En Sıcak Konular

Normalleşmenin risk haritasında beş durak

3 Eylül 2007 13:11 tsi
Normalleşmenin risk haritasında beş durak 30 Ağustos resepsiyonunda verilen bu olumlu fotoğraf dört aydır Türkiye’nin enerjisini tüketen gergin siyasi ortamdan rahatsız olan herkes için umut verici olmalı. Ancak bu normalleşme sürecini baltalayacak gelişmeler de olabilir... İyibilgi normall

30 Ağustos resepsiyonunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın verdiği olumlu fotoğraf dört aydır Türkiye’nin enerjisini tüketen gergin siyasi ortamdan rahatsız olan herkes için umut verici olmalı. Zira Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, Nisan ayının başında başlayan ve 11. Cumhurbaşkanının seçilmesiyle geçtiğimiz hafta içi “görsel” olarak son bulduğuna inandığımız siyasi gerilim Türkiye’yi içe kapalı, suni iç gerginliklerle enerjisini tüketen, hareket edemez, önemli dış gelişmelerle ilgilenmeyen, ufku Ankara ile sınırlı bir ülke haline getirdi. Dünyanın hızla değiştiği, özellikle Ortadoğu’da paylaşım savaşının derinlik kazandığı, belki de dengelerin yeniden kurulduğu bu aylarda Türkiye’nin içe kapanması, dış politika yapıcılarının toplumsal destekten mahrum kalması bu krizin elle tutulur sonuçlarından birisi. Ancak bir ülke için pek de kısa sayılmayacak bu dört aylık süre zarfında kayıp sadece Türkiye’nin dış dünyaya yönelik ilgisiyle sınırlı değil. Türkiye’nin kurumları da oyunun aktörleri olarak bu gergin havadan nasibini aldı.

Ancak 22 Temmuz sonrasında da düşük yoğunluklu sürdürülen bu gerilim, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasıyla şimdilik “görsel” olarak da olsa ortadan kalkmışa benziyor. En azından 30 Ağustos resepsiyonunda verilen imaj bu ve bu imajın toplumda yarattığı olumlu hava ve sinerji ortada. Devletin zirvesinin uyum içerisinde olduğu izleniminin yarattığı güven ortamı da.

Peki, bu normalleşme sürecini baltalayacak gelişmeler ne olabilir. Sizin için normalleşme haritasının üzerindeki beş durak noktasının fotoğrafını çektik.

Birinci durak: İktidar sarhoşluğu

Başbakan Erdoğan’ın seçimlerden hemen sonra yaptığı konuşma kendisini normalleşmenin mimarı haline getirdi. Buna şüphe yok. Her ne kadar Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olması kimi tartışmaları beraberinde getirse de bu durumun kriz yaratmadığı özellikle geçtiğimiz hafta görüldü. Ancak yine de dikkatli olmak gerekiyor. İktidar sarhoşluğu AK Parti yönetiminde değilse bile teşkilatta görülebilir. Bu durum önemli bir risk gibi duruyor.

İkinci durak: Sivil ve askeri bürokrasi

Normalleşme haritasındaki ikinci riskli durak sivil ve askeri bürokrasinin, AK Parti iktidarının gerçekleştirmeye çalışacağı reformlara karşı çıkması ve bu reformları engellemeye çalışması olacak. Zira Türkiye’nin hantal yapısı, özellikle sivil anayasa bağlamında, büyük çaplı reformları hak ediyor. Ancak her reform statükodan beslenen yapıların rahatsızlığını beraberinde getiriyor. Türkiye’nin daha verimli çalışabilmesi için bu reformların gerçekleşmesi ise kaçınılmaz.

