Medyaya darbe operasyonuna tepkiler çığ gibi
15 Aralık 2014 15:17 tsi
Medyaya yönelik korkutma ve sindirme amaçlı operasyon Türkiye'yi ayağa kaldırdı. Sivil toplum kuruluşlarından, barolara, sıradan vatandaşından gazetecisine kadar herkes yaşanan hukuk skandalına böyle tepki gösterdi. Biz buradayız hırsızlar nerede?
14 Aralık Operasyonları kapsamında gözaltına alınanların tutulduğu İstanbul Emniyet Müdürlüğü önünde toplananlar, Zaman Gazetesi ve Kur'an-ı Kerim okuyarak operasyonları protesto etti. Vatan Caddesindeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü karşısında sabah saatlerinde toplanan kalabalık bir grup Türk bayrağı açıp, operasyonları eleştiren çeşitli yazıların bulunduğu dövizler taşıdı. Hizmet burada hırsızlar nerede şeklinde sloganlar atan kalabalığa yoldan geçen bazı sürücüler de korna çalarak destek verdi. Eylemcilerden bazıları emniyet önünde Kur'an-ı Kerim, bazıları ise Zaman Gazetesi okudu.
İDRİS BAL EMNİYETE GELDİ
Demokratik Gelişim Partisi (DGP) Genel Başkanı ve Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal gözaltında bulunanlara destek olmak için emniyet müdürlüğüne geldi. Girişte açıklama yapan Bal, operasyonların algı operasyonu olduğunu belirterek, Ben dün de gözaltındakileri görmek istedim müsaade etmediler. Maalesef polisimiz baskılara boyun eğiyor. Bir milletvekili gözaltında bulunanları görebilmeli. 17 ve 25 Aralık'ta yargının önüne çıkma cesareti olmayanlar, kendine güvenmeyenler, İspanyada, Almanyada olduğu gibi yargının önüne çıkmayanlar bu iddiaları algı operasyonu ile örtmeye çalışıyor. Onun için yargıya müdahale edildi, onun için sulh ceza hakimlikleri kuruldu. Yani İstiklal Mahkemeleri hortlatıldı. Şimdi o yargı zemini üzerinden tutuklamalar yapılıyor. Bunlardan hiçbir şey çıkacağını düşünmüyorum dedi. Bal, suçlamaların Tahşiyeciler grubu ile ilgili olduğu yönündeki soruyu ise, Yeni bir yalan uydururken, yeni bir algı operasyonu yaparken yeni malzemelere ihtiyacınız var. Eski defterler kurcalanıyor. Kesinlikle bunlar yeni yalanlar üretmek için ortaya konulan iddialardır. Ama şunu söylüyorum; kiminle alakalı olursa olsun, hukuk önünde somut deliller varsa, dedikodu yapılmaz o şahısla ilgili gerekli adımlar atılır. Hukukta suç ve cezanın şahsiliği ilkesi vardır. Birinin suçu için yakınları cezalandırılamaz diye cevapladı.
MÜVEKKİLİME 5 YIL ÖNCE YAZDIĞI BİR YAZI NEDENİYLE SORU SORDULAR
Emniyetteki ifadesinin ardından serbest bırakılan Zaman Gazetesi Yazarı Ahmet Şahinin avukatı Yusuf Danyal Kılıçalp yaptığı açıklamada, şunları söyledi:
Şu anda sözün ve hukukun bittiği yerdeyiz. Müvekkilimle ilgili suçlama darbe girişimi ve örgüt üyeliği. 2009 yılında Zaman Gazetesinde köşesinde takiye ile ilgili bir yazı yazmış. Bu yazıyla ilgili, Sayın Fethullah Gülenin bir sohbetinde taşhiyeden bahsediyor. Size bununla ilgili bir talimat mı geldi. Ekrem Dumanlı size bu yazıyla ilgili bir talimat mı verdi? diye soru soruldu. Yani 79 yaşındaki müvekkilim 5 yıl önce yazdığı, sadece dini içerikli olan taşhiye ile ilgili olmayan bir yazı nedeniyle gözaltına alınmıştır. Bundan başka bir şey yoktur. Müvekkilime isnat edilen suç bu yazıyla Türkiye Cumhuriyetinin egemenliğini yıkmak için ortaya çıkmış bir örgütü üyelik. Şu an müvekkilim serbest kalmıştır ancak bir hukukçu olarak müvekkilime sorulan sorulardan utanıyorum.
Diyarbakır Baro Başkanı Elçi: Türkiye'de yargı tarafsız da değil, bağımsız da
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, Türkiyede yargının tarafsız ve bağımsız olmadığını, medyaya yapılan operasyonla yargının tümüyle siyasi iktidarın güdümünde ve yönlendirmesiyle hareket ettiğinin bir kez daha ortaya çıktığını söyledi. Demokrasi ve medyaya darbe yapılarak gazetecilerin gözaltına alınmasına tepkiler devam ediyor. Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, gazetecilerin gözaltına alınmasını eleştirdi. Elçi, Gazetecilerin gözaltına alınması ve haklarında soruşturma yürütülmesinde kamuoyu tatmin olmadığı gibi bizler de tatmin olmuş değiliz. Bu soruşturma ve gözaltıların siyasi iktidarın beklentisi doğrultusunda yapılmış politik bir soruşturma olduğu anlaşılıyor. Bu kabul edilecek bir durum değildir. dedi. Türkiyede yargının artık siyasi konjonktüre göre, siyasal iktidarların politik ve stratejik gündemlerine göre hareket ettiğini belirten Elçi, Yargının bu kadar tutum ve uygulamalar içine girebilmesi Türkiyede yargının bağımsız ve tarafsız olmadığı, yargının tümüyle siyasi iktidarların güdümünde ve yönlendirmesiyle hareket ettiği bu olayla bir kez daha ortaya çıkmıştır. diye konuştu.
TÜRKİYEDE ARTIK HİÇKİMSE BAĞIMSIZ YARGININ GÜVENCESİNDE DEĞİL
Uzun bir süredir siyasal iktidarın farklı bir çevre ve yapı hakkındaki söz, söylem ve açıklamalarından sonra operasyonun yapıldığını anımsatan Diyarbakır Baro Başkanı Elçi, Yargı mekanizmasının hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde objektif soruşturma yerine tamamen siyasal konjonktüre ve siyasal iktidarların beklentilerine göre hareket ettiği bir kez daha ortaya çıkmış ve bu bakımdan aslında öteden beri ve halen de Türkiyede aslında hiç kimsenin hukuk devletinin ve bağımsız bir yargının güvencesinde olmadığı bu olayla bir kez daha tescillenmiştir. Bu bakımdan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hiçbirinin hukuk devletinin tarafsız ve bağımsız yargının güvencesinde olmadığı, siyasal iktidarların beklentilerine göre soruşturma makamlarının hareket ettiği bir kez daha görülmüştür. ifadelerini kullandı.
İFADE VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ BÜYÜK BİR TEHDİT ALTINDA
Soruşturmanın detaylarını bilebilecek durumda olmadıklarını ve delilleri bilmediklerini anımsatan Elçi, Gözaltına alınan kişilerin aleyhindeki suçlamaları bilmiyoruz ama şunu biliyoruz; bir kesime, bir cemaate yönelik yetkililerin açıklamalarından sonra gözaltına alınan kişilerin Türkiyede herkesçe bilinen basın mensuplarının gazetecilerin hedef alınması ayrıca basın özgürlüğü ve demokratik özgürlüklerin bu bakımdan çok büyük bir tehdit altında olduğunu ortaya koymaktadır. dedi.
GAZETECİLERİN SİLAHLI ÖRGÜT ÜYELİĞİYLE SUÇLANMASI ÖZGÜRLÜKLÜKLER AÇISINDAN TEHLİKELİ
Türkiyede özellikle Ekrem Dumanlı gibi Zaman Gazetesinin Genel Yayın Müdürü ve diğer bazı gazetecilerin gazetecilik faaliyeti yürüttükleri herkes tarafından bilindiğinin altını çizen Elçi şunları söyledi: Bu kadar tanınan kişileri, gazetecilerin silahlı örgüt üyeliği gibi suçlamalarla gözaltına alınmasını açıkçası Türkiyede ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve demokrasinin geleceği açısından tehlikeli bir uygulama olarak görüyoruz. Bu nedenle gazetecilerin gözaltına alınması ve haklarında soruşturma yürütülmesinde kamuoyu tatmin olmadığı gibi bizler de tatmin olmuş değiliz. Bu soruşturma ve gözaltıların siyasi iktidarın beklentisi doğrultusunda yapılmış politik bir soruşturma olduğu anlaşıyor. Bu kabul edilecek bir durum değildir.
