Mehmet Metiner'in köşesi:
DTP’de çizgi savaşları
DTP'nin PKK'nın "siyasi uzantısı" olduğuna dair yaygın bir kanaat var. Daha doğrusu ikisi arasındaki organik ilişki, "açık bir sır" olarak tanımlanıyor.
DTP homojen bir parti değil. DTP'nin içinde farklı hizipler ve çizgiler var. Ve bu hizipler ve çizgiler çatışma halinde. Dün de vardı bu gerçeklik, bugün de var. Ama hiç kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçeklik var ki, o da PKK son sözünü söylediğinde hiç kimsenin itiraz edemeyeceğidir! Yeni dönemde soru şuydu: PKK, DTP'ye bağımsız siyaset yapma olanağı tanıyacak mıydı? Temenni ile gerçek ne yazık ki çok farklı.
Görünen o ki PKK, DTP'ye kendi başına politika belirleme hakkı tanımayacak. Türk'ün, "Abdullah Gül'ün 70 milyonu kucaklayacağına inanıyoruz" biçimindeki sözlerinin kendi partisinin merkez yönetim kurulunca boşa çıkartılmış olması, hakeza Meclis'in yemin töreninde Türk'ün Bahçeli ile el tokalaşmasına dönük iyi niyetli davranışının Abdullah Öcalan tarafından "palyaço siyaseti" biçiminde eleştirilmesi ne anlama geliyor? Öcalan, avukatlarıyla yaptığı görüşmede, DTP için bakınız neler diyor: "Benim adımı kullanarak ancak 20 milletvekili çıkarabildiler. Görevlerini doğru dürüst yapamazlarsa çeker giderler." Aynı görüşme notlarında Öcalan'ın Sırrı Sakık için "kongre kararı olmadan kendi başına konuşuyor" diyerek onu "bireyci" davranmakla suçlaması da dikkatten kaçmıyordu. Gene yemin töreninde şov yapmayacaklarını belirten Sakık'a karşı örgütün en üst yönetim organının (KCK) imzasıyla çıkan açıklamada, "şov yapmayacağız tarzı açıklamalarla onurlu bir geçmişin karalandığı, asıl onurlu davranışın geçmişe sahip çıkmak anlamına geldiği" nin hatırlatılması şu anlama geliyor: "Sakın çizgi dışına çıkmayasınız!"
Daha da ilginç olanı şu: Öcalan son görüşme notlarında "Leyla Zana ile bir çatı partisi" önerisinde bulunuyor. Bunun DTP'ye dönük anlamı açıktır: "Bu işin patronu benim. Çizgi dışına çıkarsanız gereğini yaparım!" Bu bir tür "muhtıra"dır. Ve DTP bu "muhtıra"nın gereğine uygun bir "çizgi siyaseti"ne yönelmiş bulunmaktadır. Öcalan'ın hapis koşullarını Meclis gündemine taşıyacaklarını hemen belirtmiş olmaları ve Abdullah Gül'ün adaylığına karşı koydukları tavır, bu militan "çizgi siyaseti"nin birer örneğidir yalnızca. İşte apaçık kanıtı...
Gül'ün desteklenmemesi kararı Kandil'den
PKK Başkanlık Konseyi Üyesi Mustafa Karasu'nun, Gül'ün DTP'yi ziyaret ettiği günün ertesinde çıkan yazısı, her şeyi ayan-beyan ortaya koyar niteliktedir. İşte "ültimatom" niteliğindeki sözleri: "Orduya rağmen Gül'ün seçilmesi mümkün değildir. DTP böyle bir seçimde nasıl tutum takınır sorusu akla geliyor. Kürt sorununun çözümü konusunda umut vermeyen birisine DTP'li milletvekilleri evet oyu veremez. Kürt özgürlük hareketinin (PKK'yı kastediyor/ MM) bastırılmasında koordinatörlük yapacak bir cumhurbaşkanına oy vermek bu bastırmaya suç ortaklığı yapmak olur." (Bkz. Özgür Gündem, "Kürtler AKP konusundaki gidişata son vermeli", 17 Ağustos 2007) Karasu yazısında Gül'den, "Zaten terörle mücadele kurulu başkanı olarak Kürt Halk Önderi'nin zehirleme girişimine de ortaklık yapmıştır" gibisinden iler-tutar yanı olmayan değerlendirmelerde bulunuyor. Bu arada AK Parti'ye sempatiyle bakan DTP içinde-dışında olan Kürtler'i de "ihanetçilik" le suçlamaktan geri durmuyor: "Kürtler AKP iyidir dememelidirler. ...Kürtler'in ihanetle sonuçlanacak bu gidişatı ortadan kaldırmaları zorunludur. (...Kürt demokratik siyasetinin içinde bulunan bazı Kürtler'in de bu gidişata son vermesi gerekiyor."
Bu son cümlede uyarılan kişilerin başında Ahmet Türk'ün geldiğini söylemeye bile gerek yok. İlginçtir: Bu yazının yayınlandığı gün DTP yönetimi aynı doğrultuda karar alıyor. Ve Türk gibilerin de sesi soluğu kesiliyor. DTP'deki çizgi savaşında şimdilik Türk ve arkadaşları kaybetmiş görünüyorlar.
DTP'nin militan bir "çizgi siyaseti"ne yönelmesi, Kürt sorununun demokratik çözümüne katkı sağlamaz; tersine çözümsüzlüğü derinleştirir. Ve kaybettirir. DTP tehlikeli oynuyor. Çünkü siyaset yolundan sapıyor. Oysa tek başına "el sıkışma" siyaseti bile ne anlamlı umutlar ve beklentiler doğurmuştu. Çok yazık!
Bugün
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle