Yolsuzluk operasyonunda flaş gelişme
24 Ekim 2014 15:49 tsi
TBMMde dört eski bakanla ilgili yolsuzluk ve rüşvet iddialarını incelemek için kurulan soruşturma komisyonu Çağlayandaki İstanbul Adliyesinde çalışmalarına başladı. Komisyona tanık sıfatı ile ifade veren ilk isim eski İçişleri Bakanı Muammer Gülerin o
Geçen pazartesi gününden itibaren başlayan ifade işlemlerine 17 Aralık soruşturması şüphelileri davet edildi. Geçen hafta safra kesesi ameliyatı olan işadamı Reza Zarrabın ise hastaneden çıktıktan sonra bugün öğleden sonra İstanbul Adliyesinde soruşturma komisyonun karşısına çıkması bekleniyor.
AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü, AK Partili Yusuf Başer ve CHPli Ercan Cengizden oluşan TBMM Soruşturma Komisyonu İstanbul Adliyesinde çalışmalarına başladı.
17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarının ardından eski bakanlar Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar hakkında kurulan komisyon mesaisine İstanbul Cumburiyet Başsavcılığındaki dosyaları inceleyerek başladı.
İstanbul Adliyesinde gizlilik içinde yürütülen soruşturmada 17 Aralık dosyasında ismi geçen tüm kişiler ifade vermeleri için komisyona davet edildi.
İLK İFADE VEREN BARIŞ GÜLER
Geçen Pazartesi günü başlayan ifadelere ilk davet edilen isim ise eski İçişleri Bakanı Muammer Gülerin oğlu Barış Güler oldu. Komisyonun ifade davetini kabul eden Barış Güler, soruları ise yanıtlamadı ve Söyleyecek bir şeyim yok dedi.
TAKİPSİZLİK KARARI VERİLMİŞTİ
17 Aralık soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Ekrem Aydıner, 16 Ekimde soruşturmayı tamamlamış aralarında İranlı işadamı Rıza Sarraf, eski İçişleri Bakanı Muammer Gülerin oğlu Barış Güler, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayanın oğlu Salih Kaan Çağlayan ve eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Arslanın da bulunduğu 53 kişi hakkında takipsizlik kararı vermişti.
Savcı Ekrem Aydıner, takipsizlik kararının gerekçesinde, 17 Aralık soruşturmasının yasa dışı yollarla başlatıldığına vurgu yaparak, delillerin usulsüz toplatılmasını, herhangi bir örgüte rastlanılmaması ve suç unsurunun oluşmadığını belirtmişti. Halkbank eski Genel Müdürü Süleyman Arslan hakkında isnat edilen suçlamalar ise Yardım toplama kanununa muhalefet olarak değerlendirildi. Süleyman Aslanın evinden çıkan paraların, İstanbul Valiliğine gönderilmesine karar verilmişti.
İZMİR BAROSU TAKİPSİZLİK KARARINA İTİRAZ ETTİ
İzmir Barosu Başkanlığı, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara itiraz etti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kanuna ve usule aykırı olduğu belirtilerek, kaldırılmasına karar verilmesi talep edildi. İzmir Barosu, itiraz dilekçesini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına teslim etti.
Dilekçede, itiraz sebepleri ise 23 madde altında sıralandı. Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu vurgulanarak, Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. denildi. Danıştay kararına atıf yapılarak baroların adli, idari ve askeri yargı yerlerinde hukuka aykırı, hukukun üstünlüğü ilkesi ile çelişen eylem ve işlemler için yargısal denetimi işletecek başvuruları yapmaya yetkili ve görevli olduğu hatırlatıldı. Ayrıca Uluslararası Saydamlık Örgütünün tanımına göre yolsuzluğun, Kamu gücünün özel çıkar sağlamak amacıyla kötüye kullanılması, kamu görevlilerinin kişisel çıkar sağlamak amacıyla kendilerine verilen kamu görevini kötü bir şekilde ve hukuka aykırı olarak kullanması. olduğu kaydedildi. Rüşvet suçunun, kamu idaresinin güvenilirliğine ve işleyişine ilişkin olarak toplumda var olan inancı ihlal ettiğinden, suçun mağdurunun toplumu oluşturan herkes olduğu belirtilerek, cumhuriyet savcısının bütün bu araştırmaları yapmamasının birey ve toplumun hak ve adalete olan güven ilkelerine aykırılık yanında kamusal vicdanın, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına dair büyük bir yara almasına sebep olacağı dilekçede sıralandı. Bu sebeple Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, bu soruşturmayla ilgili bilgi ve belgeleri titizlikle toplamak zorunda olduğunu ifade edilerek, Ancak itiraza konu soruşturma kapsamında bu yükümlülük yerine getirilmemiştir. Bu nedenle İzmir Barosu Başkanlığı, yargısal denetime başvurma yükümlülüğünü yasa yapıcının 1136 Sayılı Avukatlık Yasası'nın 76. ve 95. maddeleri ile vermiş olduğu yetki çerçevesinde yerine getirmektedir. denildi. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar içerisinde, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına dair şüphelilerin leh ve aleyhinde deliler toplanmadan ve var olan deliler ise hukuki değerlendirmeden oldukça uzak bir değerlendirmeye tâbi tutularak bir karara ulaşıldığına dikkat çekilen dilekçede, verilen kararın bu sebeple kamu vicdanını zedeler nitelikte olduğu belirtildi. İzmir Barosu Başkanı Ercan Demir tarafından yapılan itirazda, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın usul ve hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiği ifade edilerek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 17.10.2014 gün ve 2014/120653 sayılı hukuka, usule, dosya kapsamındaki delillere ve kamu vicdanına aykırı olan kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına karar verilmesini dileriz. denildi.
(AJANSLAR)
Bu haber 492 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle