En Sıcak Konular

Amerikan yayınevi kitabını basmak için soykırımı şart koştu

20 Ağustos 2007 11:48 tsi
Amerikan yayınevi kitabını basmak için soykırımı şart koştu 10 yıldır Türkiye'de de ders veren, Margaret Thatcher'ın danışmanlığını yapmış Prof. Norman Stone, “nasıl Türk milliyetçisi olduğunu” anlattı. Stone kitabında Ermeni soykırımı yok dediği için başına neler geldi?

Nagehan Alçı'nın söyleşisi

Dünyanın önde gelen tarih uzmanlarından ve efsanevi öğretmenlerinden kabul edilen, 10 yıldır da Türkiye’de ders veren, Margaret Thatcher’ın eski danışmanı Profesör Norman Stone geçtiğimiz günlerde The Sunday Times gazetesine verdiği bir mülakatta “nasıl Türk milliyetçisi olduğunu” anlattı. İngiltere’nin sıkıcı ve yasaklarla dolu bir yer olduğunu söyleyen Stone, “Ankara’ya ayak basar basmaz sigara içilmez levhasının altında sigara içen bir görevli gördüm ve Türk milliyetçisi oldum” dedi. Profesörün bu ilginç açıklaması hem İngiliz hem de Türk medyasında geniş yer buldu. Biz de Stone’u İstanbul’da yakaladık ve ünlü tarihçiye sorduk: Sahi Türk milliyetçisi mi oldunuz? Röportajdan profesörün yeni kitabının hikayesi çıktı...

Stone, Random House’un kendisine Birinci Dünya Savaşı ile ilgili bir kitap teklifi götürdüğünü söyledi. Ancak yayınevi, Stone Ermeni soykırımını reddettiği için kitabı basmamış. Bunun üzerine Stone aynı kitabı İngiltere’ye Penguin’e götürmüş ve Penguin aynı kitabı 24 saat içinde basmayı kabul etmiş. Birinci Dünya Savaşı’nda Türklerin Ermenilere soykırım yapmadığını savunan kitap şu anda İnglitere’de Amazon’un çok satanlar listesinde yer alıyor. İngiliz tarihçi, “ABD’de Ermeni lobisi buradaki Ermenileri utandırıyor. İnanılmaz bağlantıları var. Bunları bilmek gerek” diyor.


Amerikan yayınevi kitabını basmak için soykırımı şart koştu

Tarihçi Norman Stone, Amazon’da satış rekorları kıran yeni kitabı Birinci Dünya Savaşı’nı Amerikan Random House yayınevinin, Ermeni soykırımına yer vermediği için basmadığını anlattı. Profesör Stone, Türkiye’nin politikasının doğru olduğunu, ABD’deki Ermenilerin ‘para peşinde’ koştuğunu düşünüyor

Bir İngiliz olarak Türk milliyetçisi olduğunuzu söylüyorsunuz. Neden?

- Çünkü bu ülkeyi çok seviyorum. Bu açıklaması zor bir şey. Sunday Times’a verdiğim röportajda küçük bir örnekle anlattım ama hepsi o da değil. İngiltere çok katı, sıkıcı ve boğucu bir hal almıştı. Yasaklar, yasaklar... Ben de 10 yıl önce bir teklif üzerine Ankara’ya gelmeye karar verdim.

Nasıl bir teklifti bu?

- Bilkent Üniversitesi’ndeki Uluslararası İlişkiler Bölümü’nün kuruluşunda bulunmamı istediler. Ben de kabul ettim. Ankara’da havaalanına indiğimde sigara içilmez levhasının önünde bir görevli sigara içiyordu. Bu, ülke ile ilgili önemli ipuçları veriyordu. Esneklik, hoşgörü... Bir de ben sigara tiryakisiyim. Tam bana göre burası diye düşündüm.

10 yıldır buradasınız. Akademik açıdan tatmin edici oldu mu?

