İmralı'dan gelen son mesajdaki sürpriz
1 Aralık 2014 11:05 tsi
Cumartesi günü İmralı'da Abdullah Öcalan'la görüşen HDP heyetinin getirdiği mesajdan sürprizler çıktı.
PKK lideri Abdullah Öcalan'la, tutuklu bulunduğu İmralı Adası'nda cumartesi günü bir görüşme gerçekleştiren HDP heyeti, dün bu görüşmenin içeriğine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Bu açıklama, ziyaretin ardından mutlak eylemsizlik çağrısı bekleyenler için sürprizlerle doluydu. Öcalan, sürecin kararlı yürütülmesi halinde 4-5 ay içinde çözümün sağlanabileceğini' söylüyordu ama eylemsizlik çağrısı yapmadığı gibi, daha önceki çağrıları için özeleştiri yapmıştı
Açıklamayı, nihai çözümün 4-5 ay gibi kısa bir sürede gerçekleşebileceği noktasından iyimser bir bakışla yorumlayanlar oldu. Ancak bu görüşme; ona yönelik beklentiler, hemen öncesindeki haftada yaşananlar ve ardından verilen mesajlarla birlikte düşünüldüğünde, iki taraf arasındaki görüş ayrılıklarını da en açık şekilde ortaya çıkarmıştı.
MUTLAK EYLEMSİZLİK BEKLERKEN
Radikal'in haberine göre, HDP heyeti Öcalan ile en son 21 Ekim'de görüşmüştü. İki gün içinde onlarca kişinin can verdiği, bilançosu halen tüm yönleriyle ortaya konamamış olan 6-8 Ekim Kobani eylemlerinin ardından hükümet, İmralı kosterini askıya almıştı. Cumartesi günü İmralıya giden heyet, yaklaşık 40 gün sonra ilk görüşmeyi yaptı; 40 günlere 40 yılların sığdığı bir zaman /coğrafyada oldukça uzun bir süre
İşte o görüşmenin ayrıntıları HDP heyeti tarafından dün duyuruldu. Son derece ilginç, dikkat çekici ayrıntılar... Heyet gitmeden önce beklenti yüksekti. Hükümet kaynaklarından, bu son görüşme hakkında basına yansıyan açıklamalarda, kulislerde, İmralıdaki bu görüşmede gündemin, kamu düzeninin sağlanması olarak ifade edilen mutlak eylemsizlik olacağı söyleniyordu. Öcalanın yanındaki mahkûmların değişerek bir sekretarya haline getirilmesi ile yerli sıfatı ısrarla vurgulanan ve akiller heyeti üyelerinden oluşan bir 3. Göz oluşumu da bu ilerlemeye eşlik edecekti.
Ama İmralıdan gelen mesaj bu beklentiyle örtüşmedi. Önce dün yayınlanan metinde dikkat çeken 3 nokta üzerinden taraflar arasındaki makasın açıklığına bakalım:
1. MÜZAKERE TASLAĞI
Öcalan, uzunca bir süredir üzerinde çalıştığı 'Barış ve Demokratik Müzakere Süreci Taslağı' üzerinde, devlet heyetiyle, müzakere yürütülebilecek bir çerçeve olduğu konusunda mutabık kaldıklarını söylüyordu. Bu biraz uzun ve zorlu takdimden, anlaşılıyor ki bir taslak hakkında bir çerçeve olabileceği yönünde konuşulmuş; o taslak heyete (onun aracılığıyla Kandile) de verilmişti. Kısa zamanda halklarımızın da bilgi, öneri ve katkılarına sunulacaktı. Dev bir adım gibi görünmeyen, üzerinde çalışılacak bir çerçeve...
