En Sıcak Konular

"Jak Kamhi Cumhuriyeti"

25 Ağustos 2007 09:59 tsi
Cumhurbaşkanı Sezer'in "giderayak" bu madalyayı Jak Kamhi'ye takması nasıl mümkün olmuştur. Bu nasıl bir uygulamadır ki, Jak Kamhi için, yasal mevzuat çiğnenebilmektedir?

Jak Kamhi Cumhuriyeti

Aydınlık Dergisi

8-9 Ağusstos 2007 günleri medyada Köksal Toptan'ın TBMM Başkanlığına aday olarak gösterileceği haberleri nin arasında "göze çarpmayan" bir haber yer aldı:

Profilo Holding'in kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Jak Kamhi, başarılı çalışmalarından ötürü "Devlet Üstün Hizmet Madalyası"yla ödüllendirilecekti.

Kamhi, ödülünü 16 Ağustos'ta Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in elinden alacaktı.

O günlerde dikkat çekmeyen haber, 16 Ağustos 2007 günü diğer haberlerin önüne geçti.

Çünkü madalya törenine Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ta katılmıştı.

Sadece Büyükanıt mı?

Cumhurbaşkanı Sezer ve eşi Semra Sezer,

TBMM Başkanı Köksal Toptan,

Recep Tayyip Erdoğan,

Abdullah Gül,

Kuvvet Komutanları,

YÖK Başkanı Erdoğan Teziç,

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu,

Türkiye Musevileri Hahambaşı İshak Haleva da oradaydı.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 20 Ağustos Pazartesi günü başlayacağı hatırlanacak olursa, Yaşar Büyükanıt'ın katıldığı tören, gazeteciler için "bulunmaz nimet" sayılırdı.

Belki de Yaşar Büyükanıt, Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin mesaj vermek için törene katılmıştı.

Ancak Yaşar Büyükanıt, bu konuya ilişkin mesaj vermedi. Soruları " dükkân kapalı" esprisi ile geçiştirdi.

1983 yılında kabul edilen Madalya ve Nişanlar Kanunu uyarınca Sakıp Sabancı, Rahmi Koç, İbrahim Bodur, Selçuk Yaşar, Ayhan Şahenk, Halis Toprak, Şakir Eczacıbaşı gibi holding patronları da aynı madalya ile ödüllendirilmişlerdi.

Ancak daha önce "Devlet Üstün Hizmet Madalyası " törenlerinde "devletin zirvesinin" buluştuğunu kimse hatırlamıyordu.

JAK KAMHİ'Yİ ÖVMEK İÇİN ATATÜRK'E İFTİRA EDİLİYOR

Cumhurbaşkanı Sezer, madalya töreninde yaptığı kısa konuşmada:

"Atatürkçü düşünceye içtenlikle bağlı Sayın Kamhi, başkanlığını uzun yıllar sürdürdüğü İktisadi Kalkınma Vakfı aracılığıyla ve kişisel çabalarıyla, Atatürk'ün Türk Ulusuna hedef gösterdiği kalkınma ve çağdaşlaşma yolunda önemli bir aşama olan Avrupa Birliği yönelimine güçlü destek sağlamıştır"

diyordu.

Cumhurbaşkanı Sezer, Avrupa Birliğine yönelimi, "Atatürkçü düşünceye içtenlikle bağlı olmanın sonucu" olarak göstermese, bu cümlenin üzerinde durmaya gerek olmazdı .

Çünkü Sezer, AB'nin Türkiye'ye dayatmalarına karşı açık bir tutum almamıştı. Ne var ki; AB Komiserlerinin "Kemalizm'i unutun" direktifleri ortada iken, Jak Kamhi'yi övebilmek için "teslimiyetçi politikaları" Atatürk'e dayandırmaya kalkması, Jak Kamhi'ye verilen önemin göstergesi oluyordu.

Cumhurbaşkanı Sezer, konuşmasına şöyle devam etti:

"... Sayın Kamhi, ülkemizin tanıtılması ve uluslararası alanda karşılaştığı sorunların giderilmesi yolunda yılmadan ve içten bir özveriyle çalışmalarını sürdürmektedir. Sayın Jak Kamhi bu yurtseverliği ve çalışkanlığı ile Ulusumuzun övgüsünü kazanmıştır..."

Jak Kamhi'nin "yurtseverliği" ve "uluslar arası alanda karşılaştığımız sorunların giderilmesi yolundaki" çalışkanlığı ile ulusumuzun övgüsünü kazandığı" görüşü, ilk bakışta "sıradan" bir cümle izlenimi yaratıyor. Jak Kamhi'nin kimliğine ilişkin olgular yan yana getirildiğinde, bu sözlerin anlamı değişiyor.

JAK KAMHİ'NİN İTİBARI

Jak Kamhi kendisi ile yapılan bir röportajda 2000'E DOĞRU Dergisi'ne şunları söylemişti:

"Kimseden saklamıyorum. Gayet normaldir ki, benim İsrail'e karşı gayet müspet hislerim var. Bu tabii bir şeydir. Bunun önüne çıkılamaz. Benim İsrail'e karşı sempatim olması, İsrail'in Türkiye ile iyi ilişkilerini arzu etmem, birçok konuda müspet ilişkilere girilmesi, İsrail ile barışa kavuşulması temennilerim, görüşüm olur ama iddiam olmaz. Türkiye-İsrail ilişkilerini tayin edecek olan Dışişleri Bakanlığı'dır." Jak Kamhi İsrail ile ilişkiler konusunda topu hükümete atıyordu ama 1991 yılında Akbulut Hükümeti sırasında Dışişleri Bakanı Kurtcebe Alptemuçin'den aldığı "üstün hizmet madalyası" devletler arasındaki ilişkide etkinliğinin sonucuydu. Jak Kamhi, bu gün daha rahat konuşuyor.

Türkiye'nin şehit cenazeleri ile sarsıldığı, çarşılarında patlayan bombalarla sallandığı, mayınlarla boğuştuğu günlerde, TİSK'in İşveren Dergisi'nin Haziran 2007 tarihli sayısında, AKP'yi överken şunları söylüyordu:

"...Türkiye'nin ABD ile ilişkileri sıhhatli bir seviyeye ulaşmaktadır. Ayrıca AB ile ilişkilerin müzakere seviyesine erişmesi, politik yönümüzün sıhhatli olduğunun işaretini veriyor. Sosyal politikalara gelince, kademeli bir şekilde AB kriterlerine uyma mecburiyetindedir..."

Kendisine tekrar "Üstün Hizmet Madalyası" verileceği açıklandıktan sonra J. Kamhi, AB, ABD, İsrail ve Türkiye gibi tarafların bir araya gelmesiyle pek çok soruna çözüm üretilebileceğini vurguluyor ve çeşitli ülkelerde üst düzeylerde kurduğu ilişkiler ve işbirlikleri sonucu önemli bilgilere sahip olduğunu belirtiyor.

Jak Kamhi'nin bir özelliği de Türkiye'ye gelen üst düzey abd diplomatlarına "evinde yemek veriyor" olması.

Türkiye'de görev yapan abd büyükelçileri, sonradan başka görevlerle Türkiye'ye geldiklerinde istisnasiz j. Kamhi'nin misafiri oluyorlar.

J. Kamhi, bilderberg'in de davetlileri arasında.

Avrupa'nın "creme de la creme" işadamı örgütü olarak bilinen Avrupa sanayicileri yuvarlak masası, ert'ye 1991 yılında üye olarak çağrılan ilk Türk sanayicisi olan Kamhi, uluslararası alanda yaptığı çalışmalar nedeniyle Fransa hükümeti'nden 1991 yılında "Legion d"Honneur", 1997"de Fransa Cumhurbaşkanı'ndan "Commandeur dans l"Ordre National du Merite", 2003 yılında İspanya Kralı'ndan "Commander of the Order of the Spanish Civil Merit" nişanlarını almıştı.

Kamhi'nin ödülleri arasında; 1992 yılında Türk-Amerikan Dostluk Konseyi tarafından verilen liderlik ödülü, 2003 yılında Türkiye Hahambaşılığı-Türk Musevi Cemaati"nin "Takdir ve Teşekkür" plaketi bulunuyor.

AZILI AB YANDAŞLIĞI

Jak Kamhi Cumhurbaşkanı Sezer'in (farklı kelimelerle) belirttiği gibi "azılı bir AB yandaşı"...

J. Kamhi'nin kurucusu bulunduğu (İKV) İktisadi Kalkınma Vakfı'nın öncülüğünde; TOBB, DİSK, TESEV, Türk-İş, TİM, İSO, İTO, YASED, TÜRSAB, ATO, Kal-Der, MÜSİAD, TİSK, İMKB gibi 175 sivil toplum örgütünün yayımladığı bildiriyi hatırlayacaksınız...

O bildiriden halkımıza söylenen yalanların, yaratılan hayallerin ve AB adına yapılan dayatmaların bir kısmını nakledelim:

"Tam üyelik yükümlülüklerini ekonomik, siyasi ve sosyal tüm alanlarda ülkemizin ihtiyaç duyduğu reformların gerekleri olarak algılıyoruz. Tam üyelik hedefi tüm siyasi partilerce benimsenen ve desteklenen bir devlet politikasıdır. Bugün 40 yılı aşkın bir süredir devam eden bu ulusal davanın hayata geçirilmesinde tarihi kavşaktayız. Türkiye, AB tam üyelik hedefine hiç olmadığı kadar yakın. Milletvekillerimizden bu tarihi sorumluluğun bilinci ve sağduyusu ile hareket etmeyi sürdürmelerini bekliyoruz. Ülkemizin geleceğini şekillendirecek, gençlerimizin yarınlara güvenle bakmasını sağlayacak, bu çağdaşlaşma projesinin süratle gerçekleştirilmesini talep ediyoruz.

Bizler bu bildiride imzası olan sanayici, tüccar, çiftçi, esnaf, serbest meslek mensubu, işçi, akademisyen, öğrenci, medya temsilcisi, tüm kesimler: Birey ve toplum olarak geleceğimizi AB'de görüyoruz. Gelecek kuşaklara çağdaş dünyayla bütünleşmiş, güçlü bir Türkiye bırakmanın sorumluluğunu taşıyoruz. AB'yi kendimiz, çocuklarımız, geleceğimiz için istiyoruz. Türk toplumu olarak kesin kararlıyız. Türkiye'nin yeri AB'dir. Kaybedecek zamanımız yoktur." J. Kamhi ile birlikte o bildirideki bazı imzaları da yazalım:

Murat Belge, Ertuğrul Özkök, Mehmet Altan. Mehmet Y. Yılmaz, Ali Bayramoğlu, İsmet Berkan, Prof. Dr. Haluk Günuğur, Süleyman Çelebi, Özdem Sanberk Halit Narin, Can Paker.

Kısacası "malum" cephe...

J. Kamhi'nin "Devlet Üstün Hizmet Madalyası"nı ne kadar önemsediği bilinmez ama ödül töreninde, "devlet zirvesi mensuplarının" yüzüne baka-baka; ABD, İsrail ve AB'nin bugün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" hedefi doğrultusunda çaba sarf ettiğini" söyledikten sonra "alkışlanmış olması ihtimali" çok hazin bir görüntü yaratıyor.

Barzani-Talabani cenahından ülkemize yöneltilen saldırı ve tehditlerin arkasında ABD'nin ve İsrail'in bulunduğunu Türkiye'de Tayip Erdoğan "bile" reddedemiyor.

Komutanlar ise bunu sık-sık dile getiriyor. Çok değil, on gün sonra, 30 Ağustos törenlerinde, askeri komutanlıkların devir ve teslimi sırasında bu gerçekler, yine dile getirilecek. Tam da bu sırada, J. Kamhi'ye "Devlet Üstün Hizmet Madalyası" verilmesi ne anlama geliyor?

Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulan "Devlet Madalya ve Nişanları Yönetmeliği"nin 4. maddesi ile J. Kamhi'ye verilen "Madalya"yı birlikte değerlendirmek, gerçekten "yüz kızartıcı" oluyor.

Yönetmeliğin 4. maddesinde "Madalya" şöyle tanımlanmış:

"Bu Yönetmelikte geçen Madalya; yurtiçinde veya dışında, Türkiye Cumhuriyetinin bekasında, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünün korunmasında, Devletin yücelmesinde ve milli menfaatlere katkıda, hizmet ve vazifede, üstün feragat, fedakârlık, başar ı ve yararlık gösteren kişilere verilen muhtelif cins ve değerde bir sembolü ifade eder". Bu tanımlama ile J. Kamhi'nin törende söylediği sözü kim, nasıl bağdaştırabilmektedir?

J. Kamhi'ye madalya verilmesi, mevcut olgular ve yapılan konuşmalar dikkate alındığında; bu olayın yegane anlamı, J. Kamhi üzerinden ABD, AB ve İsrail'e teslim olunmasıdır.

Bu tutum ile ülkemizin bütünlüğü nasıl savunulacaktır?

Türkiye'nin altına mayınları döşeyen, çarşılarında bombaları patlatan ABD ve İsrail'e, "tedarikçi" AB ülkelerine, Irak'ın kuzeyindeki "kuklaları"na ne denilmiş olmaktadır?

