En Sıcak Konular

Genetik silahlar dünyamızı tehdit ediyor!

26 Ağustos 2007 20:27 tsi
Genetik silahlar dünyamızı tehdit ediyor! Yalnızca yaşları 20'nin altında olan yeşil gözlüleri veya Avustralya'da yaşayan yerlileri veya Yahudiler ile uzaktan bile akrabalıkları bulunmayan bazı Arap toplumlarını veya esmer İngilizleri öldüren veya sakat bırakan veya kısırlaştıran bombaların (si

 Prof. Dr. Oktay Hüseyin
 
Şimdi insanları kısır yapan, belirli bir milleti çok kısa veya kısmen uzun zamanlarda öldüren genetik bombalar vardır. Ama halen bu tür genetik silahların amaca doğru kesin şekilde yöneltilmesi, yani belirlenmiş toplum dışındakilere hiçbir ziyan vermemesi meselesi tam olarak çözülmemiştir. Zorlukları aradan kaldırmak için bilim adamlarına 5-10 yıl zamanın gerekli olduğu gazetelerde yaygın şekilde yazılmaktadır. Örneğin T. Hartmann "The Genetically Modified Bomb" veya Andrey Belov'un "www.rusedina.org, Sooteçestvenniki" dergisindeki makalesi. Böyle bombaların nerede, ne zaman, kim tarafından patlatıldığını tespit etmek çok zor. Bu bomba bir ilaç şişesinde olabilir ve kırılarak rüzgârla yayılır. Etki yapmak için gerekli geni taşıyan bakterilerin veya virüslerin birkaçının hava ile insan vücuduna girmesi gerekir. Hatırlatalım ki, normal basınç ve sıcaklıkta, bir küp cm'de 1019 molekül oluyor ve bu da dünyada yaşayan insan sayısından birkaç milyar defa çoktur. Yani nerede gizlenirsen gizlen o şişeden çıkmış bakteriler veya virüslerin de sayısı çok fazla olduğundan, hedef alınan genleri taşıyan insanları bulurlar. Bir küçük şişedeki bombanın etki mesafesi binlerce kilometre olabilir. Genetik silahlar meyve ve sebzelerin tohumlarında da taşınabildikleri için insanlar bu bombaları-silahları yiyecekleri ile de kabul edebilirler. Bu genetik silahların meyve kurtlarına ve böceklere karşı kullanıldığını hatırlayın. Amerika'da balarılarının ölmesini de öldürülmek istenen böceklere karşı kullanılan genetik silahların yan (halen kaçınılma yolları bilinmeyen) etkilerin sonucu olduğu düşünülmektedir.

