En Sıcak Konular

AKP’yi bekleyen en büyük tehlike

26 Ağustos 2007 13:20 tsi
AKP’yi bekleyen en büyük tehlike Prof. Dr. Eser Karakaş, ‘iktidardaki muhalif partisi’ne dönüşen AK Parti'yi ve onu bekleyen tehlikeyi yazdı. AK Parti kurmayları neyi bir an bile akıllarından çıkarmaması gerekiyor?

Star gazetesi yazarı Prof. Dr. Eser Karakaş'ın yazısı...

AKP’yi bekleyen en büyük tehlike
AKP Kasım 2002 seçimlerine çiçeği burnunda bir siyasal parti olarak, 2001 krizini izleyen çok özel bir konjonktürde girdi ve tek başına iktidara geldi.

Bu seçim sonuçlarında yani 2002’de yüzde otuz beş oranında oy elde edilmesinde 2001’in tüm toplumu çok derinden etkileyen kriz ortamının etkisi yadsınamaz.

Ancak, AKP kurmaylarının başarılı bir biçimde yürüttükleri sistemik muhalefetin de bu seçim başarasında büyük payı oldu.

2002 Türkiye konjonktürü, Sayın Erdoğan’ın ilginç bir mücadele sonrası TBMM’ye girişi, Başbakan olması ve kanımca hepsinden de önemli olmak üzere o dönemin çok özel AB konjonktürü AKP’nin toplum içinde desteğinin sistematik bir biçimde artışını sağladı.

Burada, AB sürecinin önemini bilinçli bir biçimde öne çıkarmamın temel nedeni AB müzakerelerinin açılmasına giden dönemde ülkemizde AKP önderleğinde gerçekleştirilen yasal dönüşümlerin yaklaşık yüz yıllık kökleşmiş ve köhnemeye başlamış bir sistemin temel taşlarına muhalefet anlamına gelmesi.

Sistemin köhnemiş yapı ve görüntüsü ile bütünleşmeden ama beceriksizlik ve iktidarsızlık görüntüsü de sergilemeden gerçekleştirilen bir dizi yasal, anayasal reform ve Erdoğan’ın ekibinin bu dönüşümlere sahip çıktığı görüntüsü, köhnemiş sistemin sahipliğine soyunan CHP ve kimi bürokratik yapılarla uzlaşmaması da AKP’nin TBMM’de yaklaşık üçte ikilik bir sandalye çoğunluğuna rağmen ‘muhalif parti’ olma görüntüsünün sürmesine neden oldu.

2002 seçimlerinden yaklaşık 18 ay sonra yapılan yerel seçimlerde AKP’nin ülke genelinde oylarını yüzde kırkın da üzerine taşımasında temel faktör kanımca yine AB reform sürecinin getirdiği ‘sisteme muhalefet yapan parti’ görünümü oldu.

2005 senesinden itibaren AKP’nin AB reform sürecini yavaşlatması ile birlikte toplumda iktidardaki muhalif partisi görüntüsü zedelenmeye ve bu zedelenmeyle birlikte de başka siyasal güçlerin, örneğin kendine ulusalcı diyen kesimlerin seslerinin daha gür duyurmaları paralel süreçler oluşturdular.

Bu süreçte AKP’nin büyük bir dirayetle yürüttüğü ekonomi programının topluma taşıdığı istikrar havası AKP oylarının düşmemesinde temel rol oynadı ama özellikle 2007 başından itibaren ülkede estirilen bürokratik tahakküm havası, 27 Nisan muhtıra süreci, 367 meselesi AKP’yi yeniden ‘iktidardaki muhalif partisi’ çerçevesinin içine oturttu.

Ekonomik istikrar programındaki önemli başarı, 2007 senesinde yeniden oluşan ‘iktidardaki muhalefet partisi’ görüntüsü ile birleşince de 22 Temmuz sonuçları doğdu.

AKP kurmaylarının bir an bile akıllarından çıkarmaması gereken temel meselenin bu partinin toplumsal desteği ile ‘iktidardaki muhalefet partisi’ imajının at başı gitttiği gerçeğidir.

Önümüzdeki dönemde yeniden hızlanmasını umduğumuz AB süreci, sivil anayasa tartışmaları AKP’yi yeniden ve belki de daha güçlü olarak uzun bir süre daha ‘iktidardaki muhalefet partisi’ çerçevesine yerleştirecek.

Ancak bu kez, Çankaya’nın da sistematik muhalefeti ortadan kalkıyor, toplum desteği yüzde elliye yakın, ikinci dönem iktidarın getirdiği belirli bir yorgunluk ve yıpranma var; belki de en önemlisi üçüncü kez iktidar eski deneyimlere göre zor görülebilir.

Bu faktörler bir araya gelir AKP’yi çevre partisi görüntüsünden ideolojik olarak statükoya çeker, parti ‘iktidardaki muhalefet partisi’ görüntüsünü yitirirse bu kez üçüncü dönem iktidar şansı gerçekten kaybolur.

Ama esas olarak da Türkiye önemli bir dönüşüm şansını yitirir; bu durumun hem AKP hem de Türkiye için büyük bir talihsizlik olacağına kuşku yok.

Önümüzdeki dönem AKP’nin kendini içlerine çekmek isteyen statüko güçlerine teslim olma ya da olmama macerası dönemi olacak.

Statükoya teslim olan liderler ve partilerin küçümsenmeyecek bir devlet ikbali gördüklerine kuşku yok.

Sayın Erdoğan’ın ve Sayın Gül’ün temel tercihlerinin statüko ile uzlaşma mı yoksa Türkiye’yi AB’ye sokan tarihsel lider prestiji mi olacağını hep beraber izleyeceğiz.

star

 


 



Bu haber 396 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,677 µs