Kardeşim Mescid-i Aksa'ya niye gelemiyor?

28 Ağustos 2007 16:51 tsi
Abdülhamit Bilici, İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres ile röportaj yapmak için gittiği Kudüs'te Mescid-i Aksa'yı da ziyaret eder. Orada karşılaştığı bir Kudüslü müslümanda kendisinden Peres'e bir soru sormasını rica ediyor...

Abülhamit Bilici'nin haberi

Tel Aviv'den Kudüs'e doğru yol alırken telefonum çaldı. Arayan, İsrail'deki elçiliğimizin iki numaralı ismi Mehmet Kemal Bozay'dı.
Harem-i Şerif'in idaresinden sorumlu vakfın yetkililerine danışmış, Mescid-i Aksa'da Berat Kandili için özel bir tören olmayacağını söylüyordu. Söylenenlere göre, saat 19.00'dan sonra Harem-i Şerif'in içine girme imkânı bile olmayabilirdi. Bu haber sürpriz olduğu kadar da üzücüydü. Çünkü daha yola çıkmadan, İslam'ın yeryüzündeki en kutsal 3 mescidinden birinde kandili idrak etme hayalleri kurmaya başlamıştık. Üstelik yazı işlerindeki arkadaşlara, kandilde Kudüs'te olacağımı ve Mescid-i Aksa'dan izlenim yazabileceğimi söylemiştim.

İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres ile yapacağımız röportaj için foto muhabirlerimizden Mustafa Kirazlı ile birlikte İsrail'de olacaktık. Yol boyunca çekeceği kandil fotoğraflarının hayalini kurmuş, kafasında kurgular yapıp durmuştu.

Kudüs'e varır varmaz Hillel Caddesi üzerindeki Tower Otel'deki odamıza çıkmamızla inmemiz bir oldu. Harem-i Şerif'e doğru koşar adım yürümeye başladık. Doğu Kudüs'ün en tipik mekânlarından biri olan Kapalıçarşı'daki dükkânların önünden yıldırım gibi kayarken, sanki tarihte bir yolculuğa çıkmış gibiydik. Fesler, entariler, türlü lokumlar, kılıçlar, şamdanlar, şallar arasından geçiyorduk. Bir kısım esnaf dükkânı kapatmaya hazırlanıyor, bir kısmı tezgâhları başında uyukluyor, bir kısmı teypten okunan güzel ilahiler dinliyordu. Gördüklerimiz içinde sıra dışı olan, bir Kapalıçarşı'da pek rastlanmayacak bay ve bayan İsrail askerleriydi.

Bir iki dakika nefeslenmek için durduğumuzda, Müslüman esnafa Berat Kandili'nden haberdar olup olmadıklarını soruyorduk. O kadar şaşkındı ki bakışları. Bir an kelimeyi doğru telaffuz edip etmediğimden şüphelendim. Farklı versiyonlarını denedim. İngilizce olmadı, çat pat Arapça denedim. Ama nafile, pek haberdar gibi görünmüyorlardı. Çok uğraştan sonra biri birazcık anlar gibi oldu. Ona 50 metre yakınındaki Aksa'da özel bir program var mı diyecek olduk, fikri yoktu. Derken Harem-Şerif'i çevreleyen kapıya geldik. İsrail askeri kimlik istedi, pasaportu uzattık. Türkçe 'Kimlik' dedi. Muhtemelen din hanesine bakacaklardı. Sağ olsunlar sorun çıkarmadılar, sonra Filistinli güvenlik elemanlarını geçip kendimizi Aksa'nın kollarına attık. Akşam namazı kılınmıştı. Ne sıra dışı bir gecenin olağanüstülüğü, ne de sıradışı bir kalabalık vardı.

Gençlerle sohbet eden beyaz sakallı, nur yüzlü ihtiyara yaklaşıp kandili sorduk. Bu kez şanslıydık, program yoktu ama karşımızdaki şahsın Aksa Camii'nin 5 imamından biri olan Abdülkerim Zorba olduğunu öğrenecektik. Selefilerin Berat Kandili'ni bidat olarak gördüğünü, Sufilerin önem verdiğini, Selefilerin görüşüne katılmasa da ihtilaf çıkmaması için özel program düzenlemediklerini, söylüyordu. Özel programları, mevlit, Kadir Gecesi, Mirac ve hicri yılbaşında yapıyorlardı.

Akşam namazını Peygamberimiz'in diğer peygamberlerle birlikte namaz kıldığı muallâk taşının altında bireysel programımızı yaptıktan sonra, hemen yanı başımdaki Müslüman'a selam verdim. İngiltere'de yaşayan bu Pakistanlı Müslüman bir Sufi önderiydi. Ne için dua ettiğini sordum. Cevap, barış ve Müslümanların birliğiydi. Aksa'nın avlusunda başka birine selam verdim. Hindistanlı bir Müslümandı. Onun duası, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi herkes için barış ve adaletti. Bir Kudüslüye de duasını sordum. Cevabı, bu mutlu gecenin tek hüzünlü tarafıydı. "Benim duam, barış ve işgalin sona ermesi içindi" diyordu. Bugün Peres'le görüşeceğimi söyleyince de şu soruyu sormamı istiyordu: İnsanlar 5 bin km'den Kudüs'e gelip dua edebiliyor. Neden 5 km ötedeki köyde yaşayan kardeşim Aksa'ya gelemiyor?

Hepimizin kandili mübarek olsun.
 
Zaman

Bu haber 397 defa okundu.