En Sıcak Konular

BDDK'dan kredi ve faiz uyarısı

22 Ağustos 2007 14:09 tsi
BDDK'dan kredi ve faiz uyarısı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), kredi riski senaryo analizler sonuçlarına göre, Mart 2007 itibarıyla nakdi kredilerin yüzde 1’inin zarara dönüşmesi halinde sermaye yeterliliği rasyosu 0.58 puan azalırken, yüzde 5 zarar halinde serma

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), kredi riski senaryo analizler sonuçlarına göre, Mart 2007 itibarıyla nakdi kredilerin yüzde 1’inin zarara dönüşmesi halinde sermaye yeterliliği rasyosu 0.58 puan azalırken, yüzde 5 zarar halinde sermaye yeterliliği rasyosu azalışının 2.91 puan olacağı uyarısında bulundu.

Faiz oranı riski incelendiğinde riske maruz pozisyondaki gelişme sonucunda riske duyarlılığın bir miktar arttığını açıklayan BDDK, “Mart 2007 itibarıyla uzun pozisyonlar, kısa pozisyonlara göre daha yüksek seviyede gerçekleşmiş ve net uzun pozisyonlardaki artış, sektörün faiz oranlarındaki ani olumsuz değişime görece daha duyarlı olmasına neden olmuştur” değerlendirmesinde bulundu.

BDDK, Mart 2007 Finansal İstikrar Raporu’nu açıkladı. Global ekonomik ve finansal çerçeveye bakıldığında, 2006 yılında da son beş yıldır süren güçlü büyüme eğiliminin devam ettiği vurgulanan raporda, uluslararası kuruluşların 2007 yılına dair büyüme tahminlerini yukarıya doğru revize ettikleri kaydedildi. Buna karşın, ABD ekonomisinde oluşması öngörülen yavaşlama eğiliminin zamanlaması ve şiddetine ilişkin bekleyişlerin global piyasalarda oynaklığı artırdığına işaret edilen raporda, enerji fiyatlarındaki artış eğilimi de dikkate alındığında global ekonomik koşulların daha hareketli olduğu bir döneme girildiği kaydedilerek, şu değerlendirmede bulunuldu:

MORTGAGE KRİZİ

“Nitekim son dönemde özellikle ABD emlak piyasasındaki gelişmeler küresel ölçekte beklentilerin bozulmasına ve oynaklığın artmasına neden olmuştur. Küresel makro dengesizliklerin bir sonucu olarak oluşan uluslararası kur ve faiz farklarından yararlanmaya çalışan fonlar da belirsizliklerin arttığı dönemlerde piyasa hareketliliğini artırıcı bir unsur olarak yer almaktadırlar. Finansal piyasaların içinde bulunduğu bu konjonktürün yanı sıra Orta Doğu bölgesine yönelik jeo-politik risklerin devam etmesi genel hatlarıyla risklerin arttığı bir döneme girildiğine işaret etmektedir.”

Türkiye ekonomisinde, özellikle yurt içi talepteki daralma ile 2006 yılının ikinci yarısından itibaren büyüme hızı nispi olarak yavaşladığı belirtilen raporda, bu dönemde devam eden yüksek dış talebin, üretim artışının sürmesini sağladığı ifade edildi. Ayrıca, 2007 yılı aylık sanayi üretimi endeksindeki

gelişmelere bakıldığında üretim artışının devam ettiğinin görüldüğü vurgulandı. 2007 yılının ilk dört ayında yurt içi talepteki göreli daralmayla yavaşlayan ithalat ve güçlü dış talep nedeniyle artan ihracatın, ihracatın ithalatı karşılama oranını arttırdığı bildirilen raporda, bu gelişmenin cari işlemler açığına da olumlu yansıdığı ve yıllıklandırılmış cari işlemler açığının Şubat 2007’den itibaren sürekli olarak azaldığı anlatıldı. Aynı dönemde sermaye hesabında doğrudan yatırım kalemleri artarak 10 milyar doları aştığı belirtildi.

Talep unsurlarındaki yavaşlama eğilimi toplam bireysel krediler tutarında da kendisini gösterdiği belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:

KREDİ KARTI BORÇ STOKU AZALDI

“2007 yılı başında kredilerin artış oranında azalma söz konusudur. Kredi kartı borç stoku reel olarak azalırken, toplam hanehalkı borcu içerisindeki payı da küçülmektedir. Ulusal hesaplarda özel nihai tüketim harcamaları ile dayanıklı mal talebindeki azalma sinyallerinin etkileri kredi piyasasında da izlenmektedir. Bireysel krediler yurt içi talep gelişmeleri ile uyumlu bir gelişim arz ederken, toplam üretim artışına ve yurt içi ekonomik aktiviteye ilişkin bekleyişlere de paralel olarak kredi hacmindeki genişleme de devam etmektedir. Kredi hacmindeki gelişme kredi riskine maruz pozisyonun genişlemesi anlamına gelirken, Mart 2007 verileri itibarıyla, gerek tahsili gecikmiş alacaklardaki gerekse ekonomik aktivitedeki gelişmeler söz konusu riski sınırlayıcı etki yaratmaktadır.”

