'Damat Ferit'ten farkınız yok!'

0 0 0000 00:00 tsi
Mehmetçiğin Lübnan'a gitmesi ile ilgili ilginç bir eleştiri Ö. L. Mete'den geldi: 'Eğer bunu yaparsanız Damat Ferit ve avenesinden farkınız yoktur. Bunu yapan siyasetçi ve asker, üç gün daha fazla sürecek ikbal için Türkiye'yi bir kere daha satmış kişiler

Lübnan işinde Türkiye'yi satmak

ANKARA'NIN Lübnan'a asker göndermeyi ciddi ciddi tartıştığı dakikalarda 'bağımsızlık' hususunda en küçük bir duyarlılığı kalmış bulunan her Türk'ün cinnet geçirmemesi, ancak Cenab-ı Hakk'ın büyük keremine bağlıdır.

Haysiyetli her Türkiye vatandaşı böyle bir ihtimalin gerçekleşmesi durumunda delirmek durumundadır.

Girişte 'tartıştığı dakikalar' dedim ama pek muhtemeldir ki, Ankara'nın bu kadarını bile becerebildiğini, talebi müzakere edebildiğini düşünmek bile çok çocukça bir saflıktır. Zira küresel çetelerin dayattığı bu emrivaki karşısında en küçük bir itiraz dahi dile getirilmeksizin, halka karşı 'siyasiler ve askerler tartışıyor, konuyu değerlendiriyor' izlenimi verilerek hazırlıklara başlanılmış olması ihtimali daha gerçekçi görünmektedir.

Daha önce Lübnan'a asker gönderme konusunda bu sütunda vurguladığım keskin tavrın dışındaki her davranış, Ankara'nın Türkiye vatandaşlarına başkent olmadığı, başka bir yerlerin eyalet merkezi olduğu anlamına gelir.

28 Temmuz tarihli yazımdaki Türkiye'ye özgü biricik cevabın özeti şuydu:

- O zaman kenara çekileceksiniz; tek başıma geleceğim, barışı kuracağım. İster BM adına, ister NATO adına, ister 'Uluslararası Toplum' dediğiniz küresel ağalar birliği adına! Ha, gerek görürsem yanıma ek güç isteyebilirim ama sürecin hiçbir aşamasında komutayı paylaşmam. Her türlü hukuki ve ahlaki denetime açık olarak Lübnan'da barışı tesis ederim... Aksi bir öneriyle kapımı çalmayın...

Çok açık; Lübnan ya yalnız Mehmetçik gider, ya da hiç gitmez. Başka bir tek ortaca veya kenarca yol yoktur!

Sen nerenin Ankarası'sın ki, burnunun dibinde öz kardeşlerin Türkmenler'i Baas faşizminden daha vahşi bir kararlılıkla Kerkük ve Musul çevresinden temizlemeye çalışan peşmerge maskeli siyonist güçlere seyirci kalırken Lübnan'a küresel sömürgeciliğin istediği şekilde asker gönderiyorsun?

Bunu yapanlar Türk'ten -ve hatta Türkiyeli'den- başka her şey olabilirler ama asla memleketin 'meşru' evlatları olamazlar!

Nedir o küresel sömürgeciliğin istediği şekil?

Türkiye'yi herhangi bir paralı askerden daha ileri değer ve anlamı bulunmayan bir Haçlı-Siyonist oyuncağı olarak tescil ettirmek üzere, sözde Lübnan Barış Gücü'ne asker göndermektir.

İnsanlık düşmanı Haçlı-Siyonist çete, Türkiye'yi bölge ile ilgili bütün öncelik ve iddialarından düşürmek için oraya Mehmetçik istenmektedir. Ankara da göndermeyi kabul ettiği andan itibaren, 'evet ben sıradan bir Haçlı-Siyonist tetikçisiyim' demiş olacaktır.

- Efendim çok ağır değil mi?

Hayır, hala hafif! Bu alçalış karşısında küfretmiyorsam, sırf insanlık onurumdandır. Yoksa cinnet getirmek yerine, böyle bir ihaneti işleyen başkentim için ağzıma geleni söyleyip hapse girmeyi bin kere tercih ederim.

Sen ki batıl bir ısrarla ülkene yönelik büyük fitneyi beş bin eşkıyalık bir örgüte indirgeme hamakat ve dalaletinde ısrar edip, Kandil Dağı'na girmek için sözde müttefikine yalvarıyorsun. Aslında senin bu dalaletin işine geliyor ama sırf güneyindeki maşaların ağalık fiyakasını gözetmek adına, diplomatik dille sana resmen küfrederek 'olmaz' diyor.

Arkasından da, 'Oraları bırak aslanım, koş bakalım, gel şu Lübnan'da benim pisliklerime biraz Mehmetçik kanı kat da harcı tamamlayalım' diye emrediyor... Siz de 'delikanlı delikanlı' ve 'paşa paşa' koşuyorsunuz.

Eğer bunu yaparsanız Damat Ferit ve avenesinden farkınız yoktur. Bunu yapan siyasetçi ve asker, üç gün daha fazla sürecek ikbal için Türkiye'yi bir kere daha satmış kişiler olarak tarihe geçeceklerdir.

Allah ıslah eylesin!

Bu haber 275 defa okundu.