En Sıcak Konular

Kılıçdaroğlu'na iki yeni başdanışman

14 Eylül 2014 00:14 tsi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na başdanışmanlık edecek isimler belli oldu.

CHP'nin 18. Olağanüstü Kurultayı'nda seçilen Parti Meclisi (PM) üyeleri, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, başkanlığında ilk toplantısını gerçekleştirdi.

Toplantının açılışında PM'nin en genç üyelerini yanına alarak bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu, kurultayın bir şenlik havası içinde yapıldığını söyledi.

"CHP'de kurultaylar olur, ama kavgalar da olur" şeklinde bir algı oluşturulduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, bu algıyı yıktıklarını, yerle bir ettiklerini belirtti.

Kılıçdaroğlu, "CHP, demokrasinin en zayıf olduğu dönemde bütün Türkiye'ye demokrasi dersi verdi" dedi.

"Hem benim, hem sizlerin sorumlulukları var" açıklamasını yapan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Belli bir makama gelmek, belli bir sorumluluğu almak demektir. Sorumluluklarınız var. O sorumluluğun bilincinde hareket edeceğiz. Sorumluluklarımız çok daha ağır. Bir geçmişimiz var, bir demokrasi mücadelemiz var. Demokrasi mücadelesi yolunda şehitleri olan bir partiyiz biz. Bizim sorumluluklarımız diğerlerine göre çok daha fazla. Türkiye'yi içinde bulunduğu girdaptan çekip çıkarak bizim sorumluluğumuzda. Bu umudu vermeliyiz. Bu yönetimi Türkiye hak etmiyor. Sadece biz kaygıyla izlemiyoruz. Bütün çağdaş dünya kaygıyla izliyor. O kaygıyı giderecek olan bizleriz. Amacımız ne Demokrasisi zengin, insanı zengin bir toplum yaratmak. Huzur içinde yaşayan ama demokrasi yolunda birbiriyle yaşayan bir toplum yaratmak. Yaşam tarzlarına kimsenin müdahale etmediği, kimsenin ötekileşmediği bir Türkiye'yi yaratmak istiyoruz. Genel başkan olarak benim, PM üyeleri olarak da sizlerin sorumlulukları var. Beldedeki örgüte kadar hepimizin sorumlulukları var. Bu sorumluluk bilinciyle herkesin ortak hareket etmesi lazım. Herkes gözlerini çevirmiş CHP'ye bakıyor. Bizim sorumluluklarımız çok daha fazla."

‘DEMOKRASİ SANDIKTAN İBARET DEĞİL’
Demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığının altını çizen Kılıçdaroğlu, "Sandıktan çıkanların ülkeyi yönetirken hukukun üstünlüğüne uyması gerekir. 'Sandıktan çıktım, istediğimi yaparım'... Bu demokrasi değildir, istediğimi yaparım. Beni seçenler beni denetleyecek. Denetimsiz bir yönetim olmaz" diye konuştu.

Herkesin hukuk çerçevesinde hareket etmek zorunda olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, sokaktaki halkın "hukuk önünde herkesin eşit olduğu" inancını kaybettiğini ileri sürdü.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Emin olun yüzde 90'ı 'böyle bir eşitlik yok' der. Eğer vatandaş, hukuk önünde herkesin eşit olmadığına inanıyorsa bir sorunumuz var. Oysa 12 Eylül darbe anayasasında 'hiçbir sınıfa, kişiye, zümreye imtiyaz tanınamaz' der. Darbe anayasasında bu yazar, bugün geldiğimiz noktada darbeden şikayet eden siyasal iktidar yurttaşları hukuk önünde eşit kılmıyor. İmtiyazlı bir sınıf yaratıyor, kimsenin dokunmadığı imtiyazlı bir sınıf. Birilerine yargı dokunmayacaksa, birileri hakkında denetim yapılmayacaksa burada demokrasiden söz edemeyiz. Darbeler oldu, sıkıyönetim mahkemeleri kuruldu. İktidar erkinin gücünü halka kabul ettirmek için, farklı bir düşünceye izin vermemek için, onlar iktidar gücünün sopası oldu. İnsanlar acımasızca, idam sehpalarına gönderildi. Sonra yumuşatıldı adına DGM dendi, sonra biraz daha yumuşatıldı özel yetkili mahkemeler dediler. Silivri toplama kamplarını hiç unutmayacağız. Şimdi onu da kaldırdılar, özel aklama mahkemeleri kurdular. Gücü elinde tutanların yaptığı yolsuzlukların araştırılmamasının yollarını buldular ve ortaya çıkardılar. Özel aklama mahkemeleri. Bunları sakın unutmayalım."

HAKİM VE SAVCILARA SESLENDİ
12 Ekim'de HSYK seçimleri olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, iktidarın bütün gücüyle seçimlere yoğunlaştığını söyledi.

"Başbakanı ziyaret ediyorlar bazıları, özel rüşvet taleplerinde bulunuyorlar" görüşünü iddia eden Kılıçdaroğlu, "Olur diyorlar. 'sizin maaşlarınızı artıracağız yeter ki bizim istediklerimizi HSYK'ya seçin.' Bütün savcılara ve hakimlere sesleniyorum; eğer bu ülkede adalete saygı duyulacaksa, o saygıyı önce siz duyacaksınız, siz sağlayacaksınız. Siyasal rüşvete teslim olan bir adaletten, adalet beklenemez. Adaleti güçlü kılmak istiyorsanız, 'ben siyasal erke bile karşı çıkarım, çünkü ben yargıcım, ben toplumun vicdanıyım' diyecekseniz siyasal rüşvete karşı çıkacaksınız. Bunu yapmayan yargıca yargıç, savcıya da savcı denmez. Geldiğimiz süreçte bütün bu gerçekler hepimizin önünde duruyor."

İmtiyazın, vesayete kaynaklık ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Birilerine imtiyaz sağlayacaksınız, 'her türlü yolsuzluğu yapabilirsin. Kimse sana dokunmayacak. Eğer birşey olursa meraklanma, özel aklanma mahkemeleri var. Oraya göndeririz bizim savcımız var takipsizlik verir, hakimi ayarladık o da zaten onaylayacak bir sorun kalmayacak.' Bu sürecin içindeyiz" iddiasında bulundu.

‘VESAYETİN TA KENDİSİ’
Dün 12 Eylül askeri darbesinin yıl dönümü olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin iktidar olmadan önce ve olduktan sonra hep vesayetlere karşı çıktığını söylediğini aktardı.

Kendilerinin de vesayete karşı çıktığını bildiren Kılıçdaroğlu, "Hangi siyasi görüşten olursa olsun, siyasal partilerin hukuk dışında egemen bir vesayeti reddetmeleri, demokrasi açısından büyük bir kazançtır. Ama bunu söylemde değil eylemde de gerçekleştirmeleri gerekir. AKP, vesayetten şikayet etti, şimdi yeni bir vesayetin ta kendisi" değerlendirmesinde bulundu.

İktidar partisinin "anayasayı değiştirelim" dediğini, kendilerinin de olumlu yanıt verdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, 60 madde üzerinde uzlaşma sağlandığını hatırlattı.

Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Demek ki daha sağlanacak maddeler vardı. Dedik ki 'şu başkanlık teklifini geri çekin.' 'Daha fazla madde üzerinde uzlaşma sağlayabiliriz.' Hayır, çekmediler. Kamuoyu biliyor mu Hayır. 'Nasıl bir model 'Bize özgü bir başkanlık sistemi getireceğiz.' Hukuku ayaklar altına alan bir başkanlık sistemi. Biz direndik, onlar çekildiler. Anayasayı, çağdaş normlara ulaştırmak bizim görevimizdir arkadaşlar. Bir teklifte daha bulunduk. 'Gelin darbe hukukunu değiştirelim' dedik. 12 Eylül sadece anayasa değil ki bir dizi yasanın içinde var zaten bu darbe hukuku. Teklif de verdik, dediler ki 'Siz söylersiniz iş uygulamaya gelince vazgeçersiniz.' Arkadaşlara, hangi yasaları değiştirmek istiyorsak kanun tekliflerini verin talimatı verdim. Buyrun kim samimi, kim samimi değil? Vazgeçtiler, değiştirmediler. Neden? Çünkü kurdukları vesayet sistemi vardı, 12 Eylül vesayet sisteminin hukuk altyapısına sarılmışlardı, onu yok etmek değil, onu tahkim ediyorlardı, kendi vesayetleri için ve tahkim ettiler. Bu gerçeğin de çok iyi bilinmesi lazım. Kim demokrat, kim demokrat değil. Kim vesayetten yana kim vesayete karşı Kim hukukun üstünlüğünü, kim üstünlerin hukukun savunuyor bunu herkesin bilmesi lazım."

‘ORTAÇAĞ’IN VAHŞİ KAPİTALİZMİNE TESLİM EDİLDİ’
Vesayetin yoğunlaştığı dönemlerde her alanlarda hukuksuzluk olacağını belirten Kılıçdaroğlu, bunun en tipik örneğinin "iş cinayetleri" olduğunun altını çizdi.

"Şu anda Türkiye ekonomik olarak Ortaçağ'ın vahşi kapitalizmine teslim edilmiş bir ülkedir" görüşünü dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"301 işçi ölüyor Soma'da. Dönemin Başbakanı gidiyor oraya ve diyor ki 'işin fıtratında var bu. Yeraltında çalışıyorsan, zaten öleceksin.' Asansör faciası, hepimizin gözleri önünde oldu. Davutpaşa'da patlama oldu, 30 kişi hayatını kaybetti. Esenler'de 10 işçi çadırlarda yanarak öldü... 2002-2014, kaç kişi iş kazalarında öldü biliyor musunuz? 15 bin 7 işçi, iş cinayetlerinde öldü. İş cinayetlerinde Avrupa'nın birincisiyiz, dünyanın da üçüncüsüyüz. Nasıl bir demokrasidir, nasıl bir hukuktur, nasıl bir ekonomik anlayıştır bu. İnsanın açıkca, vahşi kapitalizme teslim edilip, ölüme mahkum edildiği bir süreci yaşıyoruz. Böyle bir tabloyu ben içime sindiremiyorum. O insanlara üzülüyorum, çoluk çocuğu yok muydu Bir asgari ücrete mahkum edilmişti onlar. Yerin yüzlerce metre altında alınteri döküyordu onlar evlerine bir lokma helal ekmek götürmek için. Siz onları ölüme mahkum ediyorsunuz. Ne adına kendi vesayetini tahkim adına yapıyorsunuz, bütün bunları. Kendi karlarınızı daha çok artırmak için yapıyorsunuz bütün bunları. Soma'da iş cinayetleri olmuş, 301 işçi hayatını kaybetmiş, ben CHP Genel Başkanı olarak oraya gidiyorum, Enerji Bakanı firmayı bana övüyor medyanın önünde. Bütün bu tabloyu taşeronlaşma dediğimiz sistem yaratıyor. Çağdaş kölelik, neden vahşi kapitalizme teslim ediyorlar? İşte bu. İş güvencen yok, sendikalaşma hakkın yok, ömür boyu asgari ücrete mahkumsun sen." 

Bu haber 462 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,278 µs