En Sıcak Konular

Sezer'in yaptığı müthiş operasyon

27 Ağustos 2007 17:23 tsi
Sezer'in yaptığı müthiş operasyon 2001 Şubat Krizi'nin faturası 56 milyar dolar..Peki, krize ne sebep oldu? Cumhurbaşkanı Sezer, Hazine'nin kapılarını bir geceyarısı nasıl açtırdı? Dosyalar nasıl alındı? Bu dosyalara ne oldu? İşte 'film gibi' dedirtecek operasyonun ayrıntıları...

Hikaye uzun. Ama, Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik ve siyasi krizinin yaşanmasına neden olan  Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, görev süresinin dolmasına rağmen 3 aydır  fazladan  oturduğu makamın hakkını vermesi için, cevaplamak zorunluluğunda olduğu sorular var. Onun  sorumsuzluğu bu sorulara cevap vermesini engellememektedir.

Sayın Sezer,21 Şubat 2001 krizinin perde arkasını aralayacak soruların cevaplarını vermelidir.
Bu milletin cebinden çıkan, tüyü bitmedik yetimin hakkı olan 56 milyar doları bulan bu yolsuzluk gerçekleşirken hangi milli menfaatler onun konuşmasını ve suskun kalmasına neden olmuştur? Görevi devretmeye az bir zaman kaldığı bugünlerde bunların cevabını vererek büyük bir hizmet etme fırsatı vardır.

Hangi gerçekler bu olaylar karşısında susmasına neden oldu? Dürüst, ‘kırmızı ışıkta bile duran’, alış-verişini kendisi yapabilen bir Cumhurbaşkanı milletin cebinden  56 milyar dolar götürülürken  neden sustu?

Kamuoyunun çok fazla bilmediği, medyaya o dönemde çok yansımayan bir çok gerçek var.

Bilgi kirliliğinin içinde kaybolup gitti bazıları da. Ama bu gerçeklerin faturasının millete 56 milyar doları bulmuşsa işte o zaman bunun perde arkasında yaşananları milletin öğrenmesi hakkıdır. 21 Şubat 2001 krizi işte milletin öğrenmesi gereken en önemli gerçektir. Çünkü millet batan bankaların, fonlara devredilen bankaların yaşanan kriz nedeniyle ekonomideki değer kaybının  faturasını ödemiştir.

Faturanın  bu kadar yüksek yaşanmasının nedenlerinden biri de devletin başında olmasından dolayı Ahmet Necdet Sezer’dir.

İşte 'sorumsuzluk' sıfatı bulunsa bile Cumhurbaşkanı Sezer, millete karşı son görevini yerine getirerek aşağıda anlatacağım olayın dahilinde  ortaya çıkacak soruların cevaplarını  vermek zorundadır.

İŞTE GERÇEKLER...

Sezer 2000 Nisan’ında Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu üyelerini değiştirdi. Aynı zamanda 28 Şubat’tan sonra  ayyuka çıkan yolsuzlukların incelenmesi için bu kurula ciddi görevler verdi. Bu kurul çalışmalarına başladı. İş bir noktaya dayandı. O yıllarda devletin borçlanma hızının arttığı ve kimlerden ne kadar borç alınıp verildiğinin çivisinin çıktığı yıllardı. Devletin denetlenemeyen yegane yeri ise iddialara göre, Hazine Borçlanma Dairesi idi..

Aslında o dönemde devletin kimden yüzde kaç faizle borç aldığını bilenlerin bir elin parmaklarını geçmediği bir gerçekti. Ama  devlet ne kadar borçlanıyorsa da oradan belirleniyordu. Bunların son kararını da iki-üç siyasetçi veriyordu. Bunların içinde hazineden sorumlu devlet bakanı bile yoktu.

İşte böyle  bir dönemde Ahmet Necdet Sezer, Devlet Denetleme Kurulu vasıtası ile devletin hazinesini inceleme, onu mercek altına alma ihtiyacı hissediyor. Bunun için harekete geçiyor.
Tarih 19 Şubat 2001 gösteriyor.

MÜTHİŞ OPERASYON BAŞLIYOR...

Günlerden Pazar.  Hafta sonu tatili yani. Ama, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu  tatil yapmıyor. Bazı üyeleri ve uzmanları harıl harıl çalışıyor. Çok fazla kimse hissetmesin diye sessiz sedasız bir operasyon yapılacak.

Bu kapsamda Hazine Müsteşarlığının yolu tutuluyor.

Ama yalnız değil.

Cumhurbaşkanlığı Muhafız alayından yardım isteniyor. Askerler sivil elbiselerini giyiyor. Çoğunluğu erlerden oluşuyor.

Cumhurbaşkanlığının araçlarına bindiriliyor.  Yüksek Denetleme Kurulu  yetkilileri ile birlikte  Hazine Müsteşarlığına resmen baskın yapılıyor. Hazinedeki nöbetçiler içeri almamak için bir süre direnseler de sonunda amirlerine de danışarak istenileni yapıyorlar.

DDK ÜYELERİ ASKER EŞLİĞİNDE HAZİNE'YE BASKIN YAPIYOR

Kapıları açıyorlar. Devlet Denetleme Kurulu üyeleri ve uzmanları Hazine Müsteşarlığının arşivini açtırıyorlar ve bazı evrak ve dosyalara el koyuyorlar.  Bu arada borçlanma dairesine de giriliyor. Buradaki bilgisayarlar ve dosyalarda inceleniyor ve bazı dosya ve disketlere el konuluyor.

