Düşman çaresizlik!!!

22 Ağustos 2007 17:24 tsi
Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi 13. Psikiyatri Kliniği Şefi Doç. Dr. Kemal Sayar, özgüven eksikliğinin ve öğrenilmiş çaresizliğin Türkiye'de yaratıcı fikirlerin gelişmesine en büyük engel olduğunu söyledi. Yaptığı açıklamada, Türkiye

Bu durumun bireyin kendine olan güveninin de azalmasına yol açtığını dile getiren Sayar, bir şeyler üretebileceğine, başarabileceğine inanmayan bireylerin, herhangi bir fikir ortaya koyamadığını belirtti. Erken çocukluk döneminden itibaren böyle yetişen bireylerin, büyüyüp bir şeyleri değiştirebilecekleri, etkilerini gösterebilecekleri yaşa geldiklerinde bunun asla gerçekleşmeyeceğine inanıp harekete geçmeyeklerini söyledi. Sayar bu bireylerin ne yaratıcı bir fikir üretme ne de girişimde bulunmak için cesaretleri ve inançları oamayacağının altını çizdi.

YETİŞTİRİLME TARZI ÖNEMLİ
Ailenin çocuk yetiştirme tutumunun yaratıcı fikir açısından çok önemli olduğunu belirten Sayar, şunları söyledi: "Türkiye'de aileler genellikle otoriterdir. Uyulması gereken pek çok kural vardır. Mesela, yemek yemeyi öğrenirken anneler çocuğun eline kaşığı veremez bir türlü. Aradan oldukça zaman geçtikten sonra çocuk kendi kaşığını tutabilir. Oysa bugün biliyoruz ki bebeklikten itibaren çocuk dış dünyayla ilişki içindedir, olayların farkında olur. Kendi kaşığını bile tutmasına izin verilmediğinin farkındadır. Çocuklar, yolda da serbestçe yürütülmez. Hep birinin elini tutmak, ona bağımlı olmak zorundadırlar. Hayal kurmak yaratıcılığa giden önemli bir yoldur, ancak çocukların bu ülkede ne kadar hayal kurabildiği ya da hangi hayalleri kurduğu çok şüpheli bir konudur. Ailede böyle yetiştirilen bir çocuk okula gittiğinde daha büyük bir hiyerarşiyle karşılaşır."

HAYALLERİNE ÖNEM VERİLMİYOR
Sayar, okulların bireylerin büyük sosyal topluluklarla ilk karşılaştığı, aile dışında yeni bir ortam görerek fikirlerinin farklılaştığı bir çevre olduğuna dikkati çekti. Yaratıcılığı en çok harekete geçirdiği bilinen iki dersin fen bilimleri derslerindeki deneyler ve resim dersi olduğunu belirten Sayar, "Türkiye'de pek çok okulun fen laboratuvarı bulunmamaktadır, olsa da malzeme sıkıntısı yaşanmaktadır. Okullarda en çok vurgulanan temalardan biri geleceğin çocukların ve gençlerin elinde olduğudur, ancak pek çok kez olumsuz geri bildirim alırlar, suçlanırlar. Yani, hayallerine söylenildiği kadar önem verilmemektedir" dedi. Sayar yaratıcı düşüncenin ortaya çıkışında etkili olan rekabet kavramına Türkiye'de çok sık rastlandığını kaydederek, ancak buradaki rekabetin yaratıcılığı artırmak yerine köreltmekte olduğunu belirtti. Sayar gençlerin önündeki en büyük rekabet ortamı olan lise ve üniversite giriş sınavlarının da yaratıcılığı değil özel dersler ve dersanelerle ezberi ölçen sınav sistemleri olduğunu belirtti.

* * *
Marifet iltifata tabidir...
"Türkiye'de marifet iltifat görmediği gibi bazen sert bir biçimde cezalandırılır da. Marifet sahipleri adam kayırmacılık yöntemleriyle bir yerlere gelmiş, yetersiz, torpilli kişilerin kıskançlığına maruz kalır. Yetenekli insanları eleyen, onları taltif etmeyen bir toplumsal ve siyasi düzenimiz var. Bu yüzden yaygın bir sosyal depresyon var."
 
Birgün

Bu haber 367 defa okundu.