KILIÇDAROĞLU: DARBE SÜRECİNİ YAŞIYORUZ
CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Yaşananlar bir darbe sürecidir" derken MHP'li Vural "Rüşvet çetesinin, hukuk devletine yaptığı darbe devam ediyor" ifadesini kullandı.
- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Şu anda yaşadığımız süreç sağlıklı bir demokraside yaşadığımız bir süreç değildir. Bu bir darbe sürecidir. Mazlumun kimliği, adresi sorulmaz. Biz her zaman mazlumun yanında olacağız. Sabahın köründe gazetecilerin gözaltına alınması, gazetelere baskın yapılması, televizyon kanallarına baskın yapılması kabul edeceğimiz bir uygulama değildir. Bir dikta yönetimi var ve baskısını her gün artırıyor. 17 ve 25 Aralık yolsuzluklarını kimse kapatamaz.
YARGISIZ İNFAZ
- CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin: Beklenen bir olaydı. Yargısız infaz. Devletin en tepesindeki insanlar kimlerin tutuklanacağını, nasıl yargılanacağını tarif etmişti.
VİCDANLARDA MAHKÛM OLDULAR
- CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu: Hükümet 17 Aralık haftasını seçerek intikam peşinde. Ne yaparlarsa yapsınlar milletin vicdanında mahkûm olmaya devam edecekler. Bu dönemler geçecek. Kimse umudunu kaybetmesin. Zalimin zulmü bir yere kadar.
SÖZÜN BİTTİĞİ NOKTA
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu: Sözün bitti yerdeyiz. Bu yaptıkları diktatörlüğün bitişi olacak. Kınıyoruz.
SAVCILAR SUÇ İŞLEDİ
- CHP Milletvekili Mahmut Tanal: 17 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk haftasına 3 gün kala başlatılması rövanştır. İntikamdır. O savcılar ve emniyet memurları görevi kötüye kullanma ve kişilerin hukukunu çiğnedikleri için suç işlemişlerdir.
HUKUK DEVLETİNE DARBE
MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural: MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, geçmişte olduğu gibi bugün de gidişattan memnun olmayanların toptancı bir anlayışla suçlandığının altını çizerek, Bu zihniyet, kim olursa olsun, hedefine bizim özgürlüklerimizi almıştır, milleti almıştır. Frankeştayn gibi milletin hakkını, hukukunu ve özgürlüklerini gasp etmektedir. dedi.
Bolu Barosu Başkanı Atalay: Korku toplumu yaratılmaya çalışılıyor
Bolu Barosu Başkanı Avukat Ferit Atalay, demokrasi ve medyaya yapılan operasyonu; korku toplumu yaratmaya, ifade ve basın özgürlüğünü yok etmeye yönelik girişim olarak değerlendirdi.
Yazılı açıklama yapan Baro Başkanı Ferit Atalay, "Bir zamanlar siyasal iktidarın yakın müttefiki olan Zaman/Samanyolu grubuna karşı iktidarın başlattığı operasyon tam anlamıyla bir hukuksuzluk örneği olup demokratik toplumu sindirmek ve korku toplumu yaratmaya yöneliktir. Operasyon bir hukuk ayıbı, basın ve ifade özgürlüğüne bir darbedir. Böylesi günlerde hukukun bir intikam aracı olmadığını unutmadan, demokrasiye, hukuk devletine, hukuk güvenliğine, adil yargılanma hakkına olan inancımızı sürekli olarak öne çıkarmalıyız. Suçun ve cezanın şahsiliği, masumiyet karinesi gözetilmeksizin öfke ile başlatılan bu soruşturma hukuki olamaz. Siyasal kimliklerine katılmasak da, her insanın adil yargılanma hakkı olduğunu akıldan hiç çıkarmamalıyız. Adalet kin tutmaz, hukuk aracı kılınarak intikam alınmaz. Bu kovuşturma ile ilgili olarak adli mercilerden gerekli hukuksal duyarlılığı ve yansızlığı beklemek en büyük hakkımızdır. Adalete duyulan güvenin dibe vurduğu bugünlerde, adaletin emir ve talimatlarla çalışmadığını göstermek, yargının bağımsızlığına olan inancı tüm toplumda yeniden tesis etmek için güçlünün hukuku değil hukukun üstünlüğü için bu kovuşturma bir fırsattır. Bu bağlamda yapılan operasyonu korku toplumu yaratmaya, ifade ve basın özgürlüğünü yok etmeye yönelmiş olarak algılıyor ve bir gün hukukun herkese gerekli olacağını bu vesile ile bir kez daha hatırlatıyoruz." dedi
ÇGD Malatya Şube Başkanı Göçmen: 14 Aralık basın özgürlüğüne darbedir
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Malatya Şube Başkanı İbrahim Göçmen, medyaya yapılan operasyona yönelik "14 Aralıkta yapılan bu operasyon basın özgürlüğüne vurulan bir darbedir." dedi.