2. ZORUNLU YASAL ZEMİN VE ÖCALANIN ÖZELEŞTİRİSİ
Öcalan, sürecin bundan sonraki tüm aşamalarında, yasal güvencenin zorunluluk olduğunu söylüyordu. Daha önce de gündeme gelen bu yasal güvence, esasen, sürecin bir parlamento kararı haline getirilmesini ifade/talep ediyor. Öcalan yasal güvenceyi bir zorunluluk olarak işaretledikten sonra, neredeyse doğrudan, mutlak eylemsizlik çağrısı beklentilerine yanıt veriyor: Öcalan böyle bir çağrı yapmadığı gibi, aksine, daha önceki barış gruplarının girişi (Habur) ve sınır dışına çekilme çağrıları için özeleştiri veriyordu!
Sayın Öcalan, yasal güvence sağlanmadan yaptığı bu çağrılarında yanılgılı olduğunu ve bu yanılgısından dolayı tüm Türkiye halklarına özeleştiri verdiğini belirtmiştir.
Ve Öcalan, gerekli yasal düzenlemeleri yapıp pratikleştirmeyen devleti ve hükümeti de meseleye özeleştirel temelde yaklaşmaya çağırıyordu.
3. KAOS ve DARBE MEKANİĞİ
Öcalana göre, Yukarıdaki hususlar ciddiyet ve kararlılıkla yürütülürse, en fazla 4-5 ay içinde tüm Ortadoğu 'nun geleceğini belirleyecek büyük çözüm sağlanabilirdi.
Peki ya yürütülmezse?
Açıklamanın en ilginç noktalarından biri de buna ilişkindi. Öcalan, Bölgesel kaos derinleşir ve darbe mekaniği sonuç alabilir diyordu: Yasal tüm boşlukları giderilmiş müzakerelere geçilmesi durumunda 'Tahkim edilmiş bir ateşkes' ve bu ateşkesi denetleyecek bir 'İzleme Kurulu' oluşması mümkündü. Öcalan, hükümetin son zamanlarda sıklıkla dile getirdiği kamu düzeninin de ancak bu şekilde sağlanabileceğini söylüyordu. Hükümetin, çok hassas olduğu kamu düzeni için Süreçte bozucu bir alan olarak karşımıza çıkarılan ifadesini kullanmıştı.
BEKLENTİLERİN ÇOK GERİSİNDE
Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde, cumartesi günü yapılan görüşme, hükümetin beklentileri açısından verimsiz geçmiş görünüyor.
- Bir mutlak eylemsizlik çağrısı olmadığı gibi eski çağrıların yanılgı olduğu yönünde özeleştiri,
- Yasal zeminin bir başka deyişle çözümün bir parlamento kararına bağlanmasının zorunluluk olarak anılması,
- 4-5 ay içinde çözüm umudu ama diğer yandan da bölgesel kaos ve sonuca ulaşabilecek darbe mekaniği uyarısı,
- Hükümetin, kamu düzeninin tesisi olarak andığı ve karakol basma dışındaki eylem biçimlerinden de vazgeçilmesi talebine olumsuz yanıt
SÜRECİN SİNİR UCU: KOBANİ
HDP heyetinin İmralıya (beklenenden bir gün önce olacak şekilde) gittiği cumartesi günü, IŞİD Kobani Türkiye sınırında, YPG kontrolündeki sınır kapısına kapsamlı bir saldırı gerçekleştirmiş, bu saldırıya katılan IŞİD militanlarının Türkiye tarafındaki bazı depoları kullandıkları ve buradan geçtikleri öne sürülmüştü. Kürt siyasi hareketinin, IŞİDin Türkiye tarafından desteklendiği yönündeki iddia ve tepkileri aralıksız devam ediyor. HDP Eş Başkanı Demirtaş, dün Suruçta bu iddiayı tekrarladı ve ellerindeki kanıtları dosya halinde başbakana vereceklerini söyledi.
Bu arada heyet üyelerinden İdris Baluken, geçtiğimiz perşembe günü Kandil'de KCK yöneticileri ile görüşerek, hükümet cephesinden partiye iletilen mesajları aktarmış ve Kandil'in Öcalan'a mesajlarını almıştı.
Bu iki ayrıntının da cumartesi günkü görüşmeden sonra ortaya çıkan metni belirleyici güçte olduğunu hatırlatmakta yarar var.
Bu haber 539 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle