En Sıcak Konular

TÜSİAD'ın çıkışının altında ne var?

10 Eylül 2007 19:54 tsi
TÜSİAD'ın çıkışının altında ne var? HAK-İş Genel Başkanı Salim Uslu, katıldığı bir televizyon programında TÜSİAD Başkanı Arzuhan Yalçındağ'ın hükümete yönelik eleştirilerini ele aldı bir iddada bulundu.

HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu,Hilal TV’de Yapımcılığını ve Sunuculuğunu Feridun ve Arzu Erdoğral’ın yaptığı Basında Bugün programına katılarak gündeme ilişkin konuları değerlendirdi…

Salim Uslu'nun iddiaları şöyle:

TÜSİAD’ın açıklamaları büyük yankı uyandırdı ve bir çok kesimden tepki aldı. Diyanete, yeni Bakanlar Kuruluna ve Cumhurbaşkanına yönelik eleştiriler açıklamalardı bunlar. Sürekli bu tarz açıklamaların ülke istikrarı açısından tehlikeli olduğu düşünülüyor. Siz Hak-İş Genel başkanı olarak neler söylemek istersiniz?


Sık sık görmeye alıştığımız yeni bir TÜSİAD krizi yaşadık. TÜSİAD Hükümete hiç beklenmedik bir yerde eleştiriler yöneltiyor. Beklenmedik bir yerde diyorum çünkü daha kısa bir süre önce herhangi bir vesileyse yapılan görüşmeden sonra çok olumlu mesajlar verirlerken bir anda beklenmedik bir anda bir tepki ortaya koyuyorlar. Doğrusu bu TÜSİAD krizini şöyle yorumlamak gerektiğini düşünüyorum; TÜSİAD’çıların ya da TÜSİAD başkanının sanıyorum hükümetle ilgili olarak başka bir sorunları var.

Bu sorunlar ekonomik sorunlar olabilir, ticari boyutu olabilir. Bunlar hükümetle doğrudan konuşmak yerine bazı hassasiyetler üzerinden götürüyor. Yani işte mevcut siyasal konjektür, bazı siyaset dışı kurumların duyarlılıkları adete kaçınmak suretiyle bir gerilim yaratılmak isteniyor ve TÜSİAD bunu sıkça yapıyor. TÜSİAD’ın ne söylediğinden çok ne söylemek istediğini doğrusu merak etmek gerektiğini düşünüyorum. Sayın Arzuhan Yalçındağ anayasanın yapılması esnasında özellikle cumhuriyet birikimlerini korumak gerektiğini kapalı kapılar arkasında ardında yapılmaması gerektiği şeklindeki bir kısım kaygılarını ortaya koyarken ne demek istediğini ortaya koymak lazım.

Bir defa ortada henüz komuoyuna deklare edilmiş yokken cumhuriyet değerlerinin yok edileceği gibi kaygılara nerden kapılıyorsunuz? Ya da sizin böyle bir kaygınız olabiliyor ama bunun karşı tarafı töhmet altında bırakacak şekilde nerden biliyorsunuz? Buna nerden hakkınız var karşı tarafı töhmet altında bırakmaya? Bir anayasa çalışması çabasını daha peşin bir şekilde boğacak bir anlayışın gerisinde hangi niyet var? Hangi amaç var? Bütün bunlar sorgulanmaya değer şeyler aslında.

Dolaysıyla ben TÜSİAD gibi bir örgütü hükümetleri köşeye sıkıştırıp, önünde diz çöktürüp, böyle kaçarız küseriz ya da işte bir cumhuriyet ve ülkenin de patronuyuz aynı zamanda demeye gelen tavırlarına çok alışığız. Rahmetli Prof. Bülent Taner’e sivil anayasa hazırlattılar, demokrasileşme paketi hazırlattılar, arkasından genel kurmaydan bir açıklama yapıldıktan sonra kendi hazırlattıkları demokratikleşme paketine sahip çıkmadılar. Şimdi böylesine çelişkili böylesine tutarsız böylesine ürkek bir sesin çıkıp bugün afra tafra yapmasını hem haklı bulmamız hem de anlamamız mümkün değil. Sanıyorum Arzuhan Yalçındağ sonuç itibariyle bir iş kadınıdır. Babası ve ailesi ticaret yapmaktadır.

