Servislerin görünmeyen yüzü!

Uzaktan Kumandalı Çocuklar adlı kitabın yazarı Adnan Tönel iyibilgi.com için yazdı:

Yaklaşık 2.5 milyon öğrencinin 2582 okulda dersbaşı yapacağı pazartesi günü, 16 bin okul servisi trafiğe çıkacak. Bu servislerin her sabah 06.30 dan itibaren okullarına gitmek için kapıda bekleyen çocukları (Kışın o saatlerde, gün ağarmadan..) okullarına ulaştırıncaya kadar ara sokaklarda, yollarda, dur kalk yaparak geçirdikleri sürenin, en az bir, en çok iki saat olduğunu biliyor muydunuz? Aynı süreye yakın bir sürenin de, okul dönüşlerinde harcandığını düşünürsek, ortaya büyük bir sorun çıkıyor: Kayıp zamanlar…!

Büyük kentlerdeki trafik sorununa karşı alınan önlemler yetersiz kalınca ortaya çıkan toplu taşıma amaçlı servis sektörü (okul taşımacılığı işi), başka bir sermayeyi de beraberinde getirdi. Büyük kentlerde 8-10 okulu bünyesine katmış servis tekeli oluşmuş durumda. Bu rant çekişmesi her yıl katlanarak artıyor.

Bu işin bir de görünmeyen tarafı var ki çocuklarımız gençlerimiz için o daha da düşündürücü:

Çocukların; bilişsel, duyuşsal, fiziksel olarak en verimli olmaları gereken, 06.30 - 08.30 saatleri arasında, hayatlarının yollarda geçmesi konusunu görmezden gelmemize rağmen, epey zamandır düşündürmeye devam ediyor. 

Bu çağdaki çocukların gelişimlerinde, önemli bir zaman dilimini, her sabah yaşadıkları okul servisleri teşkil ediyor. Peki bu ne derece sağlıklı ?

Anne ve babaların ve okul yöneticilerinin her sabah ve akşam gerektiğinde okul servis şoförleriyle   işbirliği kurmaları gerekmeleri bu anlamda çok önemli. Çünkü çocuk okul servisindeyken gerekli gözetim yapılmazsa, kendi yaşam alanındaymış gibi hareket edebileceğinden, hiç de hoş olmayan tartışmalar, davranış bozukları yaşanabiliyor. Ve çocuk okuluna ve derslerine bu psikolojiyle başlamak zorunda kalıyor.

Okul servislerinin iç disiplinin sağlıklı olabilmesi için okul yönetiminin ve okul rehber öğretmenlerinin sıkı kontrollerde bulunması gerekiyor.

Öğrencilerin bu uzun süreyi (neredeyse şehirlerarası yolculuk süresine yakın) kontrol edebilmeleri gerçekten güç olabilir. Acaba farkında olmadan büyük kentlerimizde böyle bir kayıp kuşak mı var ediliyor ? Bir okul servis kültürü mü inşa ediliyor?

Bu servislerde genelde, büyük sınıflarla küçük sınıf öğrencilerinin bir arada yolculuk ediyor olmaları da başka bir düşündürücü yan. Okul Servis yöneticileri, aracı tam kapasiteyle doldurma kaygısından sıyrılıp bu tür kaliteye yönelseler, daha doğru bir bakış açısı geliştirmiş olamazlar mı?

Bu servis kültürü; kontrol edilemezse servis şoförünün insiyatifinde oluşmaya başlıyor. Servis şoförüyle arası iyi olan bazı öğrenciler bu yakınlaşmayı suistimal edip araç içerisinde üstünlük kurabiliyor. Ve zaman içerisinde servis şoförlerini manuple edebiliyorlar.

Servis taşımacılığı yapan bu şirketlerin, okullarda da okul yönetimiyle iletişimde olmaları da ya da söz haklarının olması da işin başka bir düşündürücü yanı.

Anne ve babaların en değerli varlıklarını her sabah güvenle teslim edebilecekleri araçların, çocuğunuzu  okula ulaştıracağı zaman dilimi 1 saati aşıyorsa, o taşıma sistemi yöneticileri ile derhal temasa geçin. Çocuklarınızın kayıp zamanlarının onların bireysel gelişimlerinde ne kadar önemli olabileceğini unutmayın. Gelecekte telafi edemeyeceğiniz sonuçlara maruz kalmamak için velilerin bu anlamda da düşünecekleri bir süreç pazartesi başlıyor.