En Sıcak Konular

Eski MİT'çi konuştu

24 Ağustos 2007 12:33 tsi
Eski MİT'çi konuştu Emekli MİT mensubu Yılmaz Tekin’e göre, ajanlık çok gizli bir faaliyet gibi görünse de James Bond filmlerindeki türden değil. Araba, silahlar, güzel kadınlar, iletişim araçları, sınırsız para harcama yetkisi olsa bile

Emekli MİT mensubu: ''Ailelerimiz ne iş yaptığımızı bilir''

Enis Tayman / Tempo

Emekli Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubu Yılmaz Tekin, önümüzdeki günlerde, istihbarat dünyası hakkındaki anılarını tek bir kitapta toplayarak piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Tekin’in, Kasım 1999’dan itibaren kaleme aldığı ‘Bir Gizli Servis Mensubunun Anıları-ÇUVALDIZ-1-2-3’ ve ‘Kalem Artığı Öyküler’ adlı kitapları böylece tek bir eserde toplanmış oluyor. Ancak bu yeni toplama eserin, eskilerinden farklı bir tarafı da var. Kitabın içinde yer alan 140 civarında anı-öykü, MİT’e girmek isteyen, istihbarat konularına ilgi duymasına rağmen işe nereden başlayacağını bilemeyenler için bir rehber niteliğini de taşıyor. Dolayısıyla, her konuyla ilgili yeni bölümler eklenmiş ve başvuruda bulunacak kişileri yönlendirme görevini üstlenmiş durumda. Tekin’le casusluk dünyasını konuştuk.

Tempo: Kimler casus olabilir? Bunun için özel bir insan tipi gerekir mi?

Yılmaz Tekin: Genlerle bir ilişkisi yok. Bu, daha çok, belirli konularda meslek sahibi olmuş kişilerin, istihbarat konularıyla, ilgi alanları ve yetenekleri ölçüsünde yüklenmesiyle oluşan bir şey. Tabii bilginin ve eğitimin yanı sıra fiziksel ve ruhsal niteliklerin de oldukça etkisi var. Bu arkadaşlar, 6 ay süren yoğun bir mesleki ön eğitimden geçirildikten sonra başarılı olurlarsa, ilgili görevlere atanırlar. Konularında uzman olarak yükselmekse, çok daha sonra, bir dizi özel kursun ardından gerçekleşir ve içlerinden, operasyonel konularda çalışmak durumunda olanlar seçilerek ayrılır. Diğerleri değerlendirici olarak görevlendirilir.

T: Bir ajanın tipi nasıldır? Mesela yakışıklı, güzel olması şart mı?

Y.T.: Fiziksel olarak belirgin özellikleri olanlar (uzun/kısa boy, şişmanlık, özürlü hal, şark çıbanı, ben vb. gibi) sizin tabirinizle ajan olamazlar.

T: MİT ajanı idiniz. Bu iş filmlerde izlediğimiz casusluk hikâyelerine benziyor mu?

Ajan kelimesi yanlış kullanılan bir deyim, bunu özellikle belirtmeliyim. Çünkü ajanlar, diğer kişiler gibi, istihbarat görevlileri tarafından kullanılan elemanlardır. Bu sözcük yanlış lanse edilmiştir. Dolayısıyla ben, hiçbir zaman ajan olmadım.

T: Ne yaptınız?

Y.T.: Ajan sevk ve idare ettim. Ajan, bir operasyon içinde etkin rol oynayan, hedef içine yerleşmiş ya da yerleşebilecek konumda olan kişidir. Rolü çok önemli. Dilimize yanlış lanse edilmiştir. Sn. Mahir Kaynak’ın gazetelerde yayımlanmış, ‘Ben Bir MİT Ajanıydım’ başlıklı yazısı var. Doğrudur... Teşkilat bünyesine alınmadan önce, resmen teşkilatın bir ajanıydı. Ajanlığı filmlerdeki öykülerle kıyaslamak asla mümkün değil. Filmlerde hayal unsuru ön planda. Uygulamada hiçbir benzer yönü yok. Bir şey hariç; zeki olmak, zamanlamayı iyi yapmak ve ileriyi görebilmek.

T: Aileniz biliyor muydu istihbarat elemanı olduğunuzu?

Y.T.: Hangi işi nasıl yaptığımızı bilmezler. Ama ne iş yaptığımızı bilirler. Ayrıca, MİT’e müracaat ettiniz, sınavlara gireceksiniz, kabul edileceksiniz. Altı ay sıkı eğitime tabii tutulacaksınız. Ailenize ne diyeceksiniz? “Simitçilik kursuna gidiyorum'' diyemezsin. Diyelim teşkilata girdiniz. Lojmanlarda oturacaksın, duvarlar ardında yaşayacaksın, sonra “Simitçilik yapıyorum'' mu diyeceksin?

T: James Bond gibi casuslar var mı?

Y.T.: Birebir ararsanız, bulamazsınız. Araba, silahlar, güzel kadınlar, iletişim araçları, sınırsız para harcama yetkisi var. Tabii ki istihbarat yeteneğini çok üst düzeyde kullanan, sezgi gücü yüksek, zeki kişiler çok. Ama bu yetenekler, onların kendilerini değişik ortamlara lap diye atmalarını gerektirmiyor. Konusunu iyi bilen, bulunduğu ortama uyum sağlamış, kamufle olmuş kişiler, bence görevlerini James Bond’dan çok daha iyi yerine getiren kişiler.

