En Sıcak Konular

Sağlık 'pazarında' dehşet büyüyor: Hastanelerden kan damlıyor!

11 Eylül 2007 13:58 tsi
Sağlık 'pazarında' dehşet büyüyor: Hastanelerden kan damlıyor! Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur'a bağlı çalışanların özel hastanelerden yararlanması için getirilen yasal düzenleme insan hayatını tehdit eder boyutlara ulaştı. İddialara göre, kar amacı güden özel hastaneler, kazançlarını arttırabilmek için insan sağlığı

'AK Parti iktidarına en çok ne oy kazandırdı' sorusuna verilecek yanıt şüphesiz sağlıkta atılan adımlardır. En azından uzmanlar bu iddianın altını güçlü bir şekilde çiziyor. Özel hastanelerin tüm kesimlere açılması sağlık hizmetinin yaygınlaşması açısından umut verici. Ancak kimi iddialara göre atılan bu adım bir dizi sorunu da beraberinde getiriyor. iyibilgi, internette dolaşan bir mailden yola çıkarak ülkemizde yükselen tıp sorununu masaya yatırdı. E-postada SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'a bağlı hastaların özel hastanelere de gidebilmesini sağlayan yasadan sonra gelişen olaylar aktarılıyor.

İşte olaylı e-postanın tam metni:

Namuslu Hekimlerden İtiraflar !

SSK ve Devlet Hastanelerinin yükünü azaltmak ve halkın özel hastane olanaklarından yararlanmasını sağlamak bahanesiyle yaptığı, özel hastanelerden hizmet satın almasını sağlayan düzenleme insan hayatını tehdit eder boyutlara ulaşmış durumda.

İşte Tüyler Ürperten İtiraflar:

SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığına bağlı hastalar, özel hastanelerde en  kalitesiz malzemelerle ameliyat ediliyor!

Özellikle kalp ameliyatlarında kalitesiz kataterler, iplikler, stentler, balonlar kullanılıyor. Özel hastanelerin hemen hemen hepsi katater, idrar sondası gibi tek kullanımlık malzemeleri, ayni kan grubundaki birkaç hastada tekrar tekrar kullanıyor. Böylece az ve ucuz malzemeyle çok sayıda hasta ameliyat edilerek sürümden kazanılıyor.

Bir paket programından özel hastane %10 civarında kâr elde ediyorsa, malzemeleri tekrar tekrar kullanarak ya da kalitesiz malzeme kullanarak kâr oranını % 35-40'lara kadar çıkarabiliyor.

Ameliyathanelerin durumu içler acısı. İstanbul’daki yaklaşık 26 kalp-damar cerrahisi merkezinin en az 20sinin ruhsatı uluslar arası standartlara uymadıkları için iptal edilmeli.

Devletin sağlığa ayırdığı % 5lik bütçenin % 80'i ilaca gidiyor. Ancak Türkiye’de ilaçla ilgili bir tasarrufa gitmek imkânsız. Çünkü bir anda karşınızda ciddi devleri bulursunuz. Ayrıca pek çok hekim yazdığı her reçeteden ilaç şirketi tarafından prim aldığı için, bu sistemi yıkmak zor.

Daha uygun fiyatlı muadili olmasına rağmen ilaç şirketinden para alan doktor pahalı ilaçları hastaya aldırıyor.

Özel hastanelerde doktorun hastayı kurtarmak için elinden geleni yapması, hasta cebinden ek para ödemediği sürece imkânsız.

Herşeye göz yumuluyor. Denetim yapılmıyor; göstermelik yapılan denetimlerde ise sadece cihazlara, odalara, tuvaletlere bakılıyor .

İnsanlar ölsün ki daha çok kazanalım" diyen doktorlar

Artık bütün vatandaşlar özel hastanelerden yararlanabiliyor!

Özellikle yıllardır SSK ve Devlet Hastanesi kuyruklarında sürünen vatandaşlar, artık en lüks özel hastanelerde ameliyat bile olabiliyorlar! Bu olanak, sosyal güvencesi olan vatandaşı mutlu ediyor. Ama hiçbiri, hastanelerde kendileri için en kalitesiz malzemelerin kullanıldığını bilmiyor.

Bunu bilen, özel hastanelerde bu uygulamalara tanık olan ve hatta kalitesiz malzemelerle ameliyat yapıp vicdan azabı çeken bazı hekimler, korkuyor. Hem ameliyat ettikleri hastaların ölmesinden hem de bu gerçeği kamuoyuyla paylaşmaktan. Çünkü işlerini kaybedebilirler ve bir daha asla hiçbir yerde iş bulamazlar. Dahası yargılanıp mahkum edilebilirler. Yani bir yanda Hipokrat yeminine uygun çalışmak isteyen doktorlar, öte yanda daha iyi yaşamak için "Hastalar ölsün ki daha çok kazanalım" diyen doktorlar...

Daha çok kazanma duygusunun hekim dünyasında ağırlık kazanmış olduğunu belirtiyor namuslu olanları. Durumdan çok rahatsızlar. Bu nedenle isimlerini vermeden anlatıyorlar. Bunların kısmen bilindiğini söylüyorlar ve kamuoyunun bütün yapılanları bilmesini istiyorlar.

İsimlerini vermeyen hekimlerin itirafları arasında en korkuncu ise bir kere kullanıldıktan sonra kesinlikle çöpe atılması gereken tıbbi malzemelerin, tasarruf olsun diye ayni kan grubuna sahip hastalarda tekrar tekrar kullanılıyor olması. Peki, SSK, Emekli Sandığı ya da Bağ-Kur hastaları neden en kaliteli yerde bile en kalitesiz sağlık hizmetini alıyorlar?

Cevap çok korkunç:

Adının açıklanmasını istemeyen bir hekim şu bilgiyi veriyor:

15 bin YTL’lik bir kalp ameliyatına, hükümet 5-6 bin YTL ödüyor. Maliyeti yaklaşık 15 bin YTL olan bir kalp ameliyatının 5-6 bin YTL’ye mal edebilmesi için 5 milyonluk iplik yerine 1 milyonluk iplik kullanılıyor.

2.000 dolarlık ilaç kaplı stent yerine, damarda sağa sola kayarak kısa sürede kalp krizine yol açabilen 170 dolarlık stentle hasta ameliyat ediliyor. Ödeme gücü olan ise devletin verdiği paket fiyatın üzerine 5-10 bin YTL eklenip en kaliteli malzemelerle ameliyat ediliyor.

Ama SSK, Emekli Sandığı ya da Bağ-Kur'dan gelen hastaların çoğu bu bedeli ödeyemiyor. çok düşük fiyatlara yaptığı paket anlaşmalar ise özellikle tek kullanımlık malzemelerin artik kullanılmaz hale gelene kadar tekrar tekrar kullanılmasına yol açıyor.

Peki, bunu yapan özel hastanelerin oranı ne kadar yüksek?

Cevap çok acı: "Bunu hepsi yapıyor, ama biz yüzde 90'ı diyelim bari." diyor yine adinin saklı kalmasını isteyen bir cerrah.

Bazı yetkililerden aldığımız bilgilere göre, hastanelerimizdeki tek sorun kullanılan malzemelerin kalitesizliği değil. Ameliyathanelerin durumu da içler acısı. Bir kalp-damar cerrahinin ağzından çıkan şu sözler insani şok ediyor: İstanbul’da kalp-damar cerrahisinin yapıldığı yaklaşık 26 merkez var. Ancak bu merkezler ABD’de ya da Avrupa’da olsalardı, en az 20sinin ruhsatı iptal edilirdi. Çünkü hiçbiri ameliyathane şartlarına uygun çalışmıyor.

Paket programdaki bir hastanın kaybedilmesi , hastane açısından daha kârlı olduğu için, hastanın yaşayıp yaşamaması da çok önemsenmiyor. Bir insanin ölmesi “eks olmak” olarak adlandırılıp sıradan bir şeymiş gibi karşılanıyor . Devlet ve SSK Hastanelerinde çalışan doktorlar, bütün bu ölümcül gerçekleri bildikleri halde, daha çok kazanmak için, hastaları kendilerinin de çalıştıkları özel hastanelere yönlendiriyorlar. Ölen her hasta bu doktorlara daha çok kazandırmış oluyor. Çünkü bir hasta erken ölürse hastane doktorları; tıbbi malzeme, ilaç, yoğun bakım gibi masraflara girmeden ve tedavi süreciyle yorulmadan paket fiyatını cebe indirmiş oluyor.

iyibilgi de hekimlere sordu:

Bu mail sağlık dünyası için riskli iddialar içeriyor. Elbette yazıldığı dil tüm sağlık sektörünü ve doktorları zan altında bırakıyor. iyibilgi olarak bunu abartılı bulduğumuzun altını çizelim. Zira bu şekildeki bir yaklaşım Türk doktorlarına güven sarsar ki bu hiçbirimizin istemeyeceği bir gelişmedir. Bu yüzden bir uzmana başvurup maildeki iddiaların ne kadar geçerli olduğunu öğrenmeye karar verdik. iyibilgi'ye konuşan ve adının açıklanmasını istemeyen bir doktor, bu iddiaları kısmen doğruluyor ve suçun yalnızca doktorlarda olmadığını belirterek, "Hastaneler Zincir market mantığına büründürüldü!" diyor. "Yönetimde ve ihalelerde doktorların sözünün geçmediğini, ana amacı para kazanmak olan özel bir teşebbüse dönüşen hastanelerde, doktorların da para kazandıran makineler gibi görüldüğü unutulmamalı..." diyen doktor, ekliyor, "Bizim istediğimiz malzemeyi almıyorlar. Hastane şirketleri için önemli olan para kazanmak." 

Doktor, "Devlet en son anjiyo giderlerini sigorta kapsamına aldı. Birden anjiyo oranları tavana vurdu. Her rahatsızlığı olana anjiyo yaptırıyorlar." şeklinde konuştu. Piyasa sistemine entegre olmuş hastanelerin, iyi malzeme kullandığı takdirde maliyetlerinin aşırı yükseleceğini ve 'müşteri' bulamayacağını açıklarken, "Bu malzemeler de devletin girişine ve satışına izin verdiği malzemelerdir" diyor...

Sağlık sektöründeki bu iddiaların elbette araştırılması ve üzerine gidilmesi gerekiyor. Kamu sağlığı herşeyden önemli. Ancak tüm doktorları zan altında bırakmadan... Toplumun doktorlara duyduğu güveni sarsmadan.

www.iyibilgi.com özel



Bu haber 2,469 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,371 µs