J. Kamhi'nin, "ABD, AB ve İsrail'in barış için çabaladığı" yalanlarını hiç utanmadan söylediği mekânda, Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın bulunması "iyi olmuştur" denebilir mi?

Yaşar Büyükanıt, bu mekanda bulunmak zorunda mıdır?

Yaşar Büyükanıt'ın yüzüne karşı söylenen bu laflardan sonra Mehmetçiklerimizin, üst rütbeli komutanlarımızın cenazelerinde söylenen sözlerin ne kadar ağırlığı kalmıştır? Bu olayda başka bir "garabet" daha var:

"Devlet Madalya ve Nişanları Yönetmeliği"nin 22. maddesine göre;

"Madalya alacak Türk vatandaşlarının listesi her yıl Başbakanlıkça 29 Ekim'de ilan edilir. Bu ilanda, madalyanın hangi tarihte ve nerede tevcih edileceği belirtilir."

Cumhurbaşkanı Sezer'in "giderayak" bu madalyayı J. Kamhi'ye takması nasıl mümkün olmuştur.

Bu nasıl bir uygulamadır ki, J. Kamhi için, yasal mevzuat çiğnenebilmektedir?

Bu nasıl bir sistemdir? Böyle bir sistemde BOP Eşbaşkanı olduğunu göğüslerini gere-gere ilan edenler, baş tacı edilir. Abdullah Gül, devletin tepesine oturtulur. Türban püskülü de o tepede sallanır-durur. Görülüyor ki; beş yıllık AKP iktidarı sonunda Türkiye; ABD, MOSSAD, TÜSİAD "şeytan üçgeni"ne düşürülmüştür.

İçine düşürüldüğümüz sistemin adı da Jak Kamhi Cumhuriyeti'dir.


Aydınlık


İşte Ödül töreniyle ilgili Hürriyet'in haberi:

Devlet tam kadro oradaydı

Süleyman DEMİRKAN/ANKARA

Musevi Türk İşadamı Jak Kamhi’ye Devlet Üstün Hizmet Madalyası verildi. Devlet zirvesinin tam kadro katıldığı törende Cumhurbaşkanı Sezer, Kamhi için "Yurtsever ve çalışkan Jak Kamhi ulusumuzun övgüsünü kazandı" dedi.

ÇANKAYAKöşkü’nden ayrılmak izin gün sayan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in himayesindeki son törenlerden biri olan Musevi kökenli Türk işadamı, Profilo Holding Yönetim Kurulu Başkanı Jak Kamhi’ye törenle Devlet Üstün Hizmet Madalyası verildi. Törene çağrılan davetliler ikiye ayrılarak bir kısmına "eşli", bir kısmına da "eşsiz" davetiye gönderildi.

EŞLİLER VE EŞSİZLER

Eşsiz davetiye gönderilenler; eşleri türbanlı olan Başbakan Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Abdullah Gül’ün de dahil olduğu "A protokolü"ne dahil devlet yöneticileri idi. Eşli davet edilenler ise Jak Kamhi’nin ailesi ve listeyi onların belirlediği konukları idi.

SEMRA HANIM TEK İSTİSNA

Eşli-eşsiz davetiye ayırımında Erdoğan ve Gül’ün eşlerinin türbanlı olmaları ve Sezer’in "kamusal alanda türban yasağına" duyarlılığının etkili olduğu bildirildi. Devlet "A protokolü"ne dahil olup da eşli katılan tek istisna, Cumhurbaşkanı Sezer’in eşi Semra Sezer oldu. Semra Hanım’ın törene katılması, Kamhi’nin eşli gelmesiyle açıklandı.

Yaklaşık 200 kişilik seçkin davette, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri, bazı yazarlar da hazır bulundu. Davette Hürriyet’i Başyazar Oktay Ekşi ve Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu temsil etti.

SEZER TAKTI

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün önerisiyle hazırlanan Bakanlar Kurulu Kararnamesi’ni Cumhurbaşkanı Sezer’in onaylaması ile kararlaştırılan Devlet Üstün Hizmet Madalyası’nı Kamhi’ye Sezer taktı.