T: Casusluk, filmlerdeki gibi gerçekten heyecanlı bir meslek mi?

Y.T.: İstihbarat faaliyetleri insana heyecan verir. Cephede çalışmak ise bambaşka duygular verir. İstihbarat dipsiz kuyu gibidir. İndikçe iner, ama dibini bulamazsınız. Aylarca uğraşır, ama tek bir veri bile toplayamazsınız. Gün gelir, hiç umulmadık bir anda -ki bunu siz yaratırsanız çok daha güzel olur- bulduğunuz bir ipucu sizi sonuca götürür. Bunun için belirli konularda uzmanlaşmanın yararı vardır.

T: Filmlerde gördüğümüz casusluk aletleri gerçekten var mı?

Y.T.: Son derece abartılmış aletler. Ama Jules Verne’in 150 yıl önceki hayal gücü cihazları şimdi ortalıkta. Ama o tekniği kullanan da, geliştiren de, dosyayı kapatan da insandır. Yetişmiş insan faktörünün önemi yadsınamaz.

T: Sizin favori bir casusluk aletiniz var mıydı?

Y.T.: Zaman zaman bazı teknik cihazlar kullandığımız oldu. Genelde iletişimle ilgiliydi. Ancak her kapıyı, ama her kapıyı açan ince ve küçük bir anahtarınızın olmasını istemez miydiniz?

T: Casusu nasıl tanırız?

Y.T.: Genelde elçilik personeli. Belirli şirketlerden, kendi alanlarının dışında her şeye burnunu sokan kişiler hakkında dosya açılır. Mesela sık sık Türkiye içinde seyahate çıkan bir elçilik personeli, üstlerine göre daha rahat hareket eden kişi, bizim için şüphelidir. Belirli yöreye giden yabancılar sakıncalıdır. Çok mu merak ediyorsun Cudi Dağı’nın buzullarını?

T: Türkiye’nin efsane casusu sizce kimdi?

Y.T.: İngiliz Kemal’i işaret etmek mümkün.

T: Türkiye’de hâlâ yabancı ülkelerin casusları dolaşıyor mu?

Y.T.: Yabancı istihbarat mensupları ya da onların kullandığı kişiler (ajanlar vb.) fink atmakta. Türkiye’nin jeopolitik konumuna, çevremizi saran tek bir dost ülke bulunmamasına ve asıl önemlisi, dost gözüküp de kanımızı emmeye çalışan büyük devletlerin samimi olmayan, gizli kapaklı yürüttükleri politikalara bağlamak gerek.

T: Günümüzde hangi ülkelerin casusları Türkiye’de faaliyet yürütüyor?

Y.T.: Komşularımız, ABD, dünyanın büyük ülkelerinin tamamı.

T: Bunların amaçları sizce nedir?

Y.T.: Kendileri için hedef olan bir ülkenin tüm maddi ve manevi varlığı hakkında bilgi toplamak, bu bilgiyi kendi ülkeleri yararına gerektiğinde kullanmak, keza bu bilgiler yardımıyla politikalar geliştirmek, ileriki yıllara yönelik faaliyet planları yapmak ve tabii ki her ortamda elemanlanmak.

T: Yabancı ülke casusları hangi kisveler altında çalışıyor?

Y.T.: Genelde bunlar politik dokunulmazlık zırhının gerisinde çalışan elçilik personeli. Ama kullandıkları kişileri çok farklı ortamlardan seçiyorlar. Belirli maskeler altında çalışan bu gibi grupların toplantılarına, davetlerine ise balıklama atlayan kesim ise, ne yazık ki bizim politikacılarımız, üst konumdaki yöneticiler. Bunlar, aslında ne yaptıklarını, ne kadar zarar verdiklerini bilmeden bunları yapıyorlar. Elçiliğin verdiği bir resepsiyona katılan bir politikacı, davet edilmenin gururu ve sevinci içinde, ağzına geleni söylüyor, sorulan çok masumane(!) sorulara yanıt veriyor.

T: “Ajanlar Güneydoğu’da cirit atıyor'' deniyor. Gazeteci, turist, rehber gibi kisvelerle dolaşıyorlar mı gerçekten?

Y.T.: Büyük oranda hayal mahsulü. Ama bizim de yurtdışında kullandığımız yöntemler var. Mesela elçilikle normal bilgi akışını sağlamak. İkincisi, istasyon kurmak. Bilgi noksanlığı olan bir bölgeye gidecek kişilerden yararlanmak da olan şeyler. Gayri yasal çalışmalar tabii bunlar. Aynı şeyi yabancılar da yapıyor. Ama istihbarat bunlardan elde edilmiyor artık. Bir büyükelçilik ikinci kâtibi, kalkıp bin kilometre ötede bir kente gidiyor, randevu alıyor, gerekli şeyleri öğrenebiliyor. 30-40 sene önceki gibi, TIR şoförlerinin yol üzerindeki un fabrikalarını sayması gibi faaliyetler artık kalmadı.

T: CIA, MOSSAD, FSB, MI5 gibi kuruluşlara en büyük istihbarat örgütleri deniyor. MİT sizce kaçıncı?

Y.T.: Sıralamasını bilemem. MİT’in personel sayısı 7 bin civarında. Ama ayrılan bütçe çok az. Bu dikkate alındığında, hiç azımsanmayacak bir istihbarat örgütü bence.

Haber 10



Bu haber 387 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,641 µs