En Sıcak Konular

Arınç'tan komisyon açıklaması

7 Ocak 2015 14:15 tsi
''(Meclis Soruşturma Komisyonunun dört eski bakanla ilgili tapeleri imha kararı) Delil mahiyetinde sayılmayan ve delil olarak da kabul edilmeyen bir dinlemenin artık mevcudiyetine gerek yoktur diye düşünmüş olabilirler, bu işin özü ile ilgili değildir"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Meclis Soruşturma Komisyonunun dört eski bakanla ilgili tapeleri imha kararına ilişkin, "Delil mahiyetinde sayılmayan ve delil olarak da kabul edilmeyen bir dinlemenin artık mevcudiyetine gerek yoktur diye düşünmüş olabilirler, bu işin özü ile ilgili değildir. Herhangi bir adi olayda dahi, siyasi boyutu olmayan, bir dinleme yapılmışsa, tanıklıktan çekinme hakkı olan kişilere yönelik bir dinleme varsa hiçbir mahkeme bunu esasen bugüne kadar delil kabul etmedi. Delil sayılmayan bir şeyin muhafaza edilmesi de mümkün değil. Büyütülecek bir tarafı olduğunu düşünmüyorum'' dedi.

Arınç,  HASVAK Sosyal Yaşam Evi'nin açılışının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Soru üzerine Anayasa Mahkemesinin seçim barajına ilişkin kararının, hukuka çok uygun olduğunu belirterek, böyle bir karar çıkacağını da tahmin ettiklerini söyledi.

 BBP, Saadet Partisi, Demokratik Sol Partinin bireysel başvuru hakkı ile Türkiye'de seçimlerde uygulanan yüzde 10'luk barajın hak ihlali olduğu şeklinde taleplerinin, Anayasa Mahkemesi'ne ulaştığını belirten Arınç, bunu, gündeme alındığı zaman duyduklarını, onun üzerine de Türkiye'de bir tartışma başladığını ifade etti. Arınç, şunları kaydetti:

''Bildiğiniz gibi bireysel başvurular, Türkiye'de yargı sürecinin tüketildiği, kişilere yönelik hak ihlalleriyle ilgili konularda karar verilmek üzere konulmuştur. Bazen de haberleşmenin ihlali, uzun tutukluluk süreleri, adli yargılamayı ihmal gibi konularda da bir insan hakları ihlali varsa bu konuda kararlar veriyor. Ancak yapılan müracaat, Türkiye'de uzun yıllardan beri uygulanan seçimlerdeki yüzde 10'luk baraj konusu. Bu baraj bildiğiniz gibi milletvekili seçilme kanununda ve seçime yönelik kanunlarda yer almış bir husustur. Buna karşı olarak Türkiye'de de Anayasa Mahkemesine, Avrupa'da İnsan Hakları Mahkemesine gidilmiştir. Her müracaatın arkasından da 'Bu sözleşmeye aykırı değildir' şeklinde karar çıkmıştır. Bu yüzden de zaten her seçimde uygulanıyor. Her parti için ve her bağımsız aday için bu baraj söz konusu olduğuna göre bir partiye yönelik bir hak ihlalinden bahsedilemez.''

-''Kararı çok isabetli görüyorum''

Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurularda yasayla temin edilmiş konularda karar veremeyeceğine dikkat çeken Arınç, "Yani Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını verirken, yasada yer alan bir maddenin hak ihlali sayılması ile ilgili karar vermesi mümkün değil. Çünkü yasama organı bir kural koymuşsa yine bunu yasama organı kaldırabilir veya değiştirebilir. Dolayısıyla sanıyorum 14'e 2 gibi çok yüksek bir ittifakla, oy birliği de denebilir, kendisini bu konuda yetkili görmemiştir, yetkisizlik sebebiyle de bireysel başvurunun reddine karar vermiştir'' şeklinde konuştu.

Gerekçeli kararın açıklanacağını belirten Arınç, 'Yasamanın görevi olan bir konuda Anayasa Mahkemesi, kendisini kanun koyucu yerine koymak suretiyle karar ihdas edemez. Ben Anayasa Mahkemesinin bu kararını çok isabetli görüyorum ve bir an evvel sonuçlandırdıkları için de bir tartışmanın arkası kesilmiştir diye düşünüyorum'' dedi.