Herhalde TÜSİAD’ı birazda kendi ticari faaliyetleriyle ilişkilendiren bir duysallık içerisinde bu sözleri söylemiş olabilir diye düşünüyorum. Ama ne olursa olsun TÜSİAD geleneğinde tutarsızlık vardır, TÜSİAD geleneğinde kendisini ülkenin rejimin patronu görme gibi bir alışkanlık vardır, toplumun patronu görmek gibi alışkanlık vardır ve doğusu TÜSİAD öngörülerinin tamamında haksız çıktı .Uzak görüşlülüğü olmayan bir örgütün söylediklerinin önemli olmadığını düşünüyorum ama ekonomik istikrarı sağlayan en önemli unsurlardan bir tanesi güvendir. Güven ortamını eğer TÜSİAD’ın bizzat kendisi torpilliyorsa o zaman ekonomik istikrar diye bir talepte bulunmaması gerekir. Siyasi istikrar diye bir talepte bulunmaması gerekiyor.

 Türkiye'nin gerçek gündemi suni gündemlerle kapatılmak isteniyor. Birileri kamusal alan sopasıyla vatandaşlarımızı töhmet altında bırakabiliyor. Size göre bu birileri bu gidişattan  ne zaman ve nasıl vazgeçer?

İşte bu birilerini bu cesareti veren bir kısım boşluklar var. Türkiye gerçekten hukukun egemen olduğu bir devlet olması halinde patronaj iddiasında olanlar akşamdan sabaha kural icat edemeyecekler. Hukuk devletinde kimse kural icat edemez. İşte bu gibi durumlarda ya yasama ya da yargının kararları esastır. Ama ne yazık ki zaman zaman yasamanın by pass edildiğini zaman zaman 27 Nisan muhtırasında da gördüğümüz gibi 367 darbesiyle yargının da by pass edildiğini görüyoruz.

Yargının da siyasallaştırıldığı ve yargının da ülkeye hakim olan siyasal konjöktüre göre pozisyon tuttuğunu görmekteyiz. Doğrusu bütün bunlar demokratik bir hukuk devletinde asla olmaması gerekir şeylerdir ve maalesef mevcut yürürlülükteki anayasanın içerisindeki çelişkiler, kuvvetler ayırımına yönelik karmaşa, yetki karmaşası ve ideolojik propaganda kampanyaları bir çok kurumu bir çok kişiyi etkisi altına aldı.

Bu nedenle kamusal alan gibi bir uyduruk tartışma ki ortada ciddi bir yargı kararı da yoktur. Yani geçen dönem görev yapan sayın Sezer’in çok hassasiyetle üzerinde durduğu ve birazda baskın bir biçimde etkinleştirdiği kavramdır. Yoksa kamusal alan zaten tabiatı gereği bir çoğulculuğu ifade eder. Kendini öteki diye tanımlayan birine göre diğeri diye tanımlanan herkesin bir arada olduğu bir bir arada yaşama iradesini ortaya koyduğu zeminin adıdır kamusal alan. Fakat maalesef bazıları bunu kamusal alanı özel mülkiyet alanı gibi görmeye başlıyorlar.

Ve kendinden görmediklerini, saymadıklarını bu adeta kamusal alan sopasıyla dövmeye, dışlamaya, horlamaya, aşağılaşmaya çalışıyorlar. İnanıyorum ki ifadeleri açık, net, gerçekten kaynağını evrensel hukuktan ve toplumun iradesinden almış bir anayasa başta kamusal alan oyuncağı olmak üzere bütün oyuncakları demokrasi komedyası altında sürdüren bu oyuncuların elinden almış olacak diye düşünüyorum.

 



Bu haber 477 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,041 µs