İlk konuşmayı yapan Sezer, "Kamhi’ye Devlet Üstün Hizmet Madalyası’nı tevcih etmekten mutluluk duyuyorum" dedi. İş dünyasının önderi olarak Kamhi’nin ülkeye yaptığı hizmetleri, bulunduğu görevleri sıralayan ve kişiliğinden övgüyle söz eden Sezer, özetle şöyle konuştu:

MADALYA ULUS’UN ŞÜKRANI

1995 yılının Dünya Hoşgörü Yılı olarak seçilmesinin sağlanmasında Sayın Kamhi’nin ve 500. Yıl Vakfı’nın çalışmaları etkili oldu. Atatürkçü düşünceye içtenlikle bağlı Sayın Kamhi, başkanlığını uzun yıllar sürdürdüğü İktisadi Kalkınma Vakfı aracılığıyla ve kişisel çabalarıyla, Atatürk’ün Türk Ulusuna hedef gösterdiği kalkınma ve çağdaşlaşma yolunda önemli bir aşama olan AB yönelimine güçlü destek sağladı. Kamhi, bu yurtseverliği ve çalışkanlığı ile Ulusumuzun övgüsünü kazandı. Devlet Üstün Hizmet Madalyası, Kamhi’ye Ulusumuzun şükran duygularının bir anlatımıdır.

ÖRNEK ALINACAK

Sayın Kamhi, size, ülkemizin ve ulusumuzun yararına üstün başarıyla gerçekleştirdiğiniz çalışmalar nedeniyle Türk Ulusu ve kendi adıma teşekkür ediyorum. Yaşamınız ve yaptıklarınız her Türk yurttaşınca örnek alınacak, gurur duyulacak niteliktedir.

KAMHİ’YE BRAVO

Kamhi de konuşmasında, "Bu madalya benim için en büyük gurur kaynağıdır" dedi. "Ülkesine hizmet etmek her yurttaşın görevidir" diyen ve bu hizmeti yapabilmenin önüne açılacak fırsatlara da bağlı olduğunu anlatan Kamhi, bu fırsatı ilk eski Başbakan Bülent Ecevit’in tanıdığını ve daha sonraki cumhurbaşkanları, başbakanlar ve dışişleri bakanlarınca sürdürüldüğünü anlattı. Türkiye’nin mutlaka AB üyesi olması gerektiğini vurgulayan Kamhi, Sezer, Erdoğan ve Gül’e teşekkür etti.

Gönüllü lobici

TÜRK sanayiinin en eskilerinden, 82 yaşındaki Jak Kamhi’nin bu madalyaya uzanan öyküsü, binlerce aileye geçim sağlayan yatırımları dışında, politik bir yön de taşıyor. Kamhi, Türkiye lehine sık sık devreye girmiş gönüllü bir lobici.

Kamhi’nin dış politikada bilinen en önemli katkısı, ’Kıbrıs Barış Harekátı’ sonrası ABD’nin ambargo kararına dayanıyor. ABD Kongresi’nin Şubat 1975’te Türkiye’ye yönelik silah ambargosu kararı almasının ardından, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in, ABD’ye yolladığı 10 kişilik işadamı heyetinde o da vardı. Amaçları, Kongre’yi ambargonun kaldırılması için ikna etmekti.

ARABULUCU KAMHİ

Fransa’yla ilişkilerde de birçok olayda Türkiye için devreye girdiği biliniyor. En sonuncusu, geçen aralık, Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili Fransa Parlamentosu’nda görüşülen yasa tasarısı sırasında oldu. Dönemin Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve hükümet nezdinde, oylamanın yapılmaması için çalıştı.

İsrail ile olan ilişkilerde de, herhangi bir sorun olduğunda yine Kamhi’nin etkisine başvurulduğu sık sık anlatılır. Yine en son geçen yıl, Hamas Lideri Halid Meşal’in Ankara’da Türk yetkililerle görüşmesi sonrası gerginleşen Türkiye-İsrail ilişkilerinde, arabuluculuğu Kamhi’nin üstlendiği, İsrail’in tepkilerini yumuşattığı konuşuldu. Bu politik gücü nedeniyle, aşırı dinci çevrelerin de her zaman hedefi oldu. Hatta 1993’te Beylerbeyi’nde bir suikaste uğradı. Zırhlı aracı sayesinde yara almadan kurtuldu.

Ne mutlu Türküm diyene

JAK Kamhi konuşmasında törende hazır bulunan iki oğlu Hayati ve Jefi’ye teşekkür etti. Kamhi, "Bu ödülün büyük kısmını eşimle paylaşıyorum, ona şükranlarımı sunuyorum" dedi. Kamhi konuşmasını, Atatürk’ün, "Ne mutlu Türküm diyene" sözü ile tamamladı. Fransızca, İngilizce ve İspanyolca bilen Kamhi’ye, Türkiye’den önce Fransızlar 1991’de "Legion d’Honneur" vermişti. 2003’te de İspanya Kralı’ndan bir madalya almıştı.

Hürriyet



Bu haber 1,262 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,627 µs