Mehmet Şimşek: İkinci Adnan Kahveci olur mu?

3 Eylül 2007 10:33 tsi
Size çok ilginç bulduğum “yeni bir siyasetçi modelini” aktaracağım. Uzun zamandır merakımı cezbeden bu siyasetçiyi, yaklaşık 20 saat boyunca büyük bir dikkatle gözlemledim, izlenimler toparladım...

İkinci Adnan Kahveci olur mu?

İsmail Küçükkaya-Aksam

Size çok ilginç bulduğum “yeni bir siyasetçi modelini” aktaracağım. Uzun zamandır merakımı cezbeden bu siyasetçiyi, yaklaşık 20 saat boyunca büyük bir dikkatle gözlemledim, izlenimler toparladım.

Hazine’den Sorumlu Devlet Bakanlığı’na getirilen Mehmet Şimşek’ten bahsediyorum.

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile birlikte 22 Ağustos’ta Batman’a gitmiştik. Batman doğumlu olan Mehmet Şimşek de özel uçakla yaptığımız bu seyahatteydi.

Gezide TOBB Başkanvekili Halim Mete, doyurucu sohbetlerden sonra Şimşek’e, “sizi tanıdığıma çok sevindim. Siyasette bugüne kadar aykırı sözler söyleyen tanıdığım üçüncü kişisiniz. İlki Adnan Kahveci, ikincisi Kemal Derviş’ti. Dilerim siyaset sizin önünüzü kesmez” demişti.

Böyle olup olmayacağını, zaman içinde göreceğiz. Mehmet Şimşek o günden sonra çok önemli ve kritik bir makama getirildi. “Siyaset onun önüne büyük bir fırsat penceresi” açtı.

Ben şimdi sizlere o güne dair izlenimler aktarayım:

Havaalanında, VIP’de buluştuk. Halim Mete, Mehmet Şimşek ve Batman milletvekilleri Emin Ekmen ve Ahmet İnal ile konuşuyoruz. Salona MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural girdi. Ben ayağa kalkıp yanına gittim, sohbet ettik.

Vural, Şimşek’e dönüp, “Mehmet milletvekili oldun artık selam vermiyorsun?” diye sitem etti. Şimşek şaşırdı ama sakince “Oktay Bey telefonda konuşuyordunuz, bölmek istemedim” dedi.

Sonra biz kendi sohbetimize döndük. Bu kez milletvekili Ahmet İnal bir milletvekili arkadaşından bahsedip, “seçimde size yardım etmiş, ama geçen gün bir yerde karşılaşmışsınız tanımamışsınız, üzülmüş” diyerek konuştu. Halim Mete de daha ilk kez tanıştığı Şimşek’e benzeri bir söylemle sitem edince ben, “bu kadar da olmaz ama” diyerek müdahale ettim. “Sizler eski tip siyasilere fena alışmışsınız” dedim, gülüştük.

Aklıma Abdullah Gül’ün “Mehmet’e biraz siyaset öğretmemiz gerekiyor” sözleri geldi. Bizim alışılmış siyasi tavırlarımız Şimşek’e herhalde tuhaf geliyordur. Tanıyan, hatta bir kere konuşup sohbet eden kimsenin Şimşek’e “gururlu, kibirli, insanlara havadan bakıyor” demeyeceği besbelli. Çok açık ki; Mehmet Şimşek hiç öyle havalara girecek, insanlardan selamını esirgeyecek biri değil. Onun yoğunluğu, dikkati başka alanlara yönelik. Bir kere, onu tanıyanlardan çok duymuştum, kendim de gördüm çok mütevazı bir insan. O halde bırakın,”Şimşek’e siyaseti hiç öğretmeyin.”

Telefonda aleykümselam, danışmanla İngilizce

UçaĞIn havalanması için yarım saatlik bir zamana ihtiyaç olunca VIP sohbetimiz uzadı. Bu arada Şimşek’e bir telefon geldi, “alo” dedi; sonra karşıdaki ses “Selamünaleyküm” demiş olmalı ki, o da “Aleykümselam” diyerek karşılık verdi.

Sonra bir ara danışmanıyla Şimşek, hazırladıkları bir dosya üzerine konuşuyorlardı. Tam sohbetin ortasında danışmanı İngilizce konuşmaya başladı. Şimşek de ona İngilizce yanıt verdi. Bana ilginç geldi, sordum Danışman da Batmanlı’ymış. Niye İngilizce konuştular anlamadım.

Londra’dan, finans dünyasının başkentinden gelen parlak bir ekonomist için Türkiye’de siyaset yapmak emsalsiz deneyimler anlamına gelir. Pek çok örnek anlattı. Birisi şöyle:

“Seçimden hemen önceydi. Antep’te cuma namazından çıktık. Diğer vekil arkadaşlarım da vardı. Çıkışta bir baktım yalnız kalmışım. Bir grup etrafımı sardı, geçici işçi olduklarını söylediler. Kadroya geçmek istiyorlarmış. Onlara, ‘siz her yıl kontrat imzalamıyor musunuz?’ diye sordum. Evet dediler. İşte bütün memurların sizin gibi olması gerekir diye devam ettim.” Mehmet Bey’in anlattığı bir gecekondu hikayesi var ama “lütfen bunu yazmayın, yanlış anlaşılır” diye özellikle rica ettiği için geçiyorum.

Uçakta Rifat Bey, Mehmet Şimşek ve ben ekonomi üzerine uzun uzun konuştuk. Mehmet Şimşek’in “reformcu kişiliği” hemen dikkat çekiyordu. Hem de tıpkı Özal’ın yaptığı gibi reformların ilk altı ayda bitirilmesi gerektiğini söylüyordu. Şimşek tablolar çizdi, rakamlar verdi, ABD’deki son krizin perde arkasını anlattı ve bundan sonra Türkiye’nin yapması gerekenleri sıraladı. Gerçekten etkileyiciydi. Rifat Bey, “İnşallah siz bakan olursunuz” temennisinde bulundu sonra da “lütfen pazartesiye kadar konuşmayın. Kabine açıklanana kadar bekleyin” dedi.

Yeni tip siyasetçi mi?

Mehmet Bey, Batman’da fırsat bulup ikindi namazını kıldı. Bu arada telefonları susmuyordu, İstanbul ağırlıklı olmak üzere ekonomi dünyasından telefonlar geliyor, Londra’dan an be an rakamları takip ediyordu.

Gördüğüm tüm tablo bana “yeni tip bir Türk siyasetçi” modeli gösteriyordu. Ben şahit olduklarımı “karşıtlıklar” gibi yorumlamıyorum. Global sermayenin başkentinden gelen, finans dünyasının gözbebeği olan, parlak yetişmiş bir Türk genci bir ABD’li ile evli ve namazını kılıyor. Batman şivesiyle ama mükemmel İngilizce konuşuyor. Sohbetlerden anlıyorsunuz kesinlikle modernist, kesinlikle aydınlık kafalı. İdeolojilerle işi yok, dinci değil, inançlı. İşini de iyi yapıyor. Yerel kültürü özümsemiş, evrensel değerlerle haşır neşir olmuş. Kendi olarak kalırken, Batıyı kavramışların yeni ekolü mü ortaya çıkıyor? Bu, Tanzimat sonrası aydınlarımızın o komik ve tuhaf Batılılaşma öykülerinden ayrı bir modeli işaret ediyor olabilir. Batılı monşer tiplerinden ayrı bir tarz oluşuyor belki de. Bu, Türk siyasetini değiştirebilir. Mehmet Şimşek’i icraatlarında çok dikkatle izlemek gerek. Bakalım, 14 yıl önce yitirdiğimiz Adnan Kahveci gibi siyasal yaşamımıza damgasını vurabilecek mi? Gezinin bitiminde vedalaşırken Rifat Bey’e “aynı dili konuştuğunuz bir siyasetçi bulmuşsunuz” dedim. “Evet” dedi, “Türkiye’ye büyük yararlar sağlayabilir.”

 

Bu haber 1,008 defa okundu.