En Sıcak Konular

Pozitivist yalan: İlerleme

30 Ağustos 2007 14:45 tsi
Pozitivist yalan: İlerleme İlerlemeci'ler, çağdaşlaşmaya ve teknolojiye tapınanlar, popüler kültür uygarlığına teslim olanlar, insanlığın ve insanın sürekli geliştiğine inanır. Oysa işin rengi biraz farklı. Haşmet Babaoğlu, ilerlemenin iç yüzünü ortaya koyuyor...

Bir uygarlık yalanı: İlerleme 

İlerlemeci'ler, çağdaşlaşmaya ve teknolojiye tapınanlar, popüler kültür uygarlığına teslim olanlar, insanlığın ve insanın sürekli geliştiğine inanır.

Onlara göre “tarihin tekerleği” diye bir şey vardır, o döndükçe gelişilir, o döndükçe her şey daha iyi, daha güzel olur.

Bu kanaatlerinin doğruluğundan kuşku duyduğunuzu çıtlatır gibi olsanız, hemen karşı çıkar, kızıp köpürürler. Eskiden tıp mı vardı, derler!

Teknoloji ne güzel, derler. İşte al sana uygarlık derler. Bilim derler.

Kendilerinden pek emindirler; ideolojileri de güçlüdür. Çünkü dünyada iktidar olan ideoloji bu.

Onları anlıyoruz.

Fakat bir yandan yavaş yavaş şunu da anlamaya başlıyoruz ki...

Onca ilaca rağmen yeni ilaçlara ihtiyacımız bitmiyor mesela...

Bilim ve teknolojinin onca ilerlemesine rağmen yeni çaresizlikler sarıyor dört bir yanımızı...

Uygarlık dediğimiz şey tükenmeye doğru giden fosil yakıtlar üzerine kurulu, ön yüzü şık fakat arka yüzü fena halde eğreti bir dekor gibi...

Zenginlik deseniz, ancak başkalarının yoksulluğu pahasına üretilebiliyor.

Ortada bir gariplik yok mu?

Hem insanlık gelişiyorsa eğer, bu daha öldürücü, daha yok edici savaşlar neyin nesi?


***

Gelelim “modern-gelişmiş-insan”ın temel özelliklerine...

Primitif insandan ya da bir “yamyam”dan farkı ne?

Akşam yemeği için smokin giyebilmekten ve tercihini av etinden yana değil de özel yetiştirilen hayvanların etini yemekten yana yapmış olmaktan başka ne farkları var.

Kültürse mesele, insanoğlu “ilkel”ken de kültürlüydü. İnsan hiç kültürsüz, sanatsız olmadı, olamaz!

Çünkü insan, aklı ve becerisiyle doğal olanı değiştirir, dönüştürür. (Tabii özellikle bizdeki ilerlemeci ideologlar ilkel insanı kültürsüz olarak tarif etmeye bayılır. Okul kitaplarımız da hâlâ sömürgeci zihniyetiyle öyle yazar. Oysa el üstünde tuttukları bilim on yılardır tersini anlatıyor. Modern antropolojiye göre kabile toplumu veya tarih öncesi çağ insanlarına ilkel muamelesi yapmak cehalettir.)

Elbette insanın yapıp ettikleri, kılığı kıyafeti, kullandığı araç gereç tarih boyunca değişiyor.

Ama işte hâlâ Hamlet gibi kuşku duyuyor.

Hâlâ Brütüs gibi arkadan bıçaklıyor.

Hâlâ Machbet gibi iktidar hırsına kurban gidiyor.

Yanılıyor muyum?


***

Durup dururken bu konuya nereden geldim, merak ediyorsunuzdur.

Bir kere durup dururken değil.

Küresel ısınma şamatası ortalığı kapladı, malum. Ekolojik sorunlar deniyor.

E, madem öyle, bir duralım da buraya nasıl geldik diye soralım istiyorum. Hani ilerliyorduk; yoksa felakete doğru muydu bu ilerleme, diye soralım.

Geçenlerde Dünya Sağlık Örgütü’nün 2007 raporu açıklandı. Raporu bütün gazeteler “21. yüzyılda yeni ölümcül hastalıklar; veba gibi bulaşıcı salgınlar çıkabilir” başlıklarıyla verdi.

Bu haberi okurken “bir hastalık biterken öteki başlayacaksa, yeni salgınlar kapıdaysa, buna gelişme mi denir?” diye hiç mi sormadınız içinizden?

Artık zamanı geldi.

Kapitalist gelişmeye ve modern teknoloji uygarlığına körü körüne inanıp bağlanmanın ne anlama geldiğini sorgulama zamanı geldi, geçiyor.

İnsanı, dışı geliştiğinde içi de ona paralel gelişen bir varlık olarak görme saflığını terk etmenin zamanı geldi, geçiyor.

Tamam. Doğru, binmişiz alamete, ilerliyoruz.

Ama nereye doğru?

Önemli olan, bu sorunun cevabı...


*****

fon/DİP NOTLARI

*Her insan “artist”tir

-hatta; belli yerlerde,belli zamanlarda başrol oyuncusudur- Düğünlere ve cenaze törenlerine bir bakın hele!

AHMET ÇUHACI


*****

Aşka kandırıp ilk durakta indirmek

J’attendrai le suivant...

Bir kısa film. 4 dakika 37 saniye. Ama ne film!

2002 Fransız yapımı. 2004 Avrupa Kısa Film Festivali’nde ödül almış. Metroda iki istasyon arasında geçiyor. Bir genç adam aşk aradığını yolculara açıklıyor. Konu bu.

Bir vesile haberim oldu bu filmden. Bakalım neyin nesiymiş diyerek izlemeye oturdum.

Dört dakika sonra finalde kalbim duracak gibi oldu. Mizah, hüzün ve travma. Avrupa kadar soğuk, acımasız ve derin bir kısa film.

Meraklısına öneririm: http://www.youtube.com/watch?v=tm61txlgbli



Bu haber 499 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,617 µs