Bu Cumhuriyet tarihinde ilk defa gerçekleşen bir olay.

Bu güne kadar Hazine Müsteşarlığının bazı bölümleri Sayıştay tarafından incelenmiş ama Borçlanma Dairesine Sayıştay denetçileri dahil hiçbir yetkili sokulmamış.

Hazine arşivi ve Borçlanma Dairesinin dosyaları Cumhurbaşkanlığının araçlarına taşıyanlar ise Muhafız alayının sivil kıyafetli erleri.

Olayın duyulmasının ardından  zamanın Hazine Müsteşarı, Hükümetin ortaklarından  bir başbakan Yardımcısı, Ecevit in sağ koluolarak bilinen  bir başbakan yardımcısı acil olarak biraraya geliyor. Çünkü her ne kadar Hazineden sorumlu bir devlet bakanı olsa da, hazine yetkililerinin  internete verdiği resmi bilgilerin dışında başka konularla ilgili bilgi verilmeyen bir konumda.

O nedenle olaydan haberdar edilmiyor. Bu üçlü telaşa kapılıyor. Cumhurbaşkanlığı  Devlet Denetleme Kurulu üyelerinin operasyonu ile el konulan dosyalar kamuoyuna yansıyacak olursa çok zor durumda kalınacak.

OPERASYON NASIL 'KADÜK' EDİLİR...

Bunun kamuoyuna yansımasını engelleyecek Cumhurbaşkanının bu dosyalar üzerine gitmesini önleyecek tedbirler masaya yatırılıyor.

Bu fırsat 20 Şubat tarihinde yapılacak MGK toplantısında ‘sudan bir bahane ile kriz çıkartılarak’  bulunuyor.

Fakat tüm bunlar yaşanırken Hükümetin Başbakanına ve ikinci büyük ortağına hiçbir şey sezdirilmiyor. İşte, Anayasa  kitapcığının fırlatılmasını sağlama tezgahı böyle hazırlanıyor.  Sezer kızdırılıyor. Anayasa kitapçığını fırlatması sağlanıyor.

Arkasından  ‘Nankör kedi’ sözleri ve bir başbakan yardımcısı ise ne olup döndüğünün farkında olmayan Başbakanı kolundan tutarak dışarı çıkarma görevini üstleniyor. Ve kapı ağzında da krizin yaşandığı bilgisini ne olup bittiğini anlayamayan başbakana yaptırıyorlar.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer daha Hazine Arşivlerinin torbaları bile açılmadan niye uğradığını anlayamıyor.

Ertesi günü ekonomik krizi tetikleyen kişi olarak ilan ediliyor.

Aynı zamanda MGK krizini organize edenler ‘Yolsuzluk öyle değil bak böyle yapılır.Hazine öyle değil böyle soyulur’ diyerek gecelik faizlerin yüzde 14 binlere çıkmasını sağlıyor. Hem de sorumlu oldukları devlet bankaları kanalı ile  biri de kardeşi vasıtası ile Merkez Bankası hesapları ile oynatılıyor.

Bu nedenle 20 Şubat 2001 tarihinde çıkması gerekirken kriz 21 Şubat’ta  tezgahlar kurularak aktarılıyor. Resmen talan harekatı yapılıyor. Ortada o kadar çok dümen dönüyor ki bir gecede kazanılanlar milyar dolarları geçiyor.   

Bu olayın ardından  Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu tarafından Hazine arşivinden  alınarak Cumhurbaşkanlığına  götürülen dosyalarla ilgili hiçbir sonuç ve açıklama yapılmaması dikkat çekici hale geliyor... Halen bu dosyaların gizemi devam ediyor. İşte bu nedenle gizem ortadan kalması için Sezer’i göreve çağırma zorunluluğu bir kez daha ortaya çıkıyor...

SEZER, BU SORULARI CEVAPLAMALI..

Şimdi  Sezer’den cevap bekleyen soruları sıralayalım:
- Hazine ile ilgili olarak, eline o kadar arşiv bilgisi ve dosyası geçmesine rağmen bu bilgi ve dosyaları ne yaptı?
-Bu dosyalar halen nerededir? İade edilmiş midir? Edildi ise ne zaman iade edilmiştir?
-Hazine baskını ile götürülen dosyaların ne kadarı incelenmiştir?
-Bu  incelemeler sırasında ne tür bilgilere ulaşılmıştır?
-Bu incelemeler sırasında devletin kimlere ne kadar ve hangi şartlarda borçlandığı tespit edilmiştir?
-Borçlanma imtiyazlarında zamanın hükümet yetkililerinin eş-dost ve yakınları ile imtiyazlı kişileri belirlenmiş midir?
-Bu dosyaların incelenmesi yapılmamış ise bu incelemeyi engelleyenler kimlerdir?
-Bu incelemeyi engellemek isteyen rütbeli kişi veya kişiler var mıdır.?

-En önemlisi ise 6.5 yıldır Hazine raporu  Devlet Denetleme Kurulu tarafından neden hazırlanıp açıklanmamıştır.?

cafesiyaset.com



Bu haber 676 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,738 µs