Türk finansal sistemine genel olarak bakıldığında, büyüme eğiliminin Mart 2007’de de sürdüğü ifade edilen raporda, Mart 2007 itibarıyla, finansal sistemin toplam aktif büyüklüğünün bir önceki yılsonuna göre yüzde 5 oranında büyüyerek 592.6 milyar YTL seviyesine ulaştığı anlatıldı. Türk finansal sistemi içerisinde en yüksek paya sahip olan bankacılık sektörünün aktif büyüklüğünün aynı dönemde yüzde 3.2 oranında artarak 515.3 milyar YTL olduğu ifade edilen raporda, “Finansal sektörün aktif büyüklüğünün GSYİH’ye oranı yüzde 99 düzeyinde iken, bankacılık sektörü aktiflerinin GSYİH’ye oranı yüzde 86.1 seviyesindedir. Diğer taraftan finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri ve tüketici finansmanı şirketleri aktiflerinin GSYİH’ye oranı ise yüzde 3.3 düzeyindedir” denildi.

BANKACILIK SEKTÖRÜ DOYGUNLUK SEVİYESİNE ULAŞMADI

Raporda, ekonomideki büyüme potansiyelinin yüksekliğinin, finansal sisteme erişim göstergelerinin gelişmiş ülke ortalamalarının gerisinde olması, yabancı sermaye ilgisinin yoğunluğu gibi faktörlerin, Türk bankacılık sektörünün halen doygunluk seviyesine ulaşmadığına ve gelecek için yüksek büyüme potansiyeli taşıdığına dair işaretler olarak değerlendirildiğinin altı çizildi.

Bankacılık sektörüne ilişkin finansal sağlamlık göstergelerinin, sektörün yüksek oranlı sermayeye sahip olarak yasal limitlerin oldukça üzerinde sermaye yeterliliği rasyosuyla çalıştığını ve serbest sermayesini artırdığını gösterdiği anlatılan raporda, şu değerlendirmede bulunuldu:

“Karlılık göstergelerindeki olumlu seyir Mart 2007’de de devam etmiş, kar eden 44 bankanın toplam aktifler içindeki payı yüzde 99’un üzerinde gerçekleşmiştir. Bankacılık sektörünün genelinde toplam işletme giderlerinin toplam gelirlere oranının düşmesi verimlilik açısından olumlu bulunmaktadır. Sektördeki organik büyüme eğilimine bağlı olarak personel giderlerinin işletme giderleri içerisindeki payı artmaktadır. Komisyon gelirlerinin işletme giderlerinin yarısını karşılar hale gelmesi karlılığın sürdürülmesine yardımcı olmaktadır. Söz konusu gelişmede sektörün aracılık fonksiyonundaki gelişme

eğilimi ile gelir ve ürün çeşitliliğini artırmaya dönük politikaların devam ettirilmesi etkili olmuştur. Sektördeki net faiz gelirlerinin toplam gelirler içerisindeki ağırlıklı payı sürmektedir.”

Bankacılık sektörü kapasite göstergelerinden olan banka başına aktif tutarının 10.3 milyar YTL’ye yükseldiği ifade edilen raporda, banka başına düşen şube sayısının 148 olduğu belirtildi. 2004, 2005 ve 2006 yıllarını, baz dönemi olan 2003 yılı Aralık ayının üzerinde tamamlayan BDDK Performans Endeksinin 2007 yılı ilk dönemi itibarıyla önceki yılsonu seviyesini koruduğu ifade edilen raporda, şu verilere dikkat çekildi:

FAİZ İNDİRİMİ, BANKACILIK KREDİ PORTFÖYÜNÜ ARTIRACAK

“Bankacılık sektörünün bilanço yapısı Mart 2007 itibarıyla incelendiğinde toplam aktiflerin 515.2 milyar YTL’ye yükseldiği ve kredi hacminin 230.4 milyar YTL’ye ulaşarak bilanço içindeki payının yüzde 44.7’ye yükseldiği görülmektedir. Finansal aracılık fonksiyonunun daha etkili olarak yerine getirilmesi sonucunda mevduatın krediye dönüşüm oranı yılın ilk çeyreğinde yüzde 72.1 düzeyine gelmiştir. 2006 yılı itibarıyla yüzde 30 seviyesi civarında yatay bir seyir izleyen kredi kartları ve tüketici kredilerinden oluşan bireysel kredilerin toplam içindeki payı 2007’nin ilk dönemi itibarıyla yüzde 32.2 olarak gerçekleşmiştir. Söz konusu artışta kredi faizlerinde yaşanan düşüşün etkili olduğu düşünülmektedir. 2007 yılının geri kalan bölümünde de enflasyon bekleyişlerine bağlı olarak nominal faiz oranlarındaki muhtemel azalışların bankacılık sektörünün kredi portföyündeki artışı olumlu etkilemesi beklenmektedir.”

Menkul kıymetler portföyünün toplam aktifler içindeki payının 2007 Mart ayı itibarıyla yüzde 32.4 olarak gerçekleştiği belirtilen raporda, 2007 yılı ilk döneminde menkul değerler portföyünde kamu borçlanma senetleri ağırlıklı yapının devam ettiği belirtildi. Yılın ilk çeyreğinde bankacılık sektörünün toplam kaynaklarının yüzde 3.1 oranında artış gösterdiği vurgulanan raporda, Türk parası cinsi kaynakların toplam pasifler içerisindeki payının 2007 yılı Mart ayı itibarıyla yüzde 63; yabancı para kaynakların payının ise yüzde 37 olarak gerçekleştiği ifade edildi. Mart 2007 itibarıyla toplam mevduat hacminin yüzde 4 artarak 319.5 milyar YTL’ye ulaştığı bildirilen raporda, şunlar kaydedildi:

SENDİKASYON AZALDI, SEKÜRİTİZASYON ARTTI

“Dış piyasalardan sağlanan kaynaklar incelendiğinde 2007 yılı ilk çeyreğinde sendikasyon kredilerindeki düşüşe karşın seküritizasyon kredilerinde bir artış yaşandığı görülmektedir. Mart ayı itibarıyla incelendiğinde bankacılık sektöründe bilanço dışı işlemlerin toplam 305.7 milyar YTL düzeyine yükselerek toplam bilanço büyüklüğüne oranının yüzde 59.3 olduğu görülmektedir. Bilanço dışı işlemlerde yüzde 93.1 oranındaki pay ile mevduat bankalarının ağırlığı devam etmektedir. Türev işlemler toplamı da 2007 yılının Mart ayı sonunda 98 milyar YTL düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde de türev işlemlerden en yüksek payı yüzde 61 ile swap işlemleri almaktadır.”

FAİZ GELİRLERİ YÜZDE 39.5 ARTI

2006 Mart-2007 Mart döneminde bankacılık sektörünün toplam net karının yüzde 24.6 artarak 3.4 milyar YTL’ye ulaştığı belirtilen raporda, “Söz konusu dönemde toplam faiz gelirleri yüzde 39.5, toplam faiz giderleri ise yüzde 46.9 artmıştır” denildi.

Mart 2007 itibarıyla mevduat bankalarının dönem net karının 3.1 milyar YTL; kalkınma ve yatırım bankalarının 194.6 milyon YTL; katılım bankalarının ise 102 milyon YTL düzeyinde olduğu kaydedildi.

Bankacılık dışındaki mali sektörlerde 2007 yılının ilk çeyreğinde aktif büyümesi açısından farklılıklar olduğu belirtilen raporda, finansal kiralama sektörünün toplam aktiflerinde büyüme görülürken, faktoring sektörünün aktiflerinde daha belirgin olmak üzere, faktoring ve finansman şirketleri sektörlerinin aktif toplamı; devir alınabilir alacak ve kredilendirilebilir tüketici işlemlerindeki düşüş dolayısıyla azalma olduğu anlatıldı. Bununla birlikte, bu dönemde her üç sektörün karlılığında ve istihdamında yükselme olduğu bildirildi.

KREDİ RİSKİ SINIRLI DA OLSA ARTIYOR

Kredi riski açısından riske maruz pozisyon olan kredi hacmindeki gelişmenin devam ettiği vurgulanan raporda, “Ancak tahsili gecikmiş alacaklardaki ve ekonomik aktivitedeki gelişmeler bu riski sınırlamaktadır” denildi. Son yıllarda ekonomide yaşanan olumlu gelişmeler ve istikrarlı büyüme neticesinde, takibe dönüşüm oranlarında sektörler genelinde azalış yaşandığı, 2006 yılı Mart ayında yüzde 4.57 olan takibe dönüşüm oranının Mart 2007 itibarıyla yüzde 3.65’e düştüğü anlatıldı. Tüketici kredilerinin toplam krediler içindeki payının da yüzde 21’den yüzde 22.2’ye yükseldiği belirtilen raporda, kredilerin teminatlandırma oranlarında Mart 2006-Mart 2007 dönemi boyunca genel itibarıyla azalış görülmesinin, kredi riskliliği açısından olumsuz bir durum olarak değerlendirildiğine işaret edilerek şu değerlendirmelerde bulunuldu:

