En Sıcak Konular

'Mevlevilik yaşanması gerektiği gibi yaşanmıyor'

22 Ağustos 2007 16:22 tsi
'Mevlevilik yaşanması gerektiği gibi yaşanmıyor' Mevlevilik denildiğinde ilk akla gelen isimlerden neyzen Kudsi Ergüner, 'Mevlana'yı ve Mevlevilik tasavvufu gibi konulardan doğan 'Rumi - İn the blink of eye' adlı gösterilerini anlattı.

Yasemin Bay'ın röportajı

Erguner’in günümüz dünya tiyatrosunun en önemli yönetmenlerinden biri olan Robert Wilson ile birlikte hazırladığı “Rumi - In The Blink of Eye” adlı eserin ilk temsilleri  geçen aylarda Atina’da gerçekleşti.

Büyük ilgi gören eser, 7 perdeden oluşuyor. Yapımını Change Performing Arts’ın üstlendiği çalışmanın Türkiye’de sahnelenip sahnelenmeyeceği belli değil. Oysa ki “Rumi...” dünyanın pek çok ülkesinden davet alıyor.  Change Performing Arts’ın Genel Sanat Yönetmeni Franco Laera eserin Türkiye’de sahnelenebilmesi için sponsor aradıklarını söylüyor. Kudsi Erguner ile “Rumi...”yi konuştuk

“Rumi...” nasıl doğdu?

Mevlevilik, Mevlevi ayini, tasavvuf konuları Türkiye’de biraz yozlaştırılmış vaziyette. Çünkü Türkiye kimlik değiştirmiş bir ülke. Fakat vazgeçemediği ve eski kimliğine ait konular var. Mevlevilik de bunlardan biri. Niye vazgeçemiyor?

Çünkü dünya bununla çok ilgili. Eski kimliğin bir parçasını yeni kimliğe adapte ederken hiç düşünmeden, hoyratçasına yaptığımız için o kimliğin değerini paramparça ediyoruz.

Mevlevilik de yozlaştırılmış bir konu. Ben bundan müthiş rahatsızım. Madem yeni bir kimliğe adapte olma arayışının sonucu böyle bir yozlaşma var hiç olmazsa Mevlevi semahını daha modern bir platforma oturtalım istedim. Geleneksel olarak, yaşanması gerektiği gibi yaşanmıyorsa hiç olmazsa modern sanata konu olsun diye düşündüm.

Neden Robert Wilson’ı seçtiniz?

Bunu yapmak için benim modern sanat içinde güvendiğim, konuyla ilgili olabilecek birisiyle işbirliği kurmam lazımdı. Bu kişi de Robert Wilson’dı. Çünkü onun herhangi bir mistik iddiası yok, sadece bir sanat adamı. Ve müthiş bir estetikçi.

'Bejart gibi iddiaları yok’

Wilson’ın Mevlana’ya ilgisi var mı?

Hayır. Bir şiirden herkes ne kadar etkileniyorsa, o da o kadar. Mesela “Ben Mevlevi’yim, ben Müslümanım” diyen Bejart gibi mistik iddiaları yok. Onunla çalışmayı bu bakımdan tercih ettim. Tarafsız biri. Benim sunacağım malzeme onun elinde başka bir sanat diline transfer olacak diye düşündüm.

Nasıl bir eser çıktı ortaya?

Burada ne Mevlana’yı ne Mevleviliği anlatma iddiası var. Sadece Mevlana’nın seçtiğimiz şiirlerinden ortaya çıkan, gayet estetik sahneler söz konu. Esere bir de Osman Hamdi’nin “Kaplumbağa Terbiyecisi”ni kattı Robert. Tabii bunu şiirle, müzikle besliyoruz. Cüneyt Türel de kaplumbağa terbiyecisi rolünde, aynı zamanda da şiirleri seslendiriyor. Amacımız bir şey anlatmak değil. İnsanları bir estetik dille düşünmeye, birtakım şiirleri veya müziği kendi hissiyatıyla yorumlamaya yol açmak.

Ne tür hazırlıklar yaptınız?

Robert Wilson’ı İstanbul’daki tasavvufi çevrelerin içine soktuk. Birtakım gelenekler, seremoniler gördü. Ona bir Mevlevi ayini düzenledik Galata Mevlevihanesi’nde. Mevlevi mezarlıklarını dahi gezdi. Mevlana şuydu, bunu demişti gibi bilgilerle değil sadece gördüklerinden etkilenerek bir eser ortaya koydu.

7 yaşındaki Kayra Erkmenkul’dan da çok etkilendiği belirtiliyor Wilson’ın...

Kadirihane denilen bir yer var Tophane’de. İstanbul’da 16. yüzyılda kurulmuş bir Kadiri tekkesi. O tekkenin kurucusunun ailesi hâlâ hayatta. Kayra da onun torununun torununun torunu. Orayı ziyaret ettiğimizde tanıştık. Robert, Kayra’dan çok etkilendi. Ve oyunu şöyle kurdu: Bir çocuk var. Ve her çocuk gibi onun da hayalleri var. Oyun genelde o çocuğun dünyasıyla devamlılık buldu. Sahnede müzisyenlerle birlikte 15-16 kişiyi izliyoruz. Profesyonel oyuncu değiller. Bizim burada daha önce çalıştırdığımız, Mevlevi semahı öğrettiğimiz gençleri bir araya getirdik.

Türkiye’de neden sahnelenmedi “Rumi...”?

Provalarımızı İstanbul’da İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) lojistik desteğiyle yaptık. Eseri aralıkta sahnelemek istedik Türkiye’de. Şeb-i Arus nedeniyle. Fakat olmayacak. Çünkü prodüksiyon ile İKSV arasında birtakım anlaşmazlıklar var. Aralıkta Milano’ya gideceğiz.

Nerelerde sahnelenecek?

15 Mart 2008’de İspanya Bilbao’da, 2008 yazında Fransa ve İtalya’da turneler yapacağız. Ayrıca Şam, New York ve Singapur’dan davet aldık. 

Neden Türkiye’de sesinizi duyuramadınız?

Herkes kendi yaptığının üzerine bir gürültü koparıyor. Herkes yaptığı kadarını biliyor. Kültür Bakanlığı’nın kendi anlayışlarında bir Mevlana projesi var. Onun üzerine bir gümbürtü kopartıyorlar ama hali hazırda olanlarla ilgileri yok.

Milliyet



Bu haber 2,067 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,659 µs