Üçüncü durak: CHP

Türkiye’de normalleşmenin konsolidasyonunu hızlandıracak öncelikli kesim muhalefet. Önümüzdeki dönemde muhalefetin dilini nasıl oluşturacağı Türkiye’nin normalleşme haritasını da çizecektir. Geçtiğimiz gergin günlerde anamuhalefet partisi CHP tarafından kullanılan dilin Türkiye’ye enerji kaybettirdiği, üstüne üstlük CHP’ye de bir getirisinin olmadığı muhakkak. CHP’nin aynı dili sürdürmesi risk haritasında üzerinde durulması gereken en önemli konulardan birisi. Zira CHP’nin söylemi muhalif bir söylemden ibaret kalmamakta, asker-sivil dengesini olumsuz yönde etkileyici sonuçlar doğurmakta. Geçtiğimiz hafta CHP’nin politikasını değiştirdiği şeklinde haberler sızdı basına… Ancak bu değişikliğin konjonktürel olduğu, muhalefet söyleminde yalnızlaşan CHP’nin şimdilik sessizliğini koruduğu, ancak ileriki dönemde muhalefetin iktidara verdiği kredi bittiğinde, yani iktidara yönelik kimi konularda sert eleştiriler baş gösterdiğinde, konu ne olursa olsun, CHP’nin tekrar benzer bir söylemle yola çıkacağı söylenebilir.

Dördüncü durak: DTP’nin şahinleri

Önümüzdeki resme bakıldığında DTP’nin takınacağı ve DTP’ye karşı takınılacak tavrın Türkiye’nin normalleşme haritasını çizeceğini hemen belirtelim. DTP’nin meclise girmesi Türkiye için önemli bir fırsat. Türkiye’nin tüm aktörleri bu fırsatı değerlendirmeli, değerlendirmek için de DTP’yi blok bir parti olarak algılamaktan vazgeçip içindeki kırılmaları doğru okumalı ve DTP ile iletişim kurarken buna özen göstermeli… Daha açık bir ifade ile DTP’nin içindeki güvercin-şahin mücadelesine taraf olunmalı ve DTP’ye yönelik söylemlerde DTP’li şahinlerin elini güçlendirmekten çok, güvercinlerle kurulacak düzeyli diyalog ile parti içi mücadele yönetilmeli.

Geçtiğimiz hafta DTP Genel Merkezinden durduk yere yapılan açıklamada TSK’nın Güney Doğu’da kimyasal silah kullandığı iddia edildi. Temelsiz, gereksiz ve zamansız bu açıklamanın nasıl bir sürece hizmet edeceğine dikkat edilmeli. DTP yönetiminin asker ile ilgi yaptığı açıklamalar, siyasetin dışında durmaya çalışan askeri tekrar siyasetin içine çekecektir. Asker bir siyasi parti ile tartışır duruma gelecektir. Üstelik DTP Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alarak Türkiye’de demokrasinin gelişmesi için kendisine şans verilmesini isteyenleri kaybedecektir. Yalnızlaşacaktır. Üstelik yönetimin bu gerçeğin farkında olması gerekir. Peki, bu yöndeki gerilimi tırmandıracak açıklamalar neden yapılıyor? Dikkatle bakan bir göz bu tabloyu bozacak hamlenin DTP’li milletvekillerinden değil, DTP Genel merkezinden geldiğini görecektir. DTP genel merkezi ile DTP’li vekiller arasında ayrım yapmak gerekiyor. Yani DTP’nin içindeki güvercin ve şahin yapı arasında…

Beşinci durak: Fatih Çekirge

Aslında meseleyi kişiselleştirmemeli. Zaten kişisel değil… Ancak fatih Çekirge’nin tam da bu konuda artık sembolleştiğini söyleyelim: Basının gerginlik çıkarma ile ilgili yeteneği konusunda… Normalleşme haritasında riskli duraklardan en önemlisi belki de basının tutumu… Genelkurmay Başkanı ve komutanların her davranışından bir anlam çıkarmaya çalışmak, kaş göz hareketlerinden siyasi mesajlar çıkarıp bunları manşete taşımak haritanın mayınlı tarlası gibi. Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ı bile kızdıran ve “her davranışımızdan anlam çıkarmayın” dedirten bu tutum normalleşmenin önünde önemli bir engel teşkil ediyor.

www.iyibilgi.com



Bu haber 442 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,251 µs