Hürriyet racon kesti!

14 Eylül 2007 10:24 tsi
Dün öğrendiğim haber: Konya Kültür ve Turizm Müdürü Abdüssettar Yarar açığa alınmış.! Müfettişler, hakkında soruşturma yapıyormuş.

Ahmet Taşgetiren/ İnternethaber

Kültür Müdürünü biçmek - biçmemek

Dün öğrendiğim haber: Konya Kültür ve Turizm Müdürü Abdüssettar Yarar açığa alınmış.! Müfettişler, hakkında soruşturma yapıyormuş. Ardından ne gelir bilmiyorum. Ama bir ceza gelmesinin hiç de güzel olmayacağını açıkça ifade etmek istiyorum. Bunun sebebini açıklayacağım, ama önce olayı hatırlayalım.

Olay malum:

Paris'te, Unesco'nun katkısıyla yapılan Mevlana Gecesi'nde, Kültür Müdürünün bir fotoğrafı çekiliyor. Fotoğrafta Kültür Müdürü topuğuna basılmış olan ayakkabısını çıkarmış, sandalyesine bağdaş kurmuş halde gözüküyor. Hem de beyaz çoraplı..

Bu haber Hürriyet gazetesinde sekiz sütun manşet olarak çıkıyor ve Kültür Müdürü daha gazete manşetinde iken infaza uğruyor.

Kültür müdürü... Paris... Topuğuna basılmış ayakkabı... ve... Bağdaş görüntüsü...

Batı'nın kültür – moda merkezinde şarklı banallik!

İpe çekmek için bundan ala gerekçe mi olur?

Ve süreç başlıyor:

-Hükümet acaba ne yapacak?

-Ak Parti hükümeti Türkiye'ye böyle görüntüleri reva mı görecek?

Aslında bu, yeni bir söylem değil.

“Ayakkabı”dan yola çıkarak, bir yaşam tarzını yargılama işini medya daha önce de yaptı. O dönemde Merkez Bankası Başkanlığına aday olan Durmuş Yılmaz'ın evinin kapısının önündeki ayakkabıları çekti ve “Bunlar, ayakkabıyı kapı önünde çıkaran ve içeride ayakkabısız dolaşanlar topluluğu” mesajı verildi. Ak Parti hükümeti böyle birisini Merkez Bankası Başkanı yapacaktı!

Yakınlarda yine Merkez Bankası Başkanı, eşiyle görüntülendi. Eşi başörtülüydü ve “Sade bir Anadolu kadını” izlenimi vermekteydi. Kocaman basılan fotoğraf, bu işten anlayanlar bilir ki, Ak Parti hükümetinin o bilinç altına yerleştirilmeye çalışılan görüntüsünü beslemek içindi.

Hatırlayacaksınız, başlarda Başbakan'ın eşi Emeni Erdoğan'ın giyim tarzı da “Şarklı” tanımlamasını çağrıştırır yorumlara sebep olmuştu.

Ve buna ilaveten, Ulaştırmıa Bakanı Binali Yıldırım'ın eşi hakkındaki yayın...

Ağzı çorba kokanlar... Haso – Memo'lar... Eve ayakkabı ile girmeyenler...

Bunlar siyaset yapıp iktidar olacaklar ve “Çağdaş Türkiye”yi temsil edecekler!

Buna razı olunur mu?

İçlerinde, öfke birikimi oluşturan ve zaman zaman siyaseti arızalı hale getiren duygular bunlardı.

Şimdi Ak Parti öyle bir halk desteği ile gelmişti ki, bir kesimin içi içine sığmıyordu ve “Hiçbir şey yapamıyorsan, aşağıla!” yöntemine sığınıyorlardı.

Bunun için de kurbanlar bulunabilirdi.

Hükümet, Kültür ve Turizm eski bakanı Atilla Koç'u, <uyuklama görüntülerini defalarca ekrana veya sayfalara taşıyan medya tavrına rağmen savunmuştu.

