“İsrail’den Ankara’ya çok özel bir not!”

“İsrail’den Ankara’ya çok özel bir not!” Hürriyet Gazetesi yazarı Fatih Çekirge’nin köşesinden bir bölümün başlığı… Bu başlığı gördüğümüzde dikkat kesildik ve haberin detaylarını öğrenmek için okumaya başladık. Haber ADB’deki Yahudi grupların en önemlilerinden American Jewish Commitee ve Anti Defamation Leaque (ADL) (İftira ve İnkárla Mücadele Birliği) 1915 Ermeni olaylarını soykırım olarak tanıyacağını bildirmesiyle ilgili. Çekirge söz konusu Musevi grupların aldığı kararın Türkiye’de giderek yayılan iki düşmanlığı körükleyeceğini vurguluyor: birisi Amerikan düşmanlığı, diğeri antisemitizm.

Çekirge Musevi grupların karar değişikliğini Türkiye’nin İran ile geliştirdiği ilişkilere bağlıyor ve söz konusu kararı bir not olarak değerlendiriyor: İşte şimdi Ankara’nın önünde çok özel bir not durmaktadır.

Daha sonra Çekirge Ankara’ya şu uyarıda bulunuyor: Bu olayın bir İsrail düşmanlığını tetiklemesine kesinlikle izin verilmemelidir. Çünkü İsrail Türkiye için çok önemli bir müttefiktir. Kararı alan lobinin üyelerinin aslında birer ABD vatandaşı olduğu unutulmamalıdır. Bu bağlamda sorunun ABD merkezli çözümü esas alınmalıdır. Evet, ben bugüne kadar Türk-İsrail ilişkilerinde İsrail’in hep sözünü tutan bir devlet olduğunu gördüm. İsrail arkadan dolanan, pusu kuran, ikili oynayan bir devlet değildir. Türkiye, İran, İsrail ve Ortadoğu politikalarına din eksenli değil, bu açıdan bakmalıdır. İsrail düşmanlığına izin verilmemelidir.

Çekirge’nin kaygısı haklı olabilir. Amerika’daki bir Musevi kuruluşun aldığı karar elbette ki antisemitist duyguları beslememeli. Artık Türkiye’nin elma ile armudun sapını ayırmayı öğrenme zamanı geldi. Özellikle Musevi denildiğinde genellemeci bir yaklaşımla tek bir şey anlaşılmamalı. Bu sık sık yaptığımız bir hata.

Ancak Çekirge’nin bu yaklaşımı da bir hayli ilginç. En azından kendi içinde çelişkili. Şöyle açıklayalım…

Çekirge’nin Kuzey Irak ile ilgili çok hassas olduğunu yazılarından biliyoruz. Sizin için küçük bir araştırma yaptık. Çekirge’nin Mart ayından bu yana yazdığı 25 yazıya göz attık. Bu yirmi beş yazının 16’sında Kuzey Irak’a değindiğini fark ettik. Elbette Kuzey Irak’a değindiğinizde Amerika’yı göz ardı edemiyorsunuz. Çekirge ABD’yi de yazılarına katmış. Kuzey Irak kaynaklı teröre lanet etmiş ve kimi yazılarında ABD’yi sert bir şekilde eleştirmiş. Haklı olarak… İki örnek verelim: Bir yazısının başlığı şöyle: ABD'nin eğittiği peşmergeleri sınıra yığıyor. Diğer bir yazısında “Kuzey Irak'tan Türkiye'ye ciddi miktarda plastik patlayıcı gönderiliyor. Son bir yılda tam 2 ton plastik patlayıcı ele geçirildi” diyerek Gül’ün sözlerini aktarıyor ve Amerikan silahlarının PKK’ya aktarıldığını belirtiyor. Çekirge’nin yazılarından ABD’ye kızgın olduğu açıkça anlaşılıyor. Aslında bu sadece Çekirge’nin kızgınlığı değil. Çekirge tüm Türkiye’nin duygularını yansıtıyor. Örneğin bir diğer yazısında Erbil’deki havaalanından şöyle bahsediyor: Dünyanın en geniş havaalanı Erbil'e, parası ABD’den.

Ancak Çekirge’nin yazılarını okurken dikkatimizi şu çekiyor: yirmi beş yazının on altısında PKK, Kuzey Irak ve ABD’den bahsediliyor ancak İsrail tek kelime dahi geçmiyor. İsrail’in Kuzey Irak’ta çeşitli operasyonlar yaptığı artık sağır sultanın bile kulağına gitmişken, Çekirge’nin neden bu konuya değinmediği soru işareti. Belki Mart ayından önce değinmiştir ancak biz Mart ayına kadar taradık, bulamadık. Üstelik “İsrail’in hep sözünü tutan bir devlet olduğunu gördüm. İsrail arkadan dolanan, pusu kuran, ikili oynayan bir devlet değildir” sözleri de manidar. ABD’yi kıyasıya eleştiren, Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesini hararetle isteyen bir yazarın İsrail’e bu şekilde yaklaşması çelişkili.

www.iyibilgi.com