“Kredi riski senaryo analizler sonuçlarına göre, Mart 2007 itibarıyla nakdi kredilerin yüzde 1’inin zarara dönüşmesi halinde sermaye yeterliliği rasyosu 0.58 puan azalırken, yüzde 5 zarar halinde sermaye yeterliliği rasyosu azalışı 2.91 puan olmaktadır.

Faiz oranı riski incelendiğinde ise riske maruz pozisyondaki gelişme neticesinde (ticari portföy tutarının artması) söz konusu riske duyarlılığın bir miktar arttığı görülmektedir. Bunun en önemli sebebi satılmaya hazır menkul kıymetlerin, menkul değerler portföyünün yüzde 10’u aşması halinde ticari portföye dahil edilmesine ilişkin yönetmelik değişikliğidir. Mart

2007 itibarıyla uzun pozisyonlar, kısa pozisyonlara göre daha yüksek seviyede gerçekleşmiş ve net uzun pozisyonlardaki artış, sektörün faiz oranlarındaki ani olumsuz değişime görece daha duyarlı olmasına neden olmuştur.”

YABANCI PARA POZİSYONU 614 MİLYON DOLAR AÇIK VERDİ

Yabancı para riski açından bankacılık sektörüne bakıldığında yabancı para net genel pozisyonunun, 30 Mart 2007 tarihi itibarıyla 614 milyon dolar açık verdiği belirtildi. Söz konusu dönemde bilanço içi pozisyonun ise sektör genelinde 6.5-7 milyar dolar aralığında seyrettiği ifade edildi. Yabancı para net genel pozisyonu tutarlarının özkaynaklara oranının yüzde eksi 1 düzeyinde ve yönetilebilir seviyede olduğu vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi:

“Yapısal faiz oranı açısından riske tabi tutar konumundaki 1 aylık YTL cinsi faiz açığı 2007 ilk çeyreğinde azalma göstermiştir. Ayrıca aktif içerisinde sabit faizli kıymetlerin payı, pasif içerisinde ise hem sabit hem de değişken faizli kıymetlerin payı azalmıştır. Yeniden fiyatlama tarihine göre yabancı para cinsi varlık ve yükümlülükler arasındaki farkın özkaynaklara oranında gözlemlenen artış, sektörün faiz değişimlerine karşı duyarlılığını ve dolayısıyla yapısal faiz oranı riskini arttırıcı bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. İncelenen dönemde faizler yatay bir seyir izlemiş; faiz marjı da, faiz maliyetlerindeki düşüş sonucu artmıştır. Ayrıca gerçekleştirilen senaryo analizleri, sektörün faiz oranına duyarlılığının arttığını göstermektedir.”

Raporda, Likidite Yönetmeliği’nde birinci vade dilimine (0 ila 7 gün) ilişkin olarak yabancı para likidite yeterlilik oranlarının haftalık basit ortalamasının yüzde 80’den; toplam likidite yeterlilik oranlarının haftalık basit ortalamasının ise yüzde 100’den az olamayacağının belirtildiğine işaret edildi.

Bu durum dikkate alındığında, ilgili dönemde tüm banka gruplarında günlük yabancı para likidite yeterlilik oranlarının ve toplam likidite yeterlilik oranlarının belirtilen alt sınırların üstünde gerçekleştiği belirtilen raporda, şöyle denildi:

“Banka grupları bazında, ikinci vade dilimine ilişkin (0 ila 31 gün) incelenen dönemde en yüksek likidite oranları kalkınma ve yatırım bankaları tarafından gerçekleştirilmiştir. Kalkınma ve yatırım bankalarını sırasıyla mevduat bankaları ve katılım bankaları takip etmiştir. Aralık 2006 döneminde yüzde 21.9 olarak gerçekleşen sermaye yeterlilik rasyosu, Mart 2007 dönemi itibarıyla yüzde 22.2 olarak gerçekleşmiştir. Mayıs-Haziran 2006 dalgalanmasını müteakip sürekli artan bankacılık sektörü toplam özkaynakları, Mart 2007 döneminde 0.3 milyar YTL azalarak 65.2 milyar YTL olmuş, buna karşın risk ağırlıklı varlıklar 293.3 milyar YTL’ye yükselmiştir.”
hürriyet



Bu haber 363 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,180 µs