Yahudi lobisi dosyası: İsrail normal bir devlet değil! | " /> Yahudi lobisi dosyası: İsrail normal bir devlet değil! | "/>

En Sıcak Konular

Yahudi lobisi dosyası: İsrail normal bir devlet değil!

15 Eylül 2007 11:48 tsi
Yahudi lobisi dosyası: İsrail normal bir devlet değil! “ABD’nin İsrail’e özel değil normal bir devlet olarak bakmasının ve onu başka herhangi bir ülkeyle olduğu gibi ilgilenmesinin zamanı geldi.” Ama İsrail öyle bir ülke değil. Ve Amerika da öyle yapmayacak. Asıl gerçekçilik budur.

“The Israel Lobby and U.S Foreign Policy” (İsrail Lobisi ve ABD Dış Politikası) ağır bir yükle elime ulaştı. Chicago Üniversitesi’nden siyaset bilimci John J. Mearshimer ve Harvard John F. Kennedy School of Government’tan uluslararası ilişkiler profesörü Stephen M. Walt geçen yıl The London Review of Books’ta yayınlanan bir makalede, Amerika’nın İsrail’e verdiği, American Israel Public Affairs Committee gibi lobi örgütlerince şekillendirilen koşulsuz desteğin hem Amerikan hem de İsrail çıkarlarına oldukça büyük zarar verdiğini savunarak büyük bir tepki topladı.

O zamandan beri, Harvard hukuk profesörü Alan M. Dershowitz ve Mearsheimer ile Walt tarafından ele alınan en önemli lobi kuruluşlarından biri olan Anti-Defamation League’(ADL)in ulusal direktörü olan Abraham H. Foxman’ın başını çektiği kesimlerce dile getirilen anti-Semitizm suçlamalarıyla, kavga daha da büyüdü.

London Review’deki makalenin daha geniş kapsamlı bir versiyonu olan “The Israel Lobby”(İsrail Lobisi) suları sakinleştirmek için hiçbir şey yapmıyor. Yazarların kendi konularını tartışmak için toplantılar düzenlemeleri en az bir üniversite ve pek çok kültür merkezince engellendi ve yazarlar eleştiri ve hakaret sağanağına maruz kalmaya devam ediyor. Yazarların amacı eğer kavga çıkarmaksa, bunu başardılar.

Mearsheimer ve Walt acımasız bir realizme sahip bir politik yaklaşım içinde Orta Doğu meselesini, İsrail’i bölgeden pek çok ülkeden sadece biri olarak değerlendiren bir bakış açısıyla, yavaş, bilinçli ve ihtirastan uzak bir şekilde gözler önüne seriyor. Yazarların görüşü; İsrail’in çıkarlarının Amerikanınkilerle örtüştüğü durumlarda Amerikan desteği sürmeli ama diğerlerinde böyle olmamalı. Yazarlara göre, Amerikalıların anlayamadıkları şey iki ülkenin çıkarlarının çoğu zaman çatıştığıdır.

Mearsheimer ve Walt bunun farkına varılmamasının nedeninin, oldukça basit bir şekilde açıklanabileceğini düşünüyor: İsrail lobisi bunu güvence altına alıyor. Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi (American Israel Public Affairs Committee) ve Amerikan Yahudi Komitesi (American Jewish Committee) gibi enerjik, iyi finanse edilmiş gruplar, düzinelerce siyasal eylem komiteleriyle birlikte, kongre üyeleri, kamu-politikası kuruluşları ve düşünce dergileriyle yakından çalışarak, yazarların deyişiyle, İsrail’in etrafı düşmanlarla çevrili ve Amerika’nın sınırsız finansal ve askeri desteğine ihtiyaç duyan izole edilmiş, abluka altında bir ülke olduğu mitini yaygınlaştırıyorlar.

Yazarlara göre, bu lobi tartışmayı daha başlamadan boğma konusunda oldukça becerikli. “Konu ne olursa olsun; kürtaj, silah denetimi, pozitif ayrımcılık, eşcinsel hakları, çevre, ticaret politikası, sağlık hizmetleri, göçmenlik ya da refah, hemen her zaman Capitol Hill’de hararetli bir tartışma vardır” diyor ve ekliyorlar: “Ama İsrail söz konusu olduğunda, potansiyel eleştirmenler suskunlaşıyor ve hemen hemen hiç tartışma yaşanmıyor.”

Yazarlar bu konuda hileli ya da dolambaçlı bir şey olmadığını söylüyor. National Rifle Association(Ulusal Avcı Birliği) ya da AARP gibi, İsrail lobisi de kendi taleplerini kabul ettirebilmek için her özel-çıkar grubunun elinde bulunan geleneksel siyasal silahlara dayanıyor. Sadece bu, Yahudi Lobisi tarafından pek görülmedik bir biçimde becerikli ve etkili bir şekilde yapılıyor.

“Bu basitçe, Yahudi ve Yahudi olmayanlardan oluşan, güçlü bir çıkar grubu. Kendilerinin de kabul ettikleri gibi amaçları ABD içinde İsrail meselesini, üyelerinin Yahudi devletine yarar sağlayacağına inandıkları yollarla gündemde tutmak” diye yazıyorlar.

