CHP'de jeton düşüyor mu?

21 Ağustos 2007 10:13 tsi
Hele şükür, mü demeliyiz, CHP'de jeton düşmeye başladı, mı demeliyiz? Asker yanlış anlamaları giderme gayreti içinde mi, Asker CHP'ye “Düş yakamızdan” dedi mi demeliyiz?

Sabah Gazetesi yazarı, TSK'dan iyi haber almakla tanınan Metehan Demir'in Neşe Düzel'e Radikal'de verdiği mülakat etekleri tutuşturdu anlaşılan. Bakın şöyle bir diyalog geçiyordu Metehan Demir'le Neşe Düzel arasında:

“Ama (askerler) en çok neye ve kime kızdılar biliyor musunuz?
-Kime?

“-Çok kızgınlar CHP'ye..... Bu aralar CHP'yle adlarının fazla anılmasından çok rahatsızlar. CHP'yle bire bir eşleştirilmek istemiyorlar. Son dönemde Deniz Baykal askerin sözcüsüymüş gibi bir hava var. Genelkurmay bundan çok rahatsız. Çok iyi biliyorum. Onlar MHP'nin de, CHP'nin de ortak paydasıyla, AKP'nin içindeki aklı başındakilerin ortak paydasıyla buluşmak istiyorlar. Ayrıca bir de emekli paşalarla anılmaktan da aşırı rahatsızlar.
-Niye?

“-Türkiye'nin bir genç subaylar sorunu değil, ciddi bir emekli paşalar sorunu var. Onların söylediklerinin, 'Genelkurmay mesaj verdi' diye algılanmasından rahatsızlar. Mesela Edip Başer'in seçim sonrası darbe imasında bulunmasından rahatsız oldular. 'Bir mesaj vermek gerekirse çıkar biz söyleriz. Kimden çekineceğiz ki' diyorlar.”
Yazıp duruyorduk, “CHP ile askerin böylesine örtüşüyor gözükmesi Türkiye için çok zararlıdır. Sanki 'CHP – Asker ortak prodüksiyonu' varmış gibi bir izlenim, en çok askere bedel ödetir. CHP'yi de Askerin yedeğinde politika yapıyor konumuna sürükler” diye...

Hele şükür, asker adına, CHP'nin ve emekli generallerin tavrının onaylanmadığı yolunda bir bilgi aktı kamuoyuna...

Kamuoyuna böyle bir bilgi akınca, bunun CHP'nin kimyasına etki etmemesi söz konusu olmaz. Nitekim dün Baykal, CHP grubunda bu işe, yani “CHP'nin gerilim politikası demokratik açıdan çıkmazı öngörüyor. Öyleyse antidemokratik bir oyun planı var” şeklindeki kamuoyu yargısına bir açıklık getirmiş. Demiş ki:

“Son günlerde bazı çevrele, 'CHP'yi kriz yaratıyor ve askerden medet umuyor' gibi göstermeye çalışıyorlar. Bu, CHP Genel başkanına, milletvekillerine ve örgütüne yapılmış en büyük haksızlıktır. CHP Genel başkanı, milletvekilleri ve örgütü demokrasi dışı rejimlerin acısını en fazlasıyla yaşamışlardır. Bu büyük haksızlıktır. İhtilal çağrıları yaptığımız iftiraları CHP'ye yapılmış en büyük haksızlıktır.”

Şimdi demez misiniz, keşke bunu sayın Baykal, “Askerin CHP'den son derece rahatsız olduğu” bilgisi kamuoyuna yansımadan önce söyleseydi. Şimdi görüntü ne oldu? “Asker CHP'yi boşta bıraktı, o da demokrat oldu!” Görüntü bu değil mi? Asker kalkıp, “Helal olsun CHP'ye, laikliği bir tek o savunuyor. herkes yamuldu, o kahramanca direniyor” deseydi Baykal yine de bu açıklamayı yapar mıydı?

Aslında Baykal'ın “Demokrasi dışı rejimlerin acısını fazlasıyla yaşadık” sözünde bir ölçüde haklılık payı var. 12 Eylül'de askerin sillesi, CHP'yi kapattı, onu da yere yatırdı.

Zaten biraz da CHP'nin şu andaki dandik duruşu, Baykal'ın sözünü ettiği o durum dikkate alındığında daha çarpık görünmüyor mu? Hem darbelerde darbe yemişsiniz, hem de şimdi Cumhurbaşkanlığı seçiminin demokratik sürecini engellemeye çalışıyorsunuz. Cumhurbaşkanlığı oylamasına katılmayan, elektronik muhtıra ile paralel yürüyen, yargının siyasallaşmasına selam çakan, Meclis dışında bir ana muhalefet! Ne bu? Sürdürülebilir bir tavır mı bu? Kime mesaj bu? Nitekim Baykal dün “Cumhurbaşkanlığı seçimleri anayasal kurallar içinde yapıldığına göre bir meşruiyyet tartışması içine girmeyiz” demiş. Hepsi bu. Yelkenler suya eriyor. Yapılan direnişlerin hiçbir anlamı bulunmadığı ortaya çıkıyor.

Bu noktaya gelmek için “Askere yamanmış CHP” görüntüsü vermek ve bu dandik duruşun asker tarafından da “Yakamızdan düşün” üslubunda reddedilmesi mi gerekiyordu? Ortada, 13 kişilik DSP ekibi tarafından bile çalımlanan bir ana muhalefet partisi görüntüsü var, çok yazık değil mi?

Ahmet Taşgetiren

İnternet haber

 

Bu haber 867 defa okundu.