Ayılar(!) ayıyı döve döve öldürdü

24 Ağustos 2007 12:16 tsi
Biri rejimi korumak için vurdu.. Öteki arı kovanlarını.. Biri kırbaçla saldırdı.. Öteki taşla, ucu sivri sopalarla.. Yavru ayı nasıl öldü?

Bingöl'ün Yedisu ilçesinden geçen Peri Suyu Sorik mevkiinde öğle saatlerinde serinlemek için suya giren bir ayıyı fark eden köylüler, hayvana saldırdı. Taş ve ucu sivri sopalar kullanan kişiler uzun süre ayıyı dövdü. Hayvan maruz kaldığı işkenceler sebebiyle bir süre sonra suyun üstünden kayboldu.

Vatan yazarı  Mehmet Tezkan Türkiye'nin yarasına parmak bastı.

 Ayılar(!) ayıyı döve döve öldürdü

Biri rejimi korumak için vurdu.. Öteki arı kovanlarını.. Biri kırbaçla saldırdı..

Öteki taşla, ucu sivri sopalarla..

Yüzlerinde aynı ifade vardı.. Öfke, nefret, sopayı veya kırbacı ele geçirmenin azgınlığı..

Ezilmişlik..

Yok olmuşluk..

Sıra bizde dercesine vurdukça vurdular..

İntikamlarını aldılar mı dersiniz? Yoksa insanlıklarını orada bıraktılar mı?

Hep insanlık insanlık deriz de..

Tarihe baktığımızda dünyanın en vahşi, en acımasız, en bencil yaratığı da insanlık değil mi?

Doğayı, hayvanları, birbirlerini katleden..

*

Olayın biri İran’da yaşandı..

Diğeri Bingöl’de..

Bingöl’den başlayalım.. Köylüler serinlemek için dereye giren bir ayı görüyor..

Linç duyguları kabarıyor..

Taşla saldırıyorlar..

Yetmiyor.. Ucu sivri sopa buluyorlar, vur Allah vur..

Ayı kaçıyor Ayılar(!) kovalıyor.. Aslında onlara ayı demek ayılara hakarettir..

O zaman..

Büyük harfle Ayı diyelim.. Küçük harfle yazılan o sevimli hayvanlarla karışmasınlar diye..

Tam iki saat..

Biri bırakıyor, öbürü vuruyor.. Diğerleri de büyük bir haz içinde seyrediyor..

Ayıcık ne yapsa ellerinden kurtulamıyor..

Ayılar(!) kararlı..

Bal peteklerini korumaları lazım.. Arı kovanları giderse sistem çöker.. Sonra neler olur maazallah!

*

İran’daki yüzleri maskeli polisler de aynı duygularla 25 yaşındaki genci kırbaçladı..

Onların da rejimi koruması lazımdı..

40 kırbaç vuran yoruldu.. Kırbacı arkadaşına verdi.. Bir 40 kırbaç da o vurdu..

Bine yakın kişi bu sahneyi izledi.. Daha iyi görebilmek için trafik lambalarına bile tırmandılar..

Peki kırbaçlanan gencin suçu neydi?

İçki içmek, evlilik dışı ilişkiye girmek..

Sanki İran’da, Tahran’da evlerde içki içilmiyormuş gibi.. Evlilik dışı birliktelik hiç yokmuş gibi..

*

Ama mesele o değil..

Yakalanmak.. Yakalandığın zaman seni yakalayanların gözü döner..

Çünkü sen güçsüzsündür, onlar güçlü..

Aslında onlar da güçsüzdür.. Güçsüz olmanın verdiği ezikliği senden çıkaracaklardır..

Kural bu..

Kıstırmışlardır bir kere..

Vurdukça vururlar..

Kendi hayatlarına isyan edercesine..

*

Bingöl’deki ayıcık da İran’daki genç gibi yakalandı.. Serinlemek için girdiği suda tek başına..

O an köylüler güçlü, ayıcık güçsüzdü..

O gücün getirdiği sarhoşlukla gözleri döndü..

Bir utanca, insanlık ayıbına imza attılar..

Akşam köy kahvesinde toplanıp ayıyı nasıl linç ettiklerini böbürlene böbürlene anlatmışlar mıdır?

O Ayılar(!) bunu da yapmıştır..

Peki ayının suçu neydi..

Bal çalmak.. Büyük harfle yazılan Ayılar(!) daha önce dokuz ayıya saldırmış..

Belli ki hepsini kaçırmışlar..

Bunu yakalamışlar.. En gariban onu bulmuşlar.. Kolay lokma..

O zaman intikam saati..

Arı kovanlarının intikamı!

*

Bal petekleri deyince, dün ajanstan gelen bir haberi de aktarayım..

Doğubeyazıt’ta boş arı kovanlarında 4 bin 959 karton kaçak sigara ele geçirilmiş..

Bu haber 1,187 defa okundu.