İbrahim Göçmen, yaptığı açıklamada, "Basın özgürlüğü açısından yapılan operasyonda bazı gazeteler ve televizyonlara baskın yapılarak üst yöneticilerinin alınması basına darbedir. Bunu tüm basın mensuplarının görmesi ve kamuoyuna yansıtması gerekir. Bugün onadır, yarın banadır, öteki gün de başkasınadır. Türkiyede geçmişten bugüne bakıldığında bunun örneğine çokça rastlanmaktadır. Basın özgürlüğünün engellenmesine herkes karşı çıkmalıdır. Biz özellikle Türkiyede son 3-4 yılda basın hürriyetinin tehlike altında olduğunu söylüyoruz. Baskılarla Faşist bir yönetime doğru yol aldığımızı görüyoruz. Özgür basının da zamanla yok edilmeye çalışıldığını düşünüyoruz. Son noktalara gelmiştir. Herkesin dikkatli akıllı ve mantıklı olması lazımdır. Diliyoruz ve temenni ediyoruz ki bu burada kalır, özgürlükleri daha da kısıtlayıcı uygulamalar olmaz." ifadelerini kullandı.
Mersin'de basın, STK ve işadamlarından medyaya operasyona tepki
Mersin'de basın mensupları ve bazı sivil toplum örgütleri medyaya yönelik operasyonları protesto etti.
Gazeteciler Cemiyeti öncülüğünde Mersin'de yayın yapan yerel gazete ve televizyoncuların çalışan ve sahipleri ile bazı iş adamları ve sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileri, Cihan Dağıtım AŞ önünde toplandı. Bazı okurlar ellerine aldıkları Zaman'ın bugünkü sayısını göstererek 'Basın susturulamaz' sloganı attı.
Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ahmet Ünal burada yaptığı açıklamada, "Tarihin gazete ve basın özgürlüğü anlamında en önemli günlerinden biri yaşandı. Dün darbe dönemlerinde bile olmayan, 12 Eylül faşizminin bile yapmadığı gazetecilere yönelik bir uygulama gerçekleştirildi. 40'a yakın gazeteci arkadaşımız bir gün sabaha doğru gözaltına alındılar. Bunu kabul etmek mümkün değil. Biz gazetecilik anlayışını Mustafa Kemal ile Samsun'a çıkan gazetecilikten anlıyoruz." dedi.
Gazetecinin özgür olmadığı bir ülkenin özgür olamayacağını vurgulayan Ünal şöyle devam etti: "Bizim sizlerle aynı düşünceyi paylaşıyor olmamız gerekmiyor. Ama biz Anadolu basını olarak bir ülkenin basını ve gazetecisi özgür olmazsa o ülkenin özgür olmadığının bilincindeyiz. Darbe döneminde bile olmayan uygulamaları yaşıyoruz. Ama umut ediyoruz ki yine Mustafa Kemal'in bize öğrettiği bir söz ile ki özgür basın herkese lazım, bugün bu uygulamayı gerçekleştirenlere de özgür basın lazım olacak. İşte bugün burada Zaman gazetesi ve Samanyolu Televizyonu ile dayanışma için geldik. Yalnız değilsiniz. Özgür basın için mücadele edeceğiz. İnşallah bugünler geçecek."
Bu haber 593 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle