iyibilgi ankara" /> iyibilgi ankara"/>

En Sıcak Konular

Uçak kaçırmada olagan şüpheliler: CİA-MOSSAD!

20 Ağustos 2007 14:56 tsi
Uçak kaçırmada olagan şüpheliler: CİA-MOSSAD! Postanın gönderildiği adres: Kıbrıs!.. Alıcı: Türkiye (Antalya). Postacı: radikal dincilik, terörizm. İade adresi: İran. Gönderen: İsrail-ABD!... iyibilgi ankara

Tarihin en garip uçak kaçırma öyküsü kansız sona erdi ama olay baştan sona ‘mesaj’ kokuyor. Zamanlaması, şartları ve yaşanış biçimi ile, kaçıralan uçak, iyi okunması gereken sıkı bir mektup!

Birkaç gün içinde neredeyse “olmamış” gibi unutulacak Lefkoşe-İstanbul seferini yapan Atlasjet uçağının kaçırılış öyküsü başlı başına merak konusu.

Dünya havacılık tarihine bir çok açıdan “ilk”leri yazdıran bu olay, öncesi ve sonrası ile de farklı.

Daha ilk dakikalarından itibaren eylem bir çok soru işaretini beraberinde getirdi. Bir kere yolcuların kendi başlarına uçaktan “topyekün” kaçmaları görülmüş şey olmadığı gibi, “kaptanların gemiyi ilk önce” terk etmeleri açısından da çok konuşuldu. Bunlar tamam. Tamam ama…

Kamuflaj…

Atlasjet uçağının kaçırılmasından sadece birkaç saat sonra hemen tüm TV kanalları ve ertesi günün gazeteleri şu haberi dönmeye başladılar. ABD istihbaratı KKTC’yi (Türkiye üzerinden) uyarmıştı!

Bu haber sayısız kere ve döndüre döndüre verildi. Ancak şunlar pek sorgulanmadı. Bu kadar kısa süre içinde bu haberi basına kim verdi? Üç ihtimal bulunuyor. CİA, MİT veya KKTC istihbaratı. iyibilgi'ye göre sızıntı yeri KKTC ama bu çok önemli değil.

İstihbarat örgütlerinin gizli yazışma ve ikazları bu kadar kolay paylaşmaları pek alışıldık bir durum değil. Kaldı ki bu kadar çabuk! Bu haber iki gün sonra ortaya çıksaydı da, istihbarat örgütlerinin gerekli uyarıyı yaptıklarına ilişkin bir şüphe olmazdı. Ama o anda verildi.

ABD kaynaklı bu istihbarat haberinin sürekli ve hızlı biçimde verilmesinin fark edilmeyen ilk zihin altı mesajı şu oldu; “bizle ilgisi yok!” Kamuoyu bu cümle ile dillendirilmese de, zihin altına mesaj böyle kaydedildi; “Onlar uzun süre önce uyardıklarına göre demek onlarla ilgisi yok!”

Peki istihbarat bilgisi ne?

Haber “üst başlığı” ile böyle algılandı ama olayın sıcaklığı yüzünden kimse "altına" bakmadı. Oysa ertesi günün gazete haberlerinde bile yazılan ikazın ne olduğu veya ne olmadığı açıkça yazıyordu.

“ABD, Kıbrıs’ı önceden ikaz etmiş” başlığından ne anlaşılır? “Böyle bir uçak kaçırma eylemi olabilir, dikkat edin”! Bakalım öyle mi?

İşte ilgili haber; “ABD kaynaklı terör istihbaratı Mayıs ayında Lefkoşa’ya ulaştı. Gelen istihbarat bilgisinde, ’Lübnan üzerinden önce Güney Kıbrıs’a, ardından da KKTC’ye çok tehlikeli bir terörist geçecek. Teröristin hedefi ve daha sonra izleyeceği güzergah bilinmiyor’ uyarısı geldi. El Kaide ile bağlantılı olduğu belirtilen terörist, Haziran’da Rum Kesimi’nden KKTC’ye geçme girişiminde bulundu. Ancak yakalanacağını anlayınca Rum Kesimi’ne döndü.”

Uçak kaçırma ve/veya yaşananlarla bağlantısı nerede? Terörist KKTC’ye bile geçememiş olduğu gibi, CIA’in ikazında uçak kaçırma veya benzer bir terör eylemi ile ilgili ikaz da bulunmuyor.

İran’ın şeytanlaştırılması!

Olay sırasında yaşanan daha doğrusu yayılan bir başka “spekülasyon” da İran’la ilgili. Teröristlerin uçağı İran’a götürme talepleri, tıpkı ABD’nin ikazı gibi olay sırasında en süratle duyulan bilgilerden.

Bu o kadar hızlı ve yaygın biçimde sunuldu ki, yine eylem sürerken Tahran, “Eylemin ve eylemcilerin bizimle bir ilgisi yok” satırlarını içeren resmi bir açıklama yapmaya fırsat buldu.

Böylece ilk aşamada parçalar otomatikman birleşti; teröristler İslamcı teröristler ve muhtemelen el Kaide mensubuydular. Uçağı en rahat haraket edebilecekleri ve ülke olan İran’a kaçırmak istiyorlardı. ABD bu konuda KKTC’yi ikaz ettiği gibi, teröristler tarafından biraz “cılız” bir sesle de duyulsa, eylem ABD’yi protesto etmek için yapılmıştı.

Böylece İran, konuyla ilgisi olsun olmasın olayın daha ilk anlarında eylemin bir parçası haline getirildi ve hatta pay biçildi. Kaldı ki İran’ın ivedi resmi açıklamasının yapılmasının ardında da bu kaygının payı olduğu görülebilir.

Tahran, uçak kaçırma eyleminin kendi başlarına patlayacağı ve bunun bir tezgah olabileceği ihtimaline binaen kendini hızlıca güvenceye aldı.

Enerji Bakanı nerede?

Olayın yaşandığı sıralarda kurulan bir çok kriz merkezinin en büyüğü ve doğal olarak en yetkilisi Ankara İçişleri Bakanlığı’ndaki kriz yönetim merkeziydi. Tabii yine beklendiği gibi bu merkezin başında İçişleri Bakanı bulunuyordu!

Bu elbette öyle ama tam da doğru değil. İçişleri Bakanı elbette kriz masasındaydı ama onun da üstünde daha yetkili biri bulunuyordu. Başbakan Yardımcısı ama aynı zamanda Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül.

Bu da pek alışıldık bir uygulama değil. Daha önceki örnekler de görüldüğü gibi bu tür olayları İçişleri Bakanı’nın başkanlığında kontrol edilir. İhtiyaç duyulursa da diğer bakanlıklardan yardım istenir.

Elbette Başbakan ve Başbakan Yardımcısı’na da bilgi verilir. Ancak bu olayın dışişlerini de ilgilendiren bir boyutu vardı. Olay iki kardeş vatan Türkiye ve KKTC arasında geçse de, en azından uçağın yeniden havalanması durumunda 3’üncü bir ülke ile temas gerekecekti.

Yine teröristlerin "geldiği" ve bağlantısı olabilecek ülkelerle de temas gerekecekti. Sonradan öyle olduğu da anlaşıldı.

Peki Enerji Bakanı Hilmi Güler’in bu olayla ilgisi olabilir mi? Tabii ki fiilen olayın kendisi ile yok. Ancak Bakan Güler, bu olaydan hemen sonra İran’a gidecekti ve bu satırların yazıldığı sıralarda da İran gezisini tamamlayıp ülkeye dönmek üzereydi.

Hilmi Güler’in İran gezisi, uçak kaçırma olayı ile ilgili değil. Ama çok daha önemli bir olayla ilgili. O da iki ülke arasındaki doğalgaz anlaşması. Bu anlaşma oldukça çaplı bir birliktelik öngörüyor ve bölgenin stratejisini değiştiriyor.

ABD ve İsrail kızgın!

Bu artık ciddi olduğu anlaşılan birliktelikten en rahatsız olan ülkelerin başında ise İsrail ve ABD geliyor. ABD’nin rahatsızlığı malum. İran ambargo altında bir ülke ve yine Washington tarafından sıkıştırılıyor.

Böyle bir enerji-ticaret hattının oluşturulması çabası ABD’nin İran’a yönelik planlarını inanılmaz zorluyor. Ambargoyu da bir anlamıyla deliyor. Zaten ABD reaksiyonu konusunda şüpheli bir durum da yok.

ABD resmen ve birden çok kez açıkladığı üzere Türkiye-İran enerji anlaşmasını istemediğini deklare etti. İsrail içinse durum iyice farklı. Ortadoğu’da birbirini sevmeyen ülke çok ama herhalde içlerinde birbirinden en çok nefret eden iki ülke sayın dense İran ve İsrail tartışmasız ilk sıraya oturur.

İsrail-Türkiye ilişkilerinde işler uzun zamandır iyi. Son zamanlarda da bunu bozacak bir gelişme yaşanmadı. Ama mesele şu ki İran’la yakınlaşan Türkiye aynı zaman İsrail’i de rahatsız edecek.

Sonuç olarak belki şu söylenebilir. Çok ama çok basit bir uçak kaçırma olayı yaşandı, bitti. Ancak eylemin “şekli” dahi, meselenin salt iç güvenlik boyutları ile okunmasını zorlaştırıyor.

Türkiye için çok önemli bir konu olan ve AB yüzünden her daim masada bulunan Kıbrıs’tan kalkan bir uçak, turizmin başkenti sayılan ve zaman zaman terör eylemlerinin hedefi olan/olabileceği kuşkusu yaşayan Antalya'ya iniyor, uçağın götürülmek istendiği adres olarak İran gösteriliyor ve bunların hepsinin dışında, “Türk halkından özür dileyen” teröristler bulunuyor.

Üstelik biri, Mısır, Suudi Arabistan ve Filistin bağlantısı taşıyor. Mısır ve Suudi Arabistan, ABD'nin en derin vetam anlamıyla entegre bağlara sahip olduğu ülkeler. Buna şüphe yok. Filistin ise İsrail'in ilgili haritasına giriyor.

Eylem bütünüyle Ortadoğu kokuyor. Burada uçak kaçırmanın şartları yoksa, uçak kaçırmamanın şartları var demektir! Bu eylem uçak kaçırma değilse, o halde nedir?

www.iyibilgi.com



Bu haber 901 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    5,007 µs