Türban neden bu kadar önemli?

22 Ağustos 2007 11:56 tsi
Türk Silahlı Kuvvetlerinin nabzını yakından takip eden M.Ali Kışlalı , Askerin türban konusundaki hassasiyetlerinin gerekçelerini sıralıyor.

M.Ali Kışlalı/Radikal

Karşı devrim sembolü 
Atatürk'ün Cumhuriyet'i kurduktan sonra getirdiği temel ilkeleri özümsemiş kitleleri, galiba en fazla bu temel ilkelere karşı tavrı simgeleyen 'türban' rahatsız ediyor. Hele bugünlerde Gül'ün cumhurbaşkanlığına seçilmesi söz konusu olduğundan, eşinin türbanı gündemde ön plana çıkıyor. Kimi kesimler artık türbanın Atatürk devrimlerine karşı gerçekleştirilmeye çalışılan 'karşı devrim' sembolü olduğunu düşünüyor. Bu da havayı her yerde fark edilmediği kadar gerginleştiriyor.
Yargıçlar ve Savcılar Birliği, Çankaya'da cumhurbaşkanı eşi olarak oturacak bayanın başındaki türbanın toplumun kimi kesimlerinde özendirici etki yapacağını bildirerek karşı çıktı. Ama medya bu tepkiye suskun kaldı.
'Biz kafaların dışı ile değil içi ile ilgiliyiz' yaklaşımında popülist bir ağırlık var. Bu yaklaşıma, devrim yasaları çerçevesinde ve kamusal alan dışında kimsenin itirazı yok. Ama artık konu bu çerçeveden çıktı. Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra özümsenmiş temel prensiplere karşı uygulanmak istenen akımın sembolü haline geldi.
Şimdi Atatürk devrimleri öğretileriyle yetişmiş nesiller, (sadece askerler değil) oluşan hava karşısında tedirginler.
Sadece Türkiye değil, Batı da türbanlı eşi olan bir cumhurbaşkanının ülkede yaratacağı sorunlardan kaygı duydu.
Tabii konunun merkezinde Atatürkçü görüşlere göre eğitilmiş Türk Silahlı Kuvvetleri var.
Anayasal rejimle özdeşleşen bu eğitim düzeniyle yetişmiş TSK bünyesinde türbanlı subay-astsubay aileleri kabul edilmiyor. Disipline aykırı hareket etmiş kabul edilerek kadrolardan çıkarılıyorlar.
TSK kendi dışında sergilenen türbanlara hoşgörü ile de bakmadığını, onları taşıyanları ordu evleri başta olmak üzere kendi tesislerine kabul etmiyor.
Şimdi Çankaya'da eşi türbanlı bir başkomutan ile TSK ne yapacak?
Bu soru Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a, o unutulmayacak TSK görüşlerini açıkladığı, 12 Nisan basın toplantısında soruldu. Tebessüm ile verilen yanıt ise 'Sorunuzu aldım. Bunu seçimden sonra konuşurum' şeklinde olmuştu.
Şimdi Gül'ün TSK'nın bu konudaki hassasiyetini bildiği, bundan dolayı da olay çıkaracak, gerginliğe sebep olacak adımlar atmayacağı söyleniyor.
Havacı subay iken TSK'dan ayrılan meslektaş Metehan Demir önceki gün yayımlanan Neşe Düzel ile yaptığı konuşmada konunun askerleri ne kadar rahatsız ettiğini anlattı.
Bu rahatsızlığı TSK, Gül'ün yattığı askeri hastaneye eşi başı türbanlı geldiğinde de hissetmiş, ama bir hile-i şeriye ile geçiştirmişti.
Türban, Gül ailesinde, kamu alanına ve özellikle askeri alanlara, süreklilik kazanarak girme durumu yarattığında olacakları merak etmemek olası mı?
Günümüz 'Seçimleri AKP büyük oy ile kazandı.
Seçilen milletvekillerinin çoğunluğunun eşlerinin başında türban var. Demokrasi de budur. Halkın isteğine karşı çıkılmaz' havasının kontrolü altında.
Olaylara biraz farklı yaklaşıp tartışmaya kimse yanaşmak istemiyor.
Ülkede yeni AKP iktidarının yaratabileceği 'karşı devrim' havasının, askeriyle, siviliyle Atatürk devrimleriyle yetişmiş kitlelere, taşıdıkları türban bayrağı ile nasıl etki yapacağı hiç düşünülmüyor.
AKP'nin bu konudaki görüşlerini paylaşmayan muhalefet partilerinden bile ses çıkmıyor. Ülke abartılı yorumlanan seçim neticelerinin baskısı altında, sanki Atatürk devrimleri kırılma noktasına gelmiş, işgale uğramışlık moral bozukluğu havasında.

Aktif haber

Bu haber 364 defa okundu.