En Sıcak Konular

''Türkiye hakem rolünü kaybetmemeli''

15 Temmuz 2014 10:06 tsi
''Türkiye hakem rolünü kaybetmemeli'' Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığında düzenlediği iftarda televizyon ve gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Türkiye'nin İslam coğrafyasındaki hakem rolünü kaybetmemesi gerektiğini belirterek, "Türkiye Sünnicilik yaparak Sünni-Şii ikileminde ihtilafın bir tarafında yer alma lüksüne sahip değildir" dedi.

Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığında düzenlediği iftarda televizyon ve gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.

Son yıllarda İslam dininin, Müslümanların, İslam coğrafyasının tarihin en zorlu süreçlerinden geçtiğini belirten Görmez, ramazanı buruk yaşadıklarını söyledi.

Son 10 senede özellikle Suriye ve Irak'ta başlayan ve dünyanın "mezhep çatışmaları" olarak okuduğu hadiselerin Müslümanları daha fazla parçalanmışlıklarla karşı karşıya getirdiğini dile getiren Görmez, "Bu hadiseleri çağdaş dünya okumakta zorluk çekiyor. Yani bir Müslüman'ın yine bir başka Müslüman'ı hem de bir ramazan günü, belki ikisi de oruçlu, birisinin tekbir getirerek bir başka Müslüman'ı acımasızca katletmesi diğerinin de yine tekbir getirerek can vermesinin izahını çağdaş dünya yapmakta zorlanıyor. Bizim çocuklarımızın, gençlerimizin bunları anlaması mümkün değil" ifadesini kullandı.

Görmez, söz konusu olayların kökenlerini dinin kendisinde veya mezheplerin öğretilerinde aramanın yanlış olduğunu anlatarak, "Sosyal bilimlerin bütün verilerini dikkate alarak bu hadiseleri değerlendirecek olursak bunlar daha çok işgallerin, sömürgelerin, istibdat rejimlerinin gölgesinde yaralanmış bilinçlerin ve ölümcül kimliklerin cehaletle buluşmaları ve dinle hayat arasındaki ilişkiyi kurmakta zorlandıkları için de tamamen yanlış bir din anlayışından kaynaklandığını söylemek mümkündür" değerlendirmesinde bulundu.

'TEK SEBEP MEZHEP DEĞİL'

Bu hareketlerin toplumsal travmalar geçiren bölgelerde meydana geldiğine dikkati çeken Görmez, şunları söyledi:

"Bu hadiseleri sadece mezhep tarihi açısından değerlendirmek eksiklik, yanlış olur. Elbette birtakım mezhep kökenleri olabilir ama çok daha farklı siyasi, sosyal, ekonomik, düşünsel sebepleri var. Bütün bu dünyalarda, üzülerek belirteyim, bu bölgelerde insanlar dinle hayat arasında, tarihte yaşanan dinle bugün olması gereken dinin bugünkü veçhesiyle ilişki kurmakta da zorlandıkları için veyahut onları bu noktada doğru ilişki kurduracak bir dini bilgi olmadığı için, bir cehalet olduğu için de bütün bu sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu noktada Türkiye çok önemli bir ülke. Türkiye'nin birkaç hususa dikkat etmesi gerekiyor. Birisi; asla hakem rolünü kaybetmemesi gerekiyor. Yani tarihte İslam, Müslümanların o ana kitlesini teşkil eden Ehli Sünnet yolunda olabilir ama hiçbir zaman Sünnicilik yaparak Sünni-Şii ikileminde ihtilafın bir tarafında yer alma lüksüne sahip değildir. Daima o hakem rolünü üstlenmesinde fayda var. Çünkü bütün dünyada da gerçekten insanların umut bağladığı bir ülke, coğrafya. Onun için bilhassa bu noktada çok dikkatli davranması gerekiyor."

Görmez, din hizmetleri ve din eğitimi meselesini çözebilmiş olmasının Türkiye'nin en önemli şanslarından olduğunu dile getirerek, "Bugün İslam coğrafyasında, Müslüman ülkelerin, bu kargaşaların yaşandığı İslam ülkelerinde en önemli sebeplerden biri din hizmetleri ve din eğitim meselesini çözememeleridir. Her cami bir fırkaya, bir gruba dönüşmüştür" ifadesini kullandı.

'DİYANET ÖZERK OLMALI'

Din eğitimi ve din hizmeti sorununu çözemeyen Müslüman ülkelerde birlikte yaşama ahlakı, hukukunu da inşa etmenin mümkün olmadığını vurgulayan Görmez, şöyle konuştu:

"Onun için Türkiye birlikte yaşama hukukunu, birlikte yaşama ahlakını çok daha güçlendirerek, asla bu mezhep ihtilaflarında herhangi bir tarafta yer almadan, bir hakem rolünde yoluna devam etmesi son derece önem arz ediyor. Bu noktada da hem Diyanet İşleri Başkanlığının varlığı, ilahiyat fakültelerinin varlığı çok daha önem arz ediyor. Belki Diyanet İşleri Başkanlığının daha özerk bir kurum olması, hem dini, ilmi bakımdan hem idari bakımdan özerk bir kuruluş olması, anayasal bir kuruluş olma özelliğini devam ettirerek ama daha özerk bir kuruluş olmasının önemli olduğunu düşünüyorum."

Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığının kendi ayakları üzerinde durabilen ve kendi bütçesi bulunan bir kurum olarak yoluna devam etmesinin çok daha fayda sağlayacağına yönelik inancını dile getirerek, bunun birçok tartışmayı da ortadan kaldıracağını belirtti.

aa



Bu haber 624 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,068 µs