- Evet. Bilkent’te Rusya bölümünü kurduk. İki sene Koç ve Boğaziçi’nde ders verdim. Şimdi yine Bilkent’e dönüyorum. Bir de yeni çıkan kitabım var, buradayken yazdığım.

Evet, Birinci Dünya Savaşı... İngiltere’de çok satanlar listesinde sanırım.

- Öyle, ama oraya gelmeden kitabın hikayesinden bahsedelim. Başıma bu kitap yüzünden gelmedik kalmadı!

Neden?

- Uzun süredir Birinci Dünya Savaşı üzerine çalışıyorum. Orijinal kaynaklara ulaşmak için çaba sarf ediyorum, araştırma yapıyorum...

1975’te yazdığınız “Doğu Cephesi” (Eastern Front) kitabınız da var...

- Evet, o zamandan bu konu ile ilgili geniş bir kitabım da var. Ancak o kitap ayrı. Yeni kitap ile ilgili olarak benim bu konuda çalışmalarım olduğunu bilen Amerikan Random House yayınevi bir gün aradı. O sıralar soğuk savaş yılları üzerine büyük bir kitap üzerine çalışıyordum ama kitap tıkanıp kalmıştı.

Editörüm uyardı

Ne teklif etti yayınevi?

- “Büyük tarihi olaylarla ilgili bir dizi kitap yapıyoruz. Siz de Birinci Dünya Savaşı ile ilgili bir kitap yazabilir misiniz” dediler. Ben de kabul ettim. Ama Ermeni lobisi kararımı zehir etti.

Ne yaptılar?

- Kitabın ortalarında editörüm aradı ve “Ermeni soykırımı ile ilgili ne yazmayı düşünüyorsun?” diye sordu. “Soykırım olduğunu düşünmüyorum, bir katliam yaşandı, bu şekilde yazacağım” dedim. Editörüm “Olmaz, Ermeniler tepki gösterir” dedi. Ben bildiğim gibi yazarım deyip kapattım. Birkaç ay sonra kitabın taslağını istediler.

Prosedür gereği taslak isteniyor, değil mi?

- Evet ama o taslakta birçok yanlış gösterdiler, çünkü soykırımı reddediyordum. Onların Ermenilerle ilgili kaynakları Peter Balakian’ın “Yanan Dicle” (Burning Tigris) kitabına dayanıyor. Oysa benim araştırmalarımın sonucu gösteriyor ki soykırım emri veren hiçbir devlet belgesi yok.

Peter Balakian’ın kitabı ile sizinkinin arasında ne gibi bir bağlantı var?

- O kitaba zıt görüş içeren kitabın yayınlanmasını durdurmak istiyorlar. Amaç kaynak olarak yalnızca o kitabı göstermek. Oysa yapılan bir katliam vardı, bunu kabul ediyorum ama bu bir soykırım emri değildi. O dönemde merkezi idareden 2 bin km uzakta bir şeyler oldu. Merkez olanları kontrol edemiyordu. İstenen etnik temizlikti.

Amaç öldürmek değildi

Etnik temizlik ile soykırım arasında ne fark var?

- Etnik temizlik bir bölgenin belli bir etnik gruptan arındırılmasını içeriyor. O grubun öldürülmesini değil. Ermeniler yollandı ama öldürülmeleri amaçlanmadı.

Random House teklif ettiği kitabı basmayı ret mi etti?

- Evet ve benimle bir kontrat da yapmışlardı. Bana ödeme yapmayı da reddettiler.

Siz ne yaptınız?

- İngiltere’deki ‘kitap ajanım’ Caroline Mitchell’i aradım. Mitchell, William Morris adlı bir ajansı yönetiyor. İngiltere’nin en büyüklerinden. Ajans 48 saat içinde Random House’tan parayı aldı ve kitabı Penguin’e sattı.

Aynı kitap İngiltere’de mi çıktı?

- Evet, ve de çıkar çıkmaz Amazon’un çok satan ilk 100 listesine girdi.

Diana eski karıma benziyordu

Literatürde “Prenses Diana ile yemek yemeyi sıkıcı bulan tek erkek” olarak geçiyorsunuz.