Mearsheimer ve Walt’a göre asıl sorun, İsrail’in soğuk savaşın bitmesiyle birlikte stratejik bir yüke dönüşmesi ve Filistinlilerle ve son olarak da, Lübnanlılarla olan ilişkilerinde de ahlaki bir parya haline gelmesidir. Amerika’nın Orta Doğu’daki en yakın müttefikine verdiği koşulsuz destek, Arap dünyasında Amerikan güvenilirliğine zarar veriyor, terörizmi kışkırtıyor, Filistin sorununa çözüm arayışını felce uğratıyor ve her açıdan Amerika’nın uluslararası konumunu daha zayıf ve daha tehlikeli hale getiriyor.

Soğuk değil, ılımlı bir şekilde Mearsheimer ve Walt, İsrail’in iç ve dış politikalarına ve İsrail devletinin kendisine karşı bir ceza dosyası sunuyor. Yazarlar Amerikanın refahı ve yumruğu tarafından güçlendirilen, her defasında barışın önüne geçen, sinmiş komşularını dokunulmaz bir şekilde tehdit eden, Filistinlilerin ulusal hayallerini ezen ve her fırsat çıktığında, onu besleyen eli ısıran gerçek anlamda sahtekar bir devlet(İsrail) tarifi yapıyorlar.

Amerika’nın Othello’sunda Iago’yu oynayan İsrail lobisi arkaplanda yorulmaksızın çalışıyor ve her yeni başkanı gittikçe daha tehlikeli yollara sürüklüyor. Yazarlara göre Amerika, İsrail lobisinden yoğun bir baskı görmeseydi, Irak’ta savaşa girmeyecekti.

Pek çok okuyucu yazarların İsrail’i yansıtma şekline öfke duyacaktır. Mearsheimer ve Walt, İsrail’in yanlış imajı ve İsrail lobisi tarafından üretilmiş tarihi yüzünden bunun beklenen bir şey olduğunu söylüyor. Sonuçta, Amerikalılar Filistin meselesini tamamen yanlış yorumluyor ve İsrail’den uzaklaşıp Filistin’e yaklaşan verimli bir politika üretemiyor.

Yazarlar pek çok ortamda, İsrail’in varolmak için yasal ve ahlaki bir hakka sahip olduğuna inandıklarını ifade ediyor; ama kitaplarının etkisi bunu ahlaki ve stratejik bir iple asılı şekilde bırakmaktan öteye geçmiyor. Esasında ABD’ye İsrail’le olan ilişkileri gevşetme ve az çok 1967 öncesine, ABD’nin İsrail ve Arap komşuları arasında ortak bir zeminde yer almaya çalıştığı döneme, geri dönme çağrısında bulunuyorlar. Tuhaf bir şekilde, yazarlar bu yaklaşımın 1950’lerde ve 60’larda getirdiği büyük yararların dökümünü ise yapmıyorlar.

Bu kadar soğuk bir kitabın böyle bir ısınmaya yol açması biraz garip. Mearsheimer ve Walt’ın argümanlarının çoğu bilindik şeyler. Büyük Yahudi kuruluşlarının, örneğin, Filistin sorununun iki devletli çözümü, Irak savaşı ya da Batı Şeria’daki yerleşimler gibi konularda pek çok Amerikan Yahudisinin desteklediğinden daha katı bir çizgide durma eğiliminde olduğuna işaret etmek aslında pek kışkırtıcı da değil. Yazarlar barış görüşmelerinde Amerika’nın daha yapıcı ve yaratıcı bir rol oynamasını savunurken önemli ölçüde savunmacı bir zeminde duruyor.

Ancak, İsrail’e karşı genel düşmanca bir ton ve düz kafalı siyasal gerçekçiliğin kendi özgün fantezilerine boyun eğebileceği gerçeği sinirleri bozuyor. Örneğin, İsrail pek çok ülkeden sadece biri değil, tıpkı İngiltere’nin olmadığı gibi. Amerikalıların İsraillilere karşı güçlü tarihsel, dini, kültürel ve evet, duygusal bağları var. Yazarlar da bunu kabul ediyor ama sadece havada kalan, soyut bir yolla.

Ayrıca görünüşe göre İsrail ve onun lobisi bir kenara itildiğinde çölün çiçek açacağını hissediyorlar. Sanki arkasından Suriye’yle bir barış görüşmesi gelecek ve Hizbullah ile Hamas’ın düşmanca etkinliklerine kalıcı bir son verilecek. Sonra bir Filistin devleti kurulacak ve bu El Kaide’yi en önemli insan kaynağından mahrum bırakacak.(Yazarlar İslami terörizmin başka nedenlerle büyüdüğü fikrini bir kenara atıyor.) Evet, İran bir sorun olarak görünüyor, ama yazarlara göre kimsenin nükleer silahlara sahip bir İran için özel olarak öfkelenmesine gerek yok.

Mearsheimer ve Walt şöyle yazıyor: “ABD’nin İsrail’e özel değil normal bir devlet olarak bakmasının ve onu başka herhangi bir ülkeyle olduğu gibi ilgilenmesinin zamanı geldi.” Ama İsrail öyle bir ülke değil. Ve Amerika da öyle yapmayacak. Asıl gerçekçilik budur.

--------------------------------------------------------------------------------
(New York Times, 6 Eylül 2007, A Prosecutorial Brief Against Israel and Its Supporters)
Çev: ekopolitik.org



Bu haber 770 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,798 µs