Başbakan, Müsteşarı olan ve ağır saldırılara uğrayan Ömer Dinçer'e sonuna kadar sahip çıkmıştı.

Şimdi, Konya Kültür Müdürü'nü cezalandırmak... Bu çok kolay bir kurban vermek değil mi?

Evet, Kültür Müdürünün görüntüsü şık değildi. Zaten özür de dilemişti.

Daha ötede bir cezalandırma kime karşı neyin ispatı olur ki?

Ben söyleyeyim:

Hürriyet gazetesine bir kurban verme ve ağızlarını susturma refleksi olur.

Ama bence fayda vermez. Yani, Doğan Grubunun bir süredir -an cemaatin- geliştirdiği ve “neden”i önümüzdeki günlerde daha iyi anlaşılacak olan “Derin muhalefet”i önlemez.

Avrupa'daki Türkiye imajı ise böyle olaylardan değil, başka ve çok daha büyük hesaplardan etkilenir.

Bence olayın özünde, yeni Kültür ve turizm bakanı Ertuğrul Günay'ın Ak Parti'deki varlığı ile ilgili bir hesap da bulunuyor. Bunu hem sayın Başbakan'ın hem de sayın Bakan'ın görmesini dilerim. Bakın nasıl: Konya, Ak Parti'nin siyasi çizgisi açısından duyarlı bir şehir. Muhafazakarlığı malum. Konya'yı biraz bilirim. Geçtiğimiz hafta sonu da Konya'daydım. Kültür ve Turizm müdürü Abdüssettar Yarar, Konya halkı tarafından sevilen bir sima. Onun hizmet döneminde Mevlana ile ilgili çok büyük etkinlikler gerçekleşti ve bu, Konya'ya gerçekten büyük ilgi yöneltti. Abdüssettar Yarar'ın hizmet döneminde yayınlanan Mevlana odaklı eserlere bakmak bile, hizmetin hangi estetik çerçevede gerçekleştiğini görmeye kafi gelir. Bu hizmetler, sayın Müdürü Konya'lıya sevdirdi. Onunla ilgili negatif bir “İşlem” nasıl sonuç verir? Açıkça söyleyeyim, Sayın Bakan'ı Konya nezdinde zora sokar. Sayın Günay'ı aslında Ak Parti tabanı yadırgamadı. Ama, bir çevrenin “Derin gündemi”nde bu “yeni”lerle Ak Parti tabanı ve tavanı arasında gerilimler oluşturma hesabı yok mu? Buradaki cezacı tavır bana göre tam o hesaba denk düşer.

Şöyle bir soruya ne dersiniz?

-Söz konusu görüntü Hürriyet'te değil de, diyelim tirajı çok daha sınırlı bir gazetede yayınlansaydı gene bu duyarlılık oluşur muydu? Hükümet refleksi, Hürriyet'in raconu olmasın!

Şöyle bir soruya ne dersiniz?

-Diyelim Hürriyet, bakanlardan birisini -çorabının altındaki yazılarla- yayınlasaydı o bakanla ilgili bir işlem yapılır mıydı?

Şöyle bir soruya ne dersiniz?

-Diyelim Hürriyet, bir Bakanı, hatta Başbakanı devlet zirvesinin bulunduğu bir toplantıda uyuklarken yakalasaydı tavrımız nasıl olurdu?

Tamam, görüntü yanlış da, diyelim Kültür Müdürü, o toplantının güzel olması için akşama kadar canını dişine takıp çalıştı ve akşam toplantıda öyle bir insani zaaf sergiledi ise, akla ilk gelen şey cezalandırma mı olmalı?

Son söz: Bence hükümet, bu konuda bir “işlem” yaparken Konyalının nabzını tutmalı.

Evet, Kültür Müdürü'nün görüntüsü bir imaj problemi oluşturmaktaydı, ama bir hükümetin imajı da kendi tabanı ile farklılaşa farklılaşa yıpranır. Bu benden bir dost hatırlatması...

 

Bu haber 513 defa okundu.