-Tapeleri imha kararı

Meclis Soruşturma Komisyonunun dört eski bakanla ilgili tapeleri imha kararını ve muhalefetin eleştirilerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de Arınç, 17 ve 25 Aralık'ta birtakım dinleme kayıtlarının gazetelerde, televizyonlarda yayınlandığını anımsatarak, bu dinleme kayıtları üzerinden de Türkiye'de bir süreç başladığını söyledi.

Arınç, ''Hem 4 bakanla ilgili olarak hem bizzat Sayın Cumhurbaşkanına yönelik olarak, Cumhurbaşkanımızın evlatlarıyla ilgili olarak bir kampanya yürütüldü, 'Yolsuzluk vardır, bu kişiler yolsuzluk yapmıştır vs.'  şeklinde'' dedi.

Kişilere yönelik soruşturma sonucu cumhuriyet savcılığının takipsizlik kararını verdiğini hatırlatan Arınç, takipsizlik kararına itiraz edildiğini, mahkemenin reddettiğini, takipsizlik kararının kesinleştiğini söyledi.

Ancak Anayasa gereğince ilgili bakanlarla alakalı AK Parti'nin de önergesiyle soruşturma komisyonu kurulduğunu, Komisyonu'nun 4 aylık çalışmanın ardından bakanların Yüce Divan'a sevkine gerek görmediğini söyledi.

''Karar ara karardır, esas Genel Kurul'a geldiğinde milletvekillerinin vereceği karar, bu konuda son hüküm niteliğinde olacaktır'' diyen Arınç, şöyle devam etti:

''Tape dediğimiz yani konuşmaların yayınlanmasının suç olduğu bir tarafa, bunların delil olarak kabul edilip, edilmeyeceği konusu var. Yargıtayın kararlarında da Anayasa Mahkemesinin bazı kararlarında da izinsiz dinlenmiş olan şahıslara yönelik dinleme, ses kayıtlarının delil olmayacağı karara bağlanmıştır.

Ceza Muhakemesi Kanunu'nda tanıklıktan çekinme hakkı olan kişilerin, yani bir kişinin eşi, birinci derece yakınları veya başka ilişkide bulunan insanlar, taraflı şahitlik yapabilir düşüncesiyle tanıklıktan çekinme hakları vardır. onlara 'tanıklık yapacaksın' derlerse bile yemin teklif edilemez. Bu CMK'da yüzyıllardan beri olan bir hükümdür. Halbuki o dinleme kayıtlarında bir kişinin oğluyla, eşiyle, kızıyla konuşmaları yayınlanmıştır, bunların ne mahkeme kararıyla dinlenmesi mümkündür, izinsiz dinlenmişse de bunun delil olarak sayılması da mümkün değildir.''

-''Delil sayılmayan bir şeyin muhafaza edilmesi de mümkün değil''

CMK'ya göre dinlenmesi mümkün olmayan kişilerin ve delil mahiyetinde sayılmayan tutanakların imha edilmesi veya geçersiz sayılması gibi bir hüküm olduğunu hatırlatan Arınç, şu değerlendirmelerde bulundu:

 ''Herhalde Soruşturma Komisyonu Başkanı ve üyeler bu kanaatle hareket ediyorlar. İşin içerisinde başka bir şey var mı doğrusu bilmiyorum ama benim düşünebildiğim bir hukukçu olarak delil mahiyetinde sayılmayan ve delil olarak da kabul edilmeyen bir dinlemenin artık mevcudiyetine gerek yoktur diye düşünmüş olabilirler, bu işin özü ile ilgili değildir. Şu açıdan yani 'filanın konuşma kayıtları imha edilecek bu olmaz' şeklinde düşünmemek lazım. Herhangi bir adi olayda dahi, siyasi boyutu olmayan bir dinleme yapılmışsa, tanıklıktan çekinme hakkı olan kişilere yönelik bir dinleme varsa, hiçbir mahkeme bunu esasen bugüne kadar delil kabul etmedi. Delil sayılmayan bir şeyin muhafaza edilmesi de mümkün değil. Büyütülecek bir tarafı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bu beyefendiler esasında bir yıldan bu yana yapmadıkları şey kalmadı, sadece isnatlar, suçlar değil, suç duyurusunda da bulundular. Mahkemelere gittiler, takipsizlik kararına itiraz ettiler. Bundan sonra yapacak çok fazla şeyleri de kalmadı. Ama 'Hukuken bunların imha edilmesi mümkün değildir, şu sebeple' diyorlarsa tabii onları dinlemek gerekir ama bildiğimiz konuları tekrar tekrar köpürtüyorlarsa bunun kimseye faydası yok.''

AA



Bu haber 432 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,403 µs