En Sıcak Konular

Sezer'in hiç bilinmeyen yönleri

28 Ağustos 2007 14:09 tsi
Sezer'in hiç bilinmeyen yönleri Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Köşk'e çıkmadan 3 ay önce ne ameliyatı oldu? Sezer, bir göreve gelirken samimi olduğu arkadaşlarını daha sonra ne yaptı? Sezer, en yakın arkadaşlarından birisine nasıl davrandı?

Tam yedi yıl oldu. Artı 4 ay. Bir devletin başında bu kadar uzun süre kalan hele hele bir Türk devletinin başında bu kadar uzun süre kalan kaç isim var tarihte? Ama biz onun hiç bir özelliğinden haberdar olamadan görev süresi uzatmalıda olsa doldu gidiyor. Arkasında krizler, beyhude uğraşlar, luzumsuz polemikler ve bir o kadar, belirsizlikler bırakarak gidiyor.

2000 yılının Nisan ayında 5 siyasi liderin ortaklaşa Meclis Basın Toplantı salonunda yaptığı açıklamayı dün gibi hatırlıyorum.

Cumhurbaşkanlığı secimlerinin tıkanacağı, yapılan liderler arası turlardan bir sonuç çıkmayacağı, daha doğrusu Ecevit ve Bahçeli'nin ortakları Mesut Yılmaz'ı o makamı çıkarmamak için sarıldıkları bir isim oldu Sezer. Bu arada, Refah Partisi'nin kapatılması davasına karşı çıkışı ve bu çizgideki seçmenin o dönemde ihtiyaç hissettiği sözleri sarf eden bir insan özelliği gözünüzün önüne gelsin. Yani toplumun itiraz etmeyeceği bir isim.

Biz gazeteciler bile itiraz edecek taraf bulamadık o zaman. Eleştirecek, 'bu olmaz' denilebilecek bir taraf. Şimdilerde düşünüyorum da tıpkı 12 Eylül harekatı gibi bir nevi sevindik bile. Çünkü, nasıl 12 Eylül harekatı sonrası birden silahlar susmuş kardeş kavgası kesilmişti.

Bu sefer de Sezer formülü ile ülkenin kaosa girmesinin önüne geçileceği düşüncesi sarmıştı ülkeyi. Ama o an düşünememiştik aynen 12 Eylül sonrası gibi "kardeş kavgası bu kadar çabuk önlenebiliyor da, silahlar bu kadar çabuk susabiliyor da neden bu kadar kan dökülmesi beklendi" sorusunu sormayı yıllar sonra aklımıza getirdiğimiz gibi, "Sezer'in çıkmasına neden seviniyoruz. 550 kişinin içinde hiç mi kimse yoktu?" sorusu da bugün aklımıza geliyor.

Sezer'in şahsına diyeceğimiz birşey yok. Kişi olarak, arkadaş sohbetinde iyi bir insandır. Ama iyi insan olmak yeterli mi? Hem de devlet yönetiminde? İşte bu soruya verilecek cevap önemli.

Şahsım olarak Sezer'le ilgili yıllarca herkes gibi 'iyi niyetle' düşündüm. Onun agresif tarafları olduğunu, zaman zaman eşini ağır şekilde azarladığı, hatta darp etme noktasına kadar geldiği dedi-kodularına bile gülüp geçtim. Bu 'iyi niyetli' düşüncem ona yapılan eleştirilere karşı savunma mekanızmamı bile harekete geçiriyordu.

SEZER'İN EN KRİTİK ANI

Buna Bülent Arınç Meclis Başkanı olduktan sonra üç defa yurtdışı gezisine çıkarken eşiyle birlikte uğurlaması ve bu uğurlamalar sırasında Sezer'in yüz ifadesinde hiçbir rahatsızlık belirtisi bulanmamasını bile göstermiştim. Bu nedenle başörtüsü ile uğurlama rahatsızlığı konusunda, Sezer'in kulağının çekildiği' yorumlarını bile yaptım çevreme. Bunun gerçek olduğunu halen savunuyorum.

Unutulmaması gerekir ki, Sezer Cumhurbaşkanlığına seçilmeden 3 ay kadar önce kalp amaliyatı geçirmiştir. Aslında tartışılması gereken bu amaliyatın gerekli olup olmadığıdır.

