En Sıcak Konular

Kim kazanacak: Birinci Cumhuriyetçiler mi ikinciler mi?

5 Eylül 2007 18:37 tsi
Kim kazanacak: Birinci Cumhuriyetçiler mi ikinciler mi? Hürriyet’te savaş çıktı. Ancak gören gözler için… Bir yanda “birinci Cumhuriyetçiler…” Diğer yanda “ikinci Cumhuriyetçiler…” Ertuğrul Özkök ilk kez isim vererek “arkadaşımız Hadi Uluengin” diyor

Hürriyet gazetesinde ilginç bir tartışma yaşanıyor alttan alta. Birinci cumhuriyet ile ikinci cumhuriyetçiler arasındaki bu kavga bugün gün yüzüne çıktı. Hürriyet’in önde gelen iki yazarı, Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök ve Hadi Uluengin birbirlerini suçladı. Kronolojik gidip, Özkök’ün ilk yazısından başlayalım…

Beşinci cumhuriyet kutlaması

Hadi Uluengin dünkü yazısında Türkiye’nin “beşinci cumhuriyet”in arifesinde olduğunu belirtiyor. “Özgürlüğümüz; yani demokrasimiz; yani sivilliğimiz ve bilhassa da, yani zaten 1923'ten beri bütün bunları hedefleyen "Birinci Cumhuriyet"imiz adına ne mutlu” şeklinde bu süreci kutlayan Uluengin, cumhuriyetin bu şekilde numaralandırılmasına karşı çıkan “statükocular” için  “statüko zaptiyelerinin "numaracı cumhuriyetçiler" diye küfür savurmasına aldırmayın” diyor ve ekliyor: Uçurumlu yolu aştık ve hayati bir virajın tam kavisine geldik. Onu döndüğümüz söylenemez ama düz güzergáha girmek şansımız da yükseldi.” Uluengin’e göre bu bir savaş. Statüko zaptiyeleri diye tanımladıklarının bu demokratikleşme ortamına darbe vurmak isteyeceğini şu sözlerle aktarıyor usta yazar: “velev ki "statüko zaptiyeleri" bozgun sonrası ricáda çekilmek zorunda kalmış olsunlar, can hávliyle son bir saldırı daha deneyebilirler. Tamam, devede kulak ihtimaldir. Böyle bir şey tasarlamak için delirmeleri gerekir. Eceli gelen köpek cami duvarına işer hesabı da, bu tür bir macera onların intiharı olur. Ancak burası Türkiye ve irrasyonel zihin sistematiğinden henüz tam sıyrılmış değiliz.”

Mehmet Altan için sevgili arkadaşım ve ülküdaşım tanımlamasını kullandığı yazısını Uluengin “1923'teki "Temel Cumhuriyet"imizin ilke ve hedeflerine ulaşmak şansı, onun kuruluşundan seksen dört yıl sonra, şimdi her zamankinden daha çok yakındır. Tek şartla ki, başta hükümet tüm demokrasi ve sivillik güçleri, "Beşinci Cumhuriyet"in o "Temel Cumhuriyet"imizle olan ve olacak olan yekpáreliğine inansın ve inandırsın” şeklinde bitiriyor.

Özkök sert çıktı

Bu yazının üstüne bugün gazetenin genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök belki de ilk kez isim vererek bir yazarını eleştiriyor. Özkök şöyle yazıyor: Arkadaşımız Hadi Uluengin, Türkiye’nin "İkinci Cumhuriyete", onunla da yetinmeyip, "Beşinci Cumhuriyete geçiş zaferini" kutluyor. Kutlasın, hiç itirazım yok. Sonunda kendi düşüncesi. Orada kalsa iyi ama coşkusu o hale gelmiş ki, artık duygu kontrolü falan kalmamış. Hakaret gırla gidiyor. Üstelik sadece kendi kutlamıyor, "ülküdaşlarını" da zafer törenine davet ediyor. Ben günlerden beri "mücahit" gazetecileri eleştiriyordum. Meğer bizim mahallede de "ülküdaş gazeteciler", dava adamları varmış. Ülküdaşının adını da veriyor: Mehmet Altan. Şimdi siz bu kavramı sevdiniz mi? Ben sevmedim.

Ertuğrul Özkök’ün yazılarında isim vererek bir yazarını eleştirmesi Özkök’ün ilklerden… Daha önce ne Emin Çölaşan’ı ne Fatih Çekirge’yi ne de Bekir Coşkun’u isim vererek eleştirmişti Özkök. Ancak bu kez açıkça eleştiriyor Uluengin’i… Üstelik “ülküdaş”ı Mehmet Altan’ı da…

Uluengin’in içine mi doğdu?

Ancak gazetenin sayfalarını geriye doğru çevirdiğinizde Uluengin’in bu eleştiriyi “sezdiğini” ve kendisini eleştireceklere, yani Özkök’e, sert bir yazı döşendiğini hemen söylemeli… Bakın Uluengin sezmiş ve Özkök’ün “hakaret gırla gidiyor” sözlerine önceden yanıt vermiş sanki: Yalap şalap mürekkep yalayıp Şark’ta muteber "aydın" (!) kesilenler en başta, söz konusu "statüko zaptiyeleri"nin fikir ve bilgi bab’ında tıntın olduklarını; dolayısıyla da ancak küfür, iftira, ihbar ve bedduadan medet umduklarını Bursa’daki sağır sultan dahi biliyor, görüyor ve okuyor ama, yine de cehaletin bile bir azámi sınırı var!

Bunlar ağır ifadeler şüphesiz. Ancak bundan ibaret olsa iyi… Özkök ikinci cumhuriyete atfen “ben sevmedim bu kavramı” diyor ya Uluengin’in cevabı hazır bu noktada: “Zaten Batı patentli olan ve nitekim bizim de ondan aldığımız cumhuriyet aynı Batı tarafından dizi dizi sayılaştırılıyor. Kimse bunda "suç" ve "ihanet" (!) keşfetmiyor. Bazen kesintilerden, bazen de değimlerden dolayı tasnif ve kategorizasyona gidiliyor. Fakat iş Türkiye’ye gelince, tereciye tere satmaya kalkışan ve başkasından aktarılmış bir sistemde dahi "biz bize benzeriz" ideolojisini empoze eden "statüko zaptiyeleri" sanki "Allah birdir" der gibi, "cumhuriyet tektir, numarası olmaz" diye yaygara kopartıyorlar. Oysa üstelik o Türkiye, yukarıdakilerin çoğuyla kıyaslanamayacak biçimde, yarım asırdan az sürede rejimi cebren devirmiş bilmem kaç askeri darbenin de ülkesini oluşturuyor. Ama yook, siz ez kázá demokrasinin, özgürlüğün ve sivilliğin nitelik sıçramasını "İkinci Cumhuriyet" diye mi tanımladınız, cahil cüretiyle babalanan "zaptiyeler" ağzınıza biber sürmeye ve de alnınıza "numaracı cumhuriyetçi" iftirasını yapıştırmaya yelteniyorlar.

Uluengin’in son sözleri ise açık bir hodri meydan: Mecázi "numaracı" sözcüğündeki bu rezil iftiranın ipliğini yarın pazara çıkartacağım.

Hürriyet yönetimi zorda!

Uluengin’in pazara nasıl bir iplik çıkaracağı merak konusu, ancak bir köşe yazarının Genel yayın yönetmeni ile böylesine rahat konuşması, Özkök’ün ise ilk kez isim vererek bir yazarını açıkça eleştirmesi, Hürriyet içinde kızılca kıyamet koptuğunun göstergesi. Daha önce ulusalcı yazar Emin Çölaşan gazeteden çıkarılmış, yerine yine ulusalcı Yılmaz Özdil takviyesi yapılmıştı. Bekir Coşkun’un Cumhurbaşkanı Gül ile ilgili yazdıkları ve Erdoğan’ın gelen tepkisi ile Coşkun kendisini bir destek kampanyası içinde bulmuştu. Böylece Hürriyet’in Çölaşan’ın çıkarılmasından sonra içine düştüğü zor durumdan kendini kurtarmaya çalıştığı ileri sürülmüştü.

Hürriyet’te kazan kaynıyor, bu açık. Ancak kazan kaynarken dikkatlerden şu kaçmıyor: Çölaşan böylesi açıkça mücadele etmemişti.

Uluengin bu özgüveni nerden buluyor? Hadi Uluengin Türkiye’nin AB ile ilişkilerine çok önem veren bir isim. Yılmaz Özdil, Emin Çölaşan ve belki de Bekir Coşkun’un aksine…

Hal böyleyken rüzgar tekrar AB’den yana mı dönüyor? Hadi Uluengin’in yaslandığı temel Mehmet Altan, Ali Bayramoğlu gibi açıkça konuşabilen saygın düşünürlerin dayandığı temel ile aynı… Türkiye’nin AB sürecinden güç alan bu yazarlar, artık her konu ile ilgili sert çıkışlar yapabiliyor.

Öte yandan bu isimleri karşısına alan Ertuğrul Özkök, yavaşça ulusalcıların safına kayıyor. Örneğin 30 Ağustos resepsiyonu sonrasında herkes kriz geçti manşeti atarken, kriz çıkaracak tek manşetin Hürriyet’te yer almasına ses çıkaramıyor.

Doğan grubunun Almanlar ile güçlü ortaklıkları bulunduğunu belirtirken, Uluengin’in güçlü AB bağlantılarını hatırlatalım. Uluengin’in söyledikleri sadece kendisinin fikri değil, yerli yabancı, AB yanlısı geniş bir kitle tarafından paylaşılıyor. Ne dersiniz, Hürriyet içindeki birinci-ikinci Cumhuriyetçi tartışması, ulusalcı-AB’ci kavgası mı? Almanların ortak olduğu bir yapıda bu savaşı sizce kim kazanır. Yarının Hürriyet’inin Genel Yayın Yönetmeni acaba kim olacak? Malum kişiler geçici, makamlar kalıcı… Yoksa öyle değil mi?

www.iyibilgi.com



Bu haber 1,949 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,438 µs