En Sıcak Konular

Genelkurmay kaleminde derin işler

29 Ağustos 2007 09:09 tsi
27 Nisan muhtırasını yazan kalem ve Org. Büyükanıt'ın Zafer Bayramı mesajını yazan kalem arasındaki derin fark ne? İşte iki metnin analizinden çıkan derin sonuç.

Cevheri Güven/Aktifhaber

Muhtırayı yazan kalem o kalem değil

“Bu duygu ve düşüncelerle; başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere yurdu ve ulusu uğruna seve seve canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle, kahraman gazilerimizi şükranla anıyorum.”

 

Tırnak içindeki bu cümle, Org. Büyükanıt’ın Zafer Bayramı mesajından. Genelkurmay Başkanı mesajını erken yayınlamış, bu tutumu ‘mesajını Gül seçilmeden bir gün önce yayınlayarak, başka bir mesaj verdi’ şeklinde yorumlanmıştı.

 

Bu işin bilinen tarafı…

Tırnak içindeki cümleye dikkatli bakanlar iki hata bulabilir. Birincisi “başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere yurdu ve ulusu uğruna seve seve canlarını feda eden aziz şehitlerimizi” bölümü.

 

Cümlenin kuruluşundaki hatadan dolayı Atatürk te şehit kategorisine sokuluyor. Cümle, “Başta Ulu Önder Atatürk’ü, yurdu ve ulusu uğruna seve seve canlarını feda eden aziz şehitlerimizi…” şeklinde kurulmalıydı.

 

İkinci hata ise, “seve seve canlarını feda eden aziz şehitlerimizi” dizilişi. Bu kısımda anlatım bozukluğu var. “Seve seve canlarını feda eden” değil “canlarını seve seve feda eden” şeklinde olmalıydı.

 

Org. Büyükanıt’ın uzun sayılabilecek yazılı mesajında gözüme çarpan hata bu ikisi. Çok ta kayda değer değiller. Metni normal olarak okuyunca kör göze parmak biçiminde bir yazım ve kural hatası yok.

 

Ama 27 Nisan Muhtırası’nda inanılmaz dilbilgisi, diziliş ve anlatım hataları mevcuttu. Bildiri bu yönüyle çok eleştirilmiş, ilkokul seviyesinde olmakla suçlanmış ve bu nedenle alel acele yazıldığı kanaati uyandırmıştı.

 

Gerçekten de 27 Nisan Muhtırasını ve Zafer Bayramı Mesajını peş peşe okuyunca aradaki duruluk ve üslup uçurumunu görüyorsunuz.

 

Bu, mevcut tezleri doğrular nitelikte. Mutlaka o mesaj defalarca gözden geçirilmiş ve Org. Büyükanıt’ın onayıyla yayınlanmıştır. Bu yüzden de böylesine düzgün. Ama muhtıranın aynı ekip tarafından gözden geçirilmediği açık.

 

Burada durup Metehan Demir’in Radikal’den Neşe Düzel’e yaptığı açıklamalara dönelim:

 

“…Aslında bu bildiri, iki, üç günlük bir çalışmanın uzantısıymış. Ve kesinlikle Yaşar Paşa'nın emriyle düğmeye basılmış. 'Ok yaydan çıktı, bunu artık bir şekilde yapmamız gerekiyordu ve yapıyoruz' dediler. Muazzam gizli çalışıldı, hiç kimseye bilgi sızmadı. 27 Nisan akşamüstü Genelkurmay'da bir değerlendirme toplantısı yapılmış ve herkes normal şekilde mesaiden evlerine gitmiş. Sadece düğmeye basacak olan görevliler karargâhta kalmış. Yani o gece saat 23.20'de Genelkurmay'da herkes acil toplantıda falan değilmiş.”

 

Metehan Demir, o bildiriyi yayımlanmadan 1.5 saat önce haber alan ve Türkiye’ye ilk duyuran gazeteci. Neşe Düzel’e bu açıklamaları yaptıktan bir hafta sonra Sabah Gazetesi’ndeki işine son verildi.

 

Okumaya devam edelim… Neşe Düzel soruyor:

“O muhtırayı internet sitesine konması için kim emir verdi?
Kesinlikle Yaşar Paşa. O gece yaptığım konuşmadan ötürü biliyorum bunu. Bana bildiriyi haber veren kişi Yaşar Paşa'nın her şeyidir.”

 

Şimdi dönüp medyaya pek konuşmayan sesini bile duymadığımız Orgeneral Cömert’in, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nı devrederken yaptığı konuşmaya bakalım:

 

 “Demokratik olgunluğumuzu pekiştirdiğimizde birbirimizden kuşku duymak yerine, birbirimizi daha iyi anlamaya çalıştığımızda ve düşüncelerimizin farklılığından kaynaklanan dinamizmi harekete geçirdiğimizde problemlerimizin üstesinden gelmek zor olmayacaktır.”

 

Org. Cömert’in medyaya yansıyan nadir konuşmalarından bu. 27 Nisan muhtırasıyla Org. Cömert’in fikirlerinin nasıl çelişik olduğunu ve Org. Cömert’in görevini devrederken bunu vurgulama isteğini fark ettiniz mi?

 

Askeri cepheden gelen her açıklamayı manşete çeken ve muhtırayı destekleyen Yeniçağ Gazetesi’nin yazarı Selahattin Önkibar, “Bu sözler 27 Nisan muhtırasındaki beyanlarla ne kadar örtüşmektedir?” sorusunu sorduktan sonra  “Yoksa Paşa’nın o muhtıraya itirazı veya ondan pişmanlığı mı vardır?” diyor.

 

Bence olay “pişmanlık” değil. Muhtıra’yla Genelkurmay’ın diğer açıklamalarının, Org. Büyükanıt’ın yazılı mesajlarının üslup, titizlik ve doğru dilbilgisi farkına çapraz biçimde baktığınızda görüyorsunuz ki; İkisi aynı ellerden geçmemiş.

 

Yani Metehan Demir’in, “Muazzam gizli çalışıldı, hiç kimseye bilgi sızmadı” cümlesi doğru bilgi.

 

Hatta; “O kadar gizli çalışıldı ki, Kuvvet Komutanları’nın bile haberi yoktu, sadece Org. Büyükanıt ve birkaç yakını biliyordu” dedikodusuna insanın inanası geliyor. 

Aktif haber

 



Bu haber 597 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,668 µs