En Sıcak Konular

2012 ve 2014'de neler olacak?

10 Eylül 2007 17:51 tsi
2012 ve 2014'de neler olacak? İsmail Küçükaya, Abdullah Gül'ün Çankaya resepsiyonundaki tavırlarını değerlendirerek bir sonuca varıyor: 2014 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Köşk'e kimin çıkacağını halk seçecek. Peki, önümüzdeki hükümet ve Köşk seçiminde AK Parti'nin adaylar

İsmail Küçükkaya/ Akşam

Erdoğan ve Gül'ün kaderi

Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyonda tanık olduğumuz “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün havası” yeni döneme ilişkin önemli ipuçları veriyordu.

Gül’ün söz ve değerlendirmelerini, -içine girdiğimiz yeni sürece ilişkin tahmin ve sonuçlar bağlamında- altını çizerek yorumlamakta fayda var.

Çünkü Cumhurbaşkanlığı ekseninde 2007-2014, Hükümet zemininde 2007-2012 dönemi ilişkin “büyük fotoğrafı görebilmek” için Gül’ün sinyallerini iyi okumak gerekiyor.

Her ikisinin, bu dönemlerin sonuna ilişkin hedefleri söz konusu...

Gül’ün Köşk’teki atama ve ilk kararlarıyla, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Efkan Ala’yı Müsteşar olarak tercih etmesi zannedilenden çok daha önemli gibi görünüyor.

Resepsiyon sonrası konuşuldu, yazıldı ama üzerinde konunun hak ettiği kadar durulmadı. Cumhurbaşkanı Gül o akşam, “Cumhurbaşkanlığı’nın yetkilerinin kısıtlanmasının kendisini hiç rahatsız etmeyeceğini hem söyledi, hem gösterdi.”

Gül’ü dinlerken ben “belli ki aralarında bu meseleyi konuşmuşlar ve anlaşmaya varmışlar” hissesine kapıldım.

Gül, “icracı bir makamda bulunmadığını” özenle ve defaatle vurguladı, Hükümet’in ihtiyaç duyduğu moral desteği ise seve seve sağlayacağını açıkladı. “Vizyoner cumhurbaşkanı olacağını”, işadamlarıyla sık sık seyahatlere çıkacağını ve dış politika konusunda aktif olacağını bildirdi. Hatta sorularımız karşısında özellikle Avrupa Birliği ve ABD ile ilişkiler konusunda olumlu sinyaller verdi ve inisiyatif kullanacağını hissettirdi.

Ben, Cumhurbaşkanı Gül’ün iki saate yaklaşan sohbetlerdeki açılımlarını, Erdoğan ile aralarında bir “iş bölümü”, “yük dağılımı” şeklinde okuyorum.

Yani Köşk ile Başbakanlık arasında bir gerginlik yaşanacağı tezinin, daha şimdiden çürüdüğü kanaatindeyim. Kuşkusuz zaman zaman tartışacaklar, görüş ayrılığına varacaklardır, ama bunu kendi aralarında görüşerek kamuoyuna hissettirmeden çözeceklerdir: Çünkü böyle davranmaya “geçmişleri” ve “gelecekteki planları” nedeniyle de mecburlar.

Adalet ve Kalkınma Partisi kurmaylarının orta vadeli hedeflerinde iki tarih dikkat çekiyor. Erkene alınmazsa 2012 genel seçimleri ve 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri... Artık kesinleşti diyebiliriz: Türkiye’nin 12’nci cumhurbaşkanını halk seçecek.

Peki, AK Parti’nin adayı kim olacak?

Hani, “artık bağımsızlık yok, karşılıklı bağımlılık vardır” deniliyor ya.. O hesap. Tamam, Gül artık bağımsız bir isim olabilir, tarafsız bir Cumhurbaşkanı olabilir. Ama mevcut işbaşındaki hükümetin başarısı, onu da yakından ilgilendirecektir.

Gül, şimdi işe Güneydoğu gezisiyle başlıyor. Çok önemli bir mesaj. İlk yurtdışı gezisine ise “yavru vatan KKTC ile” çıkacak. Bu da sembolik ama stratejik bir adım.

Bence AK Parti’ye düşecek tarihi sorumluluk Güneydoğu sorununa ilişkindir.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Efkan Ala’yı Diyarbakır Valiliği’nden Başbakanlık Müsteşarlığı’na getirmesi onun “icracı kişiliğine” ve “Güneydoğu politikasına ilişkin yaklaşımına” uyuyor. Erdoğan, Kabine’ye kendi damgasını vurmuş, icracı bakanlara kendisine en yakın arkadaşlarını seçmiş; Gül’e Dışişleri ve İçişleri’nde hareket alanı bırakmıştı. Ömer Dinçer, Başbakanlık Müsteşarlığı’nda çok güçlü bir profil sergiliyordu. Bakanların bile çoğu Dinçer’le sık sık karşı karşıya geliyorlardı. Erdoğan şimdi bu açmazdan da kurtuldu. Efkan Ala çalışkan ve başarılı olacaktır ama Dinçer’den farklı bir profil ortaya koyacaktır.

Tabloyu özetleyelim: Başbakan Erdoğan “istikrar hükümeti” kurdu. Kabine ekonomide istikrar, altyapıda yoğun hizmet arayışında olacak. Bu, bir sonraki genel seçimin ana gündemini oluşturacak.

Cumhurbaşkanı Gül, dış politikada etkin olacak, hükümete “vizyon” verecek, AB ile müzakerelerde kritik tarihe doğru inisiyatif kullanacak. “Gül tipindeki bir Cumhurbaşkanı” kolaylıkla halkın seveceği bir figür haline gelebilir. Rejim krizi çıkartmaması, özellikle laiklikle ilgili hassasiyet göstermesi ve onun dışında gülümseyen bir Cumhurbaşkanı olması bile yeterli olacaktır. Dış politikadaki hareketliliği de ona artı puan kazandıracaktır. Bu oyun planı, “halkın seçeceği ilk cumhurbaşkanının kim olacağını” belirlemek açısından önemlidir. Bu isim Erdoğan olacaksa, ondan sonra partinin başına kimin geçeceği açısından da...



Bu haber 1,911 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,465 µs