Dört yaklaşım: Gül farkı

27 Ağustos 2007 14:55 tsi
iyibilgi farklı kesimlerden dört isme Gül ve Sezer farkını sordu. Sezer ne yaptı, Gül gelince ne yapacak? İşte o soru ve üç farklı bakışın yanıtı… iyibilgi özel

Kaan Kıymaç sordu:

Ahmet Necdet Sezer ile Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı arasında ne gibi farklar olur?

Mehmet Altan (Gazeteci yazar)

Bekleyip göreceğiz. Ahmet Necdet Sezer’le ilgili en büyük yanılgı 26 Nisan 1999’da Anayasa Mahkemesinde yaptığı konuşmanın ardından gitmemesi olmuştu.

Gül’ün AK Parti’nin ilk 3 yılındaki icraatlarıyla, devletin dışa açılması refaha yönelme gibi konularda, devlete gözetmenlik yapmasını dilerim. Sezer bu hayalleri yerine getirir diye başladı. Daha sonra bir kesimin militanı olarak devam etti. Gül'de bunun olmayacağını ümit ediyorum.

Bedri Baykam (Ressam)

Bunu fiili olarak Sayın Gül Köşk'e çıktığında göreceğiz. Ancak bazı noktaları şimdiden vurgulayabiliriz. Askerle arasında görünür ve görünmez duvarlar olacak.

Bu Sezer dönemine göre çok ciddi bir fark. İkincisi Gül'ün ve Erdoğan’ın AKP'yi yıllardır beraber yönettiğini düşünürsek Gül ne derse desin AKP zihniyeti Çankaya’ya taşınmış olacak. Türkiye'nin zirvesinde kavramsal olarak da olsa Kemalizm'in aydınlanmasını söndürmüş olacak.

Gül Çankaya’ya oturduktan sonra Türkiye'nin Sezer döneminden bildiğimiz ulusalcı bağımsız çıkarlarına değil, AKP eksenli ve Amerika'ya bağlı dış politikalarının yörüngesine girecek.

Parlamentodan geçen yasaların Sezerin kişiliğinde somutlaşan gerçek bir hukukçunun denetiminde gözden geçirilme dönemi sona erecek...

 

Ahmet Taşgetiren (Gazeteci-Yazar)

Sanırım Abdullah Gül, en başta halkla ilişkiler konusunda Sayın Sezer'den farklı bir tavır sergileyecek. Çankaya’yı halka açarak Özal dönemindeki Halk toplantılarını, ‘Özal Çankaya’sını geri getirmesi  mümkün.

Gerek Çankaya’nın halka açılması, gerekse cumhurbaşkanlığı olarak halkla iletişim noktasında farkını ortaya koyacaktır diye düşünüyorum.

İkincisi, dış ilişkilerde cumhurbaşkanlığında çok farklı bir performans olacak.

Gül dışişlerinden geliyor, başbakanlık yaptı. Cumhurbaşkanlığı makamında Türkiye’yi dışa açma noktasında (Sezer’in performans düşüklüğünü de göz önüne alarak) Çankaya’yı devreye sokacaktır diye düşünüyorum.. Başbakanla birlikte Türkiye’yi dışa açma konusunda ortak çalışarak pek çok başarıya imza atacaklardır.

Bu arada Türkiye’nin BM daimi üyesi olması ve BM Genel Sekreteri’nin bir Türk olması hedefleri var. Gül, Dışişleri’nde olduğu süre zarfında bunun için çok çaba sarf etmişti.

İslam ve Türk dünyası  ile ilişkiler konusunda hazırladığı olumlu zemini sürdürür diye düşünüyorum.

Sonuç olarak Abdullah Gük Çankaya koltuğunda Sezer’den çok daha aktif olacaktır.

Sekter, engelleyici, takoz değil, aktif katılımcı bir cumhurbaşkanlığı süreci olur diye düşünüyorum.

 

Bülent Akarcalı (Eski ANAP Milletvekili)

Şimdi biri yargıdan geliyor. Yargının yaşam  ve disiplin koşullarından dolayı, topluma mesafeli yaşamış bir kişi.

Birincisi yazıdan gelir. İkincisi sözlü bir gelenekten. Sezer meseleleri yazı bazında ele ala gelmiş, bir yargıcın dünyasından gelir.

Birinci ne kadar soyutlanmak zorunda ise, diğeri halkın içinden gelir ve öyle olmak zorundadır.

Birinci herkese eşit, diğeri kendine yakın olanlara sıcak bakan bir dünyadan gelir.

Gül'ün toplumsal sorunlara ilgisi fazla ve sorunları çözme ilgi ve becerisi fazladır, Sezer bu konu da farklıdır. Toplumsal sorunları çözme bili ve becerisi Gül'den daha düşük seviyededir. Birbirini tamamlayan iki Cumhurbaşkanı olacaklarını söyleyebilirim.

Gül, Sezer'in yargı yapısından gelen titizliğini örnek alıp Süleyman Demirel, Turgut Özal dönemlerinde onların yaptığı gibi toplumla daha içiçe olarak, bütünleşmeyi sağlayabilir diyebilirim.

www.iyibilgi.com

Bu haber 7,217 defa okundu.