Büyükanıt Paşa'nın bile özel bir ameliyat geçirdiği gerekçesi ile Genelkurmay Başkanı olamayacağı tartışıldığı bir ülkede yeni by-pass geçiren birinin göz göre göre Cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi enteresan değil mi? Bu ameliyat olmamış olsaydı, Sezer geçtiğimiz 6 yıllık(1 yılı saymıyorum) sürede yaptığı atraksiyonların kaçını yapardı?

SEZER KİMLERE TAKTI?

Fakat, Sezer'le ilgili 'iyi niyetim' bir süre önce tanıdığım mesai arkadaşlarından bazılarından dinlediğim 'Şahsi hırsları' değerlendirmelerinden sonra değişti.

Çünkü anlatılanlar, ancak yakından tanınınca görülebilen mantıki gözlemlerdir.

Sezer uzun yıllar, çeşitli ilçelerdeki mahkemelerde görev yapmış. Arkasından Yargıtay'da uzun zaman tetkik hakimlik görevinde bulundu. Kıdem olarak kendisinden düşük bir mesai arkadaşının anlatığına göre, Yargıtay hakimliği sırasında dönemin Yargıtay Başkanları ile diyalog kurmak için çok uğraşmış. Cevdet Menteş midir, yoksa ondan sonra gelen Derviş Turan mıdır? Bunlardan biri ile çok iyi diyalog kurmayı başarmış. Bu sayede 1983 yılında Yargıtay üyeliğine seçilmeyi başarmış.

Seçilmesinin ardından Yargıtay içinde ilk kazık attığı kişi Başkan olmuş. Çevresinde agresif tutumları ile tanınır olmuş. Üyelerin çoğu ile takışması meşhurmuş. Özellikle kendi dairesinde taktığı üyelerden hıncını o üyelere yakın hakim ve savcıların mütealalarına karşı çıkarak alırmış. Bunların arasında stajerlerin mutealaları bile varmış.

SEZER ESKİ MESAİ ARKADAŞLARINA NASIL DAVRANDI?

Sezer'in Yargıtay üyeliğine kadar çok iyi ilişkide olduğu üyeliğe seçildikten sonra ise çok çektirdiği üyeler ve Yargıtay Başkanı çareyi 1987 yılında kendisini Anayasa Mahkemesine göndermekte bulmuşlar. Birazda Anayasa Mahkemesindekiler Sezer in nazını çeksinler diye.

Sonuçta Sezer, 2000 yılında Cumhurbaşkanı seçilirken yanında iki önemli isim vardır. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç ile evine girip çıkan Yargıtay Başkanvekili İsmet Aslan. Fakat, her ikisi de Köşk'e çıktıktan sonra Sezer tarafından eskisi gibi itibar gösterilmeyen isimler oldu.

Onların yerini, Hasan Fehmi Güneş, İlhan Selçuk ve yeni yetme gazetecilerden Tuncay Özkan aldı.

İSMET ASLAN'IN KONUMU NE OLDU?

Şu anekdotu da aktarayım; 2000 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında garip bir olay yaşandı. İlk tur oylama yapılırken Sezer evinde bir grup arkadaşı ile seçimleri izliyor. Sonuçlar açıklanıyor.

Sezer sonuçları duyar duymaz şok oluyor. Çünkü aldığı oy miktarı çok düşük. Hemen adaylığını çekmek istiyor. "Bana böyle söz vermediler" diye. O zaman bu durumu kulis olarak duymuştuk. Güvenebileceğimiz dostlar aktarmışlardı.

Sezer'in o gün adaylığını geri çekmesini engelleyen kişinin de Yargıtay döneminden önemli dostu o sırada Yargıtay İkinci Başkanı olan İsmet Aslan'ın olduğu şeklinde. Herkes Aslan'ın emeklilikten sonra Sezer'e danışman olacağını bekliyordu ama olmadı.

Sizin anlayacağınız, Sezer hedeflediği makama ulaşmak için dama taşları ile oynamayı çok iyi biliyor.

İşi biten taşları da elinde tutmaktan hoşlanmıyor. Anında atıyor.

Eğer bulunduğu makamda kalmasının yolları tükenmeseydi daha uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı makamında oturmayı düşünüyor olurdu.

cafesiyaset.com



Bu haber 433 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,612 µs