Bİr İlaç kutusu vİrüs, İnsanlIğI yok edebİlİr

e bir milleti ne bir bölgede yaşayan insan türünü, diğerlerinden farklı yapan tek bir gen yoktur. Her bir insanın özelliklerinin (boyu, saçlarının ve gözlerinin renkleri, burnunun ve alnının şekli...) temelinde duran çok sayıda genler vardır. Diğer yandan insanların kanları karışmış ve bu nedenle de örneğin Çinli ve Alman aynı genlerin taşıyıcıları olabilirler. Bu nedenle de ortak değil, kesin şekilde olarak farklı genleri arayıp bulmak gerekir. Böyle işler yapılmaktadır ve farklı genleri taşıyan milletlere ve bölgelerdeki insanlara karşı genetik silahlar yaratılır. Günümüzde genetik silahların tehlikesi, atom ve hidrojen, kimyasal ve bakteriyolojik silahlardan daha fazladır. Üretilmiş genetik silahların miktarı da diğer silahların hepsinin toplamından daha fazla insan öldürmeye yeterlidir. Bu yeni silahların önemini bilerek gelişmiş ülkeler gelecek savaş stratejilerinde genetik silahlara daha fazla önem verirler. Hatırlatmak gerekir ki atom ve hidrojen bombaları kullanıldığında onlar şehirleri yakıyor ve yıkıyor. Büyük bombanın düştüğü yerden yaklaşık 100 kilometre kadar mesafede bütün canlıları öldürüyor veya hasta ediyor. Bu yıkıcı ve yakıcı etkini azaltmak amacı ile nötron bombaları üretildi. Bu bombaların büyükleri aynı mesafelerde canlıları öldürmek için kullanılabilirler; ama asıl amaçları taktik silah gibi tanklar ve diğer zırhlı araçlardaki insanları öldürmektir. Bu bombalar gibi kimyasal ve bakteriyolojik silahlar da milletleri ve bölge insanlarını birbirinden ayıramıyor ve hepsini öldürebiliyor. Bu silahların nereden geldiğini ve düşmanın hangi ülke olduğunu da bilmek kolaydır. Diğer yandan bunların bir tanesi, bir ülkenin insanlarının hepsini hedef alamıyor. Bu tür silahları kullanan ülke, kendi vatandaşlarını hedef olan ülkeden önceden çıkarmak zorundadır ve karşı ateşlerin kendi ülkesine vereceği zararları göz önünde bulundurmalıdır. Böyle olduğu için atom bombaları dünyaya savaş değil, barış getirdi.

Genetik silahlar ise atom bombası ve diğer bombalardan çok farklılar, onlar yalnız bir milletin, bir bölgenin insanlarını hedef alıyor. Hedef halinde olmayan, yani belirlenmiş geni taşımayan insanlar bombanın patladığı merkezde (gerçekte bu merkezin nerede olduğunu yalnız bombayı patlatan- ilaç şişesini kıran insan bilebilir) olsalar bile hiç etkilenmezler. Doğal olarak böyle özelliğe sahip genetik silahların kesin olarak kullanılacağı düşünülür. Hemen hazır olduğunda kullanmayabilirler mi? Tam olarak geliştirilmiş genetik silahlar bulunduktan sonra (yani yaklaşık 5-10 yıldan sonra) Birleşmiş Milletler Teşkilatı'na gerek kalır mı? Irak'taki Sünni-Şii veya Afganistan'daki Talibanların savaşları devam eder mi? Toptan yok olmazlar mı? Neden Amerika acele etsin ve İran'a savaş açsın ki? Bombalar dökerek petrolü yakmak, gerekli yolları, boruları ve fabrikaları yıkmak iyidir veya 5-10 yıl İran'ın atom bombasının engellenmesini saklayarak, diğer yandan genetik silahların gelişimini hızlandırmak. Dünyanın çok yerinde milletleri, halkları ve bölgelerin kökenli insanlarını birbirinden ayıran (yalnızca birine mahsus olan) genleri belirlemeye çalışıyorlar. Bu günler için Amerika'da yaklaşık 50 tür insanları kesin şekilde ayırabilen genler bulunmuştur. Bu o demek ki bir ülkenin elinde herhangi bir etnik gruba karşı genetik silahlar olsa, onlar yeryüzünden yok edilebilir. İngiliz Tıp Birliği'nin (BMA) raporunda şöyle yazıyor: "Genetik bilimin hızla gelişmesi, yakın yıllarda, etnik grupların yok olmasını getirebilir."

Ortadoğu'da da kullanIlIyor mu?

atı ülkelerinin verilerine göre İsrail yıllardır hızlı şekilde yalnızca Arapları etkileyen biyolojik silahlar üzerinde çalışıyor. Onlar özel gen taşıyan insanlara karşı bakteriler ve virüsler üretmeye çalışıyor. Bu bakteriler ve virüsler insan vücuduna dahil olduktan sonra oradaki genetik kodları değiştirirler. Unutmamak gerekir ki insana zarar vermek onu tedavi etmekten daha kolaydır. Bu yöndeki çalışmalar Nes Tziyona Biyoloji Merkezi'nde yapılıyor. Elde olan bilgilere göre Irak Araplarının genleri Yahudilerinkinden daha fazla farklı olduğu için, onlara karşı genetik silahı bulmak daha kolaydır. Genetik silahlar olan mikroorganizmaları hava (rüzgâr) veya su ile iletmek kolaydır. Biyolojik silahlar çok defa denenmiştir, ne zaman ve kimler tarafından denendikleri de biliniyor. Genetik silahlar denenmiş mi? Bu soruya cevap vermek zor; çünkü genetik silahın etkisi başka bir hastalık altında gizletilebilir (örneğin bağışıklığın kaybı gibi). Kimlerin denediğini de bilmek imkânsızdır. Ama bazı belgeler vardır. Örneğin 2002 Ağustos ayında Birleşmiş Milletler Teşkilatı, Madagaskar adasına doktorlar takımı göndererek garip bir hastalık ortaya çıkarmıştı. Güçlü baş ve karın ağrısı veren enfeksiyon hastalığı yalnızca aynı etnik gruptan olan insanları iki günde öldürüyordu.

Genetik silahlar yalnızca insanlarda hastalıklar ve ölüme sebebiyet vermesi için üretilmiyor. Moleküler biyolojinin (genetik mühendisliğinin) hızla gelişmesi diğer projeleri de öne çıkarmıştır. Örneğin genleri değişilmiş böceklerin üretilmesi. Böyle böcekler asfalt ve beton yolları, metalleri ve boyaları kemirerek dağıtmak, yakıtları bozarak düşman ülkeye zarar vermek amacı taşıyor. Hepimiz masallar dinlemişiz ve gökten üç elma düşeceğini biliyoruz. Hıristiyanların da masallarında çok zaman üç sayısı geçiyor. Ama bir fark vardır. Avrupa'da yaşayanlar elmanın neden düştüğünü de biliyorlar; ama diğer Hıristiyanların eğitim sistemleri bizimkine benzediğinden Newton kanunlarını gerekli seviyede bilmiyorlar. Avrupalılar üç meselesinde de masal çerçevesinin dışına çıkmışlar. 200-300 yıldır biliyorlar ki farklı süreçlerin (aydınlatılmak istenen olayın) bağlı olduğu bakımsız değişkenlerin sayısı üçten farklı olabilir. Matematik dilde desek incelenen fonksiyon farklı sayıda değişkenlerle belirlenebilir. Bizler düşünce tarzımızı belirleyen geleneklerimize daha fazla bağlı olduğumuzdan her zaman anlatmaya çalıştığımız problemin de üç bacağı olduğundan konuşuyoruz.

Bilim ve teknoloji anlamında süper devletler atom, hidrojen ve nötron bombalarını birbirinden kalkan gibi korunmak amacı ile ürettiler. Hindistan, Pakistan ve şimdi de İran komşularından korunmak ve gerekirse vurmak için. İran'ın bombası en fazla bizler ve Araplar için tehlikelidir. Bu bombaların yaratılması temel bilimlerin gelişmesinden daha fazla teknolojilerin incelenmesine, üretilmesine ve ekonomik güce dayanırdı. Ama çok daha fazla insanı yenmek gücü olan genetik silahlar esasen temel bilimler seviyesine dayanır. Bu silah kalkan rolü oynamayacak, kullanılacak ve yenecek. İlk hedefler de Afganistan, İran ve Ortadoğu toplumları olmayacaklar mı?

Gen teknolojİsİ kontrol edİlmezse...

deta insanlar, hayvan ve bitki türlerinin yeryüzünden silinmesini istemiyorlar. Şimdi bazı hayvan türlerinin korunması için onların tane başına yapılan masraflar, sıradan bir insanın yaşamı için yapılan masraftan çok fazla olabilir. Bu açıdan bakarsak bölge insanlarının da hepsinin ortadan kaldırılması söz konusu olmamalı. Sadece genetik bilimini kullanarak bunların türünü değiştirerek ve sayısını belirleyerek onları kullanmak istemeyecekler mi? Böyle fikirler 60 yıl önceden vardır. İnsan, bitki ve hayvan türünü değiştirmeyi çoktan öğrenmiştir ve bunlarda onu böyle düşüncelere yöneltmiştir (Hitler zamanı bunlar açık şekilde tartışılırdı) diyebilir miyiz? Tarih boyu toplumların birileri diğerlerinin topraklarına sahip olup, onları kendilerine köle etmemişler mi? Ama günümüzde yer (zenginlikleri ile birlikte), su ve hava daha da fazla önem taşıyor. Sadece ileri teknoloji devirde fabrikalarda ve toprakta basit işçi küvetine pek gerek kalmamıştır. Gelişmiş ülkelerde çok insan servis alanında çalışmaya başlamıştır; çünkü bu alanlarda işçi küvetine ihtiyaç devamlı olarak artmaktadır.

Çoğu zaman insanı hayvandan ayıran (dış görkem dışındaki, hayvanlarda dış görkeme göre birileri diğerlerinden ayrılılar) en önemli faktör olarak sosyal hayat sayılır. Örneğin yaklaşık milyar yıldır dünyada yaşayan karıncaların (insan toplumlarınınki 10-50 bin yıl mertebesindedir) hayatına göz atsak, görüyoruz ki onların çok milyonlu ailelerinde basit sosyal hayat, insan toplumlarında gördüğümüzden daha mükemmeldir. Bir milletin içindeki basit (eğitim, bilim ve kültür içermeyen) insaniyettik, milyonlarca karıncayı birleştiren karıncalıktan daha mükemmel değildir. (Unutmamak gerekir ki doğa hakkında basit bilgiler karıncalarda olmasaydı onlar bu kadar zaman yaşam sürdüremezlerdi, örneğin yerin altında su basmayan yuvalar ve çamurdan dayanıklı ve milyonlarca karıncayı barındıran, çok mükemmel havalandırma sistemleri olan inşaatlar yapabilirler.)

Bilim ve teknoloji seviyesi yükseldikçe, dünyanın milyon yıllar boyunca ürettiği ve biriktirdiği yakıt 300-1000 yıl arasında tükenir. Yeryüzünde insan sayısı çok hızla artmış; ama onun yaşamı için gereken toprak, temiz su ve hava yetersiz kalmış. Küresel ısınma tehlikenin boyutunu artırır. Bu gidişat genetik silahların gelişmesini hızlandırarak, onların kullanılmasını da yaklaştırmıyor mu? Gelişmiş ülkelerin (gelişmekte olan ülkeler içinde Çin'i ve Rusya'yı unutmayalım) bu süreci hızlandırmakta amaçları kendilerine gelecek kazanmak değil mi? Gelişmiş ülkeler, Güney Kore, Çin ve Rusya kaçınılmaz büyük zorluklara direnmenin yolunu iyi eğitim, yeni bilim ve teknolojiler üretmekte görüyorlar. Bizim böyle bir derdimizin olmadığı, kurumlarımızın yaptıklarından (YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı, TÜBİTAK ve TUBA dahil) ve yüksek seviyesi olmayan (uzmanlıktan uzak) bu konulara bağlı TV programlarından ve çok az tartışılan eğitim ve bilime bağlı konuşmalarından görüyoruz. Gerekenin yapılacağından konuşuyorlar; ama gerekenin ne olduğunu bilmiyoruz. Kesin bilinen o ki, okul ve üniversite sayısının katlanması, hükümetin eğitime ve bilime bilinçsiz ayırdığı para ne kadar artsa da kalitede ilerlemek, olmayacak. Gelişmiş ülkelerle aramızdaki fark hızla büyümeye devam edecektir. Allah bizi genetik silahlardan korusun.

Zaman



Bu haber 646 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,458 µs