Pulur'dan tesettür mayosu sorununa çözüm

22 Ağustos 2007 16:10 tsi
Milliyet Gazetesi yazarlarından Hasan Pulur, siyasi iktidarların kendi işaret ve sembollerini de beraberinde getirdiğini söyleyerek başladığı yazısında, tesettürlü kadınların deniz mayolarına da çözüm getirdi.

GEÇENLERDE anlatmaya çalıştık, her siyasi iktidar işaretlerini, sembollerini, hatta konuşma üslubunu, şivesini de getiriyor.
Mesela İsmet Paşa devrinde çoğu ağır işitmeye, Batı müziği konserlerini dinlemeye, viyolonsel çalmaya, ata binmeye merak sarmış...
Rahmetli Menderes döneminde dik yakalı gömlek, kısa ceket kolu, geniş güneş gözlüğü, hafiften çapkın fıkralar, hikâyeler...

* * *

"27 MAYIS"ta askerler gelince, herkes sülalesindeki "Paşa Dede"sinin fotoğraflarını bulup büyüttü, salona astı; paşanın kimliği, akrabalık, sıhriyet önemli değil, yeter ki fotoğraf olsun...

* * *

SÜLEYMAN Demirel gelince "Türkçe", "türlü-çeşitli" gibi deyişlerin yanı sıra, "yollar yürümekle aşınmaz, dün dündür, bugün bugündür, olmuşsa olmuştur, verdimse vermişimdir" gibi üstün siyaset ilkeleriyle ve "fötr şapka"yla birlikte anılır olmuştur.
* * *

TURGUT Özal dönemi ise özdeyişlerle doludur:
"Anayasa'yı bir kere de biz ihlal etsek ne çıkar!" diyen Anayasa uleması, sosyal adalet konusunda da "Benim memurum işini bilir" ilkesini tavsiye etmişlerdir.
Ayrıca bu dönem, yalnız Özal'la değil, eşleri Semra Özal ve kerimeleri Zeynep Özal'dan izler taşır. Hele papatyalar... "Papatya" denilince de akla kır çiçekleri değil, "türban" müsabakasını kazanmak için olağanüstü gayretler içinde olan "sosyete hanımlarımız" gelir; Fatih Ürek'in de hakkı yenmemeli...

* * *

OYSA şimdikileri tanımak çok kolay...
Başı türbanla bağlı hanımlar yeter de artar bile...
Her ne kadar "türban bağlamanın da nüansları varsa" yakında onları öğrenirsiniz.

* * *

HA, bir de kadınların denizde giydikleri "acayip" bir kıyafet var; kusura bakmasınlar, "türban"a ne kadar karşı olsanız bile, renk, desen, hatta bağlanışında bile, bir estetik görebilirsiniz, "kara çarşafın" bile bir tahammül yanı var da bunun sakaleti dayanılır gibi değil, Ahmet Hakan da böyle dediğine göre...

* * *

ESKİDEN İstanbul'da "Kadınlar Plajı" vardı, hatırladığımıza göre biri Moda'da, biri de Bostancı'daydı, oralara sadece kadınlar alınır, erkek alınmazdı.
Şimdi diyeceksiniz bu da yakışır mı?
İnanın, o sakalet kıyafetten daha çok yakışır.

* * *

Evet, siyasi partiler iktidara gelince işaretlerini, davranışlarını belli ediyorlar.

* * *

1970'lerden kalan bir anı...
Bir devlet bankasının şubesine genç bir müdür atanır, bir süre sonra da mevduat hesabı düşmeye başlar. İkinci müdür kasabanın yerlisidir, anlatır:
"Sizin cuma namazına gitmediğinizi öğrenmişler, akşamları da evde rakı içiyor muşsunuz?"
Banka müdürü akşam "Şehir Kulübü"nde öğretmene dert yanar:
"Bankadaki hesabın böyle düşmesi, genel müdürlüğün hoşuna gitmez!"
"Çaresi var!"
Öğretmen şöyle söyler:
"Bu cuma namazından sonra belediye hoparlörü üst üste anons edecek: Banka müdürünün ayakkabıları cuma namazından sonra camide kaybolmuştur, bulanların, görenlerin bankaya başvurmaları rica olunur."
Bankacının aklı pek yatmaz ama çare çaredir, ayakkabıları bulunmasa bile, kasaba halkı bankacının cumaya gittiğini öğrenmiştir!

Milliyet

Bu haber 399 defa okundu.