendirilmelidir. Bu yüzden öğretmenlere AB ayarı yapılmaya kalkışılmasın. Boşuna masraf edip bizlere AB kitapçıkları hazırlatmaya devam edilmesin. Biz AB ile değil, öğrencilerimizle ve velilerimizle uyumlu olmayı tercih ediyoruz. Biz en az AB’de ki meslektaşlarımız kadar kendimize ve öğrencilerimize güveniyoruz.

ÜCRETSİZ DERS KİTAPLARI SORUNU VE HALEN ULAŞMADIĞI OKULLARIN BULUNMASI

Ücretsiz kitap dağıtımı yapılan güzel uygulamalardan birisi olmakla birlikte, kitapların bazı okullara zamanında ulaştırılamadığını görüyoruz. Bunun yanında geçen yıllarda dağıtılan kitapların müfredat değişikliği yüzünden her yıl çöpe atılıyor olması büyük bir israf olmakla birlikte üzüntü vericidir. Bu vahim israftan büyük dersler çıkarmaya ve sorumlular hakkında gerekli işlemleri başlatmaya yetkilileri davet ediyorum. Milyonlarca kitabın çöpe gidecek olması ekonomik yetersizliklerden dolayı okula gidemeyen yüz binlerce çocuğun bulunduğu ülkemiz açısından utanç vericidir.

HIZLA ARTAN NÜFUSA KARŞILIK YETERLİ OKUL VE DERSLİK YAPILMIYOR

Yaklaşık 5 milyon öğrenci birleştirilmiş sınıflarda, sağlıksız ve ilkel şartlarda, öğretmen ve derslik açığı sorunuyla birlikte öğrenim görüyor. Hükümet gerek “Eğitime Yüzde Yüz Destek” gerek “Haydi Kızlar Okula” benzeri kampanyalar düzenleyerek sorunları çözmeye çalışmaktadır. Sayın Bakanın işadamlarının eğitime katkıda bulunması için adeta dilendiğini de görmekte ve takdirde etmekteyiz. Fakat yıllardır eğitime katkı adı altında uçan kuştan alınan vergilerin nerelere harcandığı kamuoyuyla paylaşılmamaktadır. Lotodan totodan tutun, telefon görüşmelerinden en basit tapu ve ruhsat işlemlerine kadar eğitime katkı adına kesilen bu paralar okul yapımı için mi yoksa bir başka amaç için mi kullanılmaktadır?

Okul, derslik ve öğretmen açığı hükümetin yapmış olduğu benzeri kampanyalar ile kapanacak nicelikte değildir. Hükümetin eğitime bütçeden daha büyük paylar ayırma zorunluluğu vardır. DİE verilerine göre 0-15 yaş kesimi hariç, nüfusumuzun yüzde 12,5’i okuma yazma bilmemektedir. Okuma yazma bilenlerin yarıdan fazlası İlkokul ve okuma-yazma kursu diplomalıdır. AB üyeliğini siyasi geleceğiyle özdeşleştiren siyasi iktidar bilmelidir ki; bu denli cahil ve buna bağlı olarak fakir bırakılmış bir halkla ne AB’ye girebilir, ne de çıktığımız yere geri dönebiliriz.

ATAMALAR VE OKUL MÜDÜRLÜKLERİ SORUNU

Tayin ve terfilerde nesnel ölçütler bulunmadığından, mevcut kurallar ihlal edildiğinden bazı okullarda öğretmen fazlası, bazı okullarda ise öğretmen açığı bulunmaktadır. Bunun sebebi tayin ve terfilere müdahale etme geleneğinin hızla devam ediliyor olmasıdır. Eğitimcileri en çok yaralayan ve verimini baltalayan bu çağdışı uygulamalara artık son verilmelidir. Eğitim çalışanları makul ve meşru bir süreç dahilinde okul müdürü, milli eğitim müdürü, şube müdürü, daire başkanı, genel müdür olabileceğini görebilmelidir. Biz eğitimcilerin Sayın Bakandan istediği birinci öncelikli konu; Öğretmenini tayin ve terfi için kasaba politikacılarına, parti simsarlarına mecbur kılan bu anlayışı biran önce yıkmasıdır.

EĞİTİM YAŞI YUKARI DEĞİL AŞAĞI ÇEKİLMELİDİR

Artık hemen her ülkede eğitime 5-6 yaşlarında başlanmaktadır. Ülkemizde ise çocuklarımızın en verimli dönemleri boşa geçirilmektedir. Sosyoekonomik düzeyi yüksek yüzde 25’lik bir kesim dışında halkımız okul öncesi eğitimden faydalanmıyor veya faydalanamıyor. Çocukların sosyal, duygusal, zihinsel gelişimleri için “altın çağ” olarak isimlendirilen bu dönem eğitime başlama yaşı olarak düzenlenmelidir. Biz bir çok gelişmiş ülkede olduğu gibi eğitim yaşının yukarı değil, aşağı çekilmesini öneriyoruz.

OKULLARDA KOLALI İÇECEKLER YASAKLANSIN

Buradan Milli Eğitim Bakanımız Sayın Çelik’e bir duyuruda bulunmak istiyorum. Amerikan Meşrubat üreticileri Birliği çocuk sağlığı ve obezitesi ile mücadeleye destek amacıyla İlkokullarda otomatlara kolalı içeceklerin konmaması kararı almıştır. Bizde çocuklarımızın sağlıklı bir nesil oluşturmaları için benzer adımlar atmalı, beslenme bozuklukları ve zararlı gıdalardan korumak için seferber olmalıyız. Sayın Bakan ve Meşrubat Ürecilerimiz karar alarak çocuklarımızın geleceği ve sağlığı için gerekli adımları biran önce atmalıdır.

ÖZEL OKUL VE DERSHANELER EĞİTİM SİSTEMİMİZİN BİR DAYATMASIDIR

Çocuklarımızın gelecek pazarlığı üzerinden yapılan bu sömürüyü protesto ediyorum. Devlet okullarında kayıt parasından tutun, çeşitli adlar altında rutin olarak zorla toplanan paralar yüzünden, öğretmen ve derslik açığından, eğitim kalitesinin düşük olduğu iddiasından hareketle, bazı özel okul ve dershanelerin devlet okullarının yerini alıyor olması üzücüdür. Anne babalar çocuklarını özel okul ve dershanelere gönderemediği zaman ana-babalık görevini iyi yapamadığını düşünmektedir. Dişten tırnaktan artırıp çocuklarını dershane ve özel okullara göndermeye çalışan ailelerin vebali Hükümetin sırtındadır. Üniversiteyi kazanmak için dershaneye gitmeyi zorunlu kılan bu sistemin değişmesini istiyoruz. Devlet her türlü yardımı fakir halk çocuklarının devam ettiği devlet okullarına aktarmalıdır. Buna ek olarak Hükümet ivedilikle bütçeden eğitime ve eğitimin yılmaz ve cefakar emekçilerine ayırdığı payı artırmalıdır.

ÖZÜMÜZE VE EĞİTİM GELENEĞİMİZE DAHA ÇOK YÖNELMELİYİZ

Öte yandan gereksiz bilgi olarak sunulan konuları öğrencinin sevmediğine dayandırmak doğru değildir. Öğrenci kurbağanın sindirim sisteminin yanında geometriyi de sevmiyorsa onu damı öğretmeyeceğiz? Nevtonik düz mantığı bırakıp Kuantumik şüpheci anlayışla eğitim sistemimizi yeniledik gibi açıklamalarla kamuoyunun kafası karıştırılmaktadır. Öğretmen merkezli eğitimden, öğrenci merkezli eğitime geçtik gibi kelime oyunlarına son vermelidir. Biz ne öğretmen ne de öğrenci merkezli eğitimi savunuyoruz. Eğitim öğrenme merkezli olmalıdır. Kimseye danışmadan Amerikalardan kopya edilerek yamalanan bu anlayış doğru değildir. Enderun’dan tutun, köy enstitüleri, öğretmen okullarına kadar eğitim geleneğimizi yok sayan bir tutumdur bu. Yeni müfredatta beğendiğimiz hususlar elbette vardır fakat eskiyi yok saymak, hiçe saymak, karalamak bize bir şey kazandırmaz.

Bu haber 368 defa okundu.