- Evet, bu tabiri ben de duydum. 1993’te Prenses beni ve birkaç kişiyi sarayda öğle yemeğine çağırmıştı. Bizimle rock müzik ve kuaförler üzerine konuştu. Çok sıkıcıydı. Ben de konuyu değiştirmek için ilgilenmediği şeylerden bahsettim.

Prenses nasıl biriydi?

- Kesinlikle zekiydi ama eğitimli değildi. Beyni iyi bir eğitimle evrilmemiş insanların tuhaf bir kurnazlığı olur. Benim eski karım da öyleydi, prenses de...

Oxford’dan Bilkent’e

NORMAN STONE 1941’de İskoçya’da doğdu. Cambridge Üniversitesi’nde okudu. Viyana ve Budapeşte’de Orta Avrupa tarihi üzerine eğitim gördü. Cambridge’de Rus ve Alman tarihi dersleri verdi. 1984’te modern tarih profesörü olarak Oxford Üniversitesi’nde çalışmaya başladı. 1987-1992 yıllarında Sunday Times’da köşe yazdı. BBC, Frankfurter Allgemeine ve Wall Street Journal için de yorumlar kaleme aldı. Başbakan Thatcher’ın dış politika danışmanı ve konuşma yazarı oldu. Stone 1997’de Oxford’dan emekli olarak Bilkent Üniversitesi’ndeki Uluslararası İlişkiler bölümünü kurmak üzere Türkiye’ye yerleşti. Doğu Cephesi (Eastern Front), Hitler ve Dönüşmüş Avrupa (Europe Transformed) adlı kitapları çeşitli ödüller aldı. 2005’te Koç Üniversitesi’ne transfer oldu. Koç’un yanı sıra Boğaziçi Üniversitesi’nde de part-time ders verdi. Şu sıralar Bilkent’e dönmeye hazırlanıyor.

Türkiye’deki Ermeniler ABD lobisinden utanıyor

Biz Türkiye’deki Ermenilerle kardeş gibi yaşıyoruz. Sorunlar var tabii ama durum ABD’dekinden farklı. Bu fark nereden kaynaklanıyor?

- Bence Türkiye’deki Ermeniler, ABD’deki Ermeni lobisinden utanıyordur. Orada üçüncü, dördüncü kuşak Ermeniler var. Ermenice bile bilmiyorlar. Hep savaş hikayeleri ile büyümüşler. Gerçeklikle bağları kopmuş.

Yolun sonunda ne var? Diaspora ne bekliyor?

- Türklerin onlara sonsuz para ödemesini. Amerikan sistemi öyle inanılmaz ki. Bir dava açıyorsunuz, avukatınıza kazanınca ödeme yapıyorsunuz.

Erdoğan akıllı davrandı

Diyelim ki diaspora davaları kazandı. Türkiye ne kadar öder?

- Hesaplaması çok zor. Her yerde hak iddia edebilirler. İnkar politikanızdan vazgeçmemelisiniz.

Türkiye’nin bu konudaki pozisyonunu nasıl buluyorsunuz?

- Çok doğru hareket ediyor. Başbakan Erdoğan işi tarihçilere bırakalım diyerek yerinde bir öneri getirdi. Ama ABD’deki Ermeniler buna pek yanaşmaz. Çünkü Osmanlıca bilen Ermeni uzmanı yok ki orada. İşlerine gelmiyor. Ben olanlara diaspora hastalığı (diasporasist) diyorum.

Thatcher Özal’ı çok severdi

İngiltere’nin eski başbakanı Margaret Thatcher’ın danışmanlığını yaptınız. Hangi konularda size danışırdı?

- Thatcher’ın konuşma metinlerini ben yazardım. Almanya konusunda danışmanlığını ben verirdim. Thatcher Turgut Özal’ı çok severdi.

Karizmatik biri miydi?

- Kesinlikle. İnsanlara her hareketiyle ilham verirdi. Hiçbir sözünü, hareketini unutmazdınız.

Akşam



